Toksik İlişkiler Romantik Filmlerin Olmazsa Olmazı mıdır?

Editör:
Aylin Koçcu
spot_img

Toksik ilişki son yıllarda sıklıkla duyduğumuz bir kavram. Peki, toksik ilişki ne demek? Romantik filmler için olmazsa olmaz mı? Filmler mi bizi etkileyip ilişkileri toksikleştiriyor, yoksa sadece var olanı mı yansıtıyor?

İtiraf edelim, hepimiz toksik romantik filmleri daha heyecanla ve merakla izliyoruz. İlişki ne kadar toksikse bizim ilgimiz de o kadar artıyor. Gerçek hayatta da öyle değil mi? En çok saplanıp kaldığımız, vazgeçemediğimiz ve unutamadığımız ilişkiler toksik olanlar değil mi? Neden peki? Çünkü beynimiz bize oyun oynuyor.

Toksik İlişki Ne Demek?

Pexels

Toksik yani zehirli ilişki, iki kişiden en az birinin zarar gördüğü, sağlıklı dinamikleri olmayan bir ilişkidir. Böyle bir ilişkide psikolojik manipülasyon, fiziksel şiddet veya duygusal istismar görülebilir. Toksik ilişkilerde sağlıklı iletişim, sevgi, saygı, empati ve güven gibi sağlıklı ilişkilerde olan unsurlar eksiktir.

Böyle ilişkilerde manipülasyonlar, kıskançlıklar, güç savaşları, duygusal gelgitler, sınır ihlalleri, sürekli eleştiriler, küçümseme, kontrol ve kısıtlamalar, güç dengesizliği, bağımlılık veya sürekli ayrılıp barışmalar görülebilir. Kısaca kaotik, belirsizliklerle dolu, nereye varacağı belli olmayan, kişilere çok zarar veren ve içinden çıkılması çok zor olan bir ilişki biçimidir. Çünkü manipülasyon, inişler ve çıkışlar, uçlarda duygular yaşatması, kişinin beyninde bir çeşit bağımlılık yaratır ve özellikle çocukluk travmalarımızı da tetiklediğinde içinden çıkılması oldukça karmaşıklaşır. Çocukluğumuzda yeterince sağlıklı sevgi alamadıysak ve bunu ilerleyen yıllarda çözemediysek böyle bir ilişkinin içinde kaybolmamız muhtemeldir.

Sinema sektörü de bizi toksik ilişkilerle heyecanlandırıyor ve merak duygumuzu tetikliyor. Bizler de belki böyle büyük aşklar yaşamanın hayalini kuruyoruz, sağlıklı olup olmadığını hiç düşünmeden. İşte birkaç toksik aşk hikâyesi:

 Gone Girl

Gone Girl TMDB

Bu fimdeki ilişki için sadece toksik demek yetersiz kalacaktır. Nick ve Amy’nin başta kusursuz görünen ilişkileri, evlilikleriyle yıpratıcı bir hâl alır ve Nick’in Amy’i aldatması üzerine işler iyice çığırından çıkarak kriminal bir hâle bürünür.

İlişki başta iyidir çünkü ikisi de karşısındakinin beklentilerine uygun rollere bürünür. Nick, romantik aşık erkek rolünü, Amy ise havalı kız rolünü iyi oynar ki Amy rol yapmaya alışkındır çünkü çocukluğundan beri muhteşem Amy rolünü ailesinin baskısıyla iyi oynamak zorunda kalmıştır. Amy, Nick’in istediği kadın olur; güzel ve havalı, partnerini maddi ve manevi yönden destekleyici, işinden ve hatta yaşadığı şehirden vazgeçen bir kadın. Nick, istediği her şeyi aldıktan sonra bu mükemmel karakterden sıkılır, onu aldatır, değersizleştirir ve ayrılmak ister. Böylece Amy’in psikopat karakteri ortaya çıkar ve bütün ülkeyi birbirine katar.

