Tuğba Doğan’ın başarılı bir dille kaleme aldığı kitapta Salih’in git gellerine şahit oluyoruz. Ülkesinden gidip gitmemek arasında kalan Salih aslında ruhen birtakım karmaşalar yaşıyor. Kitabın içinde bir de sürekli “yine olmadı be Salih” diyen bir cücesi var kahramanımızın. Bu da iç sesinin yerine geçiyor. Kitabın ilerleyen sayfalarında Nihan da eklenerek kitaba epey bir güzellik getiriyor. Her satırını tek tek okuyup, altını çizmelere doyamayacağınız cümleler barındıran Nefaset Lokantası kitabından 15 alıntıyı sizlerle paylaşıyoruz. Keyifli okumalar!
Kitap incelememize de buradan ulaşabilirsiniz.
- “Ölümü ölülerin değil, yaşayanların düşünmesinden ve konuşmasından şaşkındım.” (sf. 9)
- “Mutluluk için dil birliği şarttır.” (sf.11)
- “Dünyanın Esenler otogarıyız biz, öyle şekilsiz, bunaltıcı.” (sf.12)
- “Her devirde aklı olanın, fikrini kiralamayı reddedenin suçlanmasından, haksız çıkarılmasından, iğdiş edilmesinden, azarlanıp paylanmasından bıktım. Bütün faturanın düşünene kesilmesinden bıktım. Bu toprak okuyanını, düşünenini, münevverini, aydınını, entelektüelini, entelini hiçbir zaman sahiplenmedi. Onu hep küçümsedi. Onu hep zaman dışı, gerçek dışı buldu. Onu asla ciddiye almadı, onunla daima dalga geçildi.” (sf.15)
- “Benim bu ülkeyle ilişkim yanlış birine aşık olmaktan farksızdır. Karşılıksız bir aşktır bu. Bu aşk karşılıksız ve bu maşuk zalimdir.” (sf.18)
- “Ona göre bu programa katılanlar fıtraten çaresiz kişilerdi ve seyirciler de onların çaresizliğini izleyip kendi çaresizliklerini hafifleten başka tür bir çaresizlik içindelerdi- çok şükür ben bu kadar çaresiz sayılmam diyen bir çaresizlik.” (sf. 33)
- “Ve yarım olan hiçbir şeye de tahammülüm yok; yarım akla, yarım inanca, yarı hakikate.” (sf.39)
- “İnsan sevince birden zekası yumuşuyor, çocuklaşıyor.” (sf.41)
- “Sosyalleşmenin altın kuralının herkesin devamlı bir mutluluk performansı sergilemesi olduğunu düşündüğünden olsa gerek depresyona giren sevgililerinden ve arkadaşlarından ayrılırdı.” (sf.42)
- “Neredeyse. Hah işte senin kelimen bu; neredeyse. Olup biten her şeyle ilgili bir neredeysen var senin. Nerdeyse ile çok geç arasında sıkışıp kalmışsın. Hayatın hep bu iki şey arasında kararsız bir salınmadan ibaret.” (sf.51)
- “Benim içimde bir çocuk yok, benim içimde yaşsız bir cüce var, kendim bildim bileli. En inançlı olduğum anda ortaya çıkıp bana hep aynı şeyi söylüyor: Olmadı Salih. Yine olmadı, güzel söyleyemedin, doğru yapamadın, olmadı işte.” (sf.51)
- “Öz-le-mek. Özler arasında kimyasal bir tepkime, bir oranlama ve bu oranlamanın duruşunu değiştirmesi. Sana özledim. Özüm daha önceki halinden kopup seninkine doğru yakınsadı, yaklaştı, ya da yakınsamak –yaklaşmak- istiyor.” (sf.59)
- “Aşk tesadüften ibaret değildir. Pekala oradan başlayabilir ama bununla yetinemez; bu onun başlı başına bir şey yapmaya kafi gelmez.” (sf.63)
- “Ne zaman mutlu olsam kesin kötü bir şey olacak diye korkmaya başlıyorum. Tam anlamıyla mutlu olursam çok büyük bir felaket olmasından, hemen o anda ölmekten korkuyorum.” (sf.71)
- “Bak Salih hayatta tecrübe maliyeti diye bir şey vardır ve bazı tecrübeler diğerlerinden daha pahalıya mal olur, bu niye oldu neden benim başıma geldi diye dövünüp ağlayamazsın, göze almış olmasan da hesaba katacaksın. Aşk böyledir. Onun tecrübe maliyetini bütün gençliğinle ödesen de karşılayamazsın.” (sf.100)
Nefaset Lokantası- Tuğba Doğan
YKY, 2019