Tolkien Dune’u Neden Sevmemişti?

Editör:
Gaye Nur Karabay
spot_img

Özellikle sinemaya uyarlanmasının ardından oldukça sükse yaratan, Frank Herbert‘ın kaleme aldığı Dune serisi, Tolkien tarafından pek de sevilmemişti. Tolkien’in hakkında “Aslına bakarsanız Dune’dan hiç hoşlanmıyorum ve bu gibi talihsiz durumlarda başka bir yazara karşı adil olma adına sessiz kalmanın ve yorum yapmayı reddetmenin en iyisi olduğunu düşünüyorum.” dediği bu seri, neden fantastik edebiyatın en büyük yazarlarından biri tarafından sevilmemişti? Nedenlerini sizler için derledik!

Öncelikle zevklerin göreceli bir kavram olduğunu belirtmek isteriz. Ancak Tolkien gibi birinin fantastik edebiyat üzerinde büyük bir etkisi olduğundan düşüncelerinin edebi açıdan katkı sağladığını ve bu nedenle de yorumlarına neden olan durumları incelemek istediğimizi de söylemeden edemeyeceğiz.

Kitaptaki Alt Metinler

Tolkien‘in Dune‘u sevmeme nedenlerinden birisi kitapta yer edinen alt metinler olabilir. Çünkü Tolkien’in eserlerine baktığımızda hikâyesinin alt tabanında hep iyilik ve insan ahlakı vardı. İyiler ve kötüler keskin bir şekilde ayrılıyordu. Saruman başlarda iyi olsa bile sonra tamamen kötü olmuştu. Asla gri bir karakter olmamıştı. Ancak Dune serisinde işler bu şekilde değil. Aksine orada diyarın iyiliğinden ziyade tamamen çıkar mevzuları var. Gri karakterler bolca mevcut. Günümüz dünyasına daha yakın bir anlatım aslında. Ancak Tolkien dünyasında bu durumun bir karşılığı olmayabilir.

Karakterler

Tolkien, Dune serisindeki karakterlerle bağ kuramamış olabilir. Bu da bir önceki başlığımıza götürüyor aslında bizleri. Çünkü Tolkien’in yarattığı karakterler son derece keskin bir duruş sergilerler. Asla karakterlerinden taviz vermezler. Eğer verirlerse de bu yolda ölürler. Örneğin Boromir, hikâyeye sadık kalarak insani duygularına yenik düşer ve yüzüğü kullanmak ister. Ancak onurlu bir karakter olduğu için bundan pişmanlık duyar. Tolkien ise onun bu davranışını cezalandırır. Ortaya da güçlü bir ironi çıkar aslında. Tolkien evreninde karakterler iyi ve kötü olarak keskin bir şekilde ayrılır.

Tam tersi olarak Dune serisinde bunu göremeyiz. Dune’da kötüleri devirebilmek için kötüleşen karakterler görürüz. Bu dediğimiz gibi göreceli bir durum olduğu için bizce farklı bir bakış açısını yansıtıyor ve belki de kitabı etkileyici hale getiriyor olabilir. Ancak Tolkien, bu durumu kendine pek uyduramamış olacak ki, kitabı bitiremeyecek kadar uzaklaşmış kitaptan. Kitapta bir karaktere bağlılık duysaydı kitabın sonunu getirebileceğini düşünüyoruz.

Rahatsız Edicilik

Dune serisinde çok fazla rahatsız edici unsurlarla karşılaşabilirsiniz. Özellikle cinsellik çok ön plandadır. Ancak bu durumu Tolkien eserlerinde göremeyiz. Tolkien daha çok kötü olarak nitelendirdiği Morgoth takipçilerinin dış görünüşlerindeki rahatsız ediciliği betimler. Bunu da aslında elflere yapılan işkencelerin büyüklüğünü göstermek için anlatır. Ancak muhtemelen Dune’u okurken Dune’un iç karartıcı havasından bunaldığını söyleyebiliriz. Belki de çöl sevmiyordur.

Üslup

kaynak: medium

Tolkien Oxford gibi bir üniversitede Rawlinson ve Bosworth Anglo-Sakson Profesörü idi. Herbert ise gazeteciydi. Haliyle bu durum iki yazarın da yazım hayatını etkiliyor. Tolkien bir dilbilimciydi ve bunu kitabın her yerinde hissedebiliyoruz aslında. Herbert’ın da bu konuda eksik olduğunu söyleyemeyeceğiz elbette. Zira çöl betimlemeleri oldukça başarılı. Ancak Tolkien açısından baktığımızda yetersiz kalmış olabilir. Bu nedenle Tolkien okurken zorlanmış ve beğenmemiş olabilir.

Herbert, Dune serisinde Arrakis gezegeni ile çok fazla oryantalizme başvuruyor aslında. Yani kitapta bunu rahatlıkla anlayabiliyoruz. Film müziklerinde de bu esintiler mevcut. “Lisan-al Gaib” tamlaması da kitapta “Öte Dünyadan Gelen Ses, Peygamber” olarak nitelendiriliyor. Arapçada Lisan-ı Gayb kelimesiyle oldukça benzerlik gösteriyor. Haliyle sıfırdan bambaşka bir dil yaratan Tolkien için bu tarz detaylar oldukça önemlidir diye düşünüyoruz. Dune serisinin tamamına yayılan bu oryantalizm de yine aynı şekilde Tolkien’i rahatsız etmiş olabilir. Tolkien eserini yaratırken çeşitli kültürlerden esinlenmiştir. Özellikle karakterlerinde İskandinav mitolojisinin izlerine rastlarız. Arrakis gezegenine sinen bu oryantalizm, Tolkien’in ilgilenmediği bir alanda kalmış olabilir.

Kendine Hayranlığı

Tolkien, Fantastik edebiyatın kurucusu sayılabilecek bir esere imza atmıştı. Öyle ki günümüzde hala ilgiyle takip edilen Yüzüklerin Efendisi evreni, oldukça detaylı bir şekilde işlenmiş bir evren olarak karşımıza çıkar. Tolkien de haliyle bu evrene hayrandı. Gandalf karakteri kitapta aslında onu temsil ediyordu. Demek istediklerini onun üzerinden vermeye çalışıyordu.

Tolkien’in kendi eserine olan bu hayranlığı diğer evrenlere ön yargı ile yaklaşmasına neden olmuş olabilir. Zira Tolkien, Narnia Günlükleri‘ni de sevmiyordu. Lewis ile çok yakın arkadaşlardı ancak Narnia Günlükleri’ni eleştirmeden duramıyordu. Ancak yine de iki yazarın birbirlerini etkilemediklerini söylemek oldukça iddialı bir cümle olacaktır.

Din

Tolkien dindar bir Katolik idi. Dune evreninde Herbert’ın yaratmış olduğu din algısı Tolkien’e ters gelmiş olabilir. Zira Herbert kitapta; din üzerinden insanlara boş umutlar vermeyi, dinle insanların nasıl da kolay bir şekilde yönetildiğini oldukça iyi işliyor. Ancak dindar biri olan ve bunu eserlerine yansıtan Tolkien için bu durum rahatsız edici bir durum oluşurmuş olabilir.

Her iki yazarın da bıraktığı eserler, günümüz edebiyat dünyasına katkılarıyla oldukça başarılı yapıtlar olarak geçmiş diyebiliriz aslında. Günümüzde hala güncelliğini koruyan her iki eser de okuyucular tarafından farklı yönlerle beğenilmiştir.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.