Tarihin Fırçaları: Sokrates’in Ölümü

Editör:
Mehmet Samet Acar, Seval Hacoğlu

Ölüme mahkûm edildiğini öğrenince başını dik tuttu; ardından Atinalılara ve yargıçlara seslendi: “Kendimi şimdi savunduğum şekilde savunduktan sonra ölmeyi, yalvarıp yakararak ölümden kurtulmaya yeğ tutarım!” Onun ölümü bu denli kucaklayışı, herkesin tüylerini ürpertmişti. Bizzat orada olanlar, onu ağlayarak vazgeçirmeye çalıştılar. Orada olmayıp da hikâyesini okuyanlar ise duygularını sanata döktüler. Jacques Louis David‘in tuvale yansıttığı şey yalnızca bir bilgenin ölümü değildi, düşüncenin ve cesaretin sanata dönüşmesi ve ayrıca Sokrates‘in insanlığın ruhuna bıraktığı bir mirastı.

Sokrates Kimdir?

Sokrates Genç Bilim

Sokrates (MÖ 469-399), Antik Yunan filozofudur ve Batı felsefesinin en önemli figürlerinden biridir. Yazılı eser bırakmamış, fakat fikirleri öğrencisi Platon tarafından aktarılmıştır. Sokrates’in felsefesi, insanın kendisini sorgulaması üzerine kuruludur. Ona göre bilge kişi bilmediğini kabul eden kişidir. “bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğim” sözüyle bu fikrini vurgular ve bilgiye ulaşmanın ilk adımının cehaleti kabul etmek olduğunu belirtir. Sokrates’in kendine özgür bir yöntemi vardır. Sokratik yöntem olarak bilinen bu teknik, kişiye sorular sorarak onun çelişkilerini ortaya çıkarmayı ve böylece bilgiye ulaşmasını amaçlar. Bu yöntemin temeli, Sokrates’in bilgiyi hatırlama olarak görmesinden gelir. Ona göre insanlar doğuştan bazı bilgilere sahiptir ancak bunları unuturlar. Doğru yöntemlerle sorgulandıklarında ise aslında bildikleri şeyi hatırlamış olurlar.

Her alanda düşünmüş ve çalışmalar yapan Sokrates’in en çarpıcı düşüncesi ahlak felsefesi hakkındaki görüşleridir. “Erdem, bilgidir.” diyerek insanın kötülük yapmasının bilgisizlikten kaynaklandığını savunur. Ona göre kimse bilerek ve isteyerek kötü olmaz; erdemsizlik, cehaletin bir sonucudur. Yaşamı boyunca erdemi, iyiliği öğütlemiş ve birçok öğrencinin gelişimine katkı sunmuş olan filozof, büyük isimlerden Aristoteles’in de hocasıdır.

“Sorgulanmamış bir hayat, yaşamaya değmez.”

Jacques Louis David Kimdir?

Jacques Louis David Meısterdrucke

Fransız Neoklasik akımın en önemli temsilcilerinden biri olan Jacques Louis David, eserlerinde daha çok tarihsel ve mitolojik konuları dramatik bir şekilde resmetmiştir. Güçlü kompozisyonları, net hatları ve idealleştirilmiş figürleri ile Klasik Yunan ve Roma sanatlarından ilham almıştır.

Sokrates’in Ölümü isimli eserinin yanında, vatanseverlik ve fedakarlık temasını işlediği önemli eseri Horatius Kardeşlerin Yemini adlı tablosu, Neoklasik sanatın baş yapıtlarındandır. Ayrıca, Fransız devrimi sırasında öldürlülen devrimci lider Jean Paul Marat’ı dramatik bir sahnede tasvir ettiği Marat’nın Ölümü isimli eseri de dönemini en ses getiren resimlerinden olmuştur. Herkesin Napolyon’u tanıdığı, at üzerindeki ünlü portresi de Napolyon’un Alpleri Aşması ismiyle Jacques Louis David Tarafından çizilmiştir.

Antik Yunanda Yasa Ve Mahkeme

Antik Yunanda Mahkeme Giustizia Insieme

Atina dünyasında adalet, yalnızca kitapta yazan yasaları uygulamak ya da ezberlemek değildi. Adalet, onlar için halkın ve devletin refahını korunması, bireyin yasal haklarının güvence altına alınmasıydı. Adalet tanrıçası Themis, bu açıdan Atina halkında önemli bir yer edinirdi.

