Tick, Tick…BOOM! Bir Müzikal Otobiyografi Filmi

spot_img

Çalışmalarında çok kültürlülük, bağımlılık ve homofobinin sosyal sorunlarını keşfetmesiyle tanınan Amerikalı besteci ve oyun yazarı Jonathan Larson’ın otobiyografik müzikalinden uyarlanan “Tick, Tick…Boom!” 90’lı yılların New York’unda yaşayan ve Rent‘in kurucusu olarak tanınan Jon’un hikayesine odaklanıyor.

Andrew Garfield’ın başrolünde olduğu filmin yönetmen koltuğunda Pulitzer Drama ödüllüHamilton müzikalinin yaratıcısı Lin-Manuel Miranda otururken filmin senaristliğini Sevgili Evan Hansen isimli müzikaliyle Tony ödülü kazanan Steven Levenson yapıyor.

Filmin Konusu

New York’ta Moondance Dinner isimli bir restoranda garsonluk yapan ve 30. yaş gününe haftalar kalan hevesli müzikal bestecisi Jon’un 8 yıldır üzerinde çalıştığı ve kendisini üne kavuşturacağına inandığı Superbai’ adlı müzikal tiyatrosunu bitirmeye çalışmaktadır.

20’li yaşlarının sonuna gelen Jonathan, oyunculuk kariyerini reklam sektöründe çalışmak için bırakan eski oda arkadaşı Michael (Robin de Jesús), neredeyse kariyerini bitirecek bir yaralanmadan sonra tutkusunu kaybetmiş dansçı kız arkadaşı Susan (Alexandra Shipp) ve 90’ların başında yaygınlaşmaya başlamış AIDS salgını sebebiyle hayatını kaybetmiş arkadaşlarının anılarıyla birlikte zamana karşı yarıştığını düşünmektedir.

Yıllarını tamamlamak için harcadığı rock müzikalinin performansına günler kala hissettiği baskı sonucu hayallerine ulaşıp ulaşamayacağını bilmediği derin düşünce çukuruna düşen Jon, kendini hayallerine ulaşmış başarılı insanlarla ve kendi ailesinin 30’lu yaşlarında hayatlarının hangi noktasında olduklarıyla ilgili karşılaştırma yaparken bulur.

Andrew Garfıeld’ın  TICK, TICK…BOOM! Serüveni

Film için yaptığı bir röportajda daha önce hiç şarkı söylememiş ve piyanı çalmayı bilmeyen Andrew Garfield, şarkı söylemeyi “başarı şansı çok az olan bir girişim” olarak adlandırmasına rağmen Lin-Manuel Miranda‘nın kendisini arayıp “Şarkı söyleyebilir misin?” diye bir soru yönelttiğini ve kendisinin de “Evet, galiba söyleyebilirim.” cevabından sonra projeye dahil olduğunu söylemiştir. 1 yıl boyunca, daha öncesinde de Broadway‘de ünlü isimlerle birlikte çalışmış Greg Miele eğitmenliğinde şarkı söylemeyi ve piyano çalmayı öğrenmiştir.

Filmdeki OyunculuklarFilmin odak noktası olan Jonathon’ın dünyaya ve insanlara olan bakış açısı, hayaline verdiği önem ve dönem dönem girdiği duygular bizce Andrew Garfield tarafından ustaca seyirciye aktarılmış. Filmin ilk dakikasından itibaren kendinizi muhteşem müziklere ve Andrew Garfield’ın oyunculuğunun büyüsüne kapılmış halde buluyorsunuz.

Filmi izlerken Jonathan’ın diğer karakterle olan ilişkisini daha derinlemesine görmek istediğimiz anlar oldu fakat uyarlandığı orijinal tiyatro dışına çıkmamak için, olay örgüsü ve kişilerin yalnızca Jonathan’ın bakış açısından izlememiz bizi rahatsız etmedi. Ayrıca, filmin soundtrack albümünde yine Jonathan Larson tarafından aynı adlı sahne müzikali için yazılmış ve Andrew Garfield, Vanessa Hudgens, Joshua Henry, MJ Rodriguez, Alexandra Shipp ve Robin de Jesús gibi oyuncular tarafından seslendirilen şarkılar yer alıyor. Filmin soundtrack albüme göz atmak isteyenler bu linke tıklayarak ulaşabilirler.

Filmin Yönetmeni

Yarattığı ve başrollerinde oynadığı Hamilton ve In the Heights adlı müzikaller ile adından bahsettiren Lin-Manuel Miranda‘nın ilk uzun metrajlı filmi olan Tick, Tick…Boom!‘un daha öncesinde kendisinin de Broadway sahnelerinde hayat verdiği karakterin iç dünyasını anlayan ve incelikle işleyen bir film olduğunu söylemek mümkün. Yönetmenin çektiği sahnelerden bizim favorilerimizden biri fragmanda da yer alan havuz sahnesi oldu.

Konuyu toparlamak gerekirse, film inişli çıkışlı temposuyla, başarılı oyunculuklar ve müzikleriyle 30’lu yaşların toplum üzerindeki etkisi ve özellikle bir şeyler yaratmak isteyen veya bu yolda ilerleyen hevesli kişilerin ilgisini çekecek oldukça bizden bir iş olmuş.

Müzikalin yaratıcısı Jonathan Larson’ın 25. ölüm yıl dönümünde Netflix üzerinden 19 Kasım günü seyirci ile buluşan yapımı eğer hala izlemediyseniz bir şans vermenizi öneririz.

Filmin fragmanına buradan ulaşabilirsiniz!

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Editor Picks