Tarihten Dedikodular: Kıskanç Salieri Mozart’ı Gerçekten Öldürdü mü?

Editör:
Sudenur Sarıyıldız, Berrak Akson
spot_img

Klasik müzik denince akla ilk gelen isimlerden biri olan Wolfgang Amadeus Mozart, sadece büyük besteleriyle değil, genç yaşta gizemli ölümüyle de tarihin en çok konuşulan sanatçılarından biri. 35 yaşında hayata veda eden dâhinin ardından, yüzyıllardır süren bir soru var: Acaba rakibi Antonio Salieri, onu öldürdü mü?

Saray bestecisi Salieri, Mozart’ın dehasını kıskandığı ve hatta onu zehirlediği iddialarıyla ünlü. Peter Shaffer’ın “Amadeus” oyunu ve Oscar ödüllü filmi, bu efsaneyi iyice popüler hale getirdi. Peki, gerçekten kanıt var mı? Yoksa bu, tarihin en ünlü sanatçı dedikodusundan mı ibaret?

İddialar, entrikalar ve müzik tarihinin belki de en büyük rekabetinin perde arkasını birlikte aralayalım!

Dahi Çocuk Mozart’ın Sıra Dışı Hayatı

#Dahi Çocuk Mozart’ın Sıra Dışı Hayatı | Yasemin

Salzburg’un dar sokaklarında, 1756 yılında dünyaya gelen bir çocuk, müzik tarihini sonsuza dek değiştirecekti. Wolfgang Amadeus Mozart, henüz beş yaşında besteler yaparken onu dinleyenler aslında neyin başlangıcına tanık olduklarını bilmiyorlardı.

Mozart’ın babası Leopold, oğlunu adeta bir “yürüyen bir müzik” gibi yetiştirdi. Dört yaşında piyano, beş yaşında beste… Peki bu gerçekten saf bir deha mıydı, yoksa katı disiplinle yoğrulmuş bir çocukluğun ürünü mü? Konser salonlarında büyüyen bu küçük virtüöz, aslında çocukluğunu yaşayamadı. Avrupa’yı saran turneler, saraylarda verilen konserler… Avusturya İmparatorunun “piyanonun küçük sihirbazı” dediği bu çocuğun belki de içinde bir yerde, sıradan bir çocuk olmanın özlemi vardı.

#Dahi Çocuk Mozart’ın Sıra Dışı Hayatı | Pinterest

Babası onu İtalya’ya götürdüğünde 14 yaşındaki Mozart; operalar besteliyor, kiliselerde çalıyor ve ustaları hayrete düşürüyordu. Ama bu başarı, beraberinde kıskançlıkları da getirdi. Acaba Salieri gerçekten ondan nefret ediyor muydu? Yoksa bu, Mozart’ın ölümünden sonra doğan bir efsane mi?

Saray bestecisi olmayı reddeden Mozart, aslında sanatçı özgürlüğünün ilk savunucularından da biri oldu. Figaro’nun Düğünü gibi eserlerle aristokrasiyi alaya aldı, Don Giovanni ile ahlak kurallarını zorladı. Peki bu cesareti, onu erken bir sona mı sürükledi?

Kıskanç Salieri ve Kompleksi Mozart’ın Sonunu mu Getirdi?

#Kıskanç Salieri ve Kompleksi Mozart’ın Sonunu mu Getirdi? | Canva

Antonio Salieri, 18. yüzyılın önemli bestecilerinden biriydi. Viyana Sarayı’nda saygın bir konumda, Beethoven, Schubert ve Liszt gibi isimlere hocalık yapmış bir müzik adamıydı. Ancak çoğumuz onu en çok Mozart’la olan rekabetiyle tanıyoruz. Peki gerçekten Mozart’ın başına gelenlerin arkasında kıskanç Salieri mi vardı?

Peki Nedir Bu “Salieri Kompleksi”?

