The Last of Us Benzeri 5 Dizi

Editör:
Eyüp Can Gürer
spot_img

Kıyamet sonrası anlatılar, yalnızca yıkılmış şehirler, sessiz otoyollar ve boş binalardan ibaret değildir. Bu türün asıl gücü, karakterlerin psikolojisinde, kurdukları ilişkilerde ve umutla umutsuzluk arasında gidip gelen yolculuklarında gizlidir. The Last of Us, yalnızca bir virüs salgınının yıkıma sürüklediği bir dünyayı değil; sevginin, kaybın ve hayatta kalmanın anlamını da sorgulayan bir hikâye sunuyor. Joel ve Ellie’nin yolculuğu, zombi türüne alışılmışın dışında bir derinlik kazandırırken, izleyicide iz bırakan, sarsıcı bir boşluk da yarattı. Bu yazıda, aynı duygusal yoğunluğu taşıyan ve benzer temaları işleyen 5 diziye göz atıyoruz. Bazıları daha aksiyon odaklı, bazıları ise daha derin ve felsefi, ancak hepsi, “ya bir gün her şey sona ererse?” sorusuna farklı açılardan yanıt veriyor.

1. The Walking Dead

the walking dead karakterleri
The Hollywood Reporter

Zombi dediğimizde aklımıza gelen ilk ve en etkili yapımlardan biri olan The Walking Dead, hayatta kalma kavramını sadece dış tehditlerle değil, insanın kendi içindeki karanlıkla da hesaplaşması üzerinden anlatır. İlk sezonlardan itibaren kurulan atmosfer, sadece virüsün etkilerini değil, hayatta kalanların giderek değişen etik anlayışlarını da gözler önüne serer. Grup dinamikleri, liderlik mücadeleleri, tarikatlar, güven ve topluluk olma çabaları dizinin ana omurgasını oluşturur. Zombiler arka planda birer tehditken, asıl tehdit çoğu zaman insanlar ve verdikleri kararlar olur. The Last of Us’ta Joel ile Ellie arasında gelişen güven ilişkisi, burada Rick Grimes ve ekibinin zamanla kurduğu bağlarda yankı bulur. İki yapım da hayatta kalmanın fiziksel değil, zihinsel bir savaş olduğunu tekrar tekrar hatırlatır.

2. The Leftovers

the leftovers
Entertainment Weekly

The Leftovers dizisinde, kıyamet gözle görülür bir yıkım değil, varoluşsal bir boşluktur. Toplumun %2’sinin aniden kaybolmasını konu alan bu dizi, kaybolanların ardından gelen yas, suçluluk duygusu, inanç arayışı ve toplumun yeniden anlam üretme çabasını anlatır. The Last of Us’ın sessiz, duygusal anlarında hissedilen derin yalnızlık ve kayıp duygusu burada çok daha belirgin ve yoğun yaşanır. Her karakterin travmayla baş etme biçimi farklıdır; kimisi bir tarikata sığınır, kimisi yokluğu inkâr eder, kimisi ise hayata sıfırdan başlamaya çalışır. Bu yönüyle dizi, bir kıyamet sonrası anlatıdan ziyade insan ruhunun çöküş ve yeniden doğuş hikâyesine dönüşür.

3. Station Eleven

station 11
Deadline

Station Eleven, felaketin ardından gelen karanlığa karşı sanatla direnmenin, anlam yaratmanın ve hatıraları yaşatmanın önemine odaklanır. Büyük bir salgının ardından dünya neredeyse tamamen sessizliğe bürünürken, bir grup hayatta kalan insan tiyatro yaparak geçmişle gelecek arasında köprü kurmaya çalışır. Dizi, zaman atlamaları ve çok katmanlı anlatımıyla izleyicisini hem geçmişin hem geleceğin izlerini takip etmeye davet eder. Hikâyede “hayatta kalmak yeterli mi?” sorusu sorulur. The Last of Us’ın ağır ama duygusal temposunu, karakter odaklı yaklaşımını ve küçük detaylarla kurulan atmosferini sevenler için bu yapım adeta ruhsal bir devam hissi yaratır.

4. Fringe

fringe
Habertürk

Bilim kurgu ile duygusal dramı harmanlayan Fringe, alternatif evrenler, bilinç transferleri ve biyolojik tehditler gibi karmaşık konuları işlerken merkezine bir baba-oğul ilişkisini yerleştirir. Özellikle dizinin ilerleyen sezonlarında kıyamet senaryosu yalnızca bir bilimsel olasılık değil, ahlaki bir sınav hâline gelir. Walter Bishop karakterinin geçmişte yaptığı hataların, tüm insanlığın kaderini etkileyecek boyutlara ulaşması; The Last of Us’taki “bir kişi için kaç kişi feda edilir?” sorusuna benzer şekilde yankılanır ve Joel ile direkt olarak bağlantı kurar. Gerilim dolu bilimsel olayların arkasında yatan insani duygular, Fringe’i diğer dizilerden ayıran başlıca özelliktir. Dizi aynı zamanda bilim ve vicdan arasındaki çizginin ne kadar bulanıklaşabileceğini de gösteren merak uyandırıcı bir bilim kurgu örneğidir.

