Tarihten Dedikodular: İmparator Commodus ve Kanlı Eğlenceleri

Editör:
Sudenur Sarıyıldız

Lucius Aurelius Commodus, MS 180-192 yılları arasında Roma imparatoru olarak genellikle dengesiz davranışları ve kanlı gladyatör dövüşlerine olan düşkünlüğü ile hatırlanır. Onun hakkında bilinenler pek de iyi şeyler sayılmaz. Antik kaynaklar nerdeyse tüm imparatorlar hakkında kötü niyetli dedikodularla doludur. Roma tarihi, ya senatörler ya da senatörlerle yakın ilişkide bulunan kişiler tarafından yazılmış olduğundan yanlı bir tutum içerisinde ve abartılı bir biçimde yazılmış olmaları doğaldır. Çoğu zaman çağdaşları tarafından kaleme alınsalar da okurken “acaba, gerçekten oldu mu?” diye sorgulamamak mümkün değildir. Ancak Commodus’un imparatorluğu, ahlaksızlıklarının bir simgesi olarak görülüyordu.

Hercules Yeniden Doğuyor

romeus

“Ama imparatorluk sarayında yalnızca ben sizin için doğdum. Sıradan bir kumaşın dokunuşunu hiç bilmedim. Doğduğumda mor karşıladı beni ve güneş, aynı anda hem insan hem imparator olarak üzerime doğdu.” (Herodian. 1.5.5)

Öyle bir imparator düşünün ki; bir adamın karnını ortasından nasıl yardığı, henüz 12 yaşındayken hizmetkârlarından birini banyoyu yeterince ısıtmadığı için kaynar fırına attırdığı, sayısız insanı kimi zaman yabancı gibi yaklaştığı, kimi zaman ise yalnızca yakışıklı olduğu ya da serveti için öldürttüğü anlatılsın yıllar boyunca. Sanki doğduğu andan itibaren acı çektirmekten zevk alacağı belliymiş gibi.

Roma İmparatorluğu‘nun en iyi imparatorları arasında görülen imparator Marcus Aurelius ve eşi Genç Faustina‘nın çocuklarından biriydi. Doğumundan birkaç sene sonra, kardeşi Titus‘un ölmesiyle Commodus‘a verilen değer daha da arttı. Bir oğlunu kaybeden Marcus Aurelius, tek oğlunu daha fazla ön planda tutmak istiyordu. Bu nedenle, Commodus’u askeri seferlerinde yanında götürmeye başlamış; hatta Germen kabilelerine karşı yapılan savaşlarda da yanında bulundurmuştu. Sonrasında Germanicus unvanı verilmesinin de sebebi buydu. Böylece, bir ordunun zafer kazanmış komutanı rolüne uyum sağlamaya başlamış, bu da insanların onu benimsemesindeki ilk adımlardan olmuştu.

Commodus, benzersiz bir şekilde babasıyla birlikte yönetime yükselen ilk imparatordu. Commodus, sırasıyla imparatorun resmi unvanı olan Imperator ve Augustus adlarını almış; böylece Marcus Aurelius öldüğünde (MS 180) on sekiz yaşında artık imparatorluğun tek hükümdarı olmuştu. Bu zamana kadar babası tarafından en iyi öğretmenler ve danışmanlarca yetiştirilmeye uğraşılsa da Commodus, neredeyse hiç ilgi göstermez ve zamanını erkek veya kadın gözdeleriyle geçirirdi. Genç imparator tahta çıktığı zaman çevresinde rakibi ya da düşmanı yoktu. Commodus, bir yandan yönetimi babasından gördüğü gibi sürdürmeye çalışıyor, bir yandan da katıldığı eğlenceler ve keyfine düşkünlüğüyle kendi hayatına bakıyordu.

