Kader ve kaderin kaçınılmazlığı kavramları antik Yunanlılar için büyüleyici bir konseptti. Kehanetlerin, yer yer kapalı anlamlar içerse de ya da yoruma açık olsa da, her zaman bir şekilde gerçekleşme gibi bir huyları olduğuna inanılırdı. Babasına baş kaldırıp onun yerini alan Kronos‘un kaderinde de kendi evlatları tarafından tahttan edilmek vardı. Bu kötü talihten sıyrılmaya çalıştı Kronos ve bu amaç uğrunda kendi yavrularını midesine indirdi. Aldığı önlemler boşunaydı zira en genç çocuğu Zeus, babasını alaşağı etmeyi başarmıştı.
Yunan mitolojisi bu gibi çeşitli hikâyelerle bezelidir ve Kral Oidipus‘un hikâyesi, en ilgi çekici olanlardandır.
Oidipus Efsanesi

Thebai tahtına oturan Labdakos‘un oğlu Laois, Menoeceus‘un kızı ve Creon‘un kardeşi Jocasta ile evlenir. Jocasta bir süre sonra Oidipus’a hamile kalır fakat bu çocuğa bir kehanet biçilmiştir: Kâhine göre Oidipus, babasının katili olacaktır. Olayın önüne geçmek isteyen Jocasta, yeni doğurduğu bebeği bir çobana verip onu öldürmesini emreder. Bebeğe acıyan çoban, kral ve kraliçesinin sözünden çıkmaktan korksa da bebeği öldürmez ve onu başka bir çobana verir. Bu çoban ise Oidipus’u Korint Kralı‘na teslim eder.
Oidipus, Korint Kralı’nın bir evladı olarak büyür fakat bir süre sonra, gelecekte babasını öldüreceğini ve annesi ile evleneceğini öğrenir. Bu kehanetin gerçekleşmesini engellemek için Korint’ten kaçar ve olacaklardan habersiz bir şekilde Thebai’ye doğru yola çıkar.

Oidipus, Thebai’ye giden bir yol ayrımında bir at arabasına denk gelir ve arabadakiler ile tartışmaya başlar. Tartışma gittikçe hiddetlenir ve kavgaya dönüşür. Bu curcunada Oidipus, arabadakileri öldürür. Öldürdüğü kişiler arasında yaşlı bir soylu da vardır.
Yoluna devam eden Oidipus, Thebai’ye bir Sfenks‘in dadandığını görür. Bu yaratık, yoldan geçen herkese bir bilmece sormakta ve bilemeyenleri öldürmektedir fakat Oidipus gelir ve bilmeceyi çözer. Bilmece şöyledir: Gündüz dört ayakla, akşamüstü iki ayakla ve gece üç ayakla yürüyen şey nedir? İnsandır. Doğduğunda emekler, büyüdüğünde iki ayağının üstüne basmayı öğrenir ve yaşlılığında bir baston yardımıyla hayatına devam eder. Doğru cevabın ardından Sfenks kendini öldürür. Sonrasındaysa Oidipus, dul kraliçe Jocasta ile evlenir (Oidipus, ilerde Jocasta’nın aslında hem de annesi olduğunu öğrenecektir). Böylece Thebai’nin yeni kralı olur.
Sophokles’in Trajedisi: Kral Oidipius (Oedipus Rex)

Milattan önce 496 yılında Colonus‘ta doğduğuna ve 406 yılında Atina‘da öldüğüne inanılan Sophokles, Aeschylus (Eshilos) ve Medea‘nın yazarı Euripides ile birlikte, Atina’nın efsanevi üç büyük trajedi yazarlarından biridir. Aeschylus’tan genç ve Euripides’ten yaşlı olduğu için bu iki trajedi yazarıyla da aynı dönemde eserler ürettiği bilinmektedir.
Sophokles’in drama sanatına kattığı belki de en büyük ve önemli yenilik ise sahneye üçüncü bir aktörü dahil etmesiyle meydana gelmiştir. Böylece yazarlar daha dramatik ve kapsamlı olaylar ele almayı başarmış, aynı zamanda da oyunlar daha akıcı ve sağlam bir temele oturtulmuştur.
Katmanlı olay örgüsü ve gittikçe artan gerilimiyle Kral Oidipus oyunu, Sophokles’in kaleme aldığı ve milattan önce 430 ile 426 yılları arasında sahnelettiği eşsiz bir trajedi olarak öne çıkmaktadır. Aristoteles‘in trajediyi kusursuz yapan unsurları belirttiği Poetika adlı eserinin prensiplerine mükemmel bir şekilde uyan bu oyun, kaderinden kaçmaya çalışırken derince bir bataklığa batan bedbaht bir mitolojik kralın hikâyesini anlatmaktadır.
Oyun; Thebai rahibinin şehrin sevilen kralı Oidipus’tan yardım istemesiyle başlar, şehir vebadan kırılmakta ve Oidipus’tan ise şehri bir kez daha kurtarması beklenmektedir. Oidipus bu amaçla Teiresias adlı kâhine başvurur ve kâhin ona Kraliçe Jocasta’nın ilk kocasının, yani merhum Kral Laius’un, katilinin bulunup cezalandırılmasıyla Thebai’nin bu vebadan kurtulacağını dile getirir. Eski kralın katilini bulmaya karar veren Oidipus için işler iyi gitmez zira seneler önce Thebai şehrine gelirken öldürdüğü yaşlı adamın Laius olduğunu öğrenir.

