Belçika’nın prestijli film festivali Gent‘ten en iyi film ödülüyle dönen, 2023 Cannes Film Festivali’nin Belirli bir Bakış kategorisinde de gösterilen The Delinquents‘in (Kabahatliler) yönetmenliğini ve senaristliğini Yeni Arjantin Sineması’nın temsilcilerinden Rodrigo Moreno üstleniyor. Başrollerinde Daniel Elías, Esteban Bigliardi, Margarita Molfino ve Germán de Silva gibi isimleri izlediğimiz filmde, anagramların, kontrastların ve pastoral sekansların yoğunluğu dikkat çekiyor.
The Delinquents; büyüleyici sinematografisi, akla kazınan müzikleri ve başarılı oyuncu kadrosuyla kapitalist sistemde varoluşun özünü, özgür iradeyi merkeze alarak irdeliyor. Soygun filmlerinde alışılagelen gerilim, ahlaki ikilemler, iyilik kötülük gibi kavramlara odaklanmaktan kaçınan film; acele etmeksizin, şiirsel bir tempoyla izleyiciyi kendine bağlıyor.
Benzerlikler ve Anagramlar

Moreno, bir takım oyunlar; anagramlar, Morán (Daniel Elias) ve Román (Esteban Bigliardi) arasında bölünen sahneler, iki farklı rolde oynattığı oyuncu seçimiyle –de Silva (Garrincha ve Del Toro) filmin gizemli atmosferini ve deneysel yanını güçlendirerek kapitalist sistemde yüceltilen bireysellik ve biriciklik olgusuyla adeta alay ediyor. Öyle ki ana karakterlerimiz Morán ve Román iki farklı birey olsalar da isimleri birbirinin anagramıdır. Norma, Morna, Ramon karakterde de buna rastlarız. İki karakter de farklı koşullar ve seçimler sonucunda aynı sonuçlara ulaşırlar. Morán nasıl bir hayat yaşamak istediğine karar verip eyleme geçmiş bir karakterdir. Ömür boyu Buonos Aires‘te kalıp yılda 15 gün tatil yapmak için kalabalıklar içinde ömrünü yitirmek istemez. İnisiyatif alıp bir seçim yapar; özgür bir hayat sürmek için 25 yıl görece özgür bir ev-iş rutininde esir kalmamak adına 3.5 yıl gerçek bir hapishanede esir kalmayı yeğler. Maddi olarak belli bir cezaya çarptırılsa da sembolik olarak büyük bir ceza çekmemesi de ayrıca ilginç bir noktadır. Yalnız yaşadığı için sorumlu hissettiği kimse olmadığından, toplum gözünde suçunu kabul etmiş ve cezayı göğüslemiş olması kendi nezdinde suçunu aklamaya yetmiştir. Bu durum suç ve cezanın doğası üzerine de düşündürür. Peki cezayı göğüsledikten sonra, suç işlemek meşru mudur? Román ise tehdit yoluyla işlemediği bir suça ortak edildiğinden daha çok pasif konumdadır. Bir de birlikte yaşadığı ve sorumluluk duyduğu bir partneri vardır. Román suça dolaylı yoldan ortak olarak kendi özgürlüğünü kazanmıştır. Bu durumda Román’ın şanslı olduğu düşünülebilir çünkü hayatını değiştirme şansı eline şans eseri geçmiştir. Morán ise bu şansı kendi yaratmak durumundadır. Aynı kadına aşık olan Morán ve Román’ın Norma’yla ilişkileri aynı şekilde Norma’nın planlarını öğrendikten sonra kendilerini küçük görüp terk edişiyle sonuçlansa da bu ilişkilerin dinamikleri birbirlerinden epey farklıdır. Morán’ın yine inisiyatif alan taraf olduğu, ilişki kurmak için daha hevesli olduğu aşikardır. Román ise yine şans eseri, Morán aracılığıyla Norma ve arkadaşlarıyla karşılaşıp yoğun ikna çabalarından sonra onlarla tanışmış ve Norma’nın kendini inisiyatif aldığı, bir ilişkiye bırakmıştır kendini; Norma onun peşinden motorla gelir, ardından şehre yanına gelir.
Karşıtlıklar, Ötekiler: Doğa-Şehir İkilemi

Benzerlik ve paralelliklerin çokluğu karşıtlıkların ve ötekilerin varlığını gölgelemektense daha çok vurguluyor, bu ironiyse filmin edebi ve oyuncu tarzını öne çıkarıyor. İsimlerin deneyimlerin, tesadüflerin benzerliğinin fazlalığı aslında aynı olmayan pek çok şeyi de gözler önüne seriyor. Şehirde hayat ne kadar hızlı ve karmaşıksa doğada bir o kadar dingin ve sade gibidir. Morán ve Román’ın çalıştıkları yerler ne kadar kasvetli ve resmiyse Norma ve Morna’nınki de bir o kadar sınırsız ve vahşidir. Zaman şehirde ne kadar kısıtlayıcıysa doğada bir o kadar özgürleştiricidir. Öyle ki çalıştıkları film çekimleri iki yıldır devam etmektedir ve herhangi bir teslim tarihinin bahsi edilmez, film, doğayı keşfettikçe gelişir. The Delinquents’in aynı zamanda tema ve senaryo bakımından bir benzerinin olması da başlı başına benzerlik ve ötekilik ikilemine örnektir. 1949 yapımı klasik Arjantin filmi Hardly a Criminal‘dan (Apenas un delincuente) esinlenen Moreno, Fregonese’nin eserine saygı duruşunda bulunurken, filmin konusu ve tarzından biraz ödünç alsa da odaklandığı meseleler bakımından önemli ölçüde ayrılırak ötekiliğini korur.

Arjantin Edebiyatından ve Müziğinden Esintiler
Rodrigo Moreno zaman, özgürlük, doğa, deneyim temalarını yalnızca sinemanın unsurlarıyla, karakterlerin başından geçenlerle, manzara sekanslarıyla anlatmakla kalmıyor. Aynı zamanda edebiyattan ve müzik dünyasından paralel alıntıları da incelikle serpiştirerek sanatın her alanından yararlanan bütünleyici bir anlatı yaratıyor.
Doğrusunu söylemek gerekirse film bittiğinde bunları evde denemeyin diye bir not çıksın diye biraz bekledik. Aklınıza bir şeyler gelirse suçu Moreno’nun boynuna diyelim. Henüz izlemediyseniz filme Mubi’den ulaşabileceğinizi hatırlatır, iyi seyirler dileriz.
Filmin fragmanına buradan ulaşabilirsiniz:


