Tarihten Dedikodular: Hitler’in Ölümü

Editör:
Meryem Azra Barut
spot_img

Bir zamanlar ortalığı kasıp kavurmasıyla nam salan siyasi karakterlerden biri olan Adolf Hitler, tarih sahnesinde olduğu süre boyunca dünya tarihini sarsan birçok iz bıraktı. Ancak her sahnenin bir sonu vardı ve Adolf’un hikayesi de Bunker’da sessizce sona erdi. Bu yazıda, bizim pek de şahit olamadığımız masum çocukluk günlerinden Bunker’daki son anına kadar olan yaşamını ele alacağız.

Karanlığa Geçmeden Önce: Hitler’in Çocukluğu ve Gençliği

Hitler’in Çocukluğu | www.br.de/index.html

Adolf Hitler, 20 Nisan 1889 yılında Braunau adında bir Avusturya kasabasında dünyaya geldi. Babası Alois Hitler gümrük memuruydu. Oldukça zeki, hırslı ve sert bir adamdı. Annesi Klara Hitler ise babasının sert ve disiplinli tutumunun tersine sevgi dolu bir kadındı. Babasının otoriter ve sertliğinden dolayı babasından çekinirdi. Evde babasının Adolf’a fiziksel şiddet uyguladığına dair öğretmen yorumları bulunuyordu. Annesiyle ise daha yakın bir ilişki ve derin bir bağa sahip olan Adolf, annesinin vefatıyla derinden etkilendi. Bu etki uzun yıllar boyu sürdü.

Adolf’un ilkokul yılları oldukça başarılıydı. Öğretmenleriyle iyi bir iletişimi ve ilişkisi vardı. Ancak ortaokula geçtiği süreçte ilkokuldaki kadar başarılı olamadı. Otoriteye karşı gelmeye, derslerde tembellik etmeye başladı. Babası onu devlet memuru olması konusunda baskılıyordu ancak onun hayali sanatçı olmaktı. Adolf bu yıllarda tarih öğretmeni olan Leopold Pötsch‘ün Alman milliyetçiliği anlatımlarından etkilendi.

Henüz gençliğinin başındayken önce 1903’te babasını, ardından 1907’de annesini kanser sebebiyle kaybetmesi, Adolf’u hem duygusal hem de ekonomik olarak oldukça sarstı. Hayatta artık en çok yakınlık hissettiği insanı, annesini de kaybeden Adolf hayallerinin peşinden koşmaya karar verdi ve sanatçı olmak amacıyla Viyana’ya gitti. Hayali resim, mimarlık gibi alanlarda kendini geliştirmekti. 1907-1908 yıllarında Güzel Sanatlar Akademisi’ne başvurdu ancak iki kez reddedildi. Bu süreçte ekonomik sıkıntılar had safhadaydı. Adolf kimi zamanlar sulu boya, kartpostal satarken kimi zaman da barınaklarda uyuyordu. Viyana’da yaşadığı bu zorlu süreçte tanık olduğu kültür-siyaset ortamı onun Pan-Germen fikirlerini besledi.

Sanatçı Ruhtan Siyasete: Hitler’in Yükselişi

Adolf Hitler | encyclopedia.ushmm.org

Adolf’un Viyana’da iki sene üst üste başvurduğu Güzel Sanatlar Akademisi‘nden reddedilmesi sanat dolu hayallerine vurulan iki büyük darbe gibiydi. O zamanlar aklında ne siyaset vardı ne politika. Çocukluğundan beri tek hayali ressam olmaktı. Özellikle mimari çizimler onun ilgi alanıydı. Bu hayallerin yıkılması onda derin bir hayal kırıklığı yarattı.

Hayallerine giden yollar bir bir tıkanıp, kapılar da yüzüne kapanınca Adolf, Viyana’da hayatın zorluklarıyla baş başa kaldı. Yaptığı küçük işler geçinmesi için yeterli gelmiyordu. Viyana’da geçirdiği günlerde şehrin siyasi yapısı da onu günden güne etkiledi. Antisemitik söylemleri ile ünlenen Viyana Belediye Başkanı Karl Lueger gibi figürleri izledi. Onu izlerken kitlelerin sözlerle nasıl etkilendiğine şahit oldu. Genç Hitler insanları etkilemenin, büyülemenin de bir sanat olduğunu düşünmeye başladı.

