Tiffany Watt Smith-Duygular Sözlüğü | 26 Alıntı

Editör:
Deniz Filiz
spot_img

Öfke, sevinç, üzüntü, mutluluk, utanç, hayal kırıklığı… Bu duygular veya aklınıza gelen günlük hayatta kullandığımız kelimelere sığdırılmış diğer duygular gerçekten de hislerimize tercüman oluyor. Fakat bu kelimeler, zaman zaman da anlık hislerimizi tarif etmeye yetmeyebiliyor. Bazen öylesine farklı hisler içerisinde oluyoruz ki bir kelime bulamıyoruz. Şimdi kendinizi düşünün, tam anlamıyla ne hissediyorsunuz? Kitabın önsözünde yazarın dediği gibi gökyüzündeki bulutlar misali gün içinde hızla değişen duygu hava durumumuz var: “Bulutlara bakın, bir duygunun her şeyin rengini bir anlığına değiştirdiğini görebilirsiniz, birden gökyüzü kendini yeniliyor ve o renk kayboluyor. Kendi duygusal hava durumumuzu tanımak ve isimlendirmek en az bunun kadar garip bir iş.” (Smith sf.14) ardından da şu satırları ekliyor: “Bazı duygular gerçekten dünyayı tek bir renge boyayabiliyor,…Bazı duygularıysa, bulutlar gibi, yakalaması epey zor.” (Smith sf. 14) Duygularımızı tanımlamak ‘garip bir iş’ olsa da bu hisleri tarif edebilmek, anlamlandırabilmek ve tanımayabilmek için yapılmış araştırmalar mevcut. Tiffany Watt Smith, alıntılarını derlediğimiz “Duygular Sözlüğü”nde yaptığı titiz araştırmalar sonucunda tamı tamına 154 duyguyu A’dan Z’ye sıralayarak yazıya döküyor. Günlük hayatta bizimle olan ‘tarifsiz hislerimiz’in bulunduğu “Duygular Sözlüğü”nden alıntıları sizler için derledik!

1. “Abhiman sevdiğimiz ya da iyi muamele görmeyi beklediğimiz biri bizi kırdığı zaman yaşanan acı ve kızgınlığı uyandırıyor. Köklerinde üzüntü ve şok var ama hızla şiddetli ve yaralanmış bir onura dönüşüyor. Çoğunlukla hafif küçümseyici tonlar içeren ‘haysiyeti zedelenmiş’ ya da ‘kindar bir kısasa kısas’ olarak çevriliyor.” (Abhiman – sf. 28)

2. “Çoğumuz zaman zaman sevdiğimiz birinin kucağına sığınıp sevilip avutulmak isteriz. Bu anlık hissedilen, tamamen güvende olma hali, önemli ve insanı canlandıran bir etkiye sahip. Bunun bize verdiği hissi kendi dilimizde aktarmak zor ama Japonya’da amae olarak biliniyor (‘ahmaeh’ olarak okunuyor).” (Amae – sf. 38)

3. “Aşk hakkında söylenecek bir şey kaldı mı? Sayfalarca şiir ve şarkı, kütüphaneler değerinde felsefe onu ifade etmeye, anlamaya ve tanımlamaya adanmış. Sarf edilen sözcüklerin hacmi bile bize hem bu konuda söylenecek ne kadar çok şey olduğunu gösteriyor hem de kesin olarak söylenebilecek ne kadar az şey olduğunu. Bu kaygan duygu o kadar önemli ki tüm dikkatleri topluyor ve anlaşılması o kadar zor ki tekil bir çaba onu tam olarak belirlemeye yetmiyor.” (Aşk – sf. 48)

4. “Kaybolmuş sesim kekeliyor

 Geri gelmeyi reddediyor

Çünkü dilim paramparça.” (Aşk – sf. 49)

5. “Beklenti, minik bir keyif hırsızlığıdır. Henüz sahip olunmamış zevklerin pervasızca harcanması.” (Beklenti – sf. 54)

6. “Öngörülebilirlik geçici olarak bizi yatıştırsa da ikilemler ve şüpheler hayatımızın mirasının bir parçası.” (Belirsizlik – sf. 56)