İşlediği tüm suçların lanetiyle ve kehanetin doğru çıkmasıyla cinnet geçiren Oidipus saraya döndüğünde annesi olduğunu bilmeyerek evlendiği Jocasta’nın intihar ettiğini görür. Oidipus ise elbisesindeki broşu söküp gözüne saplayarak kendisini kör eder.
Gözlerinden kanlar akarken Oidipus, Jocasta’nın kardeşi Creon’a kendisini bu şehirden sürmesi için yalvarır. Her ne kadar sürgüne kızları Antigone ve İsmene ile gitmeyi talep etse de bu isteği reddedilir ve Creon, onu hayatının geri kalanı boyunca yalnız başına dolaşmaya mahkûm eder.
Merhum kral Laios’un hem katili hem de evladı olduğundan habersiz bir şekilde bu gizeme gözünü kırpmadan bulaşan Oidipus’un oyun boyunca kendinden emin davrandığına şahit oluruz. Sfenks’in bilmecesini nasıl çözüp şehri kurtardıysa yine aynı şekilde katili bulup şehrin üstündeki bu laneti bir kez daha kaldıracaktır ne de olsa… Oysaki kaderin iplerini kendi eline aldığını sanması onu çoktan kör etmiştir. Kaderi alaşağı eden güçlü bir kral olacakken kaderin kurbanı oluvermiştir.
Bedbaht Kralın Diğer Mitolojik Anlatılardaki Yeri

Çeşitli kaynaklardan edinilen hikâyeleri bir araya getiren Oidipus anlatılarının sözlü bir geleneğe dayanıyor olması olasıdır. Antik Yunan’ın efsanevi ozanı ve yazarı Homeros, hem İlyada‘da hem de Odysseia‘da Oidipus’a değinir:
“…Ve Oidipus’un annesini, güzel Jocasta’yı gördüm. Ne de korkunç bir şey yapmıştı? Kendi oğluyla evlenmişti. Öyle ki bu oğul, babasını (yani Jocasta’nın eşini, Laois’u) öldürmüştü. Ama tanrılar çok geçmeden bu yaşananı tüm insanlığa duyurdu. Oidipus, tanrıların verdiği ceza sebebiyle büyük bir ıstırap içindeydi. Jocasta kederinden kendini astı ve kudretli gardiyan Hades’in yanına gitti.” (Oysseia)
Bir başka efsanevi Yunan şair Hesiodos”un eserlerinde Thebai’ye dadanan Sfenks ile alakalı bir kısım yer almaktadır fakat Oidipus’tan söz edilmez. Ayrıca Hesiodos, yaşlı insandan “üç bacaklı” diye söz eden ilk kişi olması açısından da önemlidir.
Oidipus’un Sanattaki Tezahürleri

Bénigne Gagneraux, Kör Oidipus Çocuklarını Tanrılara Emanet Ediyor (1784)
1784’te yapılan, Fransız ressam Bénigne Gagneraux imzalı bu tablonun ortasında kendini kör etmiş Oidipus’u ve ona sarılan kızları Antigone ve İsmene’yi görmekteyiz. Oidipus, kollarının altındaki kızlarını korumaları için tanrılara yakarır vaziyettedir. Neoklasik dönemin eşsiz bir örneği olan bu resimde, antik Yunan ve Roma sanatından ilham alınmış klasik konseptlerin ve motiflerin hakimiyetine rastlamaktayız. Resmi yaptığı dönemlerde İtalya’da olan Gagneraux’nun Oidipus’un yüzünü çizerken Vatikan’daki Laocoön ve Oğulları heykelinden ilham aldığını söylemek mümkündür.
Jean-Antoine-Théodore Giroust, Oidipus Kolonos’ta (1788)

