The Wonderful Story of Henry Sugar: Kısa Film Analizi

Editör:
Berfin Sayarsoy
spot_img

“Umarım beğenirsiniz, beğenmezseniz de sorun yok çünkü çok kısa.”

-Wes Anderson

Roald Dahl tarafından yazılmış The Wonderful Story of Henry Sugar and Six More adlı kısa hikayeler kitabından uyarlama olan The Wonderful Story of Henry Sugar’ı Wes Anderson senaryolaştırmış ve yönetmiştir. Netflix ortaklığıyla çekilen film boyunca sanki kitap okurken zihnimizde canlanan görüntüleri izliyor gibi oluruz. Bunu hikaye içinde hikaye anlatımını kullanan Anderson’a borçluyuz. Bu anlatımı belirginleştirmek için oyuncular film boyunca kameraya bakarak konuşuyor ve anlatıma devam ediyorlar. Esprili bir üsluba sahip bu filmin tadı ise izleyicinin damağında kalıyor. Dikkat! Yazı spoiler içerebilir. 

Wes Anderson ve Roald Dahl

Filmde hikaye anlatıcısını canlandıran oyuncu Ralph Fiennes, Roald Dahl karakterini canlandırıyor. Kitabını uyarladığı yazar Dahl’a filmde karakter olarak yer veren Anderson, güzel bir detay eklemiş oluyor. Kitaplarını kızına okuyan ve anlatımını çok sevdiğini söyleyen Anderson’ın aklında, yıllardır Dahl hikayelerini filme uyarlama düşüncesi varmış. Kısa film olarak çekmeye karar vermesinin sebebi ise izleyicileri sıkmamak ve hikayenin daha verimli anlatılacağını düşünmesiymiş. Kitabın gerçek bir hikayeye dayanıyor söylentisi ise doğru değil. Dahl, olayın kurgu olduğunu fakat karakterlerin gerçek hayattan ilham alındığını belirtmiştir. Imdad Khan karakteri gözleri kapalı numaralar yapan Kuda Bux isimli Pakistanlı gerçek bir sihirbazdan ilham alınmıştır.

Henry Sugar’ın Hikayesi Başlıyor

Filmin başında bizi Dahl karşılıyor ve hikayeye başlamadan yaptığı hazırlıkları anlatıyor. Henry Sugar‘ı anlatarak giriyor konuya: Zengin, bekar, kibirli… Babasından kalma mirasıyla hayatına devam eden Henry, çalışmadan servetini sürekli çoğaltma peşinde. Kumarbaz Henry’nin, bir sabah uyandığında parasının kalmama korkusu da hayatının bir parçası. Henry’nin hikayesi babasından kalan pek de umursamadığı kütüphanede bir kitabı fark etmesiyle başlıyor: Dr. Chatterjee tarafından yazılan, sihirbaz Imdad Khan’ın sırrını anlatan bir kitap.

Imdad Khan Kim?

Dr. Chatterjee bu kitabı, bir gün çalıştığı hastanede arkadaşlarıyla birlikte otururken Imdad Khan’nın gelip ilginç bir istekte bulunmasıyla yazmaya başlıyor. Bu garip isteği kabul eden Dr. Chatterjee ve Dr. Marshall, görmesine imkan bırakmayacak şekilde adamın gözlerini sarıyorlar. Gözleri görmeyen Khan’nın hastaneden çıkışını hayretle seyreden Dr. Chatterjee, bunun sırrını öğrenmek istiyor ve adamın gösterisini izlemeye gidiyor. Şaşkınlığa uğrayan doktor, merakla Khan’nın yanına gidiyor. Hikayesini yazmak ve yayınlamak istediğini söylüyor. Burada da bizi Khan’nın ilginç yeteneğinin nasıl ortaya çıktığının hikayesi karşılıyor.

Genç yaşlarda sirke katılan Khan, hayat tutkusunu burada buluyor. Hayranı olduğu gurunun öğrencisiyle şans eseri bir şekilde tanışıyor ve izin alamamasına rağmen öğrenciyi hocasının yanına giderken takip ediyor. Saklanmaya çalışan Khan’ı guru fark ediyor ve sinirden gözü dönünce ona tuğla atıp bacağını yaralıyor. Kendi hatasını telafi etmek adına ise Khan’nın en büyük hayalini gerçekleştirmiş oluyor. Meditasyon sırlarını anlatan gurunun dediklerini o günden itibaren yıllarca devam ettiren Khan, sonunda başarıya erişiyor. Khan’nın hayatını izlerken sabrın önemli bir erdem olduğunu anlayabiliyoruz. Her şeyin ötesini görmenin yolunun zihinden geçtiğini, bunu keşfedebilmeyi öğretiyor izleyenlere. Khan, Dr. Chatterjee’ye hikayesini anlattıktan sonra ise maalesef hayatını kaybediyor. Kitabın kapağını kapatan Henry’nin ise yeni hayatı başlıyor.