7. “Can sıkıntısı, duyguların en çelişkilisi. Sıkışmışlık, eylemsizlik ve ilgisizliğin bir karışımı: Bir şeylerin değişmesini istiyorsun ama ne olduğunu tam olarak söyleyemiyorsun.” (Can Sıkıntısı – sf. 59)

8. “Bir şeyleri değiştirmeye yönelik girişimlerimizin faydasız olduğunu bilmek bir miktar rahatlık getiriyor (‘Bulaşık makinesini asla boşaltmıyor, çaresizim!’). Ama en derinlerimizde hissettiğimiz çaresizlik başka türlü bir şey. Ustalıkla yürütülen kibar sohbetlerin arkasına yerleşmiş. Gizleniyor.” (Çaresizlik – sf. 66)

9. “Fago merhamet, üzüntü ve aşkı birbiriyle harmanlayan eşsiz bir duygusal kavram. Muhtaç kimselere duyulan ve bizi onlara yardım etmeye iten acıma hissi ancak aynı zamanda bir gün onları kaybedeceğimiz hissiyle sarsılmak.” (Fago – sf. 84)

10. “‘Arkadaş’ sözcüğünden türeyen gezelligheid hem fiziksel koşulları hem de sarılıp sarmalanma hissini anlatıyor; kendinizi evinizde hissettiğiniz sıcak bir ortamda iyi arkadaşlarla bir arada olma hissini. Gezelligheid’i tek başınayken hissetmek mümkün değil.” (Gezelligheid – sf. 89)

11. “Hayal kırıklığı sadece üzüntü izleri bırakmıyor, kafa karışıklığı hissettiriyor ve hayatın baştan şekillendirilmesini gerektirecek yorucu bir ihtimal ortaya çıkarıyor.” (Hayal Kırıklığı- sf. 104)

12. “Misafirler gelmek üzereyken yerimizde duramayız. Durmadan cama bakar, her araba sesi duyduğumuzda kulak kabartırız. Inuit halkı arasında bir kızak görmek için donmuş Arktik ovalara bakmalarına neden olan bu hafif gergin beklentiye iktsuarpok deniyor.” (Iktsuarpok – sf. 128)

13. ”Hepimiz zaman zaman dağınıklıktan yoruluyoruz, boş laflardan sağırlaşıyoruz, karışıklıktan korkuyoruz. Dağınıklık, kaldırması kolay bir şey değil. Ancak bize ‘Ben kimim?’ ve ‘Bu ne demek?’ gibi soruları sorduran karışıklıklar değerlidir. Muhtemel temel cevaplar arasında dolaşırken, her şeyi anlamlandıran bir fikir, bir izlenim ya da bir inanç çıkabiliyor.” (Kafa Karışıklığı- sf. 134)

14. ”Ama evin aslında bir mekan olmaktan çok oradaki insanlarla ilgili bir şey olduğunu hepimiz biliyoruz./…”Ve o zaman Clare, hayatta ‘evindeyken evsiz’ hissetmekten daha yalnız bir his olmadığını yazdı.” (Kendini Evinde Hissetme- sf. 144)

15. “‘Hafifçe bas, düşlerimde yürüyorsun.’/…Kırılganlık, Yeats’in şiirinde dendiği gibi, rüyaları serip kimsenin onları ezip geçmeyeceğini ummak.” (Kırılganlık – sf. 145)

16. “Muallakta kalma: her şeyin ‘fazla’ gelmesi ve her şeyin tamamen ters gitmesi./ Bilinen tek çaresi: kahkaha.” (Muallakta Kalma – sf. 187)

17. “Eski Fransızca joie’dan (değerli taş) türeyen bu duygu, bizi uysallaştıran bir şekilde gözümüzü kamaştırır. Katherine Mansfield’ın dediği gibi, ‘Sanki o akşamüstü güneşinden  parlak bir parça yutmuşsunuz ve göğsünüzü yakmış, her yere küçük bir parıltı yağmuru dağıtıyor, ayak parmağına kadar.” (Neşe – sf. 197)

