2023 yılında Time tarafından “Yılın Kişisi” seçilen, gerçekleştirmiş olduğu “Eras Tour” dünya turnesiyle milyonlarca hayranıyla buluşan ve kendini müzik endüstrisi olarak tanıdığımız Taylor Swift’in müzik dünyasına ve hikâye anlatıcılığında kullandığı metaforlara yakından bakmaya ne dersiniz?
Taylor Swift ve Metaforlar
Kariyerine country müzik ile başlayıp daha sonrasında bir pop ikonu hâlini alan Taylor Swift, popun yanı sıra alternatif türlere evrilen tarzıyla birçok dinleyiciye ulaşmıştır. Fikrimce, Taylor Swift’in bu kadar özel bir isim olmasının en büyük nedenlerinden biri onun ustalıklı bir hikâye anlatıcısı olması. Şarkı sözlerindeki derinlik, anlatım gücü ve kullandığı metaforlarla onu dinlerken kendinizden bir şey bulmamak pek mümkün değil. Büyüme, âşık olma, kayıp, kimlik arayışı gibi evrensel temalarla işlediği şarkılarını dinlerken neredeyse her şarkısında edebiyat, mitoloji ve masal ögelerine rastlamak mümkün. Bu yazıda, Taylor Swift’in müzik dünyasına daha yakından bakıp onun şarkılarında kullandığı metaforları beraber inceleyeceğiz. Liste için Taylor Swift’in farklı albümlerinden en sevdiğim birkaç şarkıya yer vereceğim.

1. Clean
27 Ekim 2014 yılında yayımlandıktan sonra, 27 Ekim 2023 yılında yeniden “1989 (Taylor’s Version)” adıyla yayımlanan “1989”, Swift’in, beşinci stüdyo albümü olan ve popa bütünüyle geçişini temsil eden albümdür. Benim bu yazı için seçtiğim şarkı, albümün on üçüncü şarkısı olan Clean. Taylor Swift ve Imogen Heap tarafından yazılan şarkı, uykusuz gecelerinizde size çok iyi bir arkadaş olacaktır. Şarkı, biten bir ilişkinin ardından kişinin yaşadığı iyileşme sürecini ele alır.
“The drought was the very worst”
(Kuraklık en kötüsüydü)
Şarkı hızlı bir şekilde, ilişkinin son dönemini vurgulayan bir anlatımla hikâyeyi anlatmaya koyulur. “Kuraklık” kelimesi ile duygusal bir boşluğu betimleyen Swift, ilişkinin sevgi ve ilgisizlikten ötürü bittiğinden bahseder. Uzun süre sussuz kalan ilişkinin sonu kuraklığa mahkum olur.
“You’re still all over me like a wine-stained dress I can’t wear anymore”
(Hâlâ her yerimdesin, artık giyemediğim şarap lekeli bir elbise gibi)
“Şarap lekeli elbise” metaforu, geçmişin izlerini hâlâ üzerinde taşıyan birini anlatır. Anlatıcının aklını kurcalayan bu ilişki yıpranmış bir durumdadır fakat yine de unutmak kolay olmayacaktır.
“Ten months sober, I must admit
(İtiraf etmeliyim ki 10 aydır ayığım)
Just because you’re clean, don’t mean you don’t miss it”
(Fakat temiz olmak onu özlemediğin anlamına gelmez)
Bu satırlarda, bu aşkın bir bağımlılık olduğunu okuyabiliriz. Anlatıcı, yıkıcı bir şekilde kendini zehirleyen bu ilişkiye son verdiğinde bir iyileşme sürecine girmiş. Fakat iyileşmek o kadar kolay olmamış gibi. Her ne kadar aylar sonra daha iyi bir hâle gelse de iyileşme süreci henüz bitmiş değil, bu yüzden hâlâ ona zarar veren bu ilişkiyi özlemeye devam ediyor.
Clean, metaforik anlatımlarla oldukça zengin bir şarkı. Büyük bir kaybın ardından, geçmişi geride bırakmanın ve iyileşmenin özgürleştirici etkisini güçlüce anlatan bu şarkı, Swift’in en iyi şarkılarından biri.
