Thelma ve Louise Film İncelemesi: Kadın Olmanın Direnişi

Editör:
Eyüp Can Gürer
spot_img

1991 yapımı Thelma ve Louise, sinema tarihinde sadece bir suç filmi olarak değil, kadın dayanışmasının, özgürlük arayışının ve ataerkil sisteme bir başkaldırının simgesi olarak görülmektedir. Ridley Scott’ın yönetmenliğinde, Geena Davis ve Susan Sarandon’ın oldukça başarılı performanslarıyla hayat bulan bu film; sıradan görünen bir araba yolculuğunu feminizmin bir metaforu olarak bizlere izletir. Thelma ve Louis yalnızca iki kadının değil, yıllarca özgürlük ve adalet için mücadele eden tüm kadınların hikâyesidir. Thelma ve Louise film incelemesini sizin için hazırladık.

Dikkat: Bu yazı spoiler içermektedir.

1. Tehlikeli Arayış

Thelma ve Louise | Kaynak: Mubi

“Bir kadın böyle ağlıyorsa hiç eğlenmiyor demektir!”

Evli bir ev kadını olan Thelma, neşeli olmasına rağmen oldukça utangaç ve uysal bir kişiliğe sahiptir. Eşi oldukça baskıcı, toksik bir adamdır ve Thelma’yı sürekli aşağılayıp küçümsemektedir. Garsonluk yapan ve sevgilisiyle sürekli sorunlar yaşayan Louise ise Thelma’nın aksine daha sert ve ciddi karakterdir. Erkeklerin dünyasında mücadele veren bu çok yakın iki arkadaş, hayatlarındaki problemlerden kaçmak için birkaç günlüğüne kendi arabaları ile tatile çıkmaya karar verirler.

Akşam mola için bir barda durduklarında, yıllarca baskılanmış hissettiği monotonlaşmış hayatından sıkılan ve keşif yapmak isteyen Thelma, eğlenmeye çalışırken Harlan isimli bir adamla tanışır. Birlikte dans ettikten sonra hava almak için dışarı çıktıklarında Harlan, Thelma’ya şiddet uygulayarak tecavüz etmeye çalışır. Bu esnada Louise silahıyla sadece korkutmak amacıyla gelir fakat adamın kışkırtıcı şeyler söylemesi sonucunda daha fazla dayanamayarak adamı vurur. Thelma, polise bu durumu anlatmaları gerektiğini söylediğinde Louise, polisin onlara inanmayacağını ve böyle basit bir dünyada yaşamadıklarını söyler. Film ilerledikçe de Louise’in geçmişte benzer bir tecavüz olayı yaşadığını ve onda bu durumun travma olarak yerleştiğini görürüz. Belki de Louise’in daha önce saf duygularıyla attığı yardım çığlıkları hiçbir zaman duyulmamış, yalnız bırakılmış ve adaletten de insanlıktan da tüm ümidini kesmiştir. Anlarız ki, Louise dünyadaki düzenin bilincine çoktan varmıştır; böyle bir dünyada kadınların sözü değil, insanların algısı geçerlidir. İkili, erkek egemen sistemde rıza kavramının tam olarak oturmadığını, insanların sadece birkaç dakika önce birlikte mutlu şekilde dans eden iki insan göreceğini ve Thelma’nın “hayır” demesinin kimse için gerçek bir seçenek olarak düşünülmeyeceğini bilirler. Çaresizce yeni bir hayat kurmak için Meksika’ya doğru yola çıkarlar ve onların kaçış hikâyesi böylece başlamış olur.

2. Gerçekleri Kabullenmek

Thelma ve Louise | Kaynak: Youtube

“Ailene iyi davran. Özellikle karına. Kocam bana iyi davranmadı. Bak nasıl biri oldum.”

Uzun süren yolculukları sonrası dinlenmek için bir otelde konaklamaya karar verirler. Louise, sevgilisi sayesinde zar zor elde ettikleri yüklü miktardaki parayı Thelma’ya emanet edip odayı terk eder ve sevgilisinin yanına gider. Sevgilisi Jimmy ilk bakışta bizlere sakin, iyi bir adam gibi hissettirse de aslında öfke problemi olan manipülatif bir insan olduğunu davranışlarından anlarız. Öyle ki ona evlenme teklifi ederek Louise’i kaybetmekten korktuğunu söyler ama biliriz ki bu teklif saf bir sevgi göstergesi değil, kontrolü elinde tutma isteğinden kaynaklanmaktadır. Önceki sahnelerde seni seviyorum bile demekten kaçınan Jimmy’nin bu tutumu Louise’in kafasını karıştırır ve duygusal anlamda bir çıkmaza girmesine sebep olur.