18. “Bugün, nostaljiye dalmak, geçmişe coşku ve hasret dolu yolculuklar yapmak; bizi neyin beklediğini bilmeden eski hayatlarımıza götüren kokular, şarkılar, görüntüler anlamına geliyor. Fazla nostalji sizi tatmin olmadığınız bir şimdiki zaman ile çekici bir şekilde ulaşılmaz geçmiş zaman arasında sıkışmış bir halde bırakabilir.” (Nostalji – sf. 201)

19. “Belki de öfkelenmek suçlulukla baş etmemizi sağlıyor olabilir; başkasına patlayarak bir süreliğine rahatlama sağlıyoruz. Böyle örneklerde öfke daha ‘otantik’ görünebilir ama psikanalistler bu tür patlamaların, aslında bizi daha çok rahatsız eden duygularımızı istemsizce maskelemeye yarıyor olabileceğini söylüyor.” (Öfke – sf.207/208)

20. “Belki de pişmanlıklarımıza uyum sağlayacağız. Belki de onlardan bir şeyler öğreneceğiz. Ama boyun eğme ya da kabullenmenin aksine pişmanlık en nihayetinde gerçekleşmemiş başka bir şeye ve onun gerçekleşmiş olmasına duyulan bir tür arzudur. Aklın duraksamasına neden olur, kemirir. Ve bize, işler başka türlü gitmiş olsaydı neler olacağını hayal etme imkânı verdiği için garip bir şekilde bir parça umut içerir.” (Pişmanlık – sf. 221)

21. “Bir sırrı anlattığınızda ya da suçunuzu itiraf ettiğinizde üstünüzden kalkan yükü bir düşünün. Ya da bir arkadaşınızın bir görüşmeye hazırlanmanıza yardım etmeyi ya da doktora sizle beraber gitmeyi kabul etmesinin endişenizi nasıl azalttığını. Bu deneyimler bizi hafifletebiliyor. Ama bu rahatlama sadece birine söyleyebildiğimiz ve kaygılarımızı dışarı vurduğumuz için gelmiyor, dinlenme ve anlaşılmanın tesellisini yaşamış olmak da rahatlama sağlıyor olabilir. Bu anlamda rahatlama, bir şeylerin atılmasında hislerimizin gerçekten görülmesiyle ilgilidir belki de.” (Rahatlama- sf. 224)

22. “Winnicott’a göre yetişkinlerin hayatlarında resimler ve filmler, dualar ve ritüeller, bağımlılıklar ve karşı konulamayan dürtülerin hepsi oyuncak ayı gibi görev görüyor, bizi geçici olarak tutup bize tutunacak bir şey vererek. Bir anlığına da olsa dışarıdaki acımasız dünyanın iç dünyamıza yenik düşüp içimizdeki acı dolu duygusal manzaraları yansıtmasını sağlıyorlar. Şunu diyebilmemizi sağlıyorlar: ‘Evet, tam olarak böyle hissediyorum.'” (Rahatlık – sf. 227)

23. “Saudade: Uzaktaki veya kaybolmuş bir kişiye ya da nesneye duyulan melankolik özlem. Hep orada, yüzeyin hemen altında atan, yasla karışık umut. Muğlak bir özlem var ama vazgeçiş ve geçmişin sevinçlerini hatırlamanın keyfiyle karışmış.” (Saudade – sf. 240)

24. “Bir başkasına zarar verdiğimizi fark etmek, yaşayabileceğimiz en acı verici şeylerden biri. Vicdan azabı öfkenin ilk parlaması söndükten sonra geliyor, yaptığımız ya da söylediğimiz şeyin gerçekliği boğazımızda düğümleniyor.” (Vicdan Azabı – sf. 286)

25. “Bugün yalnızlıktan, uzak durulması gereken, keyifsiz ve kopuk bir his olarak bahsediyoruz. Ama Romantiklerin yalnızlık dedikleri şey, ruhsal ve duygusal deneyimlere vesile olan, fiziksel anlamda tek başına olma durumuydu.” (Yalnızlık – sf. 292)

26. “Zal (yahl diye okunuyor) geri gelmeyecek bir kayıp yüzünden hissedilen melankoli. Düz bir keder değil. Zal değişken, şekilden şekle giriyor, bir an uysal, bir an isyankar.” (Zal – sf. 303)


Kaynakça:

Smith, Tiffany Watt. Duygular Sözlüğü. Kolektif Kitap: İstanbul, 2023.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.