Her birimizin hayatında bazı şarkılar unutulmazdır. Onları unutulmaz yapan şey ise çoğu zaman hayatımızdaki olaylara dokunuşudur. Bunlar bazen müzikleriyle bazen de sözleriyle kendilerine kişisel alanlarımızda yer bulur. Mesela bir romanı okurken onu kafamızda canlandırabildiğimiz ölçüde sahipleniriz. Bir nevi romanın yönetmeni olduğumuzda kendimizle bütünleştirebiliriz. Müzikte de benzer bir hazzı alabildiğimizde ise değmeyin keyfine… Hangimiz Tamirci Çırağı‘nı dinlerken kafamızda kişisel klibimizi çekmedik ki…
Tüketim toplumunun birer ferdi olarak bugün çıkan bir şarkıyı hemen öğrenip dilimize pelesenk yapsak da üzerinden bir yıl geçmeden onun sözlerini unutabiliyor, hatta ilk dinlediğimiz gündeki etkisini hissedemiyoruz. Dinlediğimiz popüler pek çok müzik bizlere reklam jingle’nın ötesini hissettiremiyor. Fakat bazı şarkılar var ki üzerinden yıllar geçse de ezberimizde yeri dururken hala onları aynı hisle dinleyebiliyoruz. Üzerinden tam 50 yıl geçmiş olsa da Cem Karaca‘nın Dervişan Grubu’yla birlikte 45’lik plak olarak çıkardıkları ve listeleri altüst eden “Tamirci Çırağı” şarkısı da işte o şarkılardan biri.
Sadece Bir Aşk Hikayesi mi?

“Tamirci Çırağı” aslında bir aşk şarkısı olarak görülse de iliğinden kemiğine toplumsal/sosyal sınıf çatışmasını anlatan politik bir parçadır. Onu unutulmaz yapan da tam olarak bu özelliği taşıyor olması…
Cem Karaca‘nın şarkılarında kendi değimi ile her zaman için “belli bir duruş ve hayata bakış açısı” söz konusu olmuştur. Sosyologlar, toplumsal sınıfı bir toplumda hemen hemen aynı zenginlik, statü ve gücü paylaşan bir grup veya kategori olarak tanımlarlar. Şarkının sözlerinden ilerlediğimizde ise bu sınıf çatışmasının proletarya (tamirci çırağı – işçi sınıfı – hizmet verici) ve burjuva (arabalı kadın – sermaye sahibi – hizmet alıcı) arasında geçtiği görülmekte. Bu durumu Cem Karaca bir röportajında şu şekilde aktarıyor:
“…Nereye gitsem, nerede konser versem insanlar ısrarla “Tamirci Çırağı”nı söylememi istiyorlar. Oysa o dönem şarkıya yüklenen bakış estetik olmaktan ziyade politikti. “İşçisin sen işçi kal” deyince ben, Karl Marx’mışım gibi yaklaşıyorlardı. Tamam politik bir motif var; ama bu benim her şarkımda vardır.”
Şarkının yazıldığı tarihteki toplumsal olaylara baktığımızda, 1975 senesinde Sovyetler Birliği’nin ve komünist söylemlerin en tutkulu savunulduğu bu yıllarda, kapitalist sistemin insanları ezip geçtiği gerçeği “işçisin sen işçi kal” nakaratlarıyla ve Cem Karaca’nın kendi has vurgulu tonlamalarıyla kulaklarımızda çınlar.
Yeşilçam’ın “Gerçekliği” ve Arabeske Marksist Bir Bakış