2. New Year’s Day
10 Kasım 2017 tarihinde Taylor Swift’in altıncı stüdyo albümü olarak yayımlanan “reputation”, Swift’in yeniden doğuşunu simgeler. Elektro pop, hip hop, R&B, synth-pop, pop-rap türlerine rastladığımız albüm, birçok hayranın en sevdiği Taylor Swift albümüdür. Albümdeki en sevdiğim ve albümün son şarkısı olan New Year’s Day, bugün inceleyeceğimiz şarkılardan biri. Yazarlığını Jack Antonoff ve Taylor Swift’in yaptığı şarkı; sade, samimi ve duygusal bir balad.
“There’s glitter on the floor after the party
(Yerde partiden kalan simler var)
Girls carrying their shoes down in the lobby
(Kızlar lobide ayakkabılarını taşıyorlar)
Candle wax and Polaroids on the hardwood floor”
(Ahşap döşemede önceki geceden kalan erimiş mumlar, polaroid fotoğraflar)
Şarkıya piyano eşliğinde ruhumuzu hafifçe saran birkaç söz ile giriş yapıyoruz. Art arda sıralanan cümleler ile parti sonrasında sanki oradaymışız gibi hissediyoruz. “Partiden kalan simler” ile birlikte coşkulu bir kutlamanın ardından gerçek hayata geri dönüyoruz. Geçmişte yaşanan özel anlara göz kırpılırken sıradanlığın ve gerçekliğin de ne kadar kıymetli olduğu sanki bu sözlerin içerisine gizlenmiş hissi veriyor.
“You squeeze my hand three times in the back of the taxi”
(Taksinin arka koltuğunda elimi üç kere sıktın)
Bu sözler, kelimelere dökülemeyen yoğun bir sevginin eseri. Birinin elini üç kez yavaşça sıkmak, “seni seviyorum” anlamına gelir ve sözel olmayan bir sevginin vurgusudur. Burada da anlatıcı, partinin ardından güzel anların yalnızca coşkuda değil, sıradanlıkta da naifçe gösterebileceğini simgeliyor.
“Please don’t ever become a stranger
(Lütfen bir yabancıya dönüşme)
Whose laugh I could recognize anywhere”
(Kahkahasını her yerde tanıyabileceğim)
Bu satırlar, ilişkideki kaybetme korkusunu dile getiriyor. Anlatıcı, sevgilisinin bir yabancıya dönüşmesini ve onun yalnızca bir anı olmasını istemiyor. “Kahkahasını her yerde tanıyabileceğim” ifadesi ise birine duyulan bağlılığı ve küçük detayları unutulmazlığını vurguluyor.
New Year’s Day; aşkın naifliği, büyüleyiciliği ve samimiyetini büyük jestlerden ziyade küçük fedakarlıklarla dokunaklı ve metaforları kullanarak anlatıyor.
3. Mirrorball
24 Temmuz 2020 tarihinde sürpriz bir şekilde dinleyiciyle buluşan “folklore”, Taylor Swift’in sekizinci ve alternatif müzikle buluştuğu bir albüm. İçinde harika hikâyeler ve metaforlar taşıyan albümden benim incelemek için seçtiğim şarkı albümün altıncı şarkısı olan, mirrorball. Yazarlığını Taylor Swift ve Jack Antonoff’un yaptığı; işlenen sözleri, baş döndürücü müziğiyle derin ve savunmasız bir şarkı.
“I want you to know
(Şunu bilmeni isterim ki)
I’m a mirrorball
(Ben bir disko topuyum)
I’ll show you every version of yourself tonight”
(Bu gece sana her versiyonunu göstereceğim)
Swift’in “disco ball (disko topu)” yerine “mirrorball (ayna topu)” kelimesini kullanması oldukça şâirane bir anlatıma neden oluyor. Bunun nedeni ise, disko topu eğlenceyi simgelerken ayna topu kelimesi şarkıda anlatılmak isteneni vurguluyor. Binlerce kırılmış cam parçasından oluşan topun her bir parçası kişinin kendi yansımasını göreceği, fark edebileceği bir ayna niteliği taşıyor. Swift, burada hem kendi hayatının hem de başka hayatların yansımasını dillendirmiş gibi duruyor. Hayatın her bir köşesinde biri olmaya çalışırken yaşadığımız kimlik karmaşasını, aynalı bir top olma anlatımıyla oldukça içten bir şekilde açıklıyor.