Viyana’da geçen zorlu yılların ardından 1913 yılında Münih’e taşındı. Bir yıl sonra I. Dünya Savaşı‘nın başlamasıyla gönüllü olarak orduda yer aldı. Cephede haberci olarak görev aldı. Bu sırada iki kez yaralanması sebebiyle “Demir Haç” madalyası aldı. Sanatçılığa dair kurduğu hayaller artık çok uzaktaydı, içinde birebir yer aldığı bu savaş onda disiplin duygusunu pekiştirirken Almanya’ya olan bağlılığını daha da güçlendirdi.

Adolf Hitler | swr.kultur.com

Savaş sonunda Almanya’nın yenilmiş olması, imzalanan Versay Antlaşmasının ağır koşulları Hitler’in içindeki fanatik bağlılığı daha da üst seviyeye çıkardı ve Hitler büyük bir hırsla artık tamamen siyasete yöneldi. Önce küçük toplantılarda propaganda konuşmaları yaptı. Daha sonra 1919’da Alman İşçi Partisi‘ne katıldı. Hitabet gücü ve kitleleri etkileme yeteneğiyle burada kısa süre içerisinde ön plana çıktı. 1920’lerde parti, Nazi Partisi adını aldı. Parti; milliyetçilik, antisemitizm, totaliter kontrol ve Almanya’nın yeniden güçlü bir devlet haline getirilmesi fikirlerini benimsiyordu. Bu yıllardan itibaren Hitler fikirlerini parti teşkilatları, propagandalar ve gençlik örgütleri aracılığıyla toplumun geniş kesimlerine ulaştırdı.

Nazi fikri, Almanya’nın yeniden doğuş vaadiydi. Bu ideoloji onu karizmatik bir lider yaparken aynı zamanda toplumsal kontrolü de elinde tutmasını sağladı. Nazi ideolojisine göre Aryan ırkı “üstün” ve kutsal bir ırk iken Yahudiler, engelliler, Romanlar ve diğer gruplar “alt ırk” olarak görülüyordu. Bu sadece bir fikir olarak kalmadı. 1933’te Hitler’in iktidara gelmesinin ardından Yahudilere yönelik ayrımcı yasalar yürürlüğe kondu. İş ve eğitim alanlarından dışlanıp mallarına el konuldu. 1939’da başlayan II. Dünya Savaşı süresince, Hitler Nazi yönetimi toplama kampları aracılığıyla milyonlarca Yahudi ve diğer grupları sistematik olarak katletti. Bu cani hareket Holokost olarak tarihe geçti. Soykırım ve baskı politikaları, Adolf’un ideolojisinin merkezinde yer alıyor ve Nazi Almanya’sının dehşet verici mirasını oluşturuyordu.

Adolf Hitler sanatta istediği yolu yürüyüp istediği başarıyı elde edemese de, siyaseti bir çeşit gösteri alanı gibi kullandı. Eğer Viyana’da başvurduğu Güzel Sanatlar Akademisi onu kabul etseydi, belki de bugün Adolf Hitler’i bu korkunç siyasi yönüyle değil, sanatıyla tanıyacaktık. Ancak tarihin kapıları ona bambaşka bir sahne açtı.

Berlin’de Son Perde: Hitler’in Ölümü

Hitler’in Ölüm Haberi | wikiwand.com

II. Dünya Savaşı’nın son yılında ,yani 1945’te, Almanya doğudan Sovyetler Birliği, batıdan ise Müttefik Güçler (ABD, İngiltere, Fransa) tarafından sıkıştırılmıştı. Sovyet ordusu Berlin’e iyice yaklaşmıştı. Şehir kuşatma altındaydı, Nazi yönetimine son vermek üzereydiler. Bu dönemde Almanya, kaynak eksikliği, cephelerdeki ağır kayıplar gibi nedenlerle artık bitap düşmüştü. Neredeyse teslim olmuş durumdalardı.

Almanya savaşı kaybetme noktasındaydı ve Adolf Hitler bunun farkındaydı. Bu durumda dahi kendini hala Alman milletinin kurtarıcısı olarak görüyordu. İdeallerine her zaman bağlı kaldı. Nazi ideallerinin ayakta kalabileceğine inanmak istiyordu. Almanya’yı büyük ve üstün bir ulus haline getirme hayaline tutunuyordu. Ancak artık gerçeklik daha ağır basıyordu. Yenilgi kaçınılmazdı.