Atina’da yasalar (Nomos), devletin düzeni ve sürekliliği için büyük önem taşırdı. Bu yasaların içeriği genelde halkın yaşantısını düzenleyen kurallardan oluşurdu. Yasalar Atina’da sabit olmayıp, şartlara göre değiştirilebilen bir yapıya sahipti. Yasaların kaynağı büyük ölçüde Atinalı devlet adamı ve hukukçu Solon’un düzenlemeleriydi. Solon, borç köleliği ve sosyal eşitsizlik ile mücadele için çalışmalar yapmış ve yasalar getirmiştir. Bir diğer önemli kaynak ise Drakon yasalarıdır. Drakon, Solon gibi Atina’da yaşamış bir hukukçudur. Ancak onun yasaları, Solonunkinin aksine daha serttir ve suçlar sonucunda verilecek ağır cezaları konu alır.

Atina’da doğrudan demokrasi rejimi uygulanırdı ve bu demokrasinin gelişimine katkı sağlayan önemli figürlerden biri Perikles ve onun yasaları olmuştur. O, Atina’da vatandaşlık, oy kullanma hakkı, yargı sisteminde karar alma süreçleri üzerinde durmuş ve yasalar geliştirmiştir.

Atina’da yargı süreci halk mahkemelerinde gerçekleştirilirdi. Bu mahkemelerde dava sahipleri ve jüri üyeleri halkın içerisinden seçilirdi. Jüriler halkan kişiler olduğundan dolayı sayıları oldukça fazla tutulabilirdi genellikle 500 veya daha fazla kişi jüri olarak belirlenebilirdi. Jüriler, oylama yaparak sonuca ulaşırlardı. Suçların cezası ise suçun derecesine göre değişiklik gösterirdi. Hafif suçlar için para cezası veya sürgün uygulanırken, ağır suçlar için ölüm ya da ömür boyu kölelik cezaları verilirdi.

Sokrates’in Davası

Sokratesin Yargılanması Gazete Pan

“Güya, Sokrates adında bir bilge, gökyüzündeki olaylarla ilgileniyor, yer altını araştırıyor ve önemsiz lafı önemli gösteriyormuş.”
(Sokrates’in Savunması)

1. Davaya Giden Süreç

Sokrates, hayatı boyunca halkla, devlet adamlarıyla ve gençlerle birlikte sorgulamalar yürütürdü. Onun sorgulama tekniği ve ele aldığı konulara verdiği cevaplar, iktidardaki kişiler tarafından hoş karşılanmamaya başlamıştı. Atina, o dönem Peloponez Savaşı‘ndan (MÖ 431-404) yeni çıkmış ekonomik ve siyasî çalkantılarla meşguldü. Bu durum, devleti daha katı bir yönetim anlayışına sürüklemişti.

Sokrates’in gençler arasında popüler bir kişilik haline gelmesi ve iktidarı sorgulamaya yönelik fikrileri, bazı kesimlerin dikkatini üzerine çekmesine neden oldu. Sokrates her zaman asıl olan hakikatin peşindeydi; bu yüzden dönemin tanrıları hakkında halkın konuştuğu gibi konuşmazdı. Tüm bu olanların ardından devletin tanrılarına inanmamak ve ortaya yeni tanrılar atmak, gençleri kötüye yönlendirip ahlaki yozlaşmaya sebep olmaktan dolayı suçlandı. Atina’da geleneksel değerler, özellikle tanrılar ve onlara adanan adaklar halk için dokunulmaz sayılırdı.

2. Mahkeme Süreci

Antik Yunan Temsili topwarru

Mahkemede yaşananları, Platon’un Apologia (Sokrates’in Savunması) isimli eserinden öğrendiğimiz kadarını biliyoruz. Mahkeme, 501 jüri tarafından yönetiliyordu. Öncelikle Sokrates’ten kendisini savunması istendi.

Sokrates, tanrı tanımazlık suçlamasına karşı Delphi Tapınağı’nda yaşadığı bir olayı anlatarak kendisini savundu. Delphi Tapınağın’daki rahibe, onu “Atinanın en bilge insanı” olarak tanımlamıştı. Sokrates de bu doğrultuda tanrıların iradesine göre hareket ettiğini belirtti. Rahibenin onu en bilge insan olarak seçmesinin sebebi, tanrılarla iletişim hâlinde olmasıydı.