Salieri Kompleksi dediğimiz şey, birinin üstün yetenekli birine karşı aynı anda hem hayranlık hem de kıskançlık duyması aslında. “Ben bu kadar uğraşıyorum ama o sanki hiç çaba harcamadan her şeyi başarıyor!” hissi tam olarak bunu tanımlıyor. Salieri de Mozart’ın olağanüstü yeteneği karşısında benzer duygular yaşamış olabilir. Ne kadar başarılı olursa olsun, Mozart’ın doğuştan gelen yeteneği karşısında kendini hep ikinci planda görmüş olması mümkün.

Peki, kıskançlık gerçekten onu öyle bir noktaya getirdi mi ki Mozart’ın sonunu hazırladı? Yoksa bu, zamanla efsaneleştirilen bir hikâyeden mi ibaret? İşin gerçeğini tam olarak bilemesek de Salieri’nin iç dünyası, kıskançlık duygusunun insana nasıl yön verebileceğine dair ilginç bir örnek olarak kalmaya devam ediyor.

Mozart’ın Ölümü ve Ardından Konuşulan Teoriler

Müzik tarihinin en büyük sırlarından biri olan Mozart’ın erken ölümü; yüzyıllardır dedikodulara, komplo teorilerine ve tıbbi spekülasyonlara konu oluyor. 35 yaşında aniden hayata veda eden dâhinin ölümüne dair en çok konuşulan bu iddialara yakından bakalım.

Zehirli Komplo: Salieri’nin İntikamı

#Zehirli Komplo: Salieri’nin İntikamı | Pinterest

Mozart’ın ölümü ve Salieri’nin ona zehir verip vermediği, tarihin en çok tartışılan sanatçı rekabetlerinden biri olmaya devam ediyor. Ancak günümüzdeki tarihsel araştırmalar, Salieri’nin Mozart’ı zehirlediği iddiasının büyük ölçüde bir efsane olduğunu gösteriyor.

Mozart, 1791’de henüz 35 yaşındayken öldüğünde ölüm nedeni tam olarak bilinmiyordu. Dönemin tıbbi kayıtları ve semptomlarına bakıldığında muhtemelen romatizmal ateş, böbrek yetmezliği veya streptokok enfeksiyonu gibi doğal sebeplerle ölmüş olabileceği düşünülüyor. Ancak o dönemde zehirlenme teorileri de hızla yayıldı.

Salieri’nin Mozart’ı zehirlediği iddiası, özellikle Alexander Pushkin’in “Mozart ve Salieri” (1830) adlı kısa oyunu ve Peter Shaffer’ın “Amadeus” (1979) oyunu ve filmi sayesinde popüler hale geldi. Ancak gerçekte, Salieri’nin böyle bir itirafta bulunduğuna dair güvenilir bir kanıt yok.

1823’te Salieri, akıl hastanesinde yatarken bir süreliğine Mozart’ı öldürdüğünü söylediği iddia edildi. Ancak doktorları ve hemşireleri, böyle bir itiraf duymadıklarını belirtti. Salieri’nin öğrencisi Ignaz Moscheles, onun son günlerinde bu suçlamalardan büyük üzüntü duyduğunu ve “Ben Mozart’ı zehirlemedim!” diye haykırdığını aktarıyor. Ayrıca Salieri, Mozart’ın oğlu Franz Xaver Mozart’a piyano dersleri verdi ve Mozart’ın bazı eserlerini sahnelemeye devam etti.

Baktığımız zaman mevcut kanıtlar, Salieri’nin Mozart’ı zehirlemediğini gösteriyor. Büyük ihtimalle bu iddia, sanatçı rekabetinin abartılı bir şekilde dramatize edilmesinden kaynaklanıyor. Mozart’ın ölümü muhtemelen doğal nedenlerle oldu ancak tarih, onun ölümünü süsleyerek daha ilgi çekici bir hikâyeye dönüştürdü.

Kim bilir, belki de gerçek intikam, Salieri’nin adının yüzyıllar boyunca bir katil olarak anılmasıdır.

