Yönetmenliğini Yunan Yeni Dalgası’nın önemli temsilcilerinden Yorgos Lanthimos’un yaptığı film yayınladığı 2018 yılında oldukça ses getirmiştir. Filmin Lanthimos’un yazmadan yönettiği ilk film olduğu için filmografisinde ayrı bir yeri vardır. Senaryosunu ilk deneyimiyle Deborah Davis yazmıştır. Sinematografisinin diğer önemli filmleri olan Kutsal Geyiğin Ölümü, Köpek Dişi ve The Lobster filmlerinde; distopik dünyalara ve mitolojik ögelere yer verirken, kamerasını bu sefer 18. Yüzyıl başlarında bir saraya çeviriyor.
Film; İngiltere kraliçesi Anne ve onun yardımcıları olan Leydi Sarah ile hizmetçi Abigail’i merkezine almaktadır. Ülke Fransa ile savaş halindedir ve halk gittikçe fakirleşmektedir. Ruhsal ve fiziksel sağlığı gitgide bozulan Anne tahtta oturmaktadır. Kraliçenin sırdaşı ve sevgilisi olan Sarah ise hem Anne ile hem de ülkenin yönetimi ile ilgilenmektedir. Sarah hem kraliçenin hem de sarayın gözdesi konumundadır. Saraya yeni gelen hizmetçi Abigail, kuzeni Sarah’a aracılığıyla kaybettiği saygınlığını geri kazanmaya ve aristokratik köklerine geri dönmeyi amaçlamaktadır. Ülkenin işleriyle meşgul olan Sarah yerine Abigail kraliçe ile arkadaş olma görevine getiririlir. Böylece ikili arasında bir mücadele başlar: Kraliçenin yani sarayın gözdesi kim olacaktır? Ya da bu mücadeleyi kazanan olacak mıdır?
Filmde Kraliçe Anne karakterini Olivia Colman canlandırırken, Leydi Sarah’ı Rachel Weisz ve Abigail’i Emma Stone canlandırmaktadır. Olivia Colman canlandırdığı Anne rolüyle 2019 yılında En İyi Kadın Oyuncu Oscar Ödülü ve Altın Küre Ödülü’nün sahibi olmuştur. Rachel Weisz ise BAFTA’da En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülünü kazanmıştır.
(Yazının bundan sonrası film hakkında spoiler içermektedir.)
Film açılış sahnesiyle bize farklı bir hikaye anlatacağının sinyalini verir. Kraliçeyi arkadan görürüz. Büyük bir pelerinini iki hizmetçi toplamaktadır.İzleyicinin kafasında güçlü ve görkemli bir kraliçe imgesi sarar fakat kamera kraliçeyi çektiğinde mutsuz bir kadınla karşılaşırız Yardımcısı Sarah’a sorduğu ilk soru kekeleyip kelelemediği ve konuşmasının nasıl olduğudur. Kraliçenin aynı zamanda özgüvensiz olduğunu bu ilk konuşmalarından anlarız. Sonraki sahne bize filmin gidişatı ve karakterler hakkında ipıçları vermeye devam eder. Kraliçe Sarah’a pahalı bir saray yaptıracaktır. Fransızlarla savaşırken bunun pek hoş karşılanmayacağı ortadadır. Sarah bu konuda endişe duyarken kraliçenin pek umurunda değildir. Sahne hızlı bir geçişle bize filmin diğer önemli karakteri Abigail’i gösterir. Saraya iş aramaya gelmektedir. Bu sırada at arabasından düşer ve çamura bulanır. Saraya varıp kuzeni Sarah’ın karşısına çıkar ve iş ister. Bu sahnede Abigail’in aristokrat bir ailede büyüdüğünü daha sonra babasının kumar borcu yüzünden bu duruma geldiğini öğreniriz.
Abigail ve Sarah’ın ilk karşılaşmasından sonra ziyafet sahnesi gelir. Ördek yarışın yapıldığı bu sahnede kraliçeye karşı yapılacak yarışın bir metaforu olarak okunabilir. Meclisin muhalif lideri Harley Sarah’a saray yaptırmaması gerektiğini halkın yoksullukla ve savaşla mücadele ettiğini söyler. Ne gülünçtür ki bunu söylediği yer sarayda ziyafet çektikleri yerdir.
