The Walk – Yürüyüş : Küçük Amal’in Büyük Adımları

spot_img

Sebebi her ne olursa olsun sonucu ve etkileri aynı olan bir ayrılık hali; mülteci olmak. Önce yerinden, yurdundan ayrılırsın; ailenden, sevdiklerinden belki. Sonra diğerlerinden. Gittiğin her yerde ötekisindir artık. Kimliksiz, benliksiz, evsiz, aidiyetsiz… Kendileriyle ilgili yargıların önünün alamayan, gücü yetmeyen, ne düşündüğü, ne hissettiği bir kez olsun sorulmayan bu insanların ihtiyacı olan tek şey empati. Ama insan olmanın en zor yanı da bu, bir o kadar da kolay oysa ki. Analar, babalar, kardeşler ve günahsız, masum, ne olup bittiğinden bihaber çocuklar da var içlerinde bu insanların. Daha insanı, doğduğu toprağı bile tanıyamadan, nereye gittiğini bilemeden yollara düşen, minik bedeni kapkara sulara düşen, öteki olacağı o yere canlı halde varacak kadar bile şansı olmayan, hiç varamayan o çocuklar…

Onları görmüyor, yok sayıyor, duymuyoruz. Tanımıyoruz hiçbirini. Yarınlarını, yaralarını bilmiyor, yanaklarını okşamıyoruz. Hangi sebep haklı kılabilir yaşatılanları, hangi vicdana sığıyor onca zulüm? Kim bu sığınmacı çocuklar, kimin? Sığındıkları bir vatan mı yoksa insanlığımız mı?

O çocukların gözlerinde tüm cevaplar, yüzlerine bakarsak göreceğiz. Amal da bu umutla düştü yollara. Henüz 9 yaşında, küçük bir kız çocuğu o. Kendisi gibi mülteci olan çocukların geleceklerine ve ihtiyaçlarına dikkat çekmek amacıyla düzenlenen projenin ilk adımını da 27 Temmuz’da, Gaziantep’te atacak.

Farklı toplulukları bir araya getiren The Walk – Yürüyüş adlı bu anlamlı ve iddialı projenin 3,5 metre boyunda ki dev kuklası Little Amal, Türkiye’nin Suriye sınırından İngiltere’ye uzanan bir farkındalık, bir sanat yolculuğu yapacak. 12 hafta sürecek olan bu yolculukta tam 8 bin kilometre yol yürüyecek Amal. Projenin sanat direktörü Amir Nizar Zuabi‘nin de dediği ve ümit ettiği gibi, bu bir sefalet değil, bir gurur yürüyüşü olarak anılacak ve güzergahı boyunca bir dostluk koridoru oluşturacak.

The Walk – Yürüyüş projesinin Türkiye rotası, Küçük Amal‘ın 27 Temmuz – 8 Ağustos tarihleri arasında Türkiye’de katılacağı etkinlik programı ve proje ortakları düzenlenen çevrim içi bir basın toplantısı ile duyuruldu. Basın toplantısına konuşmacı olarak The Walk Sanat Direktörü Amir Nizar Zuabi, projenin Türkiye yapımcıları İstanbul Kültür Sanat Vakfı adına İKSV Genel Müdür Yardımcısı Yeşim Gürer Oymak ve Kültür Yöneticisi Recep Tuna, projenin Türkiye’deki ortaklarından Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD-ASAM) Genel Koordinatörü İbrahim Vurgun Kavlak ile projenin Türkiye elçileri Bergüzar Korel ve Halit Ergenç katıldı.

Gaziantep‘te başlayan yürüyüşünde Küçük Amal’a ellerinde ışıklarla kendisine yol gösteren aileler ve çocuklar eşlik edecek. Müzik Okulu Orkestrası‘nın açık hava konserini izledikten sonra, Karam Vakfı‘nın öğrencileri ve öğretmenlerinin kendisi için hazırladıkları yolculuk valizini teslim alacak. Küçük Amal’ın tüm yolculuğu kayıt altına alınacak ve belgesel haline getirilecek. Katıldığı tüm etkinlikler de halka açık ve ücretsiz olacak.

