Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve çocuk istismarı günümüzde önemli bir toplumsal sorun olarak dikkat çekmektedir. Her iki sorun da bireylerin çeşitli şiddet türlerine maruz kalmalarına sebep olmakta, aynı zamanda toplumsal yapının sürdürülebilirliğine ve toplumun sağlıklı gelişimine engel olmaktadır.
Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliğinin Temelleri

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği; kadın ve erkeğe sosyal, toplumsal, ekonomik ve politik alanlarda yapılan ayrımcılığı ifade eder. Yapılan bu ayrımcılıktan kadına göre daha yüksek toplumsal statüye sahip olan erkekler daha az etkilenmekte ve bu süreçte kadınlar, hizmetlerden yaralanma olanakları açısından erkeklerden daha fazla eşitsizliğe maruz kalmaktadır. Bu tür ayrımcılıklar; kadınların sahip olduğu hakları kullanabilmesine, hizmetlere erişebilmesine ve bunlardan yararlanabilmesine engel olmaktadır.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine sebep olan en temel faktör, ataerkil bakış açısı ve ataerkil aile yapısıdır. Bu yapıda erkek, hak sahibi olarak görülüp fırsatlardan direkt yararlanabilirken kadın erkeğe bağımlı ve erkek izin verdiği sürece fırsatlara erişim sağlayabilmektedir.
Toplumun şekillenmesinde önemli bir yere sahip olan eğitimde de kadın ve erkek arasında bu haktan yararlanabilmede çeşitli engeller yaşanmaktadır. Toplumda kadınlara yüklenen toplumsal normlar sebebiyle kadınlar, eğitim hakkından mahrum bırakılmaktadır. Kadın ve erkek arasındaki eğitim düzeyi farklılıkları da gelir düzeyi, sosyal statü ve istihdam gibi bir çok alanda eşitsizlikleri beraberinde getirmektedir.
Çocuk İstismarı ve Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği

Çocuklar, toplumsal cinsiyete bağlı eşitsizlikten kaynaklı şiddette kadınlardan sonra en çok etkilenen nüfus grubudur. Çocuğa karşı istismar ve ihmalin yoğun olduğu, cinsiyete dayalı sosyal eşitsizlik ve katı cinsiyet rollerinin benimsendiği toplumlarda çocuğa yönelik kötü muamele artmış durumdadır. Toplumsal cinsiyete bağlı ayrımcılık, erkek egemen yapıyı beslemesi nedeniyle gücün erkeğin elinde olduğu ve gücünü kadın ve çocuğa yönelttiği bir yapıya yol açmaktadır.
Erkek egemen yapının hakim olduğu toplumlarda kız çocuklarını bireysel haklarından ziyade ailelerine yönelik rolleri, sorumlulukları ve görevleri ön plana çıkmaktadır. Bu anlayış sebebiyle kız çocukları eğitim hakkından ve çeşitli bir çok haktan mahrum bırakılarak her türden ihmal ve istismara maruz bırakılmaktadır.
Kız çocuklarının eğitim hakkından mahrum bırakılmasının en temel nedeni toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılıktır. Toplumda kız çocuklarına yüklenen temel rol anneliktir. Geleneksel düşünce yapılarının hakim olduğu toplumlarda kız çocuklarının eğitimine devam ettirilmeyip erken yaşta evlendirilerek ev içi görevleri ve çocuk bakma sorumluluklarının yüklenmesiyle alacağı eğitimin gereksiz olacağı düşünülmektedir. Bu doğrultuda kız çocuklarına ev içi sorumlulukların öğretilmesine yönelik eğitim verilmektedir.
Çocuk İstismarının Nedenleri

Dünyada kültürel olarak tolerans düzeylerindeki farklılıkların ve fiziksel ceza yöntemlerinin normal karşılanması, mutsuz ve huzursuz aile ortamı, ebeveynler arasında yaşanan sorunlar, çocuğa bakım veren ebeveynin biyolojik ve psikolojik sağlığının bozuk olması çocuğa yönelik istismarın nedenleri arasında sayılmaktadır. Ülkemizde bu sorunun risklerini çocuk sayısı fazla ve ekonomik düzeyinin yetersiz olmasıyla tek odalı evlerde yaşayan aileler, eğitim seviyesinin düşük olması, çocuğa ve kadına yönelik şiddetin toplumda kabul görüyor olması arttırmaktadır.
Toplumsal cinsiyete dayalı rol beklentileriyle aileler, erkek çocuklarını kendilerine bakmakla sorumlu bireyler olarak görmektedir. Erkek çocuklarına verdikleri emeğin ve yatırımların kendilerine geri döneceği yönünde düşünmektedirler. Ebeveynler kız çocuklarının evlenip başka ailelere ait olacağı ve onlardan kopacağı düşüncesiyle eğitimlerine yapılacak yatırımın fayda sağlamayacağı anlayışıyla erkek çocuklarına daha fazla yatırım yapmaktadırlar.
Toplumda, çocuklukta ve bebeklikte maruz kalınan kötü muamelelerin yetişkinliğe kadar süregelmesi olumsuz sonuçlara yol açmaktadır. Bunlardan en olumsuzu kötü muameleye maruz kalmış kişilerin yetişkinliklerinde de çevresindekilere bu davranışları uyguluyor olmasıdır.
Çözüm Yolları

Kadınlara yönelik toplumsal eşitsizlik ve ayrımcı tutumların yaygınlığı toplumun ilerlemesine engel olmaktadır. Toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizlik ve şiddetle mücadele etmek çocuk istismarını da büyük ölçüde engelleyecektir. Bu sebeple çocuk istismarının önlenmesi ülkelerin politikalarında yer almalıdır. Kadına yüklenen bakım veren rolü kız çocuklarını da dahil etmektedir. Her mahallede erişilebilir kreşlerin olması kadınlar üzerindeki bakım verme yükünü kısmen de olsa azaltabilecek bir uygulama olarak önerilmektedir.
Eğitimin en başından itibaren çocuklara toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizlik ve istismarla ilgili farkındalık kazandıracak eğitimlere ve etkinliklere yer verilerek katılımları sağlanmalıdır. Eğitim hayatına devam etme çocukların erken evlendirilmesinden ve çocuk işçiliğinden koruyucu bir faktör olmaktadır. Çocukların eğitim hayatını engelleyen risklere karşı koruyucu önlemler alınmalı ve uygulamaya geçirilmelidir.
Kadının toplumsal yaşamda hak kazandığı değeri alabilmesi, kadınları çalışma hayatında dezavantajlı pozisyondan çıkararak tedbirlerin alınması, kadın ve erkeğe eşit hakların tanınması geleneksel anlayışın yok edilmesi ile mümkündür. Kadınların çalışma yaşamındaki ayrımcılığa engel olabilmek adına ayrımcılığa karşı kanunlar konulmalı ve bu konulan kanunlar uygulamaya geçirilmelidir.
Kaynakça
Bardakçı, Şükrü. Oğlak, Sema. “Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi ve Türkiye”. Toplumsal Politika Dergisi 3. (1) 2022
Uğurlu, Zilan. “Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddetin Çocuğa Yansıması: Çocuk İstismarı”. Türkiye Sosyal Hizmet Araştırmaları Dergisi 6(2) 2022
Pekel, Elif. “Toplumsal Cinsiyet Rolleri ve Kadının Çalışma Hayatındaki Konumu”. Balkan ve Yakın Doğu Sosyal Bilimler Dergisi 5. (1) 2019
Kapak Görseli: görselmuhalif.com