“Hush
(Acele et)
When no one is around, my dear
(Kimse etrafta yokken canım)
You’ll find me on my tallest tiptoes
(Sen beni parmak uçlarımda uzamış bulacaksın)
Spinning in my highest heels, love
(En yüksek topuklu ayakkabılarımın üzerinde dönüyorum aşkım)
Shining just for you”
(Yalnızca senin için ışık saçıyorum)
Swift, bu kısmı romantik bir ilişki içinde olduğu birine yazmış gibi dursa da ben öyle olduğunu düşünmüyorum. Bu kısım da onu seven hayranlarına yazılmış gibi. Atılan iftiralar nedeniyle zarar gören itibarı, genç yaşlarda kendi kalemini akıttığı kâğıtlara yazdığı şarkı sözlerinin endüstride hiç hoşlanmadığı bir adama satılması ve daha fazlasına rağmen hâlâ ayakta. Kırıldığı noktalardan, dimdik duruyor. Bu sözlerde sanki hayranlarına bir sır veriyormuş gibi. Kulaklarına eğiliyor ve fısıldıyor. Sanki gizli bir dünya yaratmışlar, sadece onların anladığı ve parladığı.
“And they called off the circus
(Ve onlar sirkin gösterilerini iptal ettiler)
Burned the disco down
(Diskoyu alaşağı edip yaktılar)
When they sent home the horses
(O sırada atları evlerine gönderdiler)
And the rodeo clowns
(Ve rodeo palyaçolarını)
I’m still on that tightrope
(Ben yine de o gergin ipin üstündeyim)
I’m still trying everything to get you laughing at me”
(Ben hâlâ bana tebessüm edişine erişmek için her şeyi deniyorum)
Pandemi döneminde, bütün dünya yeni bir hayat düzenine geçiş yaparken şarkıcılar da etkinliklerini iptal ettiler. Lover Fest adı altında turneye çıkacak Taylor Swift, bu şarkıcılardan biriydi. Bu sözlerle, herkes eve sıkışıp kaldığında ve hayatı başka noktalardan sorguladığında Swift’in üretmekten vazgeçmediğini bu sözlerden okuyoruz. Pandemi döneminde, bir şarkıcının sanatını icra edebilecek bir kalabalıkla buluşamaması, oldukça tanıdıktı. “Biz evlere kapansak bile ben müziğimi hem kendim hem de sizler için yapacağım” anlatımı bu sözlerden anlaşılırken bu albümün de sürpriz bir şekilde pandemi devam ederken yayımlanması da bu sözleri doğruluyor. Bir şeylere inanmak, umut taşımak insanı hayata bağlayabilir. Swift, bu dönemde hiçbir şeyin kolay olmayacağını farkında fakat bu denemekten vazgeçtiği anlamına gelmiyor. Çünkü en iyi bildiği şey, denemek ve çabalamak.
Müzikal atmosferi, Swift’in yumuşak sesi bu şarkının derinliğine anlam katarken kelimeler olduklarından fazlası hâline gelip şiire dönüşüyorlar. Nereden okuduğumu veya duyduğumu hatırlamasam da bu şarkıya dair söylenen en güzel ifadelerden biri bu şarkının “kırılganlık manifesto”su olması. Bu şarkıyı dinlerken her kimseniz o olabilirsiniz, her bir parçanızda değer görebilirsiniz. Keşke bu şarkıyı dinlerken yüreğim dillense ve yaşadıklarını art arda cümlelerle karşıma dizse…
4. Cowboy Like Me
11 Aralık 2020 tarihinde “folklore” albümünün kız kardeşi olarak yayımlanan “evermore”, Taylor Swift’in dokuzuncu stüdyo albümüdür. Alternatif rock ve indie folk esintileriyle dolu bu albüm, Swift’in hikâye anlatıcılığını en iyi kullandığı albümlerden biri. Dinlediğiniz her şarkıda, şahitlik ettiğiniz öykülerle farklı dünyaları keşfediyorsunuz. Albümün on birinci şarkısı olan ve Aaron Dessner, Taylor Swift ikilisi tarafından yazılan cowboy like me, kurgusal bir hikâyeye sahip. İki dolandırıcının birbirine yanlışlıkla aşık olması ve karşılıklı oyunlarıyla birlikte kırılgan olan ilişkilerine yakından tanık oluyoruz. Belki de birbirlerinin cümlelerini bitirebilecek kadar birbirlerine aşıklar fakat geçmişleri yüzünden aşklarını reddediyorlar. Şarkının adından yer alan, cowboy like me fikrimce bu ikilinin kurallara uymayan, asi karakterlerini yansıtıyor. Çünkü Amerikan kültürüne göre, kovboy imajı genellikle maceracı, sözüne güvenilmeyen ve yalnızlıkla bağdaşır.
