Geçtiğimiz üç yaz boyunca çeşitli izleyici kitlelerinin heyecanının merkezine oturmuş olan The Summer I Turned Pretty, 2025 yazında final sezonu ile ekranlara veda etti. Bu veda da elbette serinin kendisi kadar olaylı oldu. Jenny Han imzalı kitaplardan uyarlanan dizi, tüm dünyanın dizinin kaderi hakkında ikiye bölünmesine ve taraf tutmasına sebep oldu. Öyle ki her yanımız, arkadaş ortamlarımızdan tutun sokaklara ve ünlü röportajlarına kadar “Team Conrad mı, Team Jeremiah mı?” sorularıyla doldu. Belly Conklin‘in gençlikten yetişkinliğe adımlayışını izlediğimiz bu dizi, hikâyesine bizi bu denli bağlamışken karakterlerine biraz daha inmemek olmaz. Gelin, hep beraber The Summer I Turned Pretty karakterlerinin hangi filmleri önereceğine bir göz atalım.
1. Belly Conklin – “La Belle Époque” (2019)

Altmış yaşlarında olan Victor‘un, monotonlaşmış hayatından uzaklaşıp kırk yıl öncesine, ilk aşkıyla tanıştığı zamana dönüşünü izlediğimiz bu yapım; muhteşem bir güncel romantik komedi örneği. Victor, müşterilerini zamanda istedikleri yıla döndürüp belirli bir anı istedikleri gibi yeniden yaşamalarını sağlayan bir şirketle, oğlu sayesinde tanışıyor. Kendi evliliği ve hayatı kötüye giderken eskiye dönüp hayatının en güzel ve romantik akşamını tekrar tekrar yaşamak, Victor’u yaşamını aynı heyecanla sürdürmeye itiyor.
Belly‘nin Fisher kardeşlerden ilk aşkı olan Conrad‘e karşı hissettiklerine dayanarak La Belle Époqueu çok seveceğini anlayabiliriz. Tıpkı Conrad’le küçüklüklerinden kalan anılarına defalarca dönmesi ve hatıralarıyla şimdi arasında gidip gelmesi gibi, bu filmdeki romantik ve dramatik atmosferin içine çekilmesi epey muhtemel. Sonuçta kim ilk defa âşık olduğu o eski ve samimi günlere dönmek istemez ki?
2. Conrad Fisher – “Midnight in Paris” (2011)

Woody Allen yönetmenliğindeki bu filmde, bir yazar olan Gil, nişanlısıyla beraber bir gezi için Paris’e geldiğinde her akşam 1920’lerin Paris’ine dönüp döneme imzasını atmış isimlerle sırasıyla tanışacağını bilmemektedir. Ernest Hemingway‘den Fitzgerald çiftine, Salvador Dali‘den Pablo Picasso‘ya pek çok isimle hayatı ve ilişkisi hakkında konuşan Gil, eski Paris’in sokaklarını adımladığı bu gecelerin sonunda bambaşka birine dönüşmüştür.
Conrad’in son sezondaki Paris gezisinde geçirdiği romantik akşam nedeniyle bu filmle bir bağ kurabileceğini öngörebiliriz. Günün sonunda, kendisinin de Gil’in geçtiği sokakları arşınlayıp ilk aşkıyla aynı bağı kurarken filmin hissettirdiklerini anladığını ve Paris’ten başka biri olarak ayrıldığını biliyoruz.
3. Jeremiah Fisher – “Ratatouille” (2007)

Tutku ve azimle neler başarılabileceğini çok güzel bir şekilde anlatan bu animasyon filminde Remy isimli bir fare, başarılı ve iyi bir şef olma hayali kurmaktadır. Yolları, bir restoranda çalışan fakat aşçılıkta pek iyi olmayan Linguini ile kesişince beklenmedik bir arkadaşlık ve iş birliği doğar. Remy, şapkasının altında gizlendiği Linguini’nin saçlarını çekerek yemek yaparken onu yönlendirir ve böylece ikili, hayallerini gerçekleştirmeye doğru giden bir yolculuğa koyulurlar.
Öncesinde geleceğini ve ne istediğini bilmeyen, kararsız bir gençlik geçirmiş Jeremiah‘ın kendi tutkusu olan aşçılığı bu filmde izlemeyi seveceğini düşünebiliriz. Jeremiah’ın çocuksu ve eğlenceli karakterinin Ratatouille’da kendinden bir şeyler bulması, son sezonda kendi yolunu bulup hayallerini gerçekleştirme çabasının Remy ve Linguini’ninkine benzer olduğunu görmesi de oldukça olası.
4. Taylor Jewel – “Challengers” (2024)

