Taylor Swift Günümüzün Shakespeare’i mi?

Editör:
Gaye Nur Karabay, Berrak Akson
spot_img

Günümüzde dünyada en çok dinlenen sanatçılardan biri olan Taylor Swift, yaptığı her şarkıyla dünya gündemini sallamayı başarıyor. Albümleriyle dillerden düşmeyen başarılı sanatçı, şarkılarında yer verdiği edebi detaylarla da şarkılarını derinleştiriyor.

Taylor Swift’i bu kadar başarılı yapan etmenlerden birisi de kesinlikle iyi bir söz yazarı olması. Şarkı sözlerine gizlediği pek çok detayla dinleyicilerine vermek istediği çok fazla şey var. Biz de bu sözlerden hareketle Swift’in günümüzün Shakespeare‘i olma iddialarına yanıt arayacağız.

Love Story

‘Cause you were Romeo, I was a scarlet letter
(Çünkü sen Romeo’ydun, ben utanç sembolüydüm)
And my daddy said “Stay away from Juliet”
(Ve babam “Juliet’ten uzak dur” dedi)

Taylor Swift’in Fearless albümünde yer alan “Love Story” şarkısı baştan sona bir Romeo ve Juliet hikâyesi. Swift’in şarkılarında yer alan edebi esintiler bütün albümlerinde yer almakta. Ancak bu şarkıdaki durum, bir göndermeden ziyade hikâyeyi işlemeyle alakalı.
Bu hikâyenin işlenişi ise normalinden daha farklı. İngiliz Shakespeare uzmanı Sir Jonathan Bate, Sunday Times gazetesinde “Taylor Swift Neden Bir Edebiyat Devidir?” adlı yazısında Taylor Swift’in Shakespeare’e ait bu hikâyeyi karanlık taraflarından arındırıp daha lezzetli bir hale dönüştürdüğünü dile getiriyor. Yani Swift’in şarkılarında yer alan edebi esintiler bu şarkıyla bariz bir şekilde kendini göstermeye başlıyor.

marjorie

Never be so kind, you forget to be clever
(Hiçbir zaman zekanı gölgede bırakacak kadar, nazik olma)Never be so clever, you forget to be kind
(Hiçbir zaman nezaketi unutacak kadar, bilmiş davranma)

Swift söz yazarlığında söz dizimsel olarak da çığır açan bir sanatçı. “marjorie” şarkısının başında yer alan bu sözler; kelimelerin, gramer yapılarının veya kavramların ikinci yarıda ters veya çapraz sırayla tekrarlandığı retorik veya edebi figürdür. Bunun en ünlü örneklerini Alexandre Dumas‘ın Üç Silahşörler eserindeki “Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için” ve Hamlet‘te “Aşkın mı servete yol açtığı, yoksa talihin aşka mı yol açtığı henüz kanıtlanmamış bir sorudur.” gibi alıntılarda görebiliriz. Bu sözler öylesine ortaya çıkmaktan ziyade kasıtlı yapılmış edebi oyunlardır. Türk edebiyatında bu durumu divan edebiyatında oldukça görürüz. Ki bu da bizi divan edebiyatında şekil güzelliğine götürür. Yani Taylor Swift’in yazdığı sözler hem anlamsal hem de biçimsel olarak düşünülmüştür.

cardigan

You drew stars around my scars
(Yaralarımın etrafına yıldızlar çizdin)
But now I’m bleedin’
(Ama şimdi kanıyorum)

Baştan sona bir edebi eser olan “folklore” albümü, içinde bir hikâye barındırıyor aslında. İçinde yer alan şarkılarla bir hikâyeyi birleştirip bize veren albüm, Swift’in en başarılı albümlerinden biri.

Cardigan şarkısında ise bir bölüm “Gençken hiçbir şey bilmediğinizi varsayıyorlar” şeklinde biterken ardından her bölüm “Seni tanıyordum” şeklinde başlıyor. Yani şarkı aslında simetrik bir şekilde ilerliyor ve hikâyesine sadık kalıyor. Bu durumu Shakespeare eserlerinde bile göremiyoruz.

cowboy like me

Now you hang from my lips
(Şimdi asılısın dudaklarımda)
Like the Gardens of Babylon
(Babil’in Asma Bahçeleri gibi)

“evermore” adlı albümünde yer alan bu şarkı ise metaforlarla süslenmiş bir şaheser. Taylor Swift ilk olarak, şarkının hikâyesinde yer alan iki kişiyi kovboya benzeterek toplumdan dışlanmış olduklarını ve aşk konusunda aciz olduklarından bahsediyor. Bunları yalnızca şarkının isminde bile verebiliyor. Ayrıca karakterlere de şarkıda bir mekân yaratıyor. Yani hikâyeyi genişletip somutlaştırıyor.