Bir başka Fransız Neoklasik örnek ise Jean-Antoine-Théodore Giroust tarafından geldi. On yedi yaşındayken Neoklasizm’in öncülerinden olan Joseph-Marie Vien‘in atölyesinde resim çalışmalarına başlayan Giroust’un sanatsal yolculuğu yeni rejimi desteklemediği için Fransız Devrimi ile son buldu. Koyu çizgileriyle, canlı renkleriyle ve mitolojik bir temayı ele alışıyla dikkat çeken Oidipus Kolonos’ta tablosu yine bir matem havasını tasvir etmektedir ve bedbaht kralımızın etrafında oğlu Polineikes ve kızları haricinde kimse bulunmamaktadır. Polineikes, tapınağımsı bir mekanın önünde oturmakta olan babasından şehre geri dönmesini istemektedir çünkü içi intikam ateşi ile yanan diğer kardeşi Eteokles, Thebai’nin kontrolünü ele geçirmiştir. Ayrıca Fransız sanatçı Giroust, bu eseri sayesinde Fransız Kraliyet Akademisi‘ne kabul edilmiştir.
Jean-Auguste-Dominique Ingres, Oidipius ve Sfenks (1827)

Oidipus’un Sfenks ile olan mücadelesi sanatçıları her zaman cezbetmiştir. Bu temada işlenen eserlerin en ikoniklerinden biri ise 1827 yılında tamamlanan Oidipus ve Sfenks adlı tablodur. Neoklasik Fransız ressam Jean-Auguste-Dominique Ingres bu eserinde açık-koyu ton kullanımlarını tablosuna ustaca işlemiştir. Ayrıca bu resim çeşitli detaylarla doludur. Örneğin, bilmeceyi çözemediği için Sfenks’in katlettiği bir adamın kemikleri tablonun alt kısmında yer almaktadır ve sağda ise uzaklardaki Thebai kenti gözükmektedir. Ayrıca Oidipus’un bedeninde kusursuzca oluşturulmuş geometrik şekillere rastlamak mümkündür. Oidipus’un sol kolu, uyluğu ve göğsü bir üçgen oluşturmaktadır.
Francois-Xavier Fabre, Oidipus ve Sfenks (1806)

Ünlü ressam Jacques-Louis David‘in öğrencisi olan Fabre, Oidipus’un Sfenks ile yüzleştiği bu çarpıcı anı ölümsüzleştiren sanatçılar arasında yer almaktadır. Fransız Ressam, Oidipus ile Sfenks’i muazzam bir Neoklasik doğa manzarasında resmetti ve ayrıca Oidipus’a güçlü bir Yunan kahraman tasviri bahşetti. Ingres’in Oidipus’undaki gibi düşünceli düşünceli bakmamaktadır bu sefer bedbaht kralımız. Aksine, kendinden oldukça emindir. İkili, kendilerinden ayrılan odak nedeniyle, doğayla bir bütün olmuşlardır ve Sfenks’in suratında öfkeyle karışık bir hayret ifadesi bulunmaktadır. Parmaklarıyla “üç” yapmasından yola çıkarak, Oidipus belki de bilmeceyi çözdüğü sırada tasvir edilmiş olabilir.
Kaynakça
- “Oedipus“. Encyclopædia Britannica, 5 Kasım 2023.
- “The Oedipus Myth.” The Atlantic, Mayıs 1995.
- Williams, Bethany. “Oedipus Rex: A Detailed Breakdown of the Myth.” The Collector, 5 Kasım 2022.
- “The Oedipus Plays.” Sparknotes.
- “Oedipus in Art.” ad astra per mundum.
- “Oedipus the King.” History Today. 9 Eylül 2019.
- Ingres, Jean-Auguste-Dominique. “Jean-Auguste-Dominique Ingres, Oedipus and the Sphinx.” Jean-Auguste-Dominique Ingres | Oedipus and the Sphinx | NG3290 | National Gallery, London.
- “Oedipus: The Message in the Myth“. Open Learning. 30 Ağustos 2019.
- “Oedipus“. New World Encyclopedia.
- “The Oedipus Trilogy“. CliffsNotes.
- “François-Xavier Fabre, Oedipus and the Sphinx“. Dahesh Museum of Art.
- “The Psychology of the Riddle: Oedipus and the Sphinx“. The Eclectic Light Company, 20 Mayıs 2017.


