- Yarın sabah olduğunda hayat adına dirençli bir sözcük söyleyeceğiz.
Yeniden!
Yeniden!
Yeniden!
Ve Allah yeniden başlayanların yardımcısıdır.
Sayfa: 11 - Şimdi bulabildiğim tüm soru cümlelerini üst üste yığıp, bulabildiğim en merhametli cevabın dizlerine yaslamak istiyorum başımı.
Sayfa: 22 - Başı ve sonu içiçe geçmiş bir hikâyede ortaya çıkacağı anı karıştırmış bir kahraman gibiyim.
Nerede ortaya çıksam yanlış karedeyim…
Sayfa: 24 - Seni sevmediklerini biliyorsun, hatta nefret ettiklerini. Gülümsemenden nefret ediyorlar, masumiyetinden, iffetli düşlerinden, dua edişinden. Seni onlardan farklı kılan ne varsa nefret ediyorlar. Onlara kaybettiklerini hatırlatıyorsun
Zihinlerinin bir köşesinde kalan, her an rahatsızlık veren ve bir daha asla ulaşamayacakları masumiyeti hatırlatıyorsun onlara…
Sayfa: 29 - Dışarı çık ve hayata dokun.
Hayat avuçlarında yükselsin.
Avuçlarındaki çizgilerden, nehirler taşsın sokaklara
ve önüne katsın her şeyi.
Hayatı parmaklarınla hisset.
Yaşamak adına savur bütün yeminlerini.
Her şeyin yeniden başladığını söyle onlara.
Aşkı savun.
Üstü başı kavga kokan çocuklardan söz et onlara.
Dışarıdalar ve senin de çıkmanı bekliyorlar.
Sayfa: 31 - Bir eksikleri yok. Bir ruhu yitiriyorlar ve fakat buna rağmen hiç bir eksiklikleri olmadığını düşünmek onları haklı hale getirmeye yetiyor.
Sayfa: 50 - Asalet, kokuşmuş bir hayatın ortasında, orospu uzlaşıların arasında, mutlak gerçekliğin arkasında dik durabilmektir. Asalet, düşmanların saldırabileceği bir gece dostunun yerine yatağına girip, yorganı üzerine çekebilmektir. Asalet, çöl sıcağında, üzerinde kemiklerini kıracak kadar ağır bir kayanın altında, O’nun adını sayıklamaktır.
Asalet Bilal’in adıyla başlar.
Asalet Ebuzer’in adıyla başlar.
Asalet senin adınla başlar.
Şimdi başını dik tut ve yürü.
Şimdi annenden ve sevgilinden kalma dualarını yanına al ve yürü. Hayatı yeniden kuracak bir inadın, hayata yeni anlamlar katacak bir asaletin çocuğusun sen…
Sayfa: 61 - Kendilerini tanıtırken bu kadar uzun cümleler seçtiklerine bakma. Tükenişlerini fiyakalı cümlelerle gizleme çabası bu.
Sayfa: 66 - Gülümse!
Yakana inatçı bir gülümseme tak ve yürü.
Hayatı senin gülümsemelerin yeniden kurtaracak.
Sayfa: 67 - Bir tek sen kaldın, rüyalarımı hayra yoran. Mütebessim bir yüzle gözlerimi dinlendiren.
Şimdi de ki; olsun, bu da geçer!
Sayfa: 75 - Sabahları erkenden yola çıkıyorum. Kargaları fark ettim bir süredir. Kargaları sevmediğimi düşündüm. At kestanelerini gagalarıyla alıp yükseklere çıkarıyorlar. Sonra yüksekten bırakıp, kırılan at kestanelerinin içindekileri yemeye koyuluyorlar. İçinde ne varsa tüketmek istediğin birini, yükseklere çıkarıp tam da zirve sarhoşuyken yere bırakmayı ve istediğini alıp bir kenara fırlatmayı kargalardan öğrenmiş olabilir miyiz?
Sayfa: 76 - Allah’ım ellerimi bırakma lütfen!
Bize kendini göster…
Ruhumuzu ısıt ve bizi koru…
Sayfa: 83 - Geride kalanların gözlerine bakma sakın.
Bakarsan gidemezsin. Gözlerinden çekip alamazsın kalbini. İnsanın kalbi, en çok sevdiklerinin gözlerinde kalır.
Sayfa: 89 - Utanç ve eziklik ve bunalım adına söylemler üretenlerden yüz çevirin. İlle de hayatı siz kuracaksınız, hayatı ille de sizin masum aşklarınız ve dualarınız kuracak.
Sayfa: 90 - Şimdi tekrar hayata sıkı sıkıya tutunma vaktidir.
Ve Allah aşkına ellerinizi sıkı tutun
Artık eksilmeyin.
Artık düşmeyin.
Sayfa: 94 - Bir filmi izler gibi izliyorsunuz hayatı.
Kirli ilişkileriniz, ağzı salyalı şehvetleriniz, umursamaz bakışlarınız çirkinleştiriyor yüzünüzü. Nefret dolusunuz ve yeriniz hep iyi yerlerden ayrılsın istiyorsunuz. Kendi cam kafeslerinizden bakıyorsunuz hayata. Kendi lanet olası mekanlarınıza sokmak istemiyorsunuz kimseyi. Biri gelecek olsa iğrenmiş bir bakışla süzüyorsunuz. Oyunda kralı oynamak size kalırken, başkaları hep soytarıyı oynuyor…
Sayfa: 114 - Belki de sadece seni dinlemelerini ve ağırbaşlı sözcüklerle seni teskin etmelerini istiyorsun. Belki de sık sık uzaklara dalışın da bundan. Yahut okuduğun kitaptaki bir satıra saplanıp kalman da bundan.
Sayfa: 121 - Ve biliyorlar ki gökyüzüne dost bir yüreğin kaybetmesi olanaksız.
Sayfa: 123 - Kim bilir! Yaşamak, belki de eve dönmektir.
Sayfa: 127 - Çünkü davranışların ne kadar ortalamalara yakınsa, o kadar kolay kontrol altına alınabileceksin. Ortalamaları ne kadar tutturabilirsen, o kadar rahat güdülebilir hale geleceksin.
Sayfa: 142 - Yazmak bazen kelimelerin önünde acıdan kıvranmaktır. Önünde gezinen harfler insanın başını çatlatacak bir cümlenin habercisidir. Hangilerini alıp yan yana dizsen bir öfkenin bir acının keskin yüzleri haline dönüşürler. Yazmak, göz göre göre bir ateşin içine atmaktır bedenini. Kalbini avuçlarının içine alıp acıdan kıvranacak kadar kuvvetlice sıkmaktır yazmak.
Sayfa: 149