Şarkının ilerleyen bölümlerinde ana karakterimizin aşka olan bakış açısının değiştiğini görüyoruz. Yani Swift, şarkı içinde bir karakter gelişimi ortaya koyuyor. Şarkı içinde “Babil’in Asma Bahçeleri” metaforu kullanarak ilişkinin sonsuza kadar süreceğini garanti edemese de bunun hayalinden keyif aldığını vurguluyor. Belki de bunun dünya üzerindeki en büyük aldatmaca olduğunu söylüyor. Bunu dinleyiciye bırakıyor aslında.

the lakes

Taylor Swift’in bariz bir şekilde edebi bir gönderme yaptığı şarkılarından bir diğeri olan “the lakes” birden fazla şaire bir seslenme ve ait olamama konusunu işliyor aslında. Taylor Swift’in çok başka dünyalarda yaşadığını da gözler önüne seren bir şarkı olarak da karşılıyor bizleri.

19. yüzyılın ilk yarısında romantik edebiyata bağlı olan William Wordsworth, Samuel Taylor Coleridge ve Robert Southey‘nin yaşadığı göller bölgesinin konu olduğu bu şarkı, Swift’in şairaneliğini tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Zira şarkıda “Take me to the lakes where all the poets went to die” (Beni bütün şairlerin ölmeye gittiği o göllere götür.) diyerek bu dünyaya ait olmadığını vurguluyor. Ayrıca şarkı içinde  “Tell me what are my ‘words worth’” (Söyle bana, sözlerimin değeri nedir?) diyerek William Wordsworth’e çok zekice bir şekilde atıfta bulunuyor.

“William Wordsworth’ün mezarına gittim, öylece oturdum ve ‘Vay canına, gerçekten yaptın bunu!’ dedim. ‘Çekip gittin ve yazmaya devam ettin ama ruhunu öldüren şeylere bağlı kalmadın.'” (Taylor Swift, Folklore The Long Pond Studio Sessions)

Midnights ve Soneler

Sheskpeare sonelerini belirli temalar üzerine yazmıştır ve bu sonelerle okuyuculara samimi duygu ve düşüncelerini aktarmıştır. Bu da Taylor Swift’in başta Midnights olmak üzere pek çok albümüyle benzerlik gösteriyor aslında.

Swift’in şarkıları ve Shakespeare’in Soneleri, deneyimlerine ve kişisel düşüncelerine dair bir rehber niteliğindedir. Swift’in kişiliği, kendini düşünen bir şarkıcının kişiliğidir, tıpkı Shakespeare’in kişiliğinin, kendini düşünen bir sone yazarının kişiliği olması gibi. Her ikisi de sevginin tüm tonlarına odaklanır. Her ikisi de kendilerini sektördeki rakiplere ve baskılara karşı savunmasız olarak sunar. Her ikisi de güç meseleleri üzerinde durur. Yani birbirleriyle oldukça benzerlik gösterirler.

Biraz daha derine inip Shakespeare’in sonelerindeki son beyitleri analiz edersek bunların şiiri nasıl da şekillendirdiğini görebiliriz. Aynı şeyi “Midnights” albümünde de yapabiliriz. Zira Swift, son derece etkileyici köprüler yazmasıyla bilinmektedir. Köprü, şarkının iki kısmını bağlayan kısımdır. Bu kısım Swift şarkılarında kendini gösterir. Özellikle “Sweet Nothing”, “You’re Losing Me”, “Dear Reader” şarkıları buna örnek olarak verilebilir.

İçerik olarak baktığımızda ilişkilerdeki sadakatsizliği ele alırsak 138. Sone ve “High Infidelity” konu bakımından birbirleri ile benzerlik göstermektedir. Yoğun duyguların şiirsel bir ifadeye dönüşmesine ise 129. Sone ve “Bigger Than Whole Sky” örnek olarak verilebilir.

The Tortured Poets Departmend

“İşkence Gören Şairler Dairesi” olarak çevirebildiğimiz bu albüm ise Taylor Swift’in 19 Nisan’da dinleyicileriyle buluşturacağı on birinci albümü. İsminden de anlaşılacağı üzere Swift’in bu albümde yer alan şarkılarda bolca metafor gizlediğini ve edebi esintilere yer verdiğine eminiz.

Tüm şarkılarını ince ince planlayıp ortaya nefis işler koymasıyla belki de Taylor Swift, günümüzde edebiyat alanında incelenmesi gereken söz yazarlarından birisi.


Kaynakça

  • Barinova, Halina. “Literary techniques in the Taylor Swift’s songs.” The Youth of the 21st Century: Education, Science, Innovations. 2021.
  • Frida, Keazia Yasmina, and Ida Zuraida. “Metaphor in The Folklore Album by Taylor Swift: A Semantics Study.” Ethical Lingua: Journal of Language Teaching and Literature 9.2 (2022): 610-618.
  • Prestige. “Taylor Swift: Our Contemporary Shakespeare?” Web. 17.02.2024
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.