Küçük Amal’ın Gaziantep’te başlayan 2 haftalık Türkiye yolculuğu Adana, Tarsus, Mersin, Bozkır (Konya), Antalya, Pamukkale, Denizli, Selçuk, Urla ve İzmir’in ardından Çeşme’de son bulacak. Sırasıyla Adana’da Taşköprü’de yürüyecek, Tarsus St. Paul Kilisesi ve Ulu Camii’ni ziyaret edecek, Mersin Şehir Mezarlığı’nda Özgecan Aslan’ın mezarına çiçek bırakacak; Türkiye’nin en eski göçebe topluluklarının yaşadığı Bozkır’da (Konya) Sarıkeçililer Yörükleriyle tanışacak, Antalya’da açık hava film gösterimine katılacak, Pamukkale travertenlerinde yürüyüş yapacak, Denizli Kaleiçi Çarşısı’nda düzenlenecek fotoğraf sergisine katılacak, Selçuk kent merkezinde çocuklarla buluşacak, Efes Antik Kenti ziyaret edecek ve K2 Urla Nefes Alanı’ndan geçecek. Son olarak 8 Ağustos’ta, Çeşme’de tekneye bineceği Sağlık Plajı’nda deniz kenarına uzanan ayakkabılardan oluşan bir patikayla karşılaşacak. Mülteci krizi süresince şehirden yolu geçenleri ve karşı kıyıya geçerken Akdeniz’de hayatını kaybedenleri temsil eden bu sanat yerleştirmesi ile birlikte Küçük Amal’ın yol boyunca pek çok proje ortağı kurum, sanatçı ve sivil toplum kuruluşları tarafından gerçekleştirilecek farklı kültür ve sanat etkinlikleriyle karşılanacağı Türkiye rotası son bulacak.

Türkiye’nin mülteci krizinde üstlendiği büyük rol nedeniyle Küçük Amal’ın hikayesinin burada başlamasını istediklerini; Küçük Amal’ın yürüyüşünün, genel olarak korkunun yerini karşılamanın nasıl alacağı üzerine kurgulandığını ve Türkiye’nin mülteci krizinde üstlendiği büyük rol nedeniyle bu yolculuk hikayesinin burada başlamasını istediklerini dile getiren  Projenin Sanat Direktörü Amir Nizar Zuabi, bin yılı aşkın süredir, her iki kıta arasında bir köprü görevi gören Türkiye’nin kültürel yapısında, insan hareketliliğinin de katkısıyla, köklü bir misafirperverlik geleneğinin mevcut olduğunu, proje süresince de Türkiye’de gerçekleştirilen sanatsal işbirliğinin, hem insani hem de kültürel seviyelerde uzun dönemli bir dostluğa dönüşeceği ümidi ve inancı taşıdıklarını da sözlerine ekleyerek Türkiye’nin projedeki önemini vurguladı.

The Walk – Yürüyüş projesi Türkiye yapımcısı İstanbul Kültür Sanat Vakfı adına İKSV Genel Müdür Yardımcısı Yeşim Gürer Oymak projeyle ilgili olarak, ‘Her yıl yüz binlerce insan savaş, kuraklık, ekonomik sebepler ve çevresel faktörler gibi farklı nedenlerle yaşadıkları toprakları terk etmek, vatanlarından göç etmek zorunda kalıyorlar. Her türlü tehlikeyi ve acıyı göze alarak yollara düşüyorlar daha insanca bir yaşam kurmanın hayaliyle… UNHCR’ın verilerine göre dünyadaki mültecilerin yarıdan fazlasını çocuklar oluşturuyor. Bu çocuklar, çocukluklarını evlerinden ve arkadaşlarından uzakta, yollarda tehlike içerisinde geçiriyorlar. İstanbul Kültür Sanat Vakfı olarak bu projede yer almamızın ana sebebi, Küçük Amal’in yürüyüşünün mültecilerin ve özellikle çocukların yaşadığı bu krize getirdiği insani bakış açısı oldu. Pandemi her ne kadar dünya gündeminin öncelikli büyük sorunu olmaya devam etse de, mülteci krizi hala ve daha da ağır şartlarda devam etmekte. Küçük Amal, daha iyi bir yaşam umudunun peşinde yollara düşen tüm mülteci çocukları yeniden hatırlatıp, hepimizi çözümün bir parçası olmaya davet ediyor.’ dedi.

Çıkacağı umut ve inanç yolculuğunda, tüm o çocukların yarınlarına ışık toplayacak Küçük Amal.

 

 

 

 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.