Commodus; kendini Iuppiter‘in oğlu, yarı tanrı olan Hercules ilan etmişti. Roma için en önemli figürlerden biri olan Hercules, canavarlara karşı savaşmış ve öldükten sonra tanrı olmasına izin verilmişti. Commodus gücü, gözüpekliği ve tanrısallığı ile ünlenen Hercules gibi kendisinin de bir tanrı olabileceğine inanıyordu. Bu sebeple, arenada bir gladyatörmüş gibi dövüşürken sık sık Hercules kılığına girerdi. Aslan derisi üstü ve elindeki sopasıyla kendini Romalı Hercules olarak göstermişti.

Commodus ve Paranoya

Commodus Büstü thecollectorcom

Yönetimi boyunca birden fazla suikast girişimine maruz kaldı, bunların en etkilisi kız kardeşi Lucilla tarafından düzenlenen bir girişimdi. Muhafızlarca kontrol altına alınan ve imparatora saldırmasını önlenen katil ise emriyle öldürüldü. Suikastın kendisi başlı başına imparatorun başını ağrıtırken katilin söylediği cümle ise senato ve Commodus’un arasını tamamıyla açtı:

“Gördünüz mü! Senatonun size gönderdiği şey bu!”

En azından Cassius Dio bu şekilde aktarmaktaydı. Bu olaydan itibaren, imparatorun senato ile olan ilişkisi onarılamaz bir şekilde zedelenmiş oldu. İmparatorluğun önde gelen adamlarına şüpheyle yaklaşılmaya başlandı ve sadık olup olmadıklarına bakılmaksızın, kolayca gözden çıkarıldılar. Genç imparator; neredeyse tüm senatoyu elden geçirmiş, öldürülen adamların kafalarını kazıklara astırmış ve bedenlerini de Tiber nehrine ya da sokaklara attırmıştı. Commodus artık kimseye güvenmiyordu. Henüz 16 yaşındayken evlendiği karısı Crispina‘yı bile sürgüne gönderdi, ardından öldürttü. Çünkü onun da suikast planına dahil olduğuna inanıyordu.

İşte, bundan sonrasında Commodus’un artık paranoyaya teslim olmaya başladığına tanık oluruz. Kendisine yönelik komplo ve entrikaların yanı sıra şüpheli imparatorluk mensuplarının etkisi, Commodus’un giderek daha dengesiz davranmasına ve megalomaniye kaymasına neden oldu. Hatta, öldürdüğü senatörlerden birinin oğlu olan Sextus Condianus‘un ondan intikam alacağı düşüncesi ile öyle endişe doluydu ki, düzinelerce adamı sırf ona benziyorlar diye kılıçtan geçirmişti.

Commodus, karısı Crispina’yı öldürdükten sonra erkek veya kadın fark etmeksizin pek çok kişiyle samimi ilişki içerisine girmişti. Onların arasından en sevdiği, Marcia adında azat edilmiş bir köleydi ve ona bir imparatoriçenin sahip olabileceği pek çok ayrıcalık tanımıştı. Çevresindeki diğer iki önemli isim ise hizmetkârı Eclectus ve kişisel güvenliğinden sorumlu muhafızı Laetus‘tu. Ölümünün, ondan nefret eden senato yerine en çok güvendiği ve yakınında bulunmasına izin verdiği bu üçlü tarafından olması ilgi çekicidir.

Anlatılana göre, yeni yılla birlikte bir gladyatör gibi giyinmeyi ve yılın ilk zamanlarını gladyatörler eşliğinde dolaşarak geçirmeyi planlamış. Laetus ve Eclectus karşı çıkmış, Commodus’a her zamanki gibi imparatorluk moru giymesini söylemişler. Marcia da bu fikri destekleyince Commodus çok öfkelenmiş ve onların yanı sıra daha birçok kişinin idamı için bir emir yazmış. Marcia bu emri öğrenmiş ve diğer ikisiyle birlikte, bu emir gerçekleştirilmeden önce imparatoru zehirlemeye karar vermişler. Ancak çok sarhoş olduğu için kusmuş, böylece zehir tam olarak etkisini gösterememiş, sadece onu çok uykulu hale getirmiş. En son çare olarak komplocular, güçlü bir sporcu olan Narcissus‘u çağırmışlar ve o da Commodus’u şarabın ve zehrin etkisiyle hala baygınken boğarak öldürmüş.

