“Her insanın içinde iki ayı vardır.
Ruhunu ele geçirmek için ebediyen savaşırlar.
Bir ayı tüm iyilikleri temsil eder.
Şefkati, sevgiyi, güveni.
Diğer ayı ise tüm kötülükleri.
Korkuyu, utancı, kendine zarar vermeyi.
Hangi ayıyı beslersen o kazanır.”
İlk duyurulduğu dönemde “Marvel’ın ilk korku filmi” olarak nam salan ve her Marvel filmi gibi oldukça kalabalık bir kitle tarafından beklenen The New Mutants, sonunda beyaz perdeye kavuştuğunda çoktan herkes onu unutmuştu bile. Küçük ama gayet izlenesi bir hikaye barındıran ve sonraki filmlerde de görmek isteyeceğimiz ilgi çekici karakterleri bize tanıtan bu film, o kadar büyük talihsizliklerle karşılaştı ki Marvel onu yayınlamak bile istemedi.
Film için toplamda beş kere farklı gösterime giriş tarihleri duyuruldu. Bu ertelemeler bazen filme yeni sahneler çekilmek istendiği için oldu, bazen de pandeminin getirdiği zor şartlar yüzünden. Aşağıda filmin açıklanan tüm yayın tarihlerini görebilirsiniz:
-13 Nisan 2018
-22 Şubat 2019
-2 Ağustos 2019
-3 Nisan 2020
-28 Ağustos 2020
The New Mutants son tarih olan 28 Ağustos 2020’de vizyona girerken; sinemalara çok az gidilen pandemi döneminin ortasında, minimum seviyede reklam ile, Cristopher Nolan’ın ünlü filmi Tenet ile neredeyse aynı anda vizyona sokuldu. Yani Marvel resmen bu filmin izlenmemesini istedi.
Bunun en büyük sebebinin Disney’in, Fox’u satın alması olduğu söyleniyor. Biliyoruz ki X-Men evreni Fox’a aitti ve The New Mutants da bu evrende geçiyordu. Ancak 20 Mart 2019’da Disney’in, Fox’u satın almasıyla bu evrenin fişi çekildi ve The New Mutants, artık hiçbir şeye hizmet etmeyen ellerinde patlamış bir film olarak kaldı. Filmin kendi içinde bir bütünlüğü olsa da bu yeterli değildi. Çünkü filmin bir amacı da barındırdığı karakterleri izleyicilere sevdirtip ileriki filmlerde kullanmaktı. Ancak hal böyle olunca ileriki filmler diye bir şey kalmadı.
Peki film nasıldı? Tahmin edebileceğiniz gibi bir başyapıt olsaydı zaten Marvel bu filmi görmezden gelmezdi. Yine de kötü bir film değil, ortalama bir film. 1 saat 30 dakikalık süresiyle izlerken bizi sıkmadı. Film, güçlerini yeni yeni keşfetmeye başlamış beş genç mutantı anlatıyor. Bunlar Mirage, Magik, Wolfsbane, Sunspot ve Cannonball olarak sıralanabilir.
Mirage, gerçek adıyla Danielle Moonstar, insanlara kendi anılarından ögeleri üçboyutlu olarak gösterebilme özelliğine sahip. Filmde en çok odaklanılan karakter de kendisi, hikaye bütünüyle onun üzerinden ilerliyor.
Magik, namıdiğer Illyana Rasputin, ışınlanma ve kendisinin “araf” dediği bir boyuta gidip gelebilme özelliklerine sahip. Ve diğerlerinin aksine bu özelliklerini bir tık daha kontrollü kullanabiliyor. Illyana anlaşması zor bir tip, genelde etrafındakilere iyi davrandığı söylenemez. Ancak sonradan bunun sebebinin küçükken çok kez cinsel tacize uğradığından dolayı bozuk bir psikolojiye sahip olması olduğunu görüyoruz. Illyana kendisine bunları yapan adamları gülen yüz maskesi takan insan dışı varlıklar olarak hatırlıyor ve onlara grupça “Smiley Men” yani “Gülen Adamlar” ismini takıyor.
Wolfsbane, Rahne Sinclair‘in özelliği kurta dönüşmek. Ayrıca bunun getirisi olarak insan formunda olsa bile çok iyi koku alabilme gibi özelliklere de sahip.
Sunspot, Roberto Da Costa güneşten enerji emip onu yönlendirebilme yeteneğine sahip. Bunu yaparken vücudu da yanık bir form alıyor ve kendi söylediğine göre gücünü kontrol edemeyip bir keresinde bu şekilde sevgilisinin ölümüne sebep olmuş.
Cannonball, Sam Guthrie ise jet hızıyla bir noktadan diğerine uçabilme gücüne sahiptir.
Filmin başında karakterlerimizin bir malikanede hapsolduklarını görüyoruz. Onlara, güçlerini kontrol edebilmeyi öğrendikleri takdirde serbest kalacakları vadediliyor. Film boyunca onların malikanede yaşadıklarını ve oradan kaçmaya çalışmalarını izlerken, bir yandan da kendilerini tanımaya çalışmalarına şahit oluyoruz.
Filmimizin kötüsüyse Doctor Cecilia Reyes. Kendisi malikanenin hem yöneticisi hem de doktoru. Dr. Reyes’in kendisi de bir mutant ve özelliği güç kalkanları oluşturabilmek.
Ayrıca Logan filminde gördüğümüz, Wolverine’in biyolojik kızı Laura’nın kaçtığı şirket olan Essex Corporation ile ilgili bu filmde daha fazla şey öğreniyoruz. X-Men evreni devam etseydi The New Mutants büyük ihtimalle Essex şirketi üzerinden diğer filmlere bağlanacaktı. Çünkü Cecilia Reyes de malikaneyi Essex için işletiyor.
Değinmemiz gereken bir diğer konuysa, başta da söylediğimiz üzere bu filmin, Marvel’ın ilk korku filmi olması. Zamanında insanlar bundan dolayı beklentiye girmiş olsalar da filmin korku konusunda sınıfta kaldığını söylemek gerek. Evet, film belki diğer Marvel ya da X-Men filmlerine göre bir tık daha karanlık bir temaya sahip ama buna asla “korkunç” diyemeyiz. Filmde Illyana’nın, Smiley Men ile olan sahneleri gibi birkaç gerici kısım olsa da, bizce “Korku” adı altında çıkmayan Doctor Strange: Multiverse of Madness bile The New Mutants’tan daha gerici.




