Banksy, Londra’daki yeni grafiti eseriyle adalet sistemini eleştiriyor; sanatını sokakta toplumun vicdanına ve hukuk düzenine ayna tutmak için kullanıyor.
Yabancılaşma, insanın tanıdık ya da yeni mekânlarda kendini uzak hissetmesidir; aidiyet ise mekânın anılar ve duygular aracılığıyla kişisel bir dünyaya dönüşmesidir.
Merdiven altı, şehrin en sıradan mimari unsurlarından biri gibi görünse de görünmez bedenlerin sığınağı, kaçış noktası ve direniş mekânıdır. Bize kimin görüldüğünü, kimin unutulduğunu hatırlatan bu köşeler yalnızca bireysel kaçışların değil, toplumsal eşitsizliklerin de simgesidir.
Engelli bireyler, sadece fiziksel veya zihinsel engellerle değil; toplumun önyargı duvarlarıyla da mücadele ediyorlar. Her farkındalık kalpten kalbe bir köprü kurar.
Düşünce akışının bir düzeni var mıdır? Akışın içinde kaybolmadan yüzmek mümkün müdür? Belki de dalgalarla boğuşmadan suda kalabilmenin yolları da vardır.