“En üzücü hikâyemizi konuştuğumuzda, ondan kurtulabiliriz.”
Taylor Swift‘in yepyeni albümü “The Tortured Poets Department” 31 şarkı ile double albüm olma özelliğini taşıyor. Albümün diğer şarkılarının incelemesine buradan ulaşabilirsiniz.
1. The Black Dog
“I just don’t understand how you don’t miss me
(Beni nasıl özlemediğini anlamıyorum)”
Şarkıya genel olarak baktığımızda ayrılık acısını görebiliyoruz. Kara köpek depresyonun bir temsilidir. Şarkıda Swift, ayrılıkla yaptığı mücadelenin yanında anılara da takılı kalıyor. Ayrıca şarkı, Lover albümünde yer alan Daylight şarkısına da gönderme içeriyor. “Altı hafta temiz bir hava soludum. Dumanı özlüyorum” derken Daylight şarkısında yarattığı metaforu görebiliyoruz. Daylight şarkısında geçen “Açık alanda pis dumanı soludum.” kısmına yaptığı gönderme, ilişki öncesi haline bir özlem aslında.
Ek olarak “Şimdi evi satmak ve bütün kıyafetlerimi ateşe vermek istiyorum” kısmı da Cornelia Street şarkısına bir atıf.
2. imgonnagetyouback
“Told my friends I hate you, but I love you just the same
(Arkadaşlarıma senden nefret ettiğimi söyledim, ama seni yine de seviyorum)”
Bu şarkıda Swift şarkıyı kararsız bir karakter üzerine kurguluyor: Eski sevgilisini yeniden kazanmak isteyen ancak bunu yeniden bir ilişki kurmak için mi yoksa intikam almak için mi yaptığını bilemeyen bir karakter.
3. The Albatross
“And when that sky rains fire on you
(Ve gökyüzü üzerine ateş yağdığında)
And you’re persona non grata
(Ve sen istenmeyen adam olduğunda)
I’ll tell you how I’ve been there too
(Ben de sana anlatacağım ben de oradaydım)”
Bu şarkı, Taylor Swift‘in zekâsını konuşturduğu bir başka şarkı. Zira şarkı çok güçlü bir metafor içeriyor. Albatros, ilk altı yılını karaya değmeden geçiren bir deniz kuşudur. Metaforik anlamda bu kuş, endişe ve suçluluk duygusunun da bir temsilidir aslında. Joe Alwyn ile geçirdiği altı yıllık ilişkisine bu şekilde bir gönderme yapıyor Swift.
4. Chloe or Sam or Sophia or Marcus
“So if you want to break my cold, cold heart
(Eğer doğuk kalbimi parçalamak istiyorsan)
Say you loved me
(Beni sevdiğini söyle)”
Albümün en etkileyici şarkılarından birisi bizce. Şarkıda ihaneti ve çaresizliği işleyen Swift, çabaladığını söylese de artık vazgeçmek zorunda olduğunun da farkında aslında. Partnerinin aşk yerine uyuşturucuya odaklanmasından bahsediyor. Bu da akıllara Matty ile ilişkisini getiriyor.
5. How Did It End?
“I can’t pretend like I understand
(Anlıyormuş gibi yapamam)
How did it end?
(Nasıl bitti?)”
Swift bu şarkıda ilişkisinin ardından -özellikle- medyada çıkan ilişkinin neden bittiğine dair ortaya çıkan spekülasyonları inceliyor. Düşünüyor ve karar veremiyor. Bu nedenle de bir sorgulama içinde aslında.
6. So Hihg School
“I feel so high school every time I look at you
(Sana her baktığımda kendimi liseli gibi hissediyorum)”
Albümün en mutlu şarkısı diyebiliriz bunun için. Muhtemelen yeni ilişkisi Travis Kelce için yazılmış bir şarkı. Zira ikili, liseli bir çifte benzetilmişti.
7. I Hate It Here
“This place made me feel worthless
(Burası beni değersiz hissettirdi)”
Bu şarkıda da Swift, gerçek hayatın getirdiği sorunlardan ve insanlardan uzaklaşabilmek için bambaşka bir yerlerde ve zamanda olmanın hayalini kuruyor. Ayrıca öyle olsaydı nasıl olacağını da anlatıyor. Şarkıda yoğun bir şekilde the lakes anımsatmaları var diyebiliriz.
8. thanK you alIMe
“I wrote a thousand songs that you find uncool
(Hoş bulmadığın binlerce şarkı yazdım)
I built a legacy which you can’t undo
(Geri alamayacağın bir miras inşa ettim)”
Bu şarkı bizi yeniden 2016-17 yıllarına götürüyor. Zira şarkı, Kim Kardashian ve Kanye West ile alakalı. Şarkı ismi fiziksel açıdan “KIM” kelimesini de oluşturuyor. Taylor Swift ve Kanye West’in yıllarca süren göndermelerini içeren bu şarkı, reputation albümünden farklı olarak daha sakin ve geçmiş anımsaması gibi adeta.
9. I Look in People’s Window
“Does it feel alright to not know me?
(Beni tanımak iyi hissettiriyor mu?)