Thelma, genç yaşta evlendiğinden ve karakterinin naifliğinden ötürü insanlar konusunda oldukça tecrübesizdir. Sabah olduğunda, gece otel odasına aldığı J.D. isimli genç adamın parayı çalıp kaçtığını fark eder. Her zaman durumu soğukkanlılıkla kontrol altına aldığını gördüğümüz Louise, bu sefer mental çöküş yaşayan kişi olur ve durumu kurtarma işi, paranın çalınmasına sebep olan Thelma’ya kalır. Thelma’nın dış dünyanın kötülüğünü ve hayatında güvenmeyi seçtiği bütün erkeklerin ona zarar verip kandırdığını fark etmesiyle yaşadığı karakter gelişimini bu olaydan sonra çok net görürürüz. Çünkü hayal kırıklığına uğrar ve eski saf duygularını kaybeder.

Gerçek dünyayı tecrübe ettikçe Thelma olgunlaşır ve öz güveni yerine gelir. Silahıyla bir bakkalı soyar ve böylece ihtiyaçları olan parayı elde ederler. Meksika’ya olan yolculuklarına devam ederlerken, polis tarafından arabadan indirilen ikili, yakalanmamak için polise silah doğrultup bagaja sokar, silahlarını çalar ve oradan kaçarlar. İkili, sonunda benliklerini bulduğu için daha fazla suça karışmayı önemsemediğini bize göstermiş olur. Her yaşadıkları olay sonucunda onların öz güveninin ve birbirlerine olan sadakat ve dayanışmanın daha da güçlendiğini izleriz.

3. Özgürlük Uğruna

Thelma ve Louise | Kaynak: Pinterest

“Sanki içimde bir şeyler değişti. Artık geri dönemem. Bir daha öyle yaşayamam.”

Yollarına devam ederlerken sapık bir kamyon şoförü onları rahatsız etmeye başlar. Kamyonun kenara çekmesini sağlayıp, sadece kadın oldukları için onları taciz etmeyi kendinde hak gören bu adama bir ceza vermek isterler. Onları ciddiye almayan bu adamın kamyonunu patlatıp kendi adaletlerini sağlarlar. Artık bu iki kadın sadece kaçmıyor; bu düzene tepki gösteriyor ve yeni keşfedebildikleri benliklerini, dünyada özgür olabilme haklarını savunuyorlardır. Korkusuzca gösterdikleri bu eylemle, erkeklerin dünyasında kadın olarak var olmanın ve ataerkil düzene karşı gelmenin sonuçlarının farkındalığıyla beraber toplum normlarına karşı çıkan ve sınır tanımayan asi karakterlere dönüşmüş olduklarını fark ederiz.

Adam öldürmek, silahlı hırsızlık ve polis kaçırmak gibi suçlardan aranan ikili, ne kadar çabalarsa çabalasın peşlerinde olan polis ekiplerinden kaçmayı başaramaz ve kapana kısılır. Onlar, ihtiyaçları olduğunda kendilerini yüzüstü bırakacağını bildikleri adaletin, sadece hayatta kalmaya çalışan iki kadın için bu kadar hızlı ve güçlü bir şekilde sağlanabildiğini gördüklerinde hayrete düşer. Hiç olmadıkları kadar özgür ve mutlu hisseden ve Thelma ve Louise için artık eski hayatlarına geri dönmek ya da hapiste çürümek bir seçenek değildir. Seslerinin kesilmesi ve böylesi çürümüş bir sisteme boyun eğmektense ölmeyi tercih eder ve arabayı uçurumdan aşağı sürerek intihar ederler. Böylece, içinde hapsoldukları hayatlarından kaçmaya çalışarak başlayan ve adaletten kaçmaya evrilen bu tatil serüveni son bulmuş olur. Böylece Thelma ve Louise, özgürlük uğruna sınırları aşabilen tüm kadınların sembolü hâline gelir.


Kaynakça:

  • Öne çıkan görsel: Pinterest
  • “Thelma and Louise Quotes”. IMDB. Web. Erişim tarihi: 4 Kasım 2025.
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.