The Bear Dizi İncelemesi: İyi Bir Spagettinin Birleştirici Gücü Vardır!

spot_img

FX‘in yeni dizisi The Bear‘ın ilk sezonu haziran ayında yayımlandı. Yarım saatlik periyotlarda 7 bölüm sunup, sezon finalini 47 dakikalık bir bölümle yapan 8 bölümlük bu diziyi seveceksiniz. Başrolünde Shameless‘ın dahi çocuğu Philip(Lip)’in yani Jeremy Allen White‘ın olduğunu ekleyelim. Ona dizide eşlik eden diğer isimlerse şöyle: Ebon Moss-Bachrach, Ayo Edebiri, Abby Elliott, Lionel Boyce, Liza Colon-Zayas, Edwin Lee Gibson.

Dizi Chicago‘da geçiyor. Ünlü bir şef olan Carmen Berzatto (Jeremy Allen White) erkek kardeşinin intiharından sonra ona miras kalan restoranı devralmak için Chicago’ya döner. Erkek kardeşinin uyuşturucu kullandığından habersizdir ve erkek kardeşi artık gitmiştir. Geriye ne bir not, ne bir mektup hiçbir şey bırakmamıştır. Dizide, Carmen’in yaşadığı trajedi ve devralmak zorunda kaldığı aile restoranını düzene koymasının hikayesi anlatılıyor.

Yeni kurallar getirmek istediği restoranda çalışanların inatçılığı ve itaatsizliğiyle karşılaşıyor. Bir tarafta bir anda içine düştüğü yeni hayatıyla başa çıkmaya çalışırken, diğer tarafta restoranın sorunlarıyla uğraşmak zorunda kalmak Carmen için kafa karıştırıcı ve zorlu bir süreç olarak kalan hayatının başlangıcı gibi durmaktadır. Abisinin ona veda etmeyişi, yaşadığı psikolojik ve maddi sorunlar Carmen’in işini yapmasında engel oluşturmaktadır.

Dizi neredeyse tek mekanda geçiyor. Ara sıra kamera restoranın mutfağından dışarı çıksa da olayların hakim olduğu konum hep restoranın mutfağı oluyor. Eski çalışanların arasında yeni  bir şef daha işe başlıyor. Sydney işini tutkuyla yapan ve sıkı çalışan biri olarak tasvir edilmiş. Onun için bu restoranda çalışmak, geçmişiyle bağlantılı olarak duygusal bir tarafı da olduğu için önemli. Orada kalıcı olmak için elinden geleni yapıyor. Carmen’in kuzeni Richard’ın sorumsuzlukları ve çıkardığı sorunlar restoran için olumsuzluklara neden oluyor. Neticede bu restoranda çalışanlar arasında Carmen ve Richard dışında kan bağı olmamasına rağmen, herkes birbiriyle aile gibi duruyor.

Yemek işi hizmet sektörü içinde en zor olanlardan biridir diyebiliriz. Her daim müşteriyi memnun etme amacıyla hizmet etme işinde yorulmaya, dinlenmeye, hatta bazen nefes almaya bile yer yok. Ama en önemlisi hataya asla yer yok! Çünkü söz konusu damak tadıysa müşteri affetmez!

Mutfakta Kimse Nefes Almıyor, Ama Seyircinin De Aynı Şekilde İzlerken Nefes Aldığını Söyleyemeyiz!

The Bear yüksek tempolu bir dizi. Kameranın hareketliliği hiç bitmiyor. Mutfakta yaşanan her anı, her karmaşayı kamera hareketlerinin atikliği ve yoğun diyaloglarla izleme şansı buluyoruz. Bu dizinin alametifarikası hikaye anlatıcılığı denilebilir. Bir şeyi kulağından tutup sürüklemiyor, olduğu gibi anlatıyor. Oyuncular o kadar doğal ki, neredeyse gerçek kişilikleri böyle dedirtiyor. Carmen’in yaşadığı sessiz anksiyetelerini onunla deneyimlediğinizi hissediyorsunuz. Bazen onun için üzülüyorsunuz ve ”acaba yardım edebilir miyim?” gibi bir hissiyata kapılıyorsunuz. Özellikle 7. bölümde mutfakta yaşanan beklenmedik durum karşısında izleyici olarak da anksiyete sahibi olabilirsiniz.

Jeremy Allen White’ın mavi bakışlarının, kelimeler olmadan da derin anlamlar içerdiği, Shameless sonrası bu yeni dizisinde de aynı başarıyla devam eden oyunculuğunu izlemek epey keyifliydi.

İyi Bir Spagettinin Birleştirici Gücü Vardır!

The Bear bütün karmaşasına ve ses yükseltmelerine rağmen aile olmakla ilgili. Birlik olmak ve başarmakla ilgili. Çok sevmek, değer vermek ve tutkularla ilgili. Bireysel tavırlarına, en iyi olmak için çabalamaya rağmen o tek spagetti tarifinde gizli olan sevgiyle ilgili.

The Bear isminin dizinin finalinde daha da anlam kazandığını görerek ve intihar eden erkek kardeşinin Carmen’e büyük bir sürpriz hazırladığını öğrenerek sezon finali yapıyoruz. Devam sezonunun sinefil izleyici için heyecanla beklenenler arasında yer aldığından da neredeyse eminiz.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Editor Picks