“You’re a bandit like me
(Sen de benim gibi bir haydutsun)
Eyes full of stars”
(Yıldızlarla dolu gözlere sahipsin)
Burada açık bir şekilde fırsatçı ve hırslarını fark ederek aşık olduğu kişiyi kendine benzeten bir anlatıcının olduğunu okuyabiliriz. “Yıldızlarla dolu gözler” ifadesi, bu iki kişinin büyük hayallere sahip olduğunu, konu kendi çıkarları olduğunda gözlerinin ne kadar da içten parladığını açıkça gösteriyor.
“Now you hang from my lips
(Şimdi dudaklarımdan sarkıyorsun)
Like the Gardens of Babylon”
(Babil Bahçeleri gibi)
Şarkıdaki en sevdiğim metafor bu sözlerde yer alıyor. Swift’in bu kısımda kullandığı “Babil’in Asma Bahçeleri”, antik dünyanın Yedi Harikasından biriydi. Güzellik ve ihtişamı simgeleyen “Babil’in Asma Bahçeleri”nin varlığındaki gerçeklik, aşkın gerçekliğini sorgulatıyor. Görmediğimiz bir harika, bu aşkın gerçek olup olmadığını düşündürüyor. Gerçekten aşıklar mı yoksa öyle mi davranıyorlar? Birbirlerinin ağzından çıkan sözler, hayranlık uyandırıcı olsa bile bu tutku geçici gibi duruyor. Çünkü bir kesinlik içermekten çok uzak.
Cowboy like me, yarattığı atmosfer ve aşkı ele alış biçimi nedeniyle oldukça karamsar bir şarkı. Güvensizliklerle dolu bir aşk hikâyesine bizi tanık eden şarkı, anlatıcının kullandığı metaforlar ile insanın içine işler nitelikte.
5. Peter
19 Nisan 2024 tarihinde Taylor Swift’in on birinci stüdyo albümü olarak yayımlanan “The Tortured Poets Department” melankolik havası ve pop folk parçalarıyla şu sıralar en sevdiğim Taylor Swift albümü. Albüm yayımlandıktan birkaç saat sonra yayımlanan “The Tortured Poets Department: The Anthology” isimli 31 şarkılık versiyonunda yer alan yirmi sekizinci şarkı Peter’ı inceleyeceğiz. Albümü dinlediğim an favorilerimden biri hâlini alan Peter, yarattığı masalsı hava nedeniyle bana ninni gibi geliyor. Nostaljik ve masum sözler içeren bu şarkının yazar koltuğunda Taylor Swift yer alıyor. Çocuklukta verilen sözler, büyüdükçe değişen atmosfer ve insanların masumiyetlerini kaybetmeleri bu şarkının başlıca konuları.
“Forgive me, Peter, my lost fearless leader
(Affet beni Peter, kayıp korkusuz liderim)
In closets like cedar, preserved from when we were just kids
(Sedir ağacı dolaplarında küçükken olduğumuz zamandan beri saklı)
Is it something I did?
(Ben mi bir şey yaptım?)
The goddess of timing once found us beguiling
(Zaman tanrıçası bir zamanlar bizi büyüleyici buldu)
She said she was trying, Peter, was she lying?”
(Denediğini söylüyordu, o yalan mı söylüyordu, Peter?)