Henry’nin Yeni Hayatına Yolculuk

Okuduklarından çok etkilenen Henry’nin aklına tek bir şey geliyor: Bunu başarıp kumarda hile olarak kullanmak. Kazanacağı paradan motivasyon bulan Henry, hayatı boyunca hiç bir şeye uğraşmadığı kadar bunu başarabilmek için uğraşıyor. Henry inanılmaz bir hızla gelişiyor. Okudukları kişilerden bile daha başarılı oluyor. Artık kendinden emin olan Henry, soluğu kumarhanede alıyor. Beklediği gibi bir sonuç elde ediyor ve kazanıyor. Henry’yi asıl şaşırtan, para kazanmanın artık onu mutlu etmemesi oluyor. Oysaki Henry, yıllardır bu anın hayalini kuruyordu. Memnun olmamayı beklemediği için boşluğa düşüyor ve üstüne üstlük bir kan pıhtısının kalbine doğru ilerlediğini fark ediyor. Kederle eve dönen Henry, sabah uyandığında bile karışık hisleriyle hala kazandığı paraya bakıyor. Henry kendini, balkonundan aşağı paraları saçarken buluyor ve bunun onu mutlu ettiğini hissediyor. Sokaktan geçen insanlar paraları topluyor, bağırıyor, kavga ediyor… Kaosa dönüşen sokağı fark eden polis memuru, Henry’nin kapısını çalıyor. Polis, Henry’yi azarlıyor. Saçacak parası varsa bunu sokağa değil yardıma ihtiyacı olan insanlara vermesi gerektiğini fazlasıyla sert bir dille anlatıyor. Düştüğü durumdan çok utanan Henry aynı zamanda da hayattaki amacını buluyor. 

Henry Sugar’ın Hayatının Amacı

Kapsamlı bir plan yapan Henry, güvendiği ve yıllardır ailesine çalışan bir adamı bu iş için görevlendiriyor. Henry şehir şehir, ülke ülke gezecek; her kumarhanede bir tur oynayacak ve bu paraları güvendiği çalışanına gönderecektir. Böylece yetimhaneler, hastaneler, okullar kuracak ve insanlara yardım edecektir. Planını zaman kaybetmeden hayata geçiren Henry’nin, her şey istediği gibi gidiyor. Bu görevini yıllarca sürdüren Henry, amacına ulaşmış ve vicdanı rahat bir şekilde yakalandığı hastalıkla hayatını kaybediyor. Henry Sugar öldükten sonra yaptığı iyiliklerin bilinmesini isteyen çalışanı, kendisini Dahl’ın yanında buluyor. Hayatını, yaptıklarını bir bir anlatıyor ve bunları yayınlamasını istiyor.

Aslında Henry, atan kan pıhtısını gördükten sonra harekete geçiyor. Zamanın az olduğunu bilmesi onu bu iyiliklere itiyor. İnsan hayatının ne kadar kısa olduğunu ve bunun ne zaman biteceğini asla bilemeyiz. Kimse maalesef ki bir Henry Sugar ya da bir Imdad Kahn değil. Tek seferlik yaşamımızın kıymetini unutmamamız gerekiyor. Bunlara ek olarak da Henry bize bu hayatta paradan daha önemli şeyler olduğunu öğretiyor. Bir zaman sonra paranın tek başına hayata anlam katmadığını, katması için bir amacımız olması gerektiğini anlatıyor. Başka insanların yaşamlarına dokunmanın ne kadar güzel bir amaç olduğunu hatırlatıyor. Günümüzün sorunlarından biri olan bencillik ve kibre değinen bu film de hatırlanmak üzere kitaplığımıza kaldırılıyor.

Kaynak

The Wonderful Story of Henry Sugar. Yön. Wes Anderson. Netflix. 2023. Film.

Sofuoğlu. Öykü. “Wes Anderson ile Söyleşi” Altyazı. Web. 30 Eylül 2023.

 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.