5. The Rain

the rain oyuncuları
Deadline

İskandinav atmosferiyle dikkat çeken The Rain, yağmurla yayılan ölümcül bir virüsün ardından hayatta kalan iki kardeşin hikâyesini anlatır. Avrupa’nın melankolik doğasında geçen bu dizi, güven, aidiyet ve insan ilişkileri üzerine düşündürücü bir anlatım sunar. Özellikle kardeşler arasındaki bağ ve grubun zamanla değişen dinamikleri, The Last of Us’ta kurulan duygusal bağlantıları anımsatır. Dizi, bilim kurgu ile insani dramı dengeleyen yapısıyla türün bilinen örneklerinden ayırırken, görselliğiyle de izleyicisini içine çeken bir dünya kurar. The Rain, hayatta kalmanın yalnızca fiziksel değil, duygusal bir direniş gerektirdiğini güçlü bir şekilde hissettiren bir örnektir.

Bonus

clive owens
IMBd

Bir dizi olmasa da, 2006 yapımı Children of Men, kıyamet sonrası anlatıların en çarpıcı örneklerinden biridir. İnsanlık, yıllardır doğumun gerçekleşmediği, umudun tükenip toplumların çöktüğü bir distopyada var olmaya çalışır. Başkarakter Theo, mucizevi şekilde hamile kalan genç bir kadını güvenli bir yere ulaştırmakla görevlendirilir. Bu yolculuk, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda ahlaki ve duygusal bir sınavdır. The Last of Us ile çok benzer bir anlatı kuran film, Joel’in Ellie’yi taşıdığı gibi, bir umudu – belki de insanlığın son şansını – koruma görevini merkeze alır. Her iki yapımda da başkarakterler, başlangıçta isteksizdir; fakat zamanla korudukları kişiyle kurdukları bağ, onları dönüştürür. İkisi de sessiz yıkımların içinde, bir çocuğun geleceği temsil ettiğine dair derin bir inanç taşır. Children of Men, diziyi sevenlerin göz atması gereken önemli filmlerden biridir.

Her biri farklı anlatım tarzlarına sahip olsa da bu hikâyelerde ortak bir nokta var: Medeniyet çökerken asıl hikâye, insanın kalbindeki mücadelede başlıyor. The Last of Us, bize sadece enfekte olmuş bedenleri değil, sevgisiz kalmış ruhları da gösterdi. Bu listedeki diziler de benzer şekilde, yıkımın ortasında bir anlam arayan karakterlerin izinden gidiyor. Kimi zaman sevgiyle, kimi zaman suçlulukla, kimi zaman da çaresizlikle yüzleşiyoruz. Fakat her hikâyede ortak bir umut var: Ne olursa olsun, insan kalabilmek. Eğer Last of Us sevdiyseniz, bu dizilere de göz atmanızı içten tavsiye ederim.


Kaynakça:

Gatlin, Shea. “14 Post-Apocalyptic TV Shows to Watch After ‘The Last of Us.’” Brit + Co, 23 Mar. 2023, https://www.brit.co/post-apocalyptic-tv-shows-like-the-last-of-us/. Erişim Tarihi: 25 May 2025.

Becker, Wesley. “The Best Shows Like The Last of Us.” The Manual, 20 Mar. 2023, https://www.themanual.com/culture/shows-like-the-last-of-us/. Erişim Tarihi: 25 May 2025.

Kapak görseli: TheNation

 

 

spot_img

1 Yorum

  1. Last of Us’a ve benzeri yapımlara bayılırım. Bu öneriler içinde de sevdiğim ve listeme ekleyeceğim birden çok yapım var. Ellerine sağlık 🙂

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Amerikan Edebiyatında 4 Yalnız Kahraman

Amerikan edebiyat tarihinin en önemli temsilcileri haline gelmiş kahramanlarımızın ne kadar soyutlanmış bireyler olduğunu farketmiş miydiniz?

Tarihi Eser Rotası: Geçmişten Müzeye Serüven

Müzelerde sergilenen her bir eserin yolculuğu o kadar uzun ki... Gelin, sergilenme sürecine kadar rotaya bir göz atalım...

Bir Günde Geçen 5 Roman

Hızlı geçen yirmi dört saatimizi bir de romanlardan okuyup hissedelim. İyi okumalar.

Editor Picks