Gençleri yozlaştırma suçuyla ilgili olarak ise ahlak teorisinden yola çıkarak kimsenin bile isteye kötülük yapmayacağını savundu. Eğer gençler kötülük yapıyorlarsa, bunun sebebinin bilgisizlik olduğunu belirtti ve bu nedenle cezalandırmak yerine uyarılmaları gerektiğini savundu.

Sokrates, savunması sırasında meydan okumaktan çekinmemiş ve otoriteyi sorgulamaya devam etmişti. Bu tavrı jüriyi ikna edememesine neden oldu. Oylama sonucu 281 jüri üyesi tarafından suçlu bulunup ceza alınmasına karar verildi. Jüri, cezasını kendisinin önermesini istediğinde, Sokrates alaylı bir şekilde ömür boyu devlet tarafından beslenme sağlanmasını önerdi. Bu önerisi jüriyi daha da kızdırdı ve baldıran zehri ile idamına karar verildi. Sokrates, savunma sırasında iktidarın ve jürilerin hoşuna gidecek şeyler söylemiş olsaydı belki de bu denli ağır bir cezaya çarptırılmayacaktı. Ancak onun felsefesi ve karakteri, pişman olup doğru bildiğinden vazgeçmesine asla izin vermezdi.

3. Sokrates’in Ölümü

Sokratesin Ölümü İthaf Sanat

Verilen karar sonucunda, başta Sokrates’in öğrencileri ve dostları olmak üzere herkes büyük bir üzüntüye kapıldı. Öğrencileri onu kurtarmak için çeşitli planlar yaptılar. Fakat Sokrates ruhunu erdem ve bilgelikle beslemişti. Bundan dolayı Atina yasalarına saygılıydı. Tüm bu planların durdurulması gerektiğini belirtip, hepsini reddetti. Baldıran zehri gelene kadar, hakikati savunmaya ve bildiği doğruları anlatmaya devam etti. Soğuk kanlılıkla ölümü kucakladı ve o andan itibaren onun ölümü, düşünce özgürlüğü, adalet, demokrasi ve etik konularının büyük bir sembolü haline geldi.

MÖ 399 yılında Atina mahkemesinde Sokrates’e gençleri yoldan çıkardığı ve tanrılara saygısızlık yaptığı gerekçesiyle idam cezası kararı verildi. Başta öğrencileri olmak üzere herkes bu kararı duyunca Sokrates için büyük bir üzüntüye kapıldılar. Herkes onu bu durumdan kurtarmanın çaresini aramıştı. Öğrencileri, onu tutsak kaldığı yerden kurtarmak ve şehirden kaçırmak için türlü planlar yapmışlardı fakat Sokrates, yaşamı boyunca ruhunu cesaretle ve erdemle beslemişti. O, ölümden kaçmayı alçakça buluyor ve asla erdemli bir insana yakıştırmıyordu. Bundan dolayı öğrencilerinin bu planlarının hepsini reddetmiştir. Son nefesine kadar hakikati savunmuş ve Atinalılara verdikleri kararın sonucunda pişman olacaklarının gerekçesini vurgulamıştır. Bu gerekçelere rağmen mahkeme kararı verilir ve baldıran zehri ile idam edilmesi onaylanır. Herkes etrafında ağlarken Sokrates’in dimdik duruşunu resmeden Jacques Louis David, 1787 yılında sanat dünyasına ölümsüz bir imza atmıştır.

“Onlar beni öldürebilir, sürgüne gönderebilir ya da yurttaşlık haklarımı elimden alabilirler. Bunları yaparak başıma büyük belalar açtıklarını sanabilirler, ama ben öyle düşünmüyorum. Bence asıl kötü olan, şimdi yaptıkları gibi, bir adamı haksız yere öldürmeye çalışmalarıdır.”
(Sokrates’in Savunması)

Jacques Louis David’in Tablosunun Detaylarında Neler Var?