Nick, Amy kaybolduğunda üzülmez hatta rahatladığını söyler ama medyaya rol yapar. Amy, kocasını cezalandırmak için kendini öldürmeye bile hazırdır. Kocasını cinayetinden sorumlu gösterip idam edilmesini sağlamak ister çünkü kocası da onun ruhunu öldürmüştür ama işler planladığı gibi gitmez, o da yine karanlık başka bir plan yapar. Amy, eve döndüğünde Nick’e ne kadar sevdiğini anlatmak için ona “Senin için birini öldürdüm, başka kim bunu yapabilir? der. Bu replik, nasıl bir takıntı içerisinde olduğunu çok net gösterir. Amy, Nick’i tehdit ederek evliliklerini sürdürmek zorunda bırakır ve aslında Nick de içten içe bu ilişkiyi bitirmek istemez. Nick’in şu sözleri de onun Amy ile ilgili düşüncelerini özetler: “Eşimi düşündüğümde aklıma hep kafası gelir. Güzel kafatasını kırdığımı, beynini açtığımı, cevaplar bulmaya çalıştığımı hayal ediyorum. Bir evliliğin temel soruları: Ne düşünüyorsun? Nasıl hissediyorsun? Birbirimize ne yaptık?”

Nick ve Amy’nin ilişkisi, toksikliğin de ötesinde hastalıklı ve tehlikeli. Yalanlar, manipülasyonlar, tehditler, iftiralar, aldatma ve hatta cinayet… Buna rağmen devam eden bir ilişki. Filmi ilginç hâle getiren de bütün bunlar değil mi?

The Notebook

The Notebook -TMDB

Pek çoğumuzun belki defalarca izlediği bu filmdeki aşk hikâyesi, toksik ilişki tanımına birebir uyuyor. Allie ve Noah arasında ilk günden itibaren çok güçlü bir bağ var; asla koparıp atmadıkları bir bağ. Peki ya bu bağ ne kadar sağlıklı? İlişki başından itibaren sağlıklı değil. Noah, Allie’yi çıkma teklifine ikna etmek için Allie çıkma teklifini kabul etmezse kendini dönme dolaptan atacağını söyleyerek Allie’yi zorla çıkmaya ikna eder, şirin ve esprili gösterilse de bu bir manipülasyon değil mi?

Çiftimiz devamlı şiddetli kavgalar ediyor hatta Allie Noah’a tokat atıyor, birbirlerine kavga sırasında hakaret ediyor, küsüp gidiyor ve sonrasında barışıyorlar. Noah, Allie’ye 365 gün boyunca cevap alamamasına rağmen mektup yazar, evet mektuplar Allie’ye ulaşmamıştır ama bu yine de bir takıntı ve sınır ihlalidir. Karakterler birbirlerinden bir türlü kopamıyor; ayrıldıktan ve hayatlarına başkaları girdikten sonra bile birbirlerini unutup hayatlarına devam edemiyorlar ve tekrar bir araya geliyorlar. Bu da akıllara aşk mı yoksa saplantı mı?” sorusunu getiriyor. Noah, ayrılmalarına rağmen Allie’nin hayallerindeki evi inşa eder; bunu gazetede gören Allie, bu sırada nişanlıdır ve gelinlik provasındadır. Bir anda fenalaşır ve Noah’a, ailesinin bütün itirazlarına rağmen geri döner. O esnada Noah’ın da hayatında biri vardır ama bir araya geldiklerinde yine bu duruma karşı koyamazlar.

İlişkilerinde duygusal istikrar yok; kaotik, inişli çıkışlı, sınır ihlalleri olan bir ilişkileri var ve bizi etkileyen de belki de tam olarak bunlar. Ne olacak, barışacaklar mı? Bu sefer başaracaklar mı? Gibi soruları soruyoruz yani merak ediyoruz.

Issız Adam

Issız Adam TMDB

Filmimiz, Türk sinemasında romantik film denilince akla ilk gelen efsanelerden biridir. Peki, Alper ve Ada’nın çok da uzun sürdüremedikleri ilişkileri ve bitmeyen aşkları ne kadar sağlıklı? Öncelikle, Alper karakteri yalnız yaşamayı, yüzeysel duygusal bağ kurmadan yaşadığı ilişkileri ve dengesiz tavırlarıyla ilişki yaşanabilecek en zor karakterdir.