İleri sahnelerde Abigail elini kül suyuyla yakar. Aynı sahnede kraliçenin de gut krizine girdiğini ve Abigail’i çağırdıklarını görürüz. Her iki karakterinde yaşadığı acıyla ve üç ana karakteri aynı sahnede ilk defa göreceğimiz için gerilimin dozu iyice artar. Sarah’ın canı yanan Anne’ye tanışma anımızı anlat demesiyle aralarındaki bağın kuvvetli bir köke dayandığınını hem seyirciye hem de Abigail’e hatırlatır. Kraliçe anıyı anlatmaya devam ederken Abigail’i kraliçenin yaraları için bitki toplarken görürüz. Anı bittiğinde kraliçenin Sarah’a dediği ilk şey beni hala seviyor musun olur. Seyircinin ise sormaya başladığı soru iyilik yapan Abigail’in mi yoksa geçmişine güvenerek kraliçeye yakın olan Sarah’ın mı bu rekabeti kazanacağıdır. Yaptığı hareketle Sarah’ın gözüne girmeyi başaran Abigail; artık sarayda tanınan ve saygı gören birisidir.
Saraydaki rekabet hız kazanırken ülkenin Fransa ile savaşı da hız kazanmaktadır. Sarayda verilen bir baloda bu konu tartışılır.Muhalif lider halkın vergilerin artmasından rahatsız olduğunu ve barış ilan etmelerini söylerken, Sarah savaşı devam ettirip kazanmazlarsa halkın daha çok kızacağını söyler. Kraliçeyi kıskandırmak için dans etmeye giden Sarah’ın planı ters teper. Kraliçe vergileri düşürmek istediğini söyler.
Kraliçe ve yardımcılarının arasındaki ilişki filmde birçok kere tekrar eden iki sahnede saklıdır: İlk sahne kraliçenin tavşanlarıyla olan sahnesidir. İlk sahnede Sarah’ın ‘bana ölümü hatırlatıyorlar. Sevmek istemiyorum.’ Dediği tavşanları kraliçe söylemeden alarak sever. Odada bulunan 17 tavşanın ölen her bir çocuğunu temsil ettiğini anlarız. Çocukların ölüm günü, tavşanların doğum günüdür. Kraliçe kararsız kalsa da Abigail ile tavşanları sevmeye devam eder. Abigail amacına yavaş yavaş ulaşmaktadır. İkinci sahne ise atış yaptıkları sahnelerdir. Atış yapılan ilk sahnede Abigail atış yapmayı beceremezken; Sarah ona bu işi kolayca kavrayacağını söyler. Saraya yeni gelen Abigail ürkektir ve saraydaki entrikalara hakim değildir. İkinci silah sahnesinde ise Abigail sarayda yaşamak için yapılması gerekenleri öğrenmiştir. Sarah’ı üstü kapalı biçimde sırlarıyla tehdit eder. Sarah ise ona silah sıkarak karşı hamle yapar atış yaptıkları sahnede; Abigail artık hiçbir atışı kaçırmamaktadır. Sarah’a böyle atış yapmayı bana siz öğrettiniz der. O sırada vurduğu kuşun kanı Sarah’a sıçrar. Yanlarına gelen yardımcıya hemen geliyorum diyen Sarah kraliçenin Abigail’i çağırdığını öğrenir. Artık saray içinde de savaş başlamış, silahlar çekilmiştir.
Sarah hem meclise karşı, hem de kraliçeyi geri kazanmak için kendi savaşını vermeye başlar. Abigail ise yerini korumak için tehlikeli bir hamle yapar. Sarah’ın içtiği çaya ilaç atarak bayılmasını sağlar. Yaptıkları entrikalar ve oyunlar artarken paralel sahnede, aristokratlar çıplak bir soytarıya meyve atarak eğleniyorlardır. Soytarı yere düştüğü anda Sarah’ın da attan bayılarak düştüğünü görürüz. Abigail ise yabancı gözlerle bu sahneyi izlemektedir. Meyve fırlatılan kişi hem Sarah’ı hem de Abigail’i temsil etmektedir. Gözden düşmeden kraliçenin onlara söylediği sözleri ve hareketleri savuşturmaları gerekmektedir.