Jacques Louis David Sokratesin Ölümü1787 Metropolitan Museum of Art Wikimedia Commons

Sokrates’in ölüm anını canlandırma konusunda bilinen en önemli, eser David’in fırçasından çıkmıştır. Yaşananlara tanık olmamasına rağmen verdiği ayrıntılar ve kişilerin ruh hallerinin doğru yansıtması sayesinde bu eser, sanat dünyasında önemli bir yere sahiptir. Tablo, dramatik bir sahne sunarak Sokrates’in felsefi duruşunu vurgular. Bu duruş Raffaello Sanzio’nun Atina okulu tablosunda da karşımıza çıkar. Bunun anlamı, Sokrates için hakikatin göklerde olduğudur; Yer yüzünde arayıp bulabileceğimiz kadar kolay bir şey değildir.

Tablodaki renk kullanımı, figürlerin düzenlenişi ve ışık-gölge dengesi izleyiciyi doğrudan sahnenin içine çeker. Sokrates’in vücudu idealize edilmiş bir formda tasvir edilirken çevresindekiler daha gerçekçi bir üslupla resmedilmiştir. Sanatçı, eserini Platon’un Fedon diyaloglarından ilham alarak tuvale yansıtmıştır. Bu yansıtma yalnızca sahneyi canlandırmakla kalmamış, aynı zamanda içerisinde bazı önemli detaylara yer vermiştir.

Öğrencileri ve Eşi

Jacques Louis David Sokratesin Ölümü1787 Metropolitan Museum of Art Wikimedia Commons Düzenleme Sudenur Çakır

Platon Sokrates’in en sadık öğrencilerinden biridir. Onun, fikirlerini yazıya taşımış ve böylece de bu zamana kadar gelmesine vesile olmuş birisidir. Felsefe dünyasında bu ikilinin eserlerinin kesin ayrımı yoktur, adeta hoca ve öğrenci birbirine karışmış gibidir. Birinci resimde taşın üzerine oturan kişidir Platon. Her şeyi kabullenmiş, yazmayı bırakmış ellerini bağlayıp hocasının ölümüne arkasını dönmüştür çünkü Sokrates’i en iyi o tanır. Asla geri adım atmayacağını, ölümü kucaklayacağını çok iyi bilir ve bu kabullenişle gözlerini yere sabitler ve zehrin hocasını ele geçirmesini bekler. Sakince bir bekleyiştir bu. Diğerleri gibi ağlayıp, yalvarmaz. Bunun nedeni hocasının felsefesinden ders almış başarılı bir öğrenci olmasıdır. Ayrıca Jacques Louis David, isminin ve soy isminin baş harfini platonun oturduğu taşa yazmıştır.

İkinci resimde merdivenden ağlayarak ve el sallayarak çıkan kadın Sokrates’in eşi Xanthippe‘dir. Tarihe huysuz ve sinirli olarak geçmesine rağmen bu kadıncağız, eşi sürekli felsefe ile uğraşan dolayısıyla evin geçimini kendi sağlaması gerektiğinden ötürü çalışan bir kadındır. David, en uzak olarak onu tasvir etmiştir çünkü tarihte Sokrates’in felsefesi ve öğrencileri eşinden daha ön plandadır. Tabloda Xanthippe, kocasının ölümü kabullenememiştir ve daha fazla dayanamayarak uzaklaşmayı tercih etmiş, giderken de eşine son bir veda olarak elini kaldırmıştır.

Sokrates’in hemen yanında oturan ve büyük bir samimiyetle dizini tutan üçüncü resimdeki kişi ise Crito‘dur. Crito da Sokrates’in sadık öğrencilerindendir ve durumu asla onaylamamaktadır. Hocasına son kez bakıp kararından emin olup olmadığı tasdikler gibidir. Burada dikkat çeken şey, Sokrates ile Crito’nun gözlerinin birbirine bakmasıdır. Hocası öğrencisine sanki son kez hakikat dersi verir gibi bakar. Crito da Platon gibi asla ağlayıp yalvarır bir şekilde resmedilmemiştir çünkü o da hocasının felsefesini benimsemiş bir öğrencidir. Ayrıca ressam onun oturduğu taşa da imzasını bırakmıştır. David’in imzasını Platon ve Crito’nun oturdukları taşa yazmasının sebebi onların Sokrates’in felsefesinin taşıyıcı olduğundan dolayıdır. Crito birçok diyalogda yer almış ve hocasıyla felsefe tartışmaları yaparken, Platon bu diyalogları kaleme alıp ileriye taşımıştır, David’de bu noktada bu sahneyi canlandıran kişi olarak o anı gelecek kuşaklara aktarma konusunda ikili ile aynı role sahip olduğunu düşünmüştür.

