Titane: Metalin Dayanılmaz Çekiciliği

spot_img

Yönetmen koltuğunda ilk uzun metraj filmi olan Raw’dan hatırlayacağımız Julia Ducournau oturuyor. Başrollerinde; oyuncunun ilk uzun metrajlı oyunculuk denemesi olan, Agathe Rousselle ve deneyimli oyuncu Vincent Lindon yer alıyor. 2021 Cannes Film Festivali‘nde Altın Palmiye kazanarak yıla damgasını vuran filmlerden birisi oldu. Tabii ödül büyük olunca, insanları ikiye ayırdı. Kimisi hak ettiğini, kimisi hak etmediğini düşünüyor. Yönetmenin ilk uzun metrajlısı olan Raw’ı izleyenler, Titane filmi için de büyük beklentiye kapılmış olmalı. Film Raw kadar dehşete düşürmese de yine de sert bir film olduğunu belirtmek gerekir.

Film, babasıyla araba yolculuğu yapan küçük bir kız çocuğunun sahnesiyle açılış yapıyor. Araba sesini taklit ederek, araba kullanan babasını kızdırıyor. Babası da müziğin sesini açıyor, fakat küçük kız bu duruma sinirlenerek babasının oturduğu koltuğa tekme atmaya başlıyor. Babası da kızını uyarmaya çalışırken büyük bir kaza yapıyor. Kaza sonucu Alexia’nın kafasına titanyum plaka takılıyor ve kız sonrasında tuhaf bir metal fetişi geliştiriyor.

Alexia‘yı büyüdüğünde dansçı olarak izliyoruz. Herkesin hayran olduğu, seksi bir kadın olarak arabanın üstünde etkileyici bir dans sahnesi karşılıyor bizi. Tabii ilerleyen sahnelerde Alexia’nın karanlık tarafı da ortaya çıkıyor. Dansçı kişiliğine bir de seri katil sıfatı ekleniyor.

İnsanlarla sosyalleşmekten kaçınan biri Alexia. Yaptığı işi düşünürsek; bütün o ışıkların altında görünmez olmak isteyen biri. Bütün insanlardan kaçmak isterken, ona sevgi beslemeyen babasının küçük kızı olmak için yanıp tutuşuyor. Dans gösterisinden sonra bir de cinayet gösterisi sunuyor bize, hemen arkasından da metale duyduğu aşırı ilgisine fazlasıyla tanık olduğumuz sevişme sahnesi geliyor. Alexia’nın izleyiciyi arka arkaya şaşırttığı sahneler nefes kesici. Ancak metale duyduğu tutkunun, cinayet işleme arzusu altında kaybolduğu anlara da şahitlik ediyoruz. Hatta öyle bir an geliyor ki, öldürmekten bitkin düşüyor.

Arkası kesilmeyen cinayetler sonrası robot resmi çiziliyor ve her yere asılıyor. Tam da bu sıralarda hamile olduğunu hep birlikte öğreniyoruz. Alexia bu noktadan sonra bir karar almak zorunda kalıyor. Küçükken kaybolan bir çocuğun kimliğini alabilmek için fiziksel değişikliklere gidiyor ve Alexia kimliğini geride bırakıp Adrien oluyor.

Ve hikayede ikinci yarı başlıyor.

Babası olarak Adrien’i kabul eden Vincent itfaiye şefi olarak görev yapıyor. Adrien’in de yanında çalışmasını sağlıyor. Tabii bir taraftan bir kadın olarak fiziksel görüntüsünü bantlarla saklamaya çalışan Alexia, bir yandan da hamile karnını gizlemeye çalışıyor. Vücudunda titanyumla yaşayan Alexia’nın tipik hamileliklerden farklı etkilere sahip olduğuna tanıklık ediyoruz.

Arabayla sevişme sahnesinden sonra hamile kaldığını görmek izleyici olarak dehşete düşürüyor ve acaba tesadüf mü dedirtiyor, fakat hamileliği sırasında yaşadığı titanyum sıvıların görüntüleri Alexia’nın arabadan hamile kaldığına işaret olarak bizlere gösterilmiş. Tabii bu da Titane filmini 2021’nin en şok edici filmi ilan etmemize neden oluyor. Ancak Alexia karakterini izlemek ne kadar heyecan verici ve soluksuz kalmamıza sebep olsa da, onu Adrien olarak izlemek filmi sıkıcı bir hale getiriyor.

Saçındaki tokayla işlediği cinayetler, metal fetişi, arabadan hamile kalışı ve bir erkek olarak başkasının kimliğiyle yaşaması Alexia’yı da bu yılın en enteresan film karakteri yapıyor. Unutulmayacak filmlerden biri olarak hafızamıza kalıcı olarak yer edinmeyi başarıyor.

Ducournau sineması, sıra dışı ve farklılıkları seven bir sinema. Yönetmenin filmlerini yeniliklere açık ve sertliğinin sınırlarının olmadığı bilinciyle izlemek, seyirci için de önemli bir detay. Çünkü klasik sinemaya oranla yeni bir dünyaya adım attığınızı hissediyorsunuz. Bunu hissedebileceğiniz nadir sinemacılardan biridir Ducournau.

”Canavarların içeri girmesine izin verdiğiniz için teşekkürler.” diyen yönetmeni, Raw ve Titane filmlerini izledikten sonra çok daha iyi anlıyorsunuz.

Saç tokasıyla öldürdüğü insanlara rağmen, aynı saç tokasıyla kendine kürtaj yapmaya çalışırken başarısız olması da etkileyici bir ayrıntı olarak kalıyor. Filmin finalindeki doğum sahnesi ve doğan bebeğin fiziksel görüntüsü de filmin merak edilen unsurlarından biri. Titane senaryosu, kurgusu, şahane atmosferi, oyunculuk ve yönetmen başarısı kadar sert tavrıyla da seyirciyi tatmin etmeyi başarıyor.

Ve canavarları aramıza gönderdiğiniz için asıl biz teşekkür ederiz.

Sinemayla kalın.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.