1975 yılında Yavuz Plak tarafından çıkartılan plağın kapak tasarımında Bakırköy sahil yolu üzerinde Murat Tamirhanesinde çalışmakta olan Mehmet Ali isimli gerçek bir araba tamircisi görülmektedir. Tasarımın bir diğer tarafında ise şu sözler yer almaktadır:
“Sevgili müziksever, Cem Karaca Dervişan bu plağında sizlere bugüne dek hep belli bir mutlu son masalıyla biten yoksul erkek zengin kız ilişkisini değişik bir yaklaşımla sergiliyor. Gerçekçi olduğu için katı belki ama gerçeklerin kendi acılığı bu. Yapıtı tüm ulus emekçilerine adıyoruz.”
1970‘li yıllardaki Yeşilçam filmlerindeki mutlu sonların gerçek hayatta pek bir karşılığı olmadığını anlatan bu şarkının gerçek bir hikâyeden esinlendiğini dile getiren Karaca, şarkının nasıl ortaya çıktığını şu sözlerle anlatır:
“…O dönem benim bir deniz motorum vardı. Motorun sürekli orası bozuluyor, burası bozuluyor. Şarkıda babacan bir usta vardır. Çırağının sırtına vurur falan filan… Öyle babacan ustadır ama arada “Oğlum 15’i 16’yı getir bakalım” diye bağırır. Benim bu şarkıyı yaptığım yıllar 73 – 74 yılları. Öyle bir serüvenin sonunda, orada aşırı horlanan, paylanan bir tamirci çırağı tanıdım. Motorun bir parçasını götürdüğüm ya da bir parçasını değiştirmeye götürdüğüm dükkanlardan birinde. Ondan sonra hikâyeyi kurguladım. Esasında fakir çocuk zengin kız öyküsü vardır ya Yeşilçam’daki. “Hanımefendinin şoförü” gibi… İşte bu, hikâyenin sinemaya çekilmiş değil de şarkıya dönüştürülmüş bir halidir…”

Şarkıda yalnızca Yeşilçam’ın hayalperestliği değil, arabesk kültüre de bir atıf söz konusudur; çünkü Karaca, o dönemin diğer liste başı isimlerinden olan Orhan Gencebay’ın “Hor Görme Garibi” şarkısından esinlenmiş ve şunları aktarmıştır:
“Doğrusunu isterseniz bana bu esintiyi Orhan Gencebay getirdi. Dikkat ederseniz Gencebay şarkılarında belli bir “gariban” teması işler. İşte bundan hareket ettim. Ama benim için sadece gariban değil, garibanın gariban kalış nedenleri de önemli olan… Garibanın aşktaki mutsuzluğuydu…”
Yarım saatte ortaya çıkan şarkı, Karaca tarafından önce bir şiir olarak kaleme alınmış olsa da bunun bir bestesi olmalı düşüncesiyle hareket etmiş ve ortaya toplumsal yapıyı anlatan bu muazzam eser çıkmıştır. Şarkıdaki işçi genç, toplumdaki tüm işçilerin sesi ve kahramanı olmuştur.
Peki Şarkı Neden Hala Dinleniyor?

Cem Karaca şarkılarının politik duruşunun olması ister istemez her sözü sorgulamaya ve düşündürmeye sevk eder. Şarkının 1970‘li yıllarda yapılması ve günümüzde hala dinlenebilmesinin ve unutulmamasının asıl sebebi ise işte tam da bu sorgulamaların halen daha devam ediyor olmasıdır. 70 ve 80’lerin politik ortamının oluşturduğu fikir ayrılığının günümüz 2025 Türkiye’sinde de form değiştirmiş şekliyle devam ettiği görülmektedir. Fikir ayrılıklarının getirdiği kutuplaşma bugün toplumun hemen hemen her kesiminde görülürken kendisini eğitimde, kültürde, sanatta, sosyal hayatta ve ekonomik dinamiklerde belli ediyor.
O dönemden bu döneme değişen yalnızca rakamsal anlamda ilerleyen yıllar olsa da toplumsal dinamizm açısından pek bir farklılık ne yazık ki gözükmüyor. Bugün çok uzağa gitmeden, yalnızca kendimize sormamızın yeterli olacağı tek bir soru var. Şu anki koşullarınızda sizden ekonomik anlamda çok daha alt seviyede olan, eğitim seviyesi çok daha düşük olan ya da siyasi veya kültürel anlamda ortak bir noktada bulaşamadığınız kişiyle birlikte olabilir misiniz? Ya da soruyu tersten soralım. Sizden ekonomik olarak çok daha üst sekmede, daha iyi eğitim görmüş ve kültürel anlamda sizden çok daha ileride bulunan bir kişi ile ne kadar bir arada olabilirsiniz? Cevabın günümüz açısından, kitaplarda okunduğu gibi olmasa da, tokat gibi yüzümüze çarptığını düşünüyorum.
İşçiler Hep İşçi mi Kalır?