I’m addicted to the “if only”
(“Keşke” bağımlısıyım)”
Bu şarkı tıpkı Midnights albümünde yer alan Anti-hero gibi dışlanmışlığı vuruyor yüzümüze. Şairaneliğini konuşturduğu bu şarkı ana fikir olarak oldukça vurucu aslında. Başka hayatları gözlemleyerek rastlantısal karşılaşmalar hayal ediyor Swift. Bu karşılaşmaların tekrarlanma olasılığının da hayalini kuruyor. Mesafeler yüzünde kaybedilen iletişimler ve tamamlanma isteğini görüyoruz şarkıda.
10. The Prophecy
“Please
(Lütfen)
I’ve been on my knees
(Dizlerimin üzerindeyim)
Change the prophecy
(Kehaneti değiştir)”
Swift bu şarkıda Havva gibi lanetlendiğini söylüyor. Ancak bu kehanete rağmen umudunu yitirmediğini ve kehaneti değiştirmek için çabaladığını görüyoruz. Belirsizliği kabul ediyor ancak inançsızlığı reddediyor. Farklı bir kadere özlem duyduğunu da söyleyebiliriz.
11. Cassandra
“So, they set my life in flames, I regret to say
(Yeni hayatımı ateşe verdiler, üzülerek söylüyorum)
Do you believe me now?
(Şimdi bana inanıyor musun?)”
Bu şarkının hikâyesi ise mitolojiye dayanıyor. Cassandra bebekken gözü ve kulakları yılanlar tarafından yalanır. Böylece bu iki duyudan arınıp kimsenin göremediği ve duyamadığı gerçekleri hissetmeye başlar. Büyüdüğünde Tanrı Apollon ona aşık olur ve onunla birlikte olduğu takdirde Casandra’ya geleceği bilme yetisi verir. Cassandra bunu kabul eder ancak Apollon’un isteğini yerine getirmez. Bunun üzerine Apollan Cassandra’nın ağzına tükürerek verdiği hediyeyi lanetler. Böylece Cassandra geleceği görecek ama kimseyi buna inandıramayacaktır.
Şarkıda Swift görmezden gelinmeyi ve susturulmuşluğu anlatıyor. Adaletsizliğe karşı göz ardı edilmeyi ve bunun sonucunda doğan yalnızlığa değiniyor Swift.
12. Peter
“Forgive me, Peter, please know that I tried o hold on to the days when you were mine
(Beni affet Peter, lütfen bil ki, senin benim olduğun günlere tutunmaya çalıştım)”
Bu şarkının teması ise oldukça üzücü. Albümün en üzücü şarkıları arasında yer aldığını söylemeden edemeyeceğiz. Peter Pan göndermesi içeren bu şarkı oldukça ince işlenmiş. Swift bu şarkıda geçmişe sesleniyor. Geçmişindeki insanla arasındaki bağdan ve birbirlerine verdikleri sözlerden bahsediyor. Swift şarkıda Peter’ın dönüşünü beklediğinden de bahsediyor. Ancak zamanla geçmişe bağlı kalmanın sağlıklı olmadığını fark ettiğini dile getiriyor.
Şarkı Matty Healy ve Taylor’ın 2014 yılında flört dönemlerini konu alıyor olabilir. “Ve gelip beni alacağını söylemiştin ama yirmi beş yaşındaydın ve bu fantezilerin raf ömrü dolmuştu.” sözleri bu şekilde anlam kazanıyor aslında. Her ikisi de 2014 yılında 25 yaşındalardı.
13. The Bolter
“You can be sure
(Emin olabilirsin ki)
That as she was leaving It felt like freedom
(Ayrılırken özgürlük gibi hissettirdi)”
Bu şarkı da sorundan ve ilişkiden kaçan bir kişiyi temsil ediyor. At ile metafor kullanıyor aslında Swift.
14. Robin
“You have no room in your dreams for regrets
(hayallerinde pişmanlıklara yer yok)”
Swift bu şarkıda bir çocuğun hayal gücünün ve masumiyetinin resmini çiziyor şarkı sözleri ile. Çocukluğun büyüsünü işliyor ancak bu büyünün yanında korunma ihtiyacına da değiniyor. Bir çocuğun gözlerine indiği bir diğer şarkı “seven” ile benzerlik gösteriyor.
15. The Manuscript
“The only thing that’s left is the manuscript
(Geriye kalan tek şey el yazması)
One last souvenir from my trip to your shores
(Kıyılarınıza yaptığım yolculuktan son bir hatıra)
Now and then I reread the manuscript
(Ara sıra taslağı tekrar okurum)
But the story isn’t mine anymore
(Ama bu hikâye artık benim değil)”
Kendi hayatının izleriyle oluşturduğu bu albümü artık dinleyicilerine bırakıyor Swift bu son şarkıyla. Hikâyenin artık kendisine ait olmadığını söylüyor. Albümün sonuna kadar her dinleyici, kendinden parçalar bulduğu şarkılarla bütünleşip son şarkıya geldiğinde Swift’in herkesin kendi hikâyesini temsil ettiğini söylemesi en güzel albüm finali diyebiliriz.