Masonların Gizli Operasyonu

#Masonların Gizli Operasyonu | Wikipedia

Masonların Gizli Operasyonu iddiası, Mozart’ın mason localarıyla olan yakın ilişkisinden yola çıkıyor. Besteci, Sihirli Flüt operasında masonik sembolleri açıkça kullanmıştı. Teoriye göre masonlar, sırlarını ifşa edeceğinden korkarak Mozart’ı ortadan kaldırdı. İlginç olan ise bu iddianın 1930’larda Nazi propagandası tarafından “Yahudi-Mason komplosu” olarak kullanılmış olması. Oysa tarihi kayıtlar, Mozart’ın masonlarla son derece iyi ilişkiler içinde olduğunu gösteriyor.

Doktorlar mı Öldürdü?

#Doktorlar mı Öldürdü? | Pinterest

Bu teori, 18. yüzyıl tıbbının tehlikelerini gözler önüne seriyor. Mozart’a tedavi amacıyla antimon, cıva veya arsenik içeren ilaçlar verilmiş olabileceği düşünülüyor. Bestecinin ölmeden önce “ağzında metalik tat” hissettiğini söylemesi bu teoriyi destekler nitelikte. İronik olan ise onu iyileştirmek için verilen bu maddelerin, tam tersine ölümünü hızlandırmış olabileceği.

Domuz Eti Skandalı

Domuz Eti Skandalı, Mozart’ın ölümünden kısa süre önce yazdığı bir mektupta domuz pirzolası yediğinden bahsetmesiyle ortaya çıktı. Teoriye göre az pişmiş domuz etindeki parazitler, trişinoz hastalığına yol açtı. Bu durum, tarihin en büyük bestecisinin belki de basit bir yemek hatası yüzünden hayatını kaybetmiş olabileceğini düşündürüyor.

Kafatası Kırığı İddiası

#Kafatası Kırığı İddiası | Pinterest

Kafatası Kırığı iddiası, 1842’de Mozart’a ait olduğu iddia edilen bir kafatasının bulunmasıyla gündeme geldi. Kafatasında tespit edilen kırık, bir kaza ya da cinayet şüphesi doğurdu. Ancak bu kafatasının gerçekten Mozart’a ait olduğu hiçbir zaman kanıtlanamadı. Bu durum, romantik bir efsaneden öteye geçemeyen bir spekülasyon olarak kaldı.

Streptokok’un Böbreklere Etkisi

Böbrek İflası teorisi ise Mozart’ın son günlerinde yaşadığı şişlik, ateş ve böbrek ağrılarına dayanıyor. Araştırmacılar, o dönem Viyana’da yaygın olan streptokok enfeksiyonunun böbrek yetmezliğine yol açmış olabileceğini öne sürüyor. Bu da bize 18. yüzyılda basit bir boğaz enfeksiyonunun bile ölümcül olabileceğini gösteriyor.

Tüm bu teoriler, Mozart’ın ölümünün ne kadar gizemli olduğunu gözler önüne seriyor. Belki de gerçek cevap, bu teorilerin hiçbirinde değil; henüz keşfedemediğimiz başka bir gerçekte yatıyor. Mozart’ın Requiem‘ini tamamlayamadan aramızdan ayrılması ise müzik tarihinin en büyük trajedilerinden biri olarak hafızalarımızda yer etmeye devam ediyor.

En büyük ironi ise Requiem‘ini tamamlayamadan ölen Mozart, ölümünden sonra daha da ünlü oldu.

Belki de gerçek katil, tarihin kendisidir!


Kaynakça:

Karnaval Sanat. “Wolfgang Amadeus Mozart Kimdir? Hayatı ve Eserleri.” Karnaval Sanat Blog, 10 Eylül 2018, Web

İİENSTİTÜ. “Mozart: Klasik Müziğin Dahi Çocuğu.” İİENSTİTÜ Blog, 27 Ocak 2020, Web

“Wolfgang Amadeus Mozart.” Vikipedi, Özgür Ansiklopedi, Wikimedia Vakfı, Web

Kapak Görseli: BBC

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.