Kanlı Arenanın Ortasında Bir İmparator

Edwin Howland Blashfield The Emperor Commodus Leaving the Arena at the Head of the Gladiators Wikimedia Commons

Commodus bir gladyatör edasıyla göğsünü kabartmasıyla ünlüydü. At ve araba yarışlarının yanı sıra dövüşmek gibi fiziksel uğraşlardan oldukça zevk alan biriydi. Hatta bu sevdası yüzünden, imparatorluğun yönetimini Praetorian Muhafızları komutanı Perennis ve diğer askeri liderlere bırakmayı seçti.

Bilinenin aksine, halkın önünde değil; senato ve komutanlara özel düzenlediği gösterilerde dövüşmüştü. Seyirci olarak zorunlu bir şekilde katılan senatörler, en ön sıralarda oturtulmuş ve imparatoru desteklemek zorunda bırakılmışlardı. Çünkü desteklemezlerse sonuçları ağır olabilirdi. Dövüşerek asıl gücün kimde olduğunu gösteriyordu.

“Sen efendisin ve sen ilksin, tüm insanların en talihlisisin. (Her zaman) Kazanırsın ve kazanacaksın…”

Bir imparator için küçük düşürücü olan bir olaydı bu. Onlara göre, ataları birçok zafer kazanmış olan Romalıların imparatoru ona layık rakiplere karşı sahaya çıkmak yerine, aşağılayıcı ve iğrenç gösterilerle kutsal ve yüksek konumunu küçük düşürüyordu. Ancak Commodus için bunların bir önemi yoktu, çünkü dövüş gösterileri onun eğlence araçlarından sadece bir tanesiydi.

Commodus; gladyatör veya Hercules kostümü giyinir, dövüşlerde bizzat kendisi savaşırdı. Ancak bu dövüşler, tamamen imparatorun lehine düzenlenmişti; rakiplerini kolayca yaralar ve kolayca yenerdi. Çünkü karşısındakiler, imparator olduğu için ona boyun eğerdi; başka seçenekleri de yoktu. Halk önünde düzenlediği dövüşlerde tahta bir kılıç kullanarak gladyatörlere karşı yarışırdı, halkın karşısında insan kanı dökmekten kaçınırdı, bu da onun “iyi niyetinin” bir göstergesi gibi görünürdü. Ancak gerçek gladyatör gösterilerine gelince Commodus, kan dökmekten ve dökülmesini izlemekten büyük bir haz alırdı. Başkalarıyla yakın temaslarda bulunurken bazılarının burunlarını, kulaklarını ve çeşitli uzuvlarını, sanki bir parça koparmaya çalışır gibi kesermiş. Bir keresinde kazanan bazı gladyatörler, rakiplerinin işini bitirmekte tereddüt edince Commodus, hepsini birbirine bağlamış ve ölümüne dövüşmeye zorlamış.

Commodus’un Acımasızlığı Sadece İnsanlara Değildi

Peter Paul Rubens Emperor Commodus as Hercules and as a Gladiator Wikimedia

İmparator sadece insanları değil, hayvanları da vahşice öldürmüştü. İlk önce kendisine tasmalı ya da ağlar içinde getirilen evcil hayvanları keserek başlarmış; daha sonra ayılar, kaplanlar ve filler gibi vahşi hayvanlara geçer ve onları belli bir mesafeden mızraklar ve ciritlerle fırlatarak öldürürmüş. Hatta bu işte o kadar iyiymiş ki, hayvanlar tek atışta yere serilirmiş.

“…Ve hiç kimse ikinci bir mızrak kullanıldığını ya da ölüm yarası dışında herhangi bir yara aldığını görmedi. Çünkü hayvan ayağa kalktığı anda darbeyi alnından ya da kalbinden alırdı ve başka hiçbir yara taşımazdı, mızrak vücudunun başka bir yerini delmezdi: hayvan aynı anda yaralanır ve ölürdü.” (Herodian. 1.15)

Herodianus‘un aktardığına göre, onun için dünyanın dört bir yanından hayvanlar getirilmiş. Hindistan’dan ve Etiyopya’dan, neredeyse her bölgeden, Romalıların daha önce hiç görmediği ve bilmediği hayvanlar getirilmiş ve onlara tanıtılmıştı. Ancak Commodus, bir avcı edasıyla bu hayvanları canice öldürmekten de geri kalmamıştı. Arenadayken 100 aslanla karşılaşmış ve hepsini tam 100 mızrakla öldürmüş. Hayvanların cesetleri olduğu gibi dümdüz bir çizgi şeklinde uzanmış, fazladan tek bir mızrak da yokmuş.

Commodus, gözdağı verme konusunda gerçekten ustaydı. Özellikle onunla alay eden seyircilerini, kanlı cevaplarıyla susturur ve bunun kendilerinin de başına gelebileceği sinyallerini verirdi. Sağı solu belli olmayan bu imparatoru hafife almak, büyük bir hata olurdu.

“Hepimiz aynı korkuyu duyuyorduk…Ve işte biz senatörlere yaptığı bir başka şey, ölümümüzü beklememiz için bize her türlü nedeni verdi. Bir devekuşunu öldürüp kafasını kestikten sonra oturduğumuz yere geldi. Kafasını sol elinde tutuyor ve sağ eliyle kanlı kılıcını havaya kaldırıyordu; tek kelime konuşmamasına rağmen, bize de aynı şekilde davranacağını gösteren bir sırıtışla başını salladı.” (Dio Cassius, Hist. rom. 73.21)

Genç imparator hakkında yazılan bir başka ürkütücü olay ise şudur: Yunan mitolojisindeki devlerin hikayesinden ilham alan Commodus, ayakları ve bacakları olmayan adamları bir araya toplatmış. Devlerin tasvirlerinde yer alan o korkunç detayları taklit etmek amacıyla, kalçalarına yılanlar bağlatmış (yılanları nasıl ve hangi şekilde kullanıldığı tam olarak bilinmemektedir). Ardından bu “devlere”, mite benzer şekilde kahramana, yani kendisine, taş fırlatmalarını istemiş. Elbette, taşlar yerine imparatora zarar gelmemesi için süngerler kullanılmış. Fırlatılan “taşlardan” sonra, Commodus bu “devleri” öldüresiye döverek cezalandırmış.


Kaynakça

Herodian. Herodian of Antioch, History of the Roman Empire (1961) Pp.11-42. Book 1., Web. 13 Şubat 2025.

Cassius Dio — Roman History: Epitome of Book 73, Web. 14 Şubat 2025.

“The Murders of Commodus (True Crime in Ancient Times Series).” YouTube, Getty Museum, Web.

Athanasiou, Christina. “Was Commodus Truly the Megalomaniac Gladiator Emperor?” Roman Empire Times, Roman Empire Times. Web.

Kapak Görseli: history.howstuffworks.com

Eylül Rakan
Eylül Rakan
adeta bir sisyphos

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Dante’nin İlahi Komedyası’nda İnsanlığın Mitolojik ve Manevi Seyahati: Kayboluşun Karanlığı ve Kurtuluşun Işığı

Dante’nin İlahi Komedyası; insanlığın ahlaki seçimlerini sorgulamasına, içsel çatışmalarını aşmasına ve evrensel sorulara yanıt bulmasına rehberlik eder.

Kırmızının Tonlarına Bürünmüş 7 Yabancı Albüm Kapağı

Temalarında kırmızı renginin ön planda olduğu ve gizli anlamlarıyla bizi farklı yolculuklara çıkaran albümleri sizler için derledik.

Editor Picks