Luca Guadagnino yapımı bu film, tıpkı The Summer I Turned Pretty gibi geçen yazın en çok konuşulan yapımlarından biriydi. Profesyonel tenis oynayan iki arkadaş Patrick ve Art‘ın, aynı anda yine onlar gibi profesyonel tenisçi olan Tashi‘den hoşlanmasıyla aralarında başlayan rekabeti, tenis sembolizmiyle anlatıyor Challengers. Müzikleriyle, heyecanı dorukta hissettiren çekimleriyle ve replikleriyle şimdiden bir efsaneye dönüşmüş durumda.
Taylor‘ın bu kaotik aşk üçgenini izlemekten ve Tashi’nin karakterini görmekten keyif almasını bekleyebiliriz. Sonuçta hayatındaki zorluklarla baş ederken, bir yandan da insan ilişkilerinde güçlü ve yılmayan bir duruş sergileyen Tashi’de, Taylor’ın karakteriyle pek çok ortak nokta var.
5. Steven Conklin – “The Social Network” (2010)

Artık bir klasik haline gelmiş David Fincher yapımı The Social Network, Harvard öğrencisi Mark Zuckerberg‘in Facebook platformunu kurma ve geliştirme hikâyesini anlatıyor. Her türlü kaosa, kararlılığa ve hırsa ev sahipliği yapan bu film, günümüzün en çok konuşulan yapımlarından biri haline geldi.
Steven, kendisi de Princeton’da okuyan bir yazılımcı olarak, Mark’ın karakteriyle çok fazla ortak nokta görebilecek biri. Filmi izlerken onun hırsını ve azmini anlayabileceğini, bir şeyler başarma arzusuyla empati kurabileceğini ve filmin doğurduğu etik sorulara da cevap arayabileceğini tahmin edebiliriz.
6. Denise Russo – “Hidden Figures” (2016)

Margot Lee Shetterly‘nin romanından uyarlanmış Hidden Figures, NASA‘da çalışan üç başarılı kadına odaklanıyor. NASA’nın en önemli operasyonlarından birinin gerçekleşmesinde büyük rol oynayan bu kadınların hikâyesini anlatan film, dramatik yapısıyla öne çıkarken tarih sahnesi boyunca aktif görev almış kadınların görünürlüğü açısından da çok değerli.
Denise, 3. sezon ile diziye giriş yapmış olsa da karakterinin kararlılığı ve cesaretiyle izleyicilerin gönlünü kısa sürede kazandı. Hidden Figures’ta kadınların iş dünyasındaki önemli rolünün altının çizilmesi, Denise’in şirketteki ve kendi işini kurma hikâyesindeki mihenk taşlarıyla da epey uyumlu.
7. Laurel Park – “Pride & Prejudice” (2005)

Aynı isimli Jane Austen kitabından uyarlanmış Pride & Prejudice, hem sinematografinin muhteşemliğiyle hem de hikâyesinin güncelliğiyle gönüllerdeki yerini sürdürmeye devam ediyor. Bu klasik dönem filminde, Elizabeth Bennet karakterinin Mr. Darcy ile filizlenen aşkını izliyoruz.
Laurel gibi başarılı bir yazarın bir Austen hayranı olmayacağına inanmak zor. Bu filmde kendisi gibi azimli ve gözü kara bir karakter olan Elizabeth ile empati yapacağını, aynı zamanda genç olmanın ve romantizmle tanışmanın gerçekliğini kendi geçmişinin de yardımıyla anlayacağını düşünebiliriz.
8. Susannah Fisher – “Frances Ha” (2012)

Greta Gerwig‘in Frances Ha’sı, günümüzün belki de en değerli yetişkinliğe geçiş filmlerinden biri olmaya devam ediyor. Frances isimli ana karakterimizi, günlük hayatında geçirdiği zor anlar sırasında, arkadaşlıkları ve aşk hayatı çalkalanırken izliyoruz. Samimiyeti ve doğallığı sayesinde gönülleri fetheden bu film, günün sonunda Frances’in dans ederek sokak boyunca koştuğu sahneyle akıllara kazındı.
“Arkadaşlıklar ve aşk” denince dizide Belly’den sonra akla gelen bir diğer isim de Susannah. Frances karakterinin yaşamı boyunca çektiği sıkıntılar ve dolu dolu geçirdiği gençliği bize Susannah’yı anımsatıyor; tıpkı Frances’in Sophie ile olan ilişkisinin Susannah ve Laurel‘i anımsatması gibi.
Kaynakça:
- Diaz, Daniela. “What The Summer I Turned Pretty Taught Me About Love, Grief, and Coming-of-Age.” Vogue. 13 Eylül 2025, Web. Erişim Tarihi: 21 Ekim 2025
- Fidan, Gülce. 7 Ekim 2025. “Aşk Üçgeninden Çıkış Yok: The Summer I Turned Pretty Hakkında Her Şey.” oggusto. 7 Ekim 2025, Web. Erişim Tarihi: 21 Ekim 2025
- Inansal, Zeynep Naz. “Anla beni yaz aşkım: The Summer I Turned Pretty dizi incelemesi.” dadanizm. 26 Eylül 2025, Web. Erişim Tarihi: 21 Ekim 2025