Şarkı, Taylor Swift’in daha önce “folklore” albümünde yer alan cardigan şarkısında yaptığı göndermede olduğu gibi burada da Peter Pan figürüne gönderme yapıyor. Hiç büyümek istemeyen bu çocuk, anlatıcının çocukken sevdiği bir arkadaşını temsil ediyor. “Beni affet” diyerek sanki bu çocukluk arkadaşına, büyümenin ağırlığından ve o kişiyi geride bırakmasından yakınıyor. Sedir ağacı, eski ama değerli eşyaları korumak için kullanılan bir malzeme. Burada da anlatıcı, çocukluktan kalma anılarını bir dolapta sakladığından bahsederken arkadaşıyla olan ilişkisinin neden değiştiğini sorguluyor. Anlatıcı, zamanın arkadaşıyla aralarındaki her şeyi değiştirmesi, kaderin söz verdiğini sandıkları gibi işlemediğini fark ediyor.
“We both did the best we could do underneath the same moon
(İkimiz de elimizden gelenin en iyisini aynı ayın altında yaptık)
In different galaxies”
(Farklı galaksilerde)
Anlatıcı bu kısımda, arkadaşıyla aynı dünyada yaşamalarına rağmen hayatlarının büyüdükleri an hiçbir şekilde kesişmediğini vurguluyor. İnsanlarla fiziksel olarak yakın olsak bile büyümenin getirisiyle duygusal olarak uzaklaştığımız çocuk arkadaşlarımıza yazılmış bir ağıt niteliğinde.
“Cause love’s never lost when perspective is earned
(Çünkü bakış açısı kazanıldığında aşk asla kaybolmaz)
And you said you’d come and get me, but you were 25
(Ve gelip beni alacağını söyledin fakat 25 yaşındaydın)
And the shelf life of those fantasies has expired
(Ve o fantezilerin raf ömrü doldu)
Lost to the Lost Boys chapter of your life”
(Hayatının “Kayıp Çocuklar” bölümünde kayboldu)
Şarkının köprü bölümünde yer alan bu cümleler, oldukça duygusal ve öfkeli bir anlatım sunuyor. Sevginin büyüyünce kaybolmadığını fakat insanın kazandığı farklı bakış açılarıyla bunun değiştiğini vurgulayan şarkı, çocukluk hayallerin sona erdiğini kabul ediyor. Çocukken verilen sözler zamanın geçmesiyle anlamını yitiriyor ve büyümeme arzusuna kapılan bir arkadaşa bir veda mektubu yazılmış oluyor. Umutla bekleyen anlatıcı, en sonunda büyüdüğünü kabul ediyor.
Peter, büyüme sürecini anlatırken büyümemek konusunda ısrarcı Peter Pan’ı güzel bir metafor olarak şarkıda temsilci hâline getiriyor. Nostaljik ve masalsı temasıyla şarkı içinde kayboluyorsunuz.
Taylor Swift’in hikâye anlatıcılığına ve metaforlarına hayranlık duyduğum gizlediğim bir şey olmazken kendisinin evreni bana oldukça güven veren bir alan. Kendim olmaktan çok uzaklaştığımı düşündüğüm her bir an sözlerinde “Ben de böyle hissediyorum” dediğim ve ruhtan bağlı olduğum bir şarkıcı Swift. Hayaller, masallar ve öyküleri seviyorsanız siz de bu evrene davetlisiniz.
Kaynakça
Taylor Swift – Clean (Taylor’s Version) Lyrics | Genius Lyrics, Web. Accessed 19 Mar. 2025.
Taylor Swift – New Year’s Day Lyrics | Genius Lyrics, Web. Accessed 19 Mar. 2025.
Taylor Swift – Mirrorball Lyrics | Genius Lyrics, Web. Accessed 19 Mar. 2025.
Taylor Swift – Cowboy Like Me Lyrics | Genius Lyrics, Web. Accessed 19 Mar. 2025.
Taylor Swift – Peter Lyrics | Genius Lyrics, Web. Accessed 19 Mar. 2025.
Gibson, Kelsie, and Brendan Le. “See All the Best Photos from Taylor Swift’s Eras Tour.” People, People Magazine, 9 Dec. 2024, Web. Accessed 19 Mar. 2025.
Larocca, Courteney. “Every surprise song pairing Taylor Swift has performed on The Eras Tour, ranked.” Business Insider, 13 June 2023, Web. Accessed 17 Mar. 2025.