Sarah’ın kaybolmasıyla beraber Abigail Albay Samuel ile evlenerek saraydaki yerini sağlamlaştırır. Sarah yüzüne aldığı yarayla saraya döner ve ikili ilk defa yüzyüze ve tüm çıplaklıkla karşı karşıya gelir. Abigail artık kavga etmenin manasız olduğunu ve birbirlerini affetmeleri gerektiğini söyler. Sarah ise buna cevabını Abigail’e tokat atarak verir.
Çaresiz kalan Sarah son çare olarak kraliçeyi kendisine yazdığı aşk mektuplarıyla tehdit eder. Kraliçe ise hayal kırıklığına uğramıştır. Mecliste ise hala vergi konusu tartışılmaktadır. Kraliçe Abigail’e ne yapması konusunda danışır. Abigail’in ona cevabı ise sizin sadece mutlu olmanızı istiyorum olur. Bu cevapla memnun olan kraliçe Abigail’e daha çok inanır. Saraydan kovulan Sarah son çare kraliçeyle konuşmaya karar verir. Aralarında geçen şu diyalog Abigail ve Sarah arasındaki farkı ortaya koyar.
-Kim beni niye sevsin zaten değil mi? Senin aksine o kız beni kullanmıyor.
+Seni kullanmadığını söylüyorsun ama bir şekilde leydi oldu. Yıllık 2000 kazanıyor.
-Keşke beni o kadar sevebilseydin.
+Yalan söylememi istiyorsun yani. ‘ Sanki göklerden gelen bir melek gibisiniz majesteleri.’ Hayır. Bazen tam da bir porsuğa benziyorsun. Bunu söyleyeceğime emin olabilirsin.
-Niyeymiş?
+Çünkü bende yalan yok. Aşk böyle bir şey…
Zaman atlamasıyla beraber saraydaki hiyerarşi değişmiştir. Sarah eşiyle saraydan ayrı bir eve taşınmış, kraliçenin hastalığı ilerlemiş, Abigail ise güçlenerek sarayda parti vermeye devam etmiştir. Sarah saraydaki arkadaşlarının söylemleriyle kraliçeye mektup yazar. Bu sırada kraliçeyi büyük bir hevesle mektup beklerken görürüz. Abigail ise bunu anlayarak gelen mektubu yakar. Bu sırada arkadan uçan güvercin seslerini duyarız. Abigail Saray’a ilk ölüm vuruşunu yapmıştır. Saray giderlerini incelerken Sarah’ın yolsuzluk yaptığını söyler. Sarah’ı yaptığı son hamleyle nakavt eder ve ülkeden atılmasını sağlar.
Sarah’ın gitmesinden sonraki sahnede Abigail’i kraliçenin odasında altında gezen bir tavşanı ezmeye çalışırken görürüz. Kraliçe bunu görüp ona sinirlenir ve bacaklarını ovmasını ister. Saçlarından tutup Abigail’in canını yakarak kendine masaj yaptıran Anne kaybetmişçesine üzgündür. Kraliçe, Abigail ve tavşanların iç içe geçmiş yansımalarıyla uğultu başlar ve film burada biter. Sarah’ı temsil eden piyano bu sahnede onun sembolü olarak kullanılmıştır. Son yüzleşmelerinde Sarah’ın Abigail’e dediği gibi o kazandığını sanmaktadır ve ikisi artık bu oyunu oynamıyordur. Sarah’ın bu vazgeçişi; Kraliçeyi sevgisiz bırakmış, Abigail’i ise sadece kraliçeyi tatmin eden hizmetçi olarak bırakmıştır. Abigail saraya girdiğinden beri eski leydilik günlerine dönmek istemiştir. Fakat filmi yine alt tabakadan biri gibi saçları çekilerek bitirmiştir. Kraliçe Anne ise üzgün, hasta ve kırılmıştır ama hala kraliçedir ve etrafındaki herkes birer böcekten ibarettir.



