Radiohead, 1985 yılında Oxfordshire’da kurulan İngiliz rock grubudur. Grubun üyeleri Thom Yorke, Jonny Greenwood, Colin Greenwood, Ed O ‘Brien ve Philip Selway‘dir.
Grubun ilk single’ı ”Creep’‘ dünya çapında kendisinden söz ettirmeyi başarmış, ancak bu ani başarının getirmiş olduğu baskıyla grup, neredeyse dağılma noktasına gelmiştir. 1995’te çıkan “The Bends” ile tanınırlıkları artmıştır. Bu albüm eleştirel temalarıyla, grubun müzikal değişimin ilk adımını attığı albüm olmuştur.
Albüm 5 single çıkarmıştır.’‘My Iron Lung” 1994’te EP olarak yayınlandı.Daha sonra ”High and Dry” albümün ilk single’ı olarak piyasaya sürüldü. ”Planet Telex” ise albümün açılış parçası olarak yayınlandı. ”Fake Plastic Trees” albümün ikinci single’ı olarak çıktı ve ardından ”Just” geldi. Albümde dinlemesi keyifli şarkılardan bir diğeri ”Street Spirit (Fade Out)” İngiltere’de ilk 5 hit arasına girmeyi başardı. Albüm, yayınlandığı yıllarda en iyi albümler arasında adından sıklıkla söz ettirdi.
Albümün açılışını “Planet Telex” parçası yapıyor ve modern hayatın kaosuna bir eleştiri getiriyor. İnsanın bu kaos içinde yaşadığı kırılganlıklar ve hayatta kontrol edemediklerimizi yüzümüze vuruyor Radiohead. Ardından “The Bends” hızla değişen dünyada kendine yer bulma çabasını ve etraftaki güzelliklerin farkına varılmamasını ele alıyor.
High and Dry
“High and Dry,” albümün üçüncü şarkısıdır. Grup, şarkıyı beğenmediği için ilk başta rafa kaldırmış, ancak The Bends kayıtları sırasında yeniden düzenlemiştir. Thom Yorke, şarkı hakkında,”it’s not bad, it’s really bad” şeklinde yorum yapmıştır. Şarkının çölde çekilen müzik videosu ise David Mould tarafından yönetilmiştir.
Fake Plastic Trees
Şarkı, grubun en farklı ve etkileyici parçalarından biri olmuştur. “Fake Plastic Trees” maddeciliğin arttığı bir dünyada gerçek ilişkiye duyulan özlemi anlatır. İki sevgili arasındaki sahte bağın gerçek olma umudunu ve bu umudun boşa çıkmasını işler. Anlatıcı, “My fake plastic love” sözleriyle bu aşkın sahte olduğunu belirtir.
“Her green plastic watering can
(Onun yeşil plastik bahçe sulama kovası)
For her fake Chinese rubber plan
(Çinli yapmacık lastik bitkisi için)”
Şarkı toplumun yapay nesneler üzerine kurduğu bağlardan bahsederken tüm bunların gerçek bir tat verdiğine de değinir. Günümüzdeki tüketim toplumu her şeyin estetik görünme kaygısını taşır. Üstelik derinlemesine incelemeye gerek kalmadan hepimiz bu çılgınlığın bir parçasıyız.
”She looks like the real thing.
(Gerçek gibi gözüküyor)
She tastes like the real thing”
(Gerçek gibi tat veriyor)
Nice Dream
Çoğumuzun güzel bir rüya gördüğünde o tatlı anıya sıkışıp kalmak istediği olmuştur. Fakat gerçekliğin acımasızlığıyla yüzleşebilecek ruh haline kaçımız sahip olabiliriz? “Nice Dream,” albümde yer alan ve grubun diğer şarkılarına kıyasla az bilinen bir şarkı diyebiliriz. Şarkı, melankolik bir kişinin sevildiği ve huzur bulduğu bir rüyadan uyanmak istememesini anlatır. Hayal ve gerçeklik arasındaki sınırları sorgularken, kaçış ve huzur arayışını ele alır. Ancak anlatıcı, “Nice Dream” ifadesinin tekrarıyla rüya olduğunu kabul etmeye başlar.