Geçmişten bugüne ve hatta geleceğe dek toplumların sosyo-ekonomik durumları sürekli deri değişimine uğrayacak olsa da ve insan olmanın onuruyla ortakça bir yaşamı mümkün kılabilmenin umudu içimizde her daim olsa da bugünün koşullarında akıllara şu soru gelmekte. Tamirci çırakları ustalarının dedikleri gibi işçi kalmak zorunda mı?
Durum elbette tarih kitaplarında okuduğumuz gibi katı bir kast sistemini geride bırakmış olduğumuzu gösterse de bugün görünmeyen bir kast sisteminin içerisinde yaşadığımız da su götürmez bir gerçektir. Geçişkenlik söz konusu olsa da maalesef ki duvarlar hala daha çok kalın.

Günümüzün ekonomik koşulları, gençlerde oluşan gelecek kaygısı, üniversite mezunu olmalarına rağmen artan işsizlik oranları, toplumsal eşitsizliğin giderek artması gibi koşullar ile değerlendirdiğimizde her birimiz bu şarkıdaki işçi gençten bir parça taşıyoruz aslında. Artan yoksulluk ve geleceğe karşı oluşmuş umutsuz tema geleceklerine aydınlık gözlerle bakmak isteyen gençlerin hayallerinden vazgeçmelerine ve bir ekonomik mücadeleye girişmelerine sebebiyet vermekte.
Bir aşk hikayesinin gölgesinde garibanlığın asıl sebeplerini ele alan Tamirci Çırağı’nın toplumsal koşulları ne yazık ki hala daha geçerliliğini koruyor olsa da bana göre göre günümüzde bu geçerlilik tek bir farkla devam etmekte. Şarkıda işçi sınıfının sömürüsüne karşı bir isyandan söz ediliyorken, günümüzde bu isyanın ekonomi ve özgürlük üzerinden şekillendiği görülmektedir. Şunu da belirtmek isterim ki artık sert bir sınıf mücadelesi yerine günümüzde kendini daha çok apolitik olarak tanımlayan ve gelecek kaygısı taşıyan gençlerin mücadelesi söz konusu. Şarkıda Karaca’nın dediği gibi “ümit gönlümüzün ekmeği”… Her ne koşulda ve zamanda olursa olsun şarkıyı dinlerken kendini o “işçi” yerine koyan, emek veren ve de emeğinin karşılığını hakkıyla almak isteyenlerin hayal kırıklığına uğramadığı bir dünya ümidiyle…
Kaynakça
İnce, Murat. “Toplumsal Tabakalaşma ve Eşitsizlik”. Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 19.1 (2017): 300
Cem Karaca ile Tamirci Çırağı Üzerine Röportaj. Fatih Güngördü. 5 Nisan 2020. YouTube. 27.03.2025
“İşçisin Sen İşçi Kal!”. acıkbeyin.com. Web. 27.03.2025
“Tamirci Çırağı… Sınıf çatışmasının en güzel ifadesi…”. flashistanbul.com. Web. 27.03.2025
Yıllardır şarkıyı dinleyen birisi ve 68 kuşağının bir ferdi olarak incelemenizi ilgiyle okudum. Analizlerinize hak vermemek elde değil. Güzel aktarım için teşekkürler