Ters Yüz Karakterleri Hangi Kitapları Önerirdi?

Editör:
Guşef Alhas, Eyüp Can Gürer
spot_img

Ters Yüz (Inside Out) animasyonu ikinci filminin vizyona girmesiyle son zamanlarda oldukça popülerleşmiştir. Hepimizin tanıdığı birbirinden farklı ama bir o kadar da iç içe olan duygularımızı Riley aracılığıyla ekrana yansıtır. Yediden yetmiş yediye herkese iç dünyamızı gösteren minik karakterlere bürünmüş duyguların elbette konfor alanlarını yansıtan bir kitap listesi olacaktır! Gelin Ters Yüz karakterleri hangi kitapları önerirdi birlikte inceleyelim.

Zihnimizdeki Kütüphane: Ters Yüz Karakterlerinden Kitap Seçkisi

Pinterest.com

Oldukça sevilen Ters Yüz filmindeki duygular sadece Riley‘in hayatını yönlendirmekle kalmaz, aynı zamanda bizlerin zihinlerini de temsil eder. Kitapların hislerimize, hislerimizin okuduklarımıza etkisini de göz önünde bulundurursak duygularımızın okuma alışkanlıklarımız ile bağdaşması yadsınamaz bir gerçek hâline gelir.

Filmde, duygularımızın temsilcisi hâline gelen dokuz minik karakterin bugün bizlere kendi kütüphanelerinden özenle seçtikleri kitaplara göz atalım!

Neşe’den Serotonin Etkili Okuma Listesi

İçimize umut, iyimserlik ve yaşam sevinci tohumları serpen Neşe, okuduğu ve önerdiği kitaplarda da bu anahtar kelimelerin varlığına dikkat eder. İnsanların içindeki iyiliğe odaklanan ışıltılı karakterimiz bizlere, insanları hatalarıyla değil umutlarıyla anmayı ve birbirimize daha anlayışlı yaklaşmayı öğütler. Neşe‘ye göre asıl mucize, karanlıkta bile ışığı görebilmektir.

Bülbülü Öldürmek – Harper Lee

“Bir insanı gerçekten anlamak istiyorsan, onun bakış açısından olaylara bakmayı denemelisin.” (s.39)

Amerika’nın güneyinde, küçük bir kasabada geçen bu hikâye, karanlık şeyler anlatmasına rağmen içinde büyük ve parlak bir ışık barındırır: umut ışığı! Kitapta, küçük bir kız olan Scout Finch, babası Atticus’un adalet için verdiği mücadeleye tanıklık eder. Atticus, haksız yere suçlanan siyahi bir adamı savunur; kasaba ön yargılarla doludur ama o, doğru bildiği yoldan şaşmaz. Scout, büyürken insanların sandığı kadar kötü olmadığını, sadece bazılarının “anlamayı” unuttuğunu öğrenir. Neşe‘nin önerilerinden biri olabilecek bu roman bizlere adaletin, cesaretin ve çocuk kalbinin ne kadar güçlü olabileceğini gösterir. Sayfaları çevirdikçe umudun geri döndüğü romanda anlarız ki: İnsan bazen sadece iyi kalmakla bile dünyayı değiştirebilir.

Mucize – R.J. Palacio

“Nezaketli olmak haklı olmaktan her zaman daha önemlidir.” (s.65)

Yüzünde doğuştan farklılıkları olan Auggie, uzun süre evde eğitim aldıktan sonra ilk kez okula başlar. Başta sınıf arkadaşlarının meraklı, bazen de acımasız bakışları karşısında yalnız kalan Auggie, zamanla cesareti ve içtenliğiyle çevresindekilerin kalbini kazanır. Onun hikâyesi, yalnızca farklı bir çocuğun değil, toplumun “farklı” olana karşı davranışının da hikâyesidir. Kitap boyunca “güzelliğin kalpte olduğu” fikri, sade ama güçlü bir şekilde anlatılır.