“Gave me sunshine, made me happy
(Güneş ışığı verdiler, beni mutlu ettiler)
Nice dream, nice dream
(Güzel hayal, güzel hayal)”
Radiohead’in ”Just” şarkısı, kişinin kendine verdiği acı ve eylemlerinin sonuçlarını derinlemesine yansıtır. Şarkı, çoğu zaman kendimizin en büyük düşmanı olabileceğimizi hatırlatarak, çevremizden değil, kendi isteklerimizden kaynaklanan acı ve zorlukları vurgular. Bu, hayatımıza yön verme sorumluluğunun bize ait olduğunu güçlü bir şekilde hatırlatır.
“You do it to yourself”
(Kendi kendine yaptın)
Şarkının karanlık ve kasvetli tonu, umutsuzluk, karamsarlık ve duygusal yabancılaşma temaları etrafında şekillenir. ”Just” , insanın ruhsal durumunu derinlemesine ifade etme yeteneği sunar ve dinleyiciyi kendi içsel mücadeleleriyle yüzleşmeye teşvik eder.
Şarkının video klibinde ise, bir adam kendini yere düşürür ve bilinç kaybı yaşar, çevredeki grup adamın etrafında toplanırken haliyle olayın ne olduğunu merak ederler. Kahramanımız yaşananları dinleyiciye aktarmaktan çekinir. Ancak son sahnede tüm grubun yere yığıldığını görürüz.
My Iron Lung
Radiohead’in ilk albümü ”Pablo Honey”den çıkan ”Creep” şarkısının dünya çapında yankı uyandırması, bu şarkının oluşumunda etkili olmuştur. Bağımlılık, özgünlük ve hayal kırıklığı temalarını bir araya getiren ”My Iron Lung”, yaşamı sürdürürken aynı zamanda kısıtlayıcı bir durumu temsil eder.
Şarkı sözleri, grubun müzik ve başarılarının getirdiği hayal kırıklığını ve baskıyı anlatır. Sanatın ve beklentinin yükleriyle başa çıkma mücadelesini derinlemesine işler. Genel olarak ”My Iron Lung”, bu yüklerin ve hayal kırıklığının üstesinden gelme sürecini başarılı bir şekilde ortaya koyar.
Thom Yorke’un bu sözleri, şarkı için ironik bir bakış açısını yansıtır.
”This is our new song, just like the last one a total waste of time.”
(Bu bizim yeni şarkımız, tıpkı sonuncusu gibi tamamen zaman kaybı)
Black Star
İlişkilerde, farklı karakterlerimizle bir arada olmaya çalışırız. Bazen umutsuzluk içinde her şeyi darmadağın etmek isteriz; bazen de sevdiğimiz kişinin elinden tutup birlikte bir gelecek hayali kurarız. Black Star şarkısında bu temanın derinlemesine işlendiğini görüyoruz. Bu şarkı, duygusal çalkantı ve kişisel krizlerin arasında suçlu arayışının ürkütücü bir yorumunu sunar. Hüzünlü melodisi ve içe dönük sözleri, gergin bir ilişkinin karmaşıklıklarını ve suçun dışsallaştırılmasını ele alır.
”I get home from work and
(İşten eve geldim)
You’re still standing in your dressing gown
(Ve sen hala sabahlığınla duruyorsun)
Well what am I to do?
(Peki ben ne yapacağım?)
I know all the things around your head
(Kafanda dolaşan tüm şeyleri biliyorum)”
Açılış dizelerinde kahraman, eşinin yabancılaşması ve bunun sonucunda oluşan duygusal kopukluğu ifade eder. İlişkilerinde bir gelecek görememesi ve kafa karışıklığı yaşaması, duygusal bir çöküşe neden olur.
”What am i coming to ?
(Nereye geliyorum?)
I’m gonna melt down
(Eriyip gideceğim)
Blame it on the black star
(Siyah yıldızı suçla)
Blame it on the falling sky
(Düşen gökyüzünü suçla)”
Bu dizelerde anlatıcı, suçlayacak birini ararken ”black star” metaforunu kullanarak umutsuzluğunun derinliğini ve çaresizliğini yansıtır. Bu ifadeler, anlatıcının içsel karmaşasını ve yaşadığı duygusal çöküntüyü dışsal sebeplerle ilişkilendirme çabasını gözler önüne serer.