Başta Ada’nın peşine düşen, tanışmak için türlü şirinlikler yapan Alper, ilişki ilerledikçe tutarsızlaşıyor ve kaçmak için bahaneler buluyor. Alper, annesi onu ziyarete geldiğinde hem annesine hem de Ada’ya ters davranıyor çünkü kendi bireyselliğine o kadar bağlı ki ona çok yakın olan ve duygusal yakınlık kurduğu bu iki kadının varlığından huzursuz oluyor. Ada ise sonunun olmayacağını bildiği hâlde bu ilişkide kalmaya çalışıyor. Alper tarafından hiç beklemediği bir anda, hiç açıklama yapılmadan terk edildiğinde derin bir acı yaşayan Ada, kendine yeni bir hayat kursa da Alper’i silemiyor. Hatta Ada, Alper’in doğup büyüdüğü eve kadar gidiyor. Alper ise iş işten geçtikten sonra pişman oluyor ve o da Ada’yı unutamıyor. Başta çok rahatlayan Alper, biraz zaman geçtikten sonra terk eden o olduğu halde oturup hüngür hüngür ağlıyor ve Ada’ya ulaşmaya çalışıyor.

Kaçıngan bağlanma sorunu yaşayan Alper’den beyaz atlı bir prens çıkması ihtimali, dümdüz bir beyaz atlı prensten daha cazip geliyor, değil mi? Neden mi? Çünkü daha havalı ve hepimiz biraz zoru seviyoruz.

500 Days of Summer

500 Days of Summer TMDB

Filmin giriş cümlesi aslında her şeyi özetliyor: “Bu bir aşk hikayesi değil. Bu aşk hakkında bir hikaye.” Summer ve Tom’un sözde arkadaşlığı, Tom için oldukça yıpratıcı olacaktır ama onu kendine de getirecektir.

Tom, Summer’ın hayallerindeki kadın olduğuna inanır ve yaşadığı aşkın iki taraflı olması için çabalar ama Summer yüzeysel bir ilişki kurmak ister; Tom’u arkadaşı olarak gördüğünü söyler ve evet, buraya kadar sorun yoktur. Ama Summer, Tom’un sürekli kafasını karıştırır, sevgilisiymiş gibi davranır ve sonra da aslında sevgili olmadıklarını söyler. Summer, bir ilişki istemediğini söylediği ve Tom’un duygularının farkında olduğu halde Tom ile hem duygusal hem de fiziksel yakınlık yaşar, el ele tutuşur, birlikte eğlenir. İki sevgilinin yaşayabileceği her şeyi yaşarlar. Summer Tom’a bir çok yakın bir çok uzak davranır. Mesela, IKEA’da mutlu bir çift gibi davranıp ertesi gün soğuk davranır. Bu çok ciddi duygusal bir manipülasyondur çünkü böylece Tom’u kontrolü altında tutar, kafasını karıştırır ve Tom’un kendini sorgulamasına sebep olur. Tom, bu gelgitler karşısında psikolojik olarak çok yıpranır ve özgüveni zedelenir. Bu belirsiz, gelgitli vekafa karıştırıcı ilişki oldukça yıpratıcıdır ama sadece Tom için.

Tom da tamamen masumdur diyemeyiz elbette çünkü o da kendi hayallerini, ona uymak istemeyen birine giydirmeye ve onunla tamamlanmaya çalışmaktadır. Summer’ı idealize etmiş ve bütün uyarılarına rağmen onun hayatının aşkı olduğunu düşünmüştür. Summer başkasıyla evlendiğinde bile neden böyle olduğunu ve nerede yanlış yaptığını düşünür durur. Bu ilişkiyi bir takıntı haline getirmiştir. Bunun da çok sağlıklı olduğu söylenemez.

Toksik ilişkiler, romantik filmlerin olmazsa olmazı mı? Biz tercih ettiğimiz sürece, sonsuza kadar olmazsa olmazı elbette.


Kaynakça

“Toksik Ilişkilere Neden Geri Dönüyoruz?” Haberton, 12 Mart 2025, Web. Erişim tarihi: 29 Temmuz 2025.

Acıbadem Sağlık Grubu. “Acıbadem Sağlık Grubu.” Acıbadem Hayat, 15 Nisan 2025, Web. Erişim tarihi: 29 Temmuz 2025.

Deniz, Psikolog. “Toksik İlişki Ne Demektir? Toksik Bir İlişkide Olduğunuzu Nasıl Anlarsınız?”, Hiwell Online Terapi ve Psikolojik Danışmanlık, 6 Mart 2023, Web. Erişim tarihi: 29 Temmuz 2025.

Kapak görseli: pexels.com

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.

Yusuf Atılgan’ın Evreninde 5 Farklı Tema

Yusuf Atılgan’ın metinlerinde yalnızlık, yabancılaşma, aidiyetsizlik, bastırılmış arzular ve bitmeyen bir arayış birbirine karışır.