Yine de Sovyet ordusu Berlin’e geldiğinde Hitler şehri terk etmeyi reddetti. Burada güvenebileceği birkaç yakın adam ve Eva Braun ile birlikte Berlin’de Reich Şansölyeliği‘nin altındaki Führerbunker adlı yeraltı sığınağında izole bir hayat sürdü. 29 Nisan 1945’te Eva Braun ile evlendi ve son vasiyetini hazırladı. Vasiyetinde müttefiklere karşı nefretine ve Nazi ideallerine yer verdi.

30 Nisan 1945’te Hitler artık gerçekliğe döndü ve kaçınılmaz yenilgiyi kabul ederek intihar etti. Eşi Eva Braun da kendisiyle birlikte hayatına son verdi. Cansız bedenleri bulundukları sığınakta yakıldı ve bir çukura gömüldü. Bu intihar yalnızca bir diktatörün ölümünü değil, Nazi ideolojisinin Berlin’deki simgesel çöküşünü de temsil ediyordu.

Adolf Hitler’in ölümünden sonra Almanya kısa süre içinde teslim oldu ve II. Dünya Savaşı Avrupa cephesinde sona erdi. Hitler’in fikirleri ve uygulamaları, tarihin en karanlık ve yıkıcı dönemi olarak hafızalarda kaldı.


Kaynakça

  • Spartacus Educational. “Adolf Hitler (Early Years) 1889–1924.” Spartacus Educational,  14.08.2025, Web
  • The Editors of Encyclopaedia Britannica. “How Did Adolf Hitler Die?” Encyclopaedia Britannica, 30 Nisan 1945, 15.08.2025 Web
  • The Editors of Encyclopaedia Britannica. “Adolf Hitler.” Encyclopaedia Britannica, Encyclopaedia Britannica, Inc., 25.08.2025 , Web
  • Kapak Görseli: primevideo.com
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Sevilme İhtiyacının Gölgesinde: Onay Kompleksi ve Sosyal Kimlik

Kendi ışığınla var olmak, sevilmeden de sevebilmek ve onaysız yaşam, özgürlüğün ve içsel huzurun sessiz zaferidir.

Amy Winehouse – Rehab ve Psikoloji Çerçevesinde İncelenmesi

Kendini inkârın sesi: Amy Winehouse'un Rehab'ı bir kadının içsel direnişini ve kırılganlığını anlatan dürüst bir itiraf.

Çamurda Doğan Saflık: Nilüfer Çiçeği ve 5 Eser İncelemesi

Nilüfer çiçeğinin Doğu’dan Batı’ya uzanan anlamsal yolculuğu ve bu yolculuğun sanat üzerindeki büyüleyici izleri.

Hailey Bieber Stil İncelemesi: Çabasız Şıklığın Öncüsü

Hailey Bieber, minimalist ama iddialı stiliyle sade şıklığı bir güç ifadesine dönüştürüyor.

Bakü Seferi ve Kafkas İslam Ordusu

Osmanlı ordusunun Kafkasya’daki son seferi, Nuri Paşa komutasındaki Kafkas İslam Ordusu’nun Bakü’yü kurtararak Azerbaycan’ın bağımsızlık yolunu açtığı zaferdir.

“The Beach At Sainte Adresse” Tablosunu Anımsatan Şarkılar

Monet'nin The Beach At Sainte-Adresse isimli eserini anımsatan şarkılara birlikte göz atalım!

Dijital Dünyada Görünmez Yönlendiriciler: Algoritmalar Nasıl Çalışıyor?

Algoritmalar nasıl çalışır? Arama, öneri ve yapay zeka sistemlerini örneklerle öğrenin; etik ilkeler ve pratik ipuçlarıyla dijital rehberiniz.

İstanbul Mimarisi: Cercle d’Orient

Beyoğlu'nun kalbi olan Cercle d'Orient ya da Büyük Kulüp, ilginç tarihi ve mimarisiyle bize çok şey anlatıyor.

Love or Duty Tablosunun Hikâyesi – Aşk Uğruna Kutsal Yemini Bozmak

Aşk ve inanç arasında sıkışmış bir rahibenin hikâyesini, Gabriele Castagnola’nın tartışmalı eseri Love or Duty üzerinden keşfeden dramatik bir sanat incelemesi.

Madeleine de Proust Nedir?

Hepimiz kimi zaman kendi kendimize veya çevremizin etkisiyle geçmişe bir yolculuk yapabiliyoruz. Yüzyıl öncesinde yazılmış bir kitap da tam olarak bu konuyu ele alıyor ve sonrasında bambaşka kapılar açılıyor. İşte Proust ve ünlü madleni.

Editor Picks