Bullet Prof… I Wish I Was
“Bullet Proof.. I Wish I Was” şarkısı, duygusal dayanıklılığın ve kırılganlığın derin bir ifadesidir. Grubun en çok çalınan şarkısı olmasa da, Radiohead’in kariyerinde önemli bir yer tutar. Şarkının açılış dizelerinde:
“Limb by limb and tooth by tooth
(Uzuva uzuv, dişe diş)
Stirring up inside of me
(İçimi harap ediyor)
Every day, every hour
(Her gün, her saat)
Wish that I was bulletproof”
(Keşke kurşun geçirmez olsaydım)”
Yorke, duygusal mücadeleler tarafından parçalanma hissini anlatırken fiziksel değil, duygusal bir koruma arzusunu dile getirir. “Kurşun geçirmez” olma tasviri, sadece fiziksel tehlikelerden değil, aynı zamanda duygusal travmalardan ve varoluşsal korkulardan korunma özlemini ifade eder. Şarkı, sert ve acımasız bir dünyada duygusal güvenliğe ve korunmaya duyulan derin özlemi yansıtır.
Street Spirit (Fade Out)
“Street Spirit”, 22 Ocak 1995’te The Bends albümünde beşinci tekli olarak yayınlandı. 2008 yılında “Radiohead: The Best Of”a dahil olan şarkı, grubun şimdiye kadar oluşturduğu en duygusal parçalardan biri olarak kabul ediliyor. Ed O’Brien‘ın ana rifflerini oluşturduğu şarkı, karamsarlık ve umutsuzluk temalarıyla dinleyicilerle buluştu. Thom Yorke ise şarkı hakkında şu şekilde konuşuyor: “‘Street Spirit, bizim en saf şarkımızdır, ama onu ben yazmadım. Şarkı kendiliğinden yazıldı.”
Şarkı, dört farklı anlam katmanı içerir. İlk bölüm, karamsarlığın kişiyi sarıp sarmaladığını ve düzen içerisindeki her şeyin kabul edilmesi gerektiğini anlatır. İkinci bölüm, umutsuzluğun kaynağının makineler olduğunu ve insanların birbirine yabancılaştığını vurgular. Üçüncü bölüm, doğadaki ölümün kaçınılmaz bir son olduğunu ifade eder. Şarkının son sözleri “Immerse your soul in love“ (ruhunu aşka daldır) ile biter. Şarkı boyunca karamsarlığa hapsolmuşken, sevginin ve aşkın ruhumuzu kurtarabilecek tek önemli nokta olduğu anlatılır. Dinleyiciyi içine çekerken, bizi karanlık noktalarımızla yüzleştirir ve bir tür içsel huzursuzluğa sevk eder. En etkileyici ve karanlık şarkılardan biri olarak benim için listenin başında yer alıyor.
Sulk
Radiohead’in ”Sulk” şarkısı, duygusal acının karmaşıklığını ve kurtulma mücadelesini derinlemesine işler. Şarkıda geçen ”You bite through the big wall, the big wall bites back” (Büyük duvardan ısırığın, büyük duvar da ısırır geri) sözleri, karşılaşılan zorluk ve engelleri bir metafor olarak kullanır. Burada, bireyin engelleri aşma çabasına rağmen bu çabanın geri teptiği anlatılır.
”I try to behve but it eats me alive”
”(Düzgün davranmaya çalışıyorum ama canlı yiyor beni) ”
Sözlerinde ise, bireyin kendini değiştirmek için gösterdiği uğraşın, bu engeller tarafından boşa çıkarıldığını ve çaresiz hissettirdiğini ifade eder. Şarkının melankolik tonu ve kahramanın engellerden kurtulma arzusu, dinleyicileri derinden etkiler ve benzer deneyimleri yaşamış olan bireylerle güçlü bir bağ kurar.
Albüm, art rock ve deneysel rock türlerinin en önemli eserlerini barındırıyor diyebiliriz bu şarkı listesine bakarak. Albümde yer alan her şarkı zengin müzikalite ve derinlikli lirikaliteye sahip. Türünün sınırlarını zorlamaktan çekinmeyen bu albüm hem sanatsal hem de duygusal anlamda oldukça güçlü etkiler bırakıyor.
Kaynakça
”Street Spirit”. Grunge. Web. 04.09.2024
”My Iron Lung”Radiohead1tripod.Web. 04.09.2024