Günümüzde travmanın insanlar üzerinde farklı etkiler yarattığını bilmekteyiz. Bu etkiler arasında en yaygın olarak bilinenler travma sonrası stres bozukluğu ve anksiyete gibi olumsuz sonuçlar olsa da travmanın yalnızca kötü sonuçlara neden olduğunu söylemek doğru olmaz. Bazı durumlarda travma olumlu sonuçlar doğurabilir; bireyin yaşama daha sıkı sarılmasına ve farklı bir bakış açısı geliştirmesine yardımcı olabilir. Bu yazıda travma sonrası büyüme kavramına gelin yakından bakalım.
Travma Kavramını Yakından Tanıyalım

Travma, fiziksel veya yaşamsal bütünlüğü tehdit eden gerçek bir tehlikenin yaşandığı ve kişinin mevcut stresle başa çıkma becerilerinin yetersiz kaldığı olağandışı olayların sonucunda ortaya çıkan sonuçları ifade eder (Akcan, 2018). Kişinin başa çıkma yeteneğini zayıflatan travmatik olaylar doğal afetler, savaşlar, cinsel ya da fiziksel tacize maruz kalma, istismar, trafik ve iş kazaları, yaşamı tehdit eden bir hastalık tanısının koyulması olarak sıralanabilir. Bu olağandışı deneyimler, kişinin hayatla bağını kopararak başa çıkma mekanizmalarını engelleyebilir ve yaşam deneyimini etkileyebilir.
Travmatik yaşantılara verilen tepkiler kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Travmanın olumsuz sonuçlarına ek olarak anksiyete, depresyon belirtileri, alkol veya madde bağımlılığı, intihar riski ve travma sonrası stres bozukluğu gibi psikolojik etkiler de ortaya çıkabilir (Kılıç, 2003). Bunların yanı sıra çeşitli inanç sistemlerinde, acının insanları değiştirebileceği ve olgunlaştırabileceği fikri de vurgulanmaktadır. Travmatik bir olayın kişiyi önceki durumundan daha güçlü hale getirmesi mümkün olabilir. Çeşitli çalışmalar da travmatik deneyimlerin kişilerin yaşam görüşlerinde olumlu değişimlerin olabileceğini göstermektedir.

Travma sonrası büyüme, akademik literatürde yeni bir terim olsa da insanların zorlukların üstesinden gelerek bilgeliğe ve doğruluğa ulaştığı inancı tarih boyunca var olmuştur. Acı yaşantıların insanları bilgiye, gerçeğe ve bir yüce varlığa daha yakınlaştırabileceği fikri, edebiyatta sıkça işlenmiş ve dini öğretilerde de sık sık vurgulanmıştır. Örneğin, Budizm, Hristiyanlık ve İslamiyet gibi dinlerde, acının bazı koşullarda kişinin olgunlaşması için bir aşama olduğuna inanılır. Benzer şekilde, varoluşçu filozoflar Kierkegaard ve Nietzsche gibi düşünürler travmatik deneyimlerin insanların yaşamın anlamını sorguladığı bir deneyim olabileceğini öne sürerek bu fikri desteklerler (Ezerbolat ve Özpolat, 2016).
Zor Anlarla Yeniden Şekillenen Hayat: Acı ve Değişim

Travma sonrası büyüme, kişinin travmatik bir olayın ardından yaşamını daha sağlıklı bir şekilde sürdürmek ve potansiyelini gerçekleştirmek için harekete geçmesi olarak tanımlanabilir.
Travma sonrası büyüme, bir kişinin travmatik bir olay sonrasında hayata daha büyük bir istekle yaklaşması, önceliklerini gözden geçirmesi, diğer insanlarla daha yakın ilişkiler kurması, kişisel gücünü artırması, yeni fırsatları görmesi ve manevi gelişim gibi olumlu değişimleri içerir. Araştırmalar travma sonrası büyümenin kişinin kendilik algısında, ilişkilerinde ve yaşam felsefesinde pozitif değişimleri içerdiğini göstermektedir. Bu sürecin, genellikle büyük bir yaşamsal kriz sonrasında başladığı ve kişinin dünyayı daha derinlemesine anlamaya ve yaşamının anlamını sorgulamaya başladığı dikkate alındığında farklı bireylerde farklı gelişim gösterebileceği de belirtilmektedir (Yılmaz, 2006).

Araştırmacıların (O’Leary ve Ickovics, 1995) görüşlerine göre, travmatik bir olayla karşılaşan insanlar, genellikle üç farklı şekilde yaşamlarına devam edebilirler. İlk olarak bazı kişiler olayı sadece atlatır ve hayatta kalırlar. Ancak bu süreçte olay öncesi işlevsellik düzeylerinden daha düşük bir seviyede yaşarlar. İkinci olarak ise bazı bireyler olaydan sonra iyileşme sürecine girer ve eski işlevsellik seviyelerine geri dönerler. Üçüncü olarak bir grup insan olay sonrasında gelişme gösterir ve önceki düzeylerinin üstünde bir işlevsellik sergilerler.
Yazarlar, kişinin gelişme göstermesinin kişisel yetenekleri ve çevresel kaynaklarla yakından ilişkili olduğunu belirtmektedirler. Özellikle aktif başa çıkma yeteneği, dayanıklılık, iyimserlik, olaylara mizahi bir bakış açısıyla yaklaşabilme yetisi ve olumsuz olaylarda olumlu bir yön bulma yetisi gibi kişisel özellikler, gelişmeyi destekleyen kaynaklar olarak öne çıkmaktadır.
Travmaya İyi Yönden Bakmak

Doğal afetler, ölüm gibi travmatik olayların ardından bazı insanlarda gözlemlenen Travma sonrası büyüme kavramı, yaşamın daha fazla değer kazanması, önceliklerin yeniden gözden geçirilmesi, daha yakın ilişkiler kurulması, kişisel gücün daha fazla farkına varılması, yeni fırsatların keşfedilmesi ve ruhsal gelişim olmak üzere beş farklı alanda meydana gelen pozitif değişiklikleri ifade eder. Bu durumlar, travmatik olayların insanların yaşam perspektiflerini ve duygusal gelişimlerini olumlu yönde etkileyebileceği fikrini yansıtır.
Bazı araştırmacılara göre, travmatik bir deneyim sonrasında bireylerin yaşamlarını daha çok takdir etmeye başlaması ve önceliklerini yeniden değerlendirmesi, sıradan rutinlerinin ötesinde daha fazla zevk alabilecekleri anlamına gelir. Bu, insanların günlük hayatın içinde daha anlamlı ve tatmin edici deneyimler yaşama potansiyeline sahip olduklarına da işaret eder. Ayrıca bu tür deneyimlerin insanları yakın ilişkilere daha fazla değer vermeye teşvik ettiği ve zor zamanlarda yanlarında olan dostları daha çok takdir etmelerine yol açtığı görülmüştür. Bu, insanların “kötü gün dostları” olarak adlandırabileceğimiz arkadaşlarıyla daha güçlü ve yakın bağlar kurma eğiliminde olduklarını gösterir.

Tedeschi ve Calhoun (2004) tarafından öne sürülen bir diğer önemli nokta ise travmatik deneyimlerin bireylerde “her zorluğun üstesinden gelebilirim” düşüncesiyle sonuçlanabileceğidir. Bu, kişisel güç ve dayanıklılık duygusunun gelişimini yansıtır.
Yapılan araştırmalar, travma yaşayan kişilerin başkalarıyla daha derin ve anlamlı ilişkiler kurmaya yatkın olduklarını göstermektedir. Bu durum, bu bireylerde şefkat ve empati düzeyinin yüksek olduğu anlamına gelir. Aynı şekilde psikolojik sağlamlık, dayanıklılık, iyimserlik ve tutarlılık algısı gibi kavramlar da travma sonrası büyüme kavramıyla sıkı bir ilişki içindedir.
Kaynakça
Akcan, G. (2018). Travma sonrasi büyüme: Bir gözden geçirme. Bartın Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 3(3), 61-70.
Ezerbolat, M., & Özpolat, A. G. Y. (2016). Travma sonrası büyüme: Travmaya iyi yanından bakmak. Kriz Dergisi, 24(1).
Kılıç, C. (2003). Ruhsal Travma Sonrası Stres Bozukluğu Gelişiminin Belirleyicileri: Bir Gözden Geçirme. Aker, Tamer ve Önder, M. Emin. Psikolojik Travma ve Sonuçları, ss. 51‐77.
Tedeschi, R. G. ve Calhoun, L. G. (2004). Posttraumatic Growth: Conceptual Foundations and Empirical Evidence. Psychological Inquiry, 15(1), 1–18.
O’Leary, V. E., & Ickovics, J. R. (1995). Resilience and thriving in response to challenge: An opportunity for a paradigm shift in women’s health. Women’s Health, 1, 121-142.
Yılmaz, B. (2006). Arama kurtarma çalışanlarında travma sonrası stres belirtileri ve travma sonrası büyüme ile ilişkili değişkenler. Doktora Tezi. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Kapak görseli: self.com


