Dijital hayatımızda oyun geleneğinin başlangıcı olan Tetris, aslında Sovyetler Birliği içerisinde Alexey Pajitnov tarafından geliştirilmiştir. Ancak bilindiği üzere Sovyetler Birliği dışarıya kapalı bir politikaya sahipti. Bu sebeple Pajitnov’un tek başına Tetris’i bu kadar yaygın hale getirmesi ve bundan kazanç sağlaması çok olası değildi. Ancak olaya Henk Rogers’ın dahil olmasıyla bütün bu bedbaht değişti…
Bu noktada belirtmek isteriz ki, yazımız eser miktarda spoiler içermektedir. Bu sebeple yazıyı okumak isteyen okurlarımızın önce filmi izlemesini tavsiye ederiz.
Yönetmenliğini Jon S. Baird’in, yayıncılığını ise Apple TV+ şirketinin üstlendiği Tetris filmi, 2023 yılında vizyona girmiştir. Günümüz itibariyle IMDB puanı 7.4 olan film, aslında biyografik bir eserdir. Yani kahramanlar ve olaylar gerçek yaşamdan alınmıştır. Oyuncu kadrosunda ise, Taron Egerton, Sofya Lebedeva, Nikita Efremov, Anthony Boyle, Roger Allam ve Toby Jones gibi isimler mevcut.
Oyunlar ve Gerçekler

Günlük hayatın stresini genelde insanlar hobileriyle vakit geçirerek, dinlenerek veya geçmişten günümüze kadar her yaşta, her çeşitte bulunan farklı oyunlarla atmakta. Kahramanımız Alexey Pajitnov, herkes gibi yoğun iş temposundan sıkılmış ve yolda gördüğü oyuncakçıdaki bir oyuncaktan aldığı fikirleri eski bir Sovyet bilgisayarı üzerinde bir çeşit oyuna çevirmiştir. Sovyetlerin o yorucu brütalist mimarisi içinde çalışan insanların eğlenmek için oynadığı ve bağımlılık yapıcı bu oyun o kadar büyümüştür ki, bütün Sovyet memur dairelerinde çalışanlar oyunun bağımlısı olmuş ve devlet işleri aksamaya başlamıştır. Tabii durumu fark eden yabancı iş adamları, duruma hemen el atmışlardır. Büyük bir oyun şirketi olan Mirrorsoft’un sahibi Robert Maxwell ve ekibi, bu oyunun haklarını aracı kişiler vasıtasıyla ve elbette birkaç numara çevirerek alırlar. Henk Rogers ise bu sıralarda başka bir oyun olan ”Go” için bir fuar alanındadır. Tetris ile de ilk orada tanışır ve bu oyun görüşte aşk gibidir onun için. Oyunun potansiyelini fark eder ve hemen Mirrorsoft şirketinden bazı hakları satın alır, hatta bunun için evini bile ipotekletir. İşler o kadar iyi ilerler ki, bunu takiben Nintendo ile anlaşacaktır. Ancak bu noktadan sonra olaylar hiç de planlandığı gibi gitmez. Film işte tam da bu noktadan sonra hızlanır. Henk, kandırıldığını ve yolunda gitmeyen bir takım olayların olduğunu anlar ve Sovyetler Birliği’ne gider.
Kapitalizm, Komünizm ve Dostluk

Film, Henk’in Sovyetler Birliği’ne girişi itibariyle daha farklı bir boyuta geçer. Her şey fazla resmi, sıkı ve sıkıcı durmaktadır. Bir şekilde Henk ve Sovyetler Birliği masaya oturur. Ancak ortada bir değil, birden fazla sorun olduğu ortaya çıkar. Rüşvet alan yetkililer, vatanperverler, masumlar ve dolandırıcılar. Bu noktada anlaşılır ki, komünizmin çöküşü başlamış herkes gitmeden bir şeyler koparma derdindedir. Tabii olayın sonunda Gorbaçov ve bazı KGB ajanları durumu fark eder ve gerekli tedbirleri alırlar. Filmin final sahneleri başlarken Mirrorsoft, Sovyetler Birliği ve KGB arasında tam anlamıyla bir Meksika açmazı durumu yaşanır. Ardından gelen klasik kovalamaca sahnesini mutlu son takip eder. İki yazılımcı dost olur ve bir araya gelirler. Sonrasında hepimizin bildiği gibi, Tetris muazzam bir kitleye ulaşır.
Tırnaklarala Kazımak: Başarı

Özetle Tetris, aslında insanın, her şart altında aklına koyduğunu yapmak için mücadele edebileceğini, hatta gerektiğinde birçok şeyi riske atabileceğini göstermektedir. Filmde Henk yüklü krediler çeker ve bunlar da yetmeyince evini ipotekletir. Tabii ki eşi bu duruma çok kızar. Ancak o bütün engellere rağmen inandığı ve sevdiği şey uğruna mücadele etmeye devam eder. Örneğin yukarıdaki görsel Henk’in kredi istediği sahneden alınmıştır. Duruşundan ve düşmüş omuzlarından da anlaşılacağı üzere, aslında durum başta oldukça çaresiz görünmektedir. Olanaksızlıklar bir yana, bu işe dev şirketler, ülkeler, hatta KGB karışır. Henk ise hayatı pahasına bu işi halletmek ister. İşte çocukluğumuzun oyunu Tetris, bu fedakarlıklarla ortaya çıkar.
Film bize göre oldukça etkileyici, hatta tekrar tekrar izlenmeye bile değer. Aksiyon sahnelerinde kullanılan müzikler ise filme katkı sağlıyor ancak günümüzde bir süredir, eski müziklerin bazı sosyal medya platformları ve sosyal medya akımlarının da etkisiyle, çoğu filmde kullanılmaya başlandığına şahit oluyoruz. Elbette söz konusu müziklerin bu filme yakıştığını söyleyebiliriz, ancak sinema seyircileri olarak filmler için özel olarak bestelenen yeni şarkılara hasret kaldığımızı da belirtmeden geçemeyeceğiz. Son olarak, bir noktadan sonra fazla hızlanan filmin finali biraz aceleye gelmiş gibi hissettiriyor. Ancak bu ufak eksikler seyircinin filmden zevk almasına kesinlikle engel değil.