İnsanlar tarih boyunca evrene ve kaderlerine dair sorular sordular. Sorularını yanıtlayacak kimse olmadığı için de hikâyeler kurguladılar ve onlara inandılar. Böylece kaos münasip bir kılığa büründü, dünya anlaşılır kılındı ve hayata bir anlam aşılandı. Doğaya, insana ve topluma açıklama getiren bu doğaüstü hikâyelere mit dendi, mitlerin toplamına da mitoloji. Mitolojiler, içine doğdukları toplumun kültürel taşıyıcılığını yaptılar ve evrenle etkileşime geçip ona açıklık getirsin diye bilimin, sanatın, felsefenin yoluna ışık tuttular. Bugün insanlık, hâlâ evrene ve kadere dair yanıtlanması gereken sorular olduğuna inandığı için ellerindeki tüm bu yollarla hikâyeler anlatmaya devam ediyor.
Uzun yıllar önce Arkadyalı insanlar da hikâyeler anlattılar ve bu hikâyelerde bir çoban tanrıdan bahsettiler. Dağlık bir arazide, doğaya bağımlı ve kırsal bir yaşam sürüyorlardı; o yüzden dağları ve tepeleri sorunsuzca aşan keçi bacaklı tanrıları da çobanlık ve avcılık yapıyordu. Otlattıkları hayvanların güvenliğinden endişeleniyor, hayvanların kısırlığıyla dertleniyor ve karınlarını doyurmak için av arıyorlardı. O yüzden tanrıları; çobanları, avcıları ve hayvanları himayesi altına alan bir güçtü. Çoban Tanrı Pan dediler ona ve onu inançlarıyla var ettiler. İnananlar çoktan göç etseler de Tanrı Pan; edebiyatta, sinemada, müzikte, psikolojide, heykelcilikte ve resimlerde yaşamaya devam ediyor.
Pan Tasviri ve Panik Kavramı

Keçi bacaklı Pan; çobanların, avcıların, hayvanların, dağlardaki ormanlarla çayırların ve rustik müziğin tanrısıdır. Gem vurulmamış doğanın gem vurulmamış efendisidir ve doğasından geldiği gibi yaşar. Bedenen insanla keçi arası bir yerdedir. Keçi bacaklarının üstünde insan gövdesi yükselir; kalın bir sakalı, boynuzları, kalkık bir burnu ve sivri kulakları vardır.
Roma mitolojisinde Faunus‘la karşılık bulan Pan; çobanları ve hayvanlarını gözetir, hayvanlara doğurganlık bahşeder. Günleri avlanmak, doğanın dişi perileri olan nemfleri (nymph) kovalamak ve pan flütünü çalıp nemflerle dans etmekle geçer. Gün ortasında şekerleme yapmayı sever; ona uykusunda rahatsızlık vermeye cüret eden, kendi mezarını kazsa yeridir. Genellikle rahat ve şen bir mizacı olan Pan, insanların kalbinde sebepsizce doğan panik korkunun kaynağı olarak da bilinir.

TDK’ye göre panik; ani dehşet duygusu, büyük korku ve topluluğu saran ortak korku anlamlarına gelir. Savaşlarda büyük bir gürültü kopararak panik etkisi yaratan Pan, düşmanı bu özelliğiyle bozguna uğratırdı. Dağlarda, ormanlarda, Pan’ın diyarlarında gezinen canlılar; görünürde bir sebep olmadan içlerinde beliren bu panik korku sebebiyle sağa sola kaçışırlardı.
Pan’ın mirası panik korku, modern psikolojide panik atak ve panik bozukluğu olarak kendini göstermektedir. Panik atak, aniden bastıran yoğun korku nöbetleri olarak tanımlanabilir. Panik bozukluğu ise tekrarlayan panik atakları ve olası ataklara dair daima kaygı duymayı içerir (Türkiye Psikiyatri Derneği). Panik atak geçiren kişiler, bazı zorlayıcı fiziksel belirtilerin yanında çıldırma veya ölüm korkusu da duyabilirler. Pan’ın Yunan mitolojisinde yer alan tek ölümlü tanrı olduğunu bilmek, bu konuda ilginç bir bakış açısı sunabilir.
Yunan ve Roma Mitolojisinde Pan
Ailesi Hakkında Bilinenler

Pan’ın anne babasının kim olduğuna dair farklı hikâyeler bulunur. Homerik İlahiler‘e göre Pan, Dryops‘ın kızı ile Hermes‘in birlikteliğinde hayat bulmuştur. Gürültücü ve neşeli bir bebek olan Pan, doğduğunda da erişkinliğindeki gibi görünmekteydi: Kaba ve sakallı bir yüz, iki boynuz ve keçi ayakları… Bu vahşi ve hayvansı Tanrı’yı gören annesi dehşete düşerek kaçmıştır. Hermes‘in kalbine ise memnuniyet hakimdir, oğlunu sarıp sarmalayarak diğer tanrıların yanına götürür. Tanrılar tarafından memnuniyetle karşılanan Pan, özellikle Dionysos‘un kalbini kazanır.
Pan, zaman zaman Dionysos‘un maiyetinde görülür. Hatta Dionysos’un coşkulu topluluğunda Panlar olduğundan söz edilir ki bunlar, kimi zaman Hermes’in kimi zaman Pan’ın çocukları olarak kabul edilir; bazen de Pan’ın kendisidir.
Keçi Ayaklı Pan, pek çok konuda Dionysos’un izinden gider. Pan’ı konu alan anlatılarda yaygın olarak nemfler kendilerini başka bir şeye dönüştürür ve onun elinden kurtulurlar. Bir başka anlatıda Pan’ın koyun kılığına bürünerek Ay Tanrıçası Selene‘yi baştan çıkardığı görülür. Pan’ın çocuklarının bahsinin geçtiği anlatılar da bulunmaktadır.
Pan ve Echo’nun Kovalamacası

Nemflerin peşine düşmesiyle bilinen Pan, güzel sesli Echo’ya karşı arzu dolu hisler besler. Pan’ın arzusu ne kadar kuvvetli de olsa Echo yüz vermez ona, şehvetli Tanrı’yı reddeder. Öfkesinden küplere binen Pan, bölgedeki çobanların kontrolünü ele geçirerek (bkz. panolepsi) onları vahşi bir şiddete sürükler. Gözü dönmüş vahşiler billur sesli Echo’yu paramparça eder, Echo’dan geriye yalnızca sesi kalır. Ormandaki her söz ve melodi, onun sesinde yankılanır.
Pan ve Echo’nun hikâyesinin başka versiyonları da bulunur. Bunlardan birinde ikilinin Inyks adında bir çocukları olur. Bir başkasında ise Echo Pan’dan kaçmayı, Pan ise onu kovalamayı sürdürür ve günler aktıkça bu böyle süregider.
Pan, Pitys’i Kovalıyor ve Çam Ağacı Motifi Hayat Buluyor
Pan’ın ısrarcı isteklerinin bir başka hedefi olan Pitys, dağları rüzgâr gibi aşarak ondan uzaklara kaçar. Nemfin peşine düşen Pan, karşısında arzusunun nesnesi yerine bir çam ağacı bulur. Çam ağacı Pan için kutsal kabul edilir, Syrniks’i kovalarken de Pan’ın başını çamdan bir taç süsler.
Syrinks, Bataklık Sazlarına Dönüşüyor ve Pan’ın Flütü Ortaya Çıkıyor