Baldıran Zehri

Jacques Louis David Sokratesin Ölümü1787 Metropolitan Museum of Art Wikimedia Commons Düzenleme Sudenur Çakır

Tabloda zehrin bulunduğu kadeh ile Sokrates’in eli, ünlü Adem’in Yaratılışı (1511) tablosundaki Tanrı’nın eli ile Adem’in elinin yakınlığının hissiyatını verir. Burada zehir ölümken, Sokrates’in kendisi ölüme karşı sarsılmazlığı, soğukkanlılığı gösterir. Elinde kadehe karşı hiçbir korku yoktur, aksine onu sahiplenmiştir. Burada kadehi tutan kişi mahkeme tarafından görevlendirilmiş biri ya da Sokrates’in dostlarından biri olduğu düşünülüyor. Bu iki farklı rivayetin ortak noktası ise bu baldıran zehrini uzatan kişinin de Sokrates’in ölümünü görmek istememesidir. Elleriyle gözlerini kapatır sanki bir yandan zehri kendi verdiğini görmemek diğer yandan da bu büyük bilgenin bu zehri içtiğine şahit olmamak için.

Işık ve Gölge

Sokratesin idamı adlı tablodaki ışıklandırma vurgusu Halil Emre Kocalar

Tablodaki en aydınlık kişi Sokrates olarak resmedilmiştir. Hem başkahraman olmasından ötürü hem de felsefesinin Antik Yunan‘da ışık kadar parlak olmasından ötürüdür. Sokrates, doğru bildiğinden asla taviz vermemiştir. O Atina’nın huzurunu bozanın kendisi olmadığını, gençleri yoldan çıkaranın da o olmadığını çok iyi bilir. Yapılan suçlamalar tamamen asılsızdır. Ancak Sokrates en çok ruhunun ölümsüzlüğünü bilir. Onun için asıl mahkûm, dünyada bedenin içerisinde çırpınan ruhtur. Tüm bilgisi ve duyguları ruhunun içerisindedir. Bedenin kaybı, Sokrates’e hiçbir şey kaybettirmez bundan dolayı korkusuzca yaklaşır ölümün soğukluğuna. Jacques Louis David, onu idam edilen baş kahraman olduğundan değil, idama karşı tavrından dolayı aydınlık tasvir etmiştir. Bu, sadece bir ölüm sahnesi değil; felsefi direnişin ve ölümsüzlüğün tasviridir.

“Artık gitme vakti geldi. Ben ölmeye, siz yaşamaya… Hangisinin daha iyi olduğunu yalnızca tanrı bilir.” (Sokrates’in Savunması)


Kaynakça:

“Sokrates’in Ölümü.” dmy.info, 2025, web.

“Sokrates’in Ölümü Tablosunun İncelemesi.” wannart.com, 2025, web.

“Resim İnceleme: Sokrates’in Ölümü.” ithafsanat.com, 2025, web. Platon.

Sokrates’in Savunması. Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi, 2006.

“Jacques Louis David Biyografi (1748-1825).” İstanbul Sanat Evi, web. Erişim 31 Mart 2025.

“Eski Yunan Yargı Sistemi: MÖ IV. Yüzyılda Atina’da Yargıçlar ve Mahkemeler.” Hukuk Politika, 3 Ağustos 2017, web

Sudenur Çakır
Sudenur Çakır
"Vita somnium breve est."

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Yelpazeli Kadın (1918) Tablo Okuması: Gustav Klimt’in Son Eseri

Yelpazeli Kadın tablosu, zarafeti ve özgünlüğüyle hem sanat tarihine hem de Klimt'in kariyerinde büyük bir önem taşımaktadır.

Dante’nin İlahi Komedyası’nda İnsanlığın Mitolojik ve Manevi Seyahati: Kayboluşun Karanlığı ve Kurtuluşun Işığı

Dante’nin İlahi Komedyası; insanlığın ahlaki seçimlerini sorgulamasına, içsel çatışmalarını aşmasına ve evrensel sorulara yanıt bulmasına rehberlik eder.

Kırmızının Tonlarına Bürünmüş 7 Yabancı Albüm Kapağı

Temalarında kırmızı renginin ön planda olduğu ve gizli anlamlarıyla bizi farklı yolculuklara çıkaran albümleri sizler için derledik.

Editor Picks