Üzüntü’nün Kederli Okuma Listesi

Her ne kadar Neşe ile iyi anlaşsalar da Üzüntü onun tam zıttıdır. Üzüntü, duygusal olarak en kırılgan karakter olsa da aslında en olgun karakterlerden biridir. İlk bakışta sadece melankolik görünür; yavaş konuşur, temkinlidir, ağlamaya yatkındır. Ancak Üzüntü’yü tanıdıkça anlarız ki üzülmek, anlamanın bir yoludur. Ona göre empati, yalnızca acı çekenlerin sahip olduğu bir derinliktir.

Fareler ve İnsanlar – John Steinbeck

“Bizim gibiler, dünyada yapayalnız kalanlardandır.” (s.45)

Büyük Buhran Dönemi’nde geçen bu romanda, zihinsel yetersizlikten muzdarip Lennie ile onun koruyucusu George, küçük bir çiftlik sahibi olma hayaliyle yollara düşer. Ancak kader onlar için ağlarını çoktan örmeye başlamıştır. Lennie, istemeden bir suça sürüklenir ve ikilinin tüm umutları paramparça olur. Romanda dostluk, yalnızlık ve insan olmanın ağırlığı derin bir sükunetle anlatılır. Üzüntü, bazen dostluğun bile kaderi değiştirmeye yetmeyeceği ama yine de o bağı kurmanın çok değerli olduğu düşüncesine sarılarak bu kitabı önerir.

Huzursuzluk – Zülfü Livaneli

“Bazı anılar anlatılamaz, sadece hissedilir.” (s.121)

Gazeteci İbrahim, arkadaşı Hüseyin’in öldürüldüğü haberiyle sarsılarak Hüseyin’in memleketine, Mardin’e, doğru yola çıkar. Onun hayatını ve Ezidi bir kıza olan sevdasını araştırırken kimliğe, vicdana ve insanlığa dair acı gerçeklerle yüzleşir. Roman, Ortadoğu’da yaşanan acılara tanık olmamızı sağlar. Aşk, kayıplar ve savaşın bıraktığı izlerle örülmüş bir iç hesaplaşmayı yansıtarak yüreğinize dokunur. Başkasının acısını duyabilmek, insan olmanın en sessiz halidir ve bu roman bu sessizliği gözlerinizin önüne serer.

Öfke’nin Adalet Arayışını Yansıtan Okuma Listesi

Öfke birçok konu başlığına fazlasıyla sinirlense de, en çok damarına basan konu başlığı adaletsizliktir. Öyle ki, adaletsizlik temalı komediler bile Öfke’nin başından alevlerin fışkırmasını sağlayabilir. Düzenin çürümüş yanlarını öne çıkaran eserlerle kendini besleyen karakterimiz kitap okurken öfkelenmenin normal olabileceğini ve bazı kitapların insanı sakinleştirmek için değil, haklı öfkelerimizi ateşlemek için okumamız gerektiğini savunur.

Son Ada – Zülfü Livaneli

“Bizi yok eden şey, korkumuz değil, sessizliğimizdi.” (s.137)

Kendi halinde, huzurla yaşayan ada halkı dışarıdan gelen otoriter ve manipülatif bir “başkan” tarafından yavaş ve sinsice kontrol altına alınır. Yaşadığı güç zehirlenmesiyle doğaya ve insanlara büyük zararlar vererek adanın özgürlüğünü ve huzurunu yok eder. Günümüzle de bağdaşabilecek kurgusal olaylara yer veren roman, kurgu olduğunu bilmesine rağmen Öfke‘yi fazlasıyla öfkelendirir. Bu alegorik romanı içinizdeki öfkeyi edebiyatla beslemek için keyifle ve sinirle okuyabilirsiniz.

Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz – Aziz Nesin

“Benim adım var, kimliğim var, ama bu devletin gözünde ben yokum.” (s.142)

Adaletsizliğin şakayla karışık ele alındığı bu eserde Yaşar, resmi kayıtlarda var olmayan bir adamdır. Devlet daireleri arasında kimliğini kanıtlamaya çalışarak aylarını hatta yıllarını geçirirken trajikomik olaylar yaşar. Okula gidecekken yaşamaz, askere alınırken yaşar, terhis olacakken yaşamaz, ailesinden kalan vergi borcunu öderken yaşar… Aziz Nesin, Yaşar Yaşamaz adlı karakter üzerinden Türk bürokrasisini eleştirel bir dille anlatır. Aslında Neşe’nin de sevebileceği bu kitap Öfke’nin adalet arayışını oldukça tetikler.

Korku’nun Konfor Alanında Güvende Hissettiren Okuma Listesi

Temkinli olabilmek için onu tedirgin edecek her şeyi okuyan ve hayatına uyarlayıp özenle “acil durum planları” hazırlayan Korku, sizleri çok da korkutmak istemez tabii ki. Bu yüzden önerdiği iki kitap biraz tüyler ürpertici, biraz tedirgin edici olsa da sizi korkutmayacaktır. Korku, sizlerin de kendinize özel acil durum planları oluşturmanızı ister.

Körlük – Jose Saramago

“Gözler görebildiği sürece insan insan kalır mı?” (s.219)

Saramago, insan doğasının en karanlık yanlarını alegorik bir anlatımla gözler önüne serer. Kitap, adı bilinmeyen bir ülkenin bilinmeyen bir şehrinde, körlüğün salgın bir hastalık gibi yayıldığı bir toplumda korku ve paniğin hakim olması sonucu ahlaki değerlerin çökmesini anlatır. Romandaki hiçbir kahramanın adı yoktur, herkes sıfatlarıyla anılır. Korku‘yu oldukça geren ve konfor alanından uzakta hissettiren bu kitap körlüğün sadece gözlerde değil, vicdanlarda da baş gösterdiğini anlatır.

Yıldız Gezgini – Jack London

“Zincirler bedenimi bağlayabilir ama düşüncelerime hiçbir kelepçe vurulamaz.” (s.187)

Amerikan hapishanelerindeki gaddar sistemi eleştiren bu eser, meslektaşını öldüren bir profesörün hücreye atılmasını konu alır. Mahkumlardan birinin üstüne attığı iftira sonucu, dinamit sakladığı gerekçesiyle hücreye atılan profesör çeşitli işkencelere maruz kalır. Bu eser, Korku‘nun tam da burada dikkatini çekmeye başlar ve onu felaket senaryoları yazmaya iter. Profesör, atıldığı hücrede uzun süre maruz kaldığı işkencelerden kaçmak için birtakım zihinsel taktikler geliştirir, bir çeşit reenkarnasyon ile ruhu bedenini terk eder ve farklı hayatlar içinde kendini bulur. Her yaşamında bir kadına aşık olur bu sayede kadınların birbirine benzer yanlarını ve içlerindeki ateşi keşfeder. Bu kitabın bahsedilen hapishanede bulunmuş Edward Morrel‘ın kişisel deneyimlerinden yola çıkarak yazılmış olması da Korku’yu tetikleyen bir diğer unsur olduğu söylenebilir. Jack London kitabında bu ismi de kullanmıştır.

Tiksinti’nin Seçici Ruhlara Özel Okuma Listesi

Feminist ruha sahip Tiksinti‘yi birçok şey rahatsız eder. Kadınların sessiz isyanları, ayrımcılıklar ve adaletsizlikler onu tetiklemenin yanı sıra ilgisini de çeker çünkü ders verici olduğunu düşünür.

Yılanı Öldürseler – Yaşar Kemal

“Köyde herkes suçluydu, ama kimse suçunu bilmiyordu.” (s.139)

Aşk, töre ve anne şefkati üçgenini ele alan roman filmlere konu olmuştur. Yaşar Kemal, 1950 yılında Kozan Hapishanesi’nde tanıştığı bir çocuğun başından geçenlerden esinlenerek bu romanı yazmıştır. Çukurova’da bir köyde yaşayan Hasan’ın babası Halil’in öldürülmesiyle olaylar süregelir. Hasan’ın annesi olan Esme gençliğinde, Halil tarafından kaçırılmadan önce Abbas’ı sevmiştir. Abbas, Esme’nin peşini bırakmaz ve bir akşam aile evdeyken gelip Halil’i öldürür. Böylece başlayan kan davası sonucu Hasan’ın amcaları Abbas’ı öldürür. Suçlu olarak gösterilen Esme’nin dillere destan güzelliğinden dolayı Hasan’ın amcaları onu öldüremez ve Hasan’dan annesini öldürmesi istenir. Yoğun ve bitmek bilmez baskılar altında kalan Hasan, annesini de alıp kaçmaya çalışır ancak başaramaz… Başlı başına ölümden tiksinen Tiksinti‘yi bir kadının yaşadıklarıyla iyice zorlayan bu romanı okurken kendi “tiksintinize” hakim olamayabilirsiniz.

1981 yılında Türkan Şoray tarafından aynı adla sinema filmine uyarlanan eser, 1983 yılında Marianik Revillon tarafından Paris’te tiyatro oyunu olarak sahnelenmiştir ve yazarın eşi Tilda Kemal tarafından To Crush the Serpent adıyla İngilizceye çevrilmiştir.

Kadının Adı Yok – Duygu Asena

” Benim adım yoktu, çünkü adımı ben koymamıştım.” (s.102)

Türkiye’de yaşayan, orta halli ve adı belirtilmeyen roman kahramanının ağzından, beş – altı yaşlarından yetişkin bir kadın oluncaya kadar yaşadıklarını dinlediğimiz bu eserde cinsellik, kürtaj, taciz, bekaret ve aldatma gibi konular işlenmiştir. Babasının karşı çıkmalarına rağmen isteklerini gerçekleştirmeye çalışan bir kadının evliliğinde değer görmemesiyle devam eden hayatını bu ataerkillikten iğrenerek okuruz. Yazarın biyografisinden de izler taşıdığını bilmek bu eseri daha çarpıcı hale getirir. Kadınların hayatları boyunca erkekler karşısında nesneleştirildiklerini, toplum ve iş yaşamına katılmalarının engellendiğini ve ancak birinin kızı ya da eşi olarak var olabildiklerini anlatan bu eser Tiksinti‘nin damarına basar ve bu kitabı komple “düzenden” rahatsız olduğunu vurgulayarak sizlere önerir.

Kaygı’yı Rahatlatan Okuma Listesi

Kontrolü seven ve belirsizlikten nefret eden Kaygı, gerçekçi, sakinleştirici ama çok da “toz pembe” olmayan kitaplardan hoşlanır. Her şeyi önceden fark etmeye çalışarak olası riskleri en aza indirmeyi hedefler. Düşünceleri yönetmek, tehlikeleri yok etme konusunda tek başına yeterli olmayabilir ancak denemeye de değer.

Duygusal Zeka – Daniel Goleman

“Kendini tanıyan insan, duygularının kölesi olmaktan kurtulur.” (s.217)

Bu kitap, duyguların bastırılması değil, anlaşılması gerektiğini anlatır. IQ’nun abartıldığını ve başarılı bir yaşamın anahtarının duygusal zeka, yani kendi duygularımızı ve başkalarının duygularını anlama, değerlendirme becerisi olduğunu savunur. Yazara göre akıl kadar duyguların da yaşam başarısında payı vardır. Kaygı, içinde büyüyen duygularını kontrol altına alabilmek için bu kitabı okur ve onunla aynı problemi yaşadığınızı düşünerek sizlere önerir.

Sır – Rhonda Byrne

“Ne düşünürsen, onu çağırırsın.” (s.66)

Düşünce gücünün kaderi değiştirebileceğini, evrenle kurulan iş birliğinin her şeyi aşabileceğini iddia eden bu kitap Kaygı‘yı hem rahatlatır hem de gerer. Düşüncelerini kontrol etmek isteyen ama başaramayan Kaygı, bu kitaptaki “düşünce gücünle kaderin değişebilir” düşüncesini korkutucu bulmakla birlikte denemek için adeta yanıp tutuşur. Listesine aldığı ikinci kişisel gelişim kitabı olan Sır, Duygusal Zeka ile birlikte Kaygı’nın kendini anlayıp geliştirmesine yardımcı olabilir.

Gıpta’nın Hayranlık Uyandıran ve İlham Veren Okuma Listesi

Gıpta, başkalarının sahip olduklarına, başarılarına ve duygusal deneyimlerine oldukça özenir. Dışarıdan sakin ve meraklı görünür ama içinde sürekli bir karşılaştırma fırtınası döner. Kıskançlık ve hayranlık arasındaki ince çizgide yaşayan karakterimiz bir şeyi isterken “Neden bende yok?” diye düşünür. Okurken bol bol böyle düşündüğü iki kitabı da sizlerle paylaşmak ister.

Martı Jonathan Livingston – Richard Bach

“Mükemmeliğe ulaşmak, hata yapmamaktan değil, denemekten geçer.” (s.41)

Fabl türündeki bu kitap, uçmayı kutsal sayan özgür ruhlu bir martının hayatını anlatır. Martı Jonahthan Livingston‘un kendi sınırlarını aşarak yüksek uçma kabiliyeti kazanmasını ve öğrenmenin sınırlarının olmadığını anlatır. Diğer martılar gibi yiyecek kapmak için teknelerin peşinden uçmak yerine akrobatik hareketlerle uçmayı öğrenmeye çalıştığı için diğer martılar tarafından dışlanan karakter, geleneğe boyun eğmeyip sürüden ayrılır. Hayal kırıkığına uğradığı anlar olsa da varoluş amacından vazgeçmez ve istediği başarıyı yakalar. Gıpta bu kitabı eline aldığında içi hayranlıkla ve özenle dolar. Martı‘nın cesareti, azimli davranışları ve başarı hikâyesi onu hayrete düşürür.

İlk Aşk – İvan Turgenyev

“İlk defa kalbim çarptı, ama nedenini bilmiyordum.” (s.73)

Kısa olmasına rağmen Gıpta‘nın içine işleyen bu aşk romanı genç bir delikanlının kendinden yaşça büyük bir kadına aşık olmasını konu alır. Zinaida’ya aşık olan genç Vladimir Petroviç, imkansız bir sevdanın peşine sürüklenir. Hayranlıktan kıskançlığa ve umutsuzluğa karışan duygu girdabında sürüklenen Petroviç, zamanla hem Zinaida’yı hem de kendisini ilgilendiren gerçekleri keşfetmek zorunda kalır. İnsanın bazen başkasına karşı hissettiği duyguların, kendi içindeki bir boşluğu tamamlayabileceğine inanan Gıpta için bu kitap özlem ve ilham dolu bir aynadır.

Bıkkınlık’ın Rutinini Kıran Okuma Listesi

Rutinden sıkılan ve derinlik arayan Bıkkınlık, gerçek duygulara ve gerçekçi hikâyelere değer verir. “Beni artık hiçbir şey şaşırtmıyor.” hissiyle yaşayan karakterimiz Gıpta gibi arzulamaz, Kaygı gibi korkmaz; sadece “Ne fark eder ki?” diye düşünür. Aslında içten içe bir şeylerin onu yeniden heyecanlandırmasını istese de bunu belli etmez. Kendisi gibi “bıkkınlık” hissiyle boğuşan hikâyelerden hoşlanır.

Oğlak Dönencesi – Henry Miller

“Bütün hayat, aynı sahnenin tekrarından ibaret; sadece perde araları kısalmış.” (s.214)

Henry Miller’ın yarı otobiyografik eseri olan bu roman yayımlandığı günden bu yana yasaklarla boğuşmaktadır. Modern insanın içsel çöküşünü, yaşamdan sıkılmışlığını ve varoluş sancısını anlatır. New York’un arka sokaklarında hem yazarlık hayalleri kuran hem de gününü anlamsız işlerde geçiren bir adamın zihninde geçen roman, açık bir dille cinsellik, özgürlük, yalnızlık ve toplumdan kopuş temalarını işler. Her şeye rağmen yaşamaya devam eden, ama hiçbir şeyden tat alamayan bir insanın iç monoloğunu okuduğumuz bu eser, son sayfasına kadar bir yandan sisteme, dine, ahlaka başkaldırır; bir yandan da kendi içindeki boşluğa teslim olur. “Bıkkın” olmayı yalnızca ruh hali değil yaşam biçimi olarak sunan Miller’ı okumaktan en büyük zevki alacak kişi elbette ki Bıkkınlık!

Gazap Üzümleri – John Steinbeck

“İnsanlar yıkılır ama umut, yıkıntıların arasından sızar.” (s.478)

Eser, Büyük Buhran Dönemi’nde toprağını kaybeden Joad ailesinin umutsuz ama onurlu yolculuğunu anlatır. Tüm ülke ekonomik krizle sarsılırken, insanlar yoksulluk ve açlıkla mücadele eder. Joadlar da tarlalarını, evlerini terk ederek Kaliforniya’ya doğru yola çıkarlar. Yolculukta onları bekleyen dramatik olaylardan habersiz aile iş, umut ve biraz huzur ararlar.
Steinbeck burada yalnızca bir ailenin dramını değil, insanın tükenmeyen direnme gücünü de anlatır. Bıkkınlık‘ın gözünden bu roman, umutla yorgunluk arasındaki o ince çizgide dolanır. Gazap Üzümleri, yalnızca bir toplumsal roman değil, insanın varoluş yorgunluğuna tutulmuş bir ayna gibidir. Romanı okuduktan sonra hissettiklerini “İnsanlar çalışıyor, seviyor, umut ediyor ama yine de aynı çamurun içinde debeleniyor. Belki de huzur hiç var olmamıştır.” şeklinde belirten Bıkkınlık, sizin de sorgulayabilmeniz için Gazap Üzümleri’ne bir şans vermenizi ister.

Utanç’tan Kendinizi Anlamanızı Sağlayacak Okuma Listesi

Utanç, başkalarının gözünde nasıl göründüğüyle çok fazla ilgilenir. Yaptığı her şeyi “Yeterince iyi miydi?” diye sorgular, hata yapma ihtimalinden bile utanır. İç dünyasında sürekli dönen fırtınaya rağmen sessizdir. Sürekli kendisini suçladığı için özsaygısı zedelenen karakterimiz, insanın kendi gölgesiyle yüzleşmesini anlatan kitaplara yönelir. Kahramanların iç hesaplaşmaları ve geçmişle barışma hikâyeleri onu derinden etkiler.

Beni Asla Bırakma – Kazuo Ishiguro

“Hatırlamak, unutmaktan daha çok acıtır.” (s.210)

Bu roman, insan olmanın ne anlama geldiğini acı bir sessizlikle sorgulamanızı sağlar. Hikâye, klonlanmış çocukların yetiştirildiği Halisham adındaki gizemli bir okulda geçer. Bu çocuklar, gelecekte organ bağışçısı olacaklarını bilmeden büyürler. Ana karakter Kathy, yıllar sonra geçmişini hatırlarken hem aşkı hem kaybı hem de insanlığın sınırlarını sorgular; okuru ise şu soruyla baş başa bırakır: “Kusurlarımızla sevilmek mümkün mü?” Bu soruyu kendisine de defalarca kez sormuş olan Utanç, kitabı içselleştirmiştir. Utanç için bu kitap bir aynadır çünkü karakterler, toplumun görmezden geldiği bir varoluşu taşır. En büyük arzusu kabullenilmek, en büyük korkusu ise reddedilmek olan Utanç, bu noktada kitap karakterleriyle kendisini uyumlamıştır.

Kardeşimin Hikâyesi – Zülfü Livaneli

“Birini sevmek bazen kendi karanlığını sevmektir.” (s.154)

Kardeşimin Hikâyesi adlı roman, bastırılmış duyguların, toplumsal ikiyüzlülüğün ve kimlik arayışının izini sürer. Kitap, emekli bir adamın bir cinayet vakasıyla tanıştığı kadınla yaşadığı karmaşık ilişkiden yola çıkarak, geçmişle bugünün iç içe geçtiği bir iç hesaplaşmaya dönüşür. Her karakter bir “gizleme” hali içindedir: duygularını, kimliğini, suçunu…
Utanç bu romanı ele aldığında, kelimelerin altında saklanmış sessiz çığlıkları duyar. Onun için bu kitap, aynaya bakıp kendi kırılganlığını kabul etmektir. Görülmek ister ama yakalanmaktan korkar. Bu yüzden sayfaları çevirirken kendi yansımasından kaçamayan biri gibidir.


Kaynakça:

Öne Çıkan Görsel Linki

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Şirvanşahlar: Demir Kapı’nın Muhafızları

Şirvanşahlar Devleti, Azerbaycan ve Kafkasya’da yüzyıllar boyunca hüküm süren İranî ve Türk etkilerini harmanlayan köklü bir hanedanlık mirasıdır.

Enter the Void Film İncelemesi: Noé’nin Neon Tokyo’su

Tartışmalı yönetmen Gaspar Noé, Enter The Void ile izleyiciyi Tokyo’nun neon ışıkları ve dar sokakları arasında ruhsal bir yolculuğa çıkarır.

Aşk Zamanı Filmi: Hafızanın Yarattığı Geçmiş

Aşk Zamanı; hafızanın, deneyim ve arzular eşliğinde en baştan inşa ettiği geçmişin izini sürüyor. Toplumsal normların dayattığı yaşantının yeni özel alanlarını açığa çıkarıyor.

KPop Demon Hunters Fırtınası: HUNTR/X ve Saja Boys

Müzik ve savaşı aynı hikâyede buluşturan Kpop Demon Hunters, 2025'e damgasını vururken izleyiciye hangi temel mesajı iletiyor?

“Cadılar Mutfağı” Tablo İncelemesi: Ötekileştirmenin Görsel Hafızası

Frans II Francken’in Cadılar Mutfağı tablosu, cadı avı döneminin toplumsal korkularını, kadınlık temsillerini ve şeytan imgelerini çarpıcı biçimde yansıtıyor.

Sonbahar Ruhunu İliklerimize Kadar İşleyen 13 Şarkı

Yazı geride bırakıp sonbaharın derinlerine inerken sonbahar havasını yansıtan 13 şarkıyı sizler için derledik!

Three Kilometres to the End of the World Film İncelemesi: Utanç

Three Kilometers to the End of the World, kayırmacı ilişkilerin ve zehirli bir ataerkil kültürün hakim olduğu bir toplumun klinik bir resmini çiziyor.

Bouquet of Sunflowers Tablosunu Anımsatan Şarkılar

Bu yazımızda sizlere ünlü empresyonist ressam Monet'nin "Bouquet of Sunflowers" tablosunun anımsattığı şarkıları derledik.

5 Maddede William James: Deneyimin Felsefesi ve Pragmatizmin Doğuşu

William James, pragmatizmden bilinç akışına uzanan fikirleriyle modern felsefe ve psikolojinin yönünü değiştirdi; deneyimi, hakikatin ölçütü haline getirdi.

Camus’nün Yabancı’sı: İnsan Toplumdan Kopunca Ne Hisseder?

Camus'nün Yabancı'sı, toplumdan kopmanın duygusal ve psikolojik nedenlerini, yalnızlığın özgürlükle kesiştiği anlar ile gözler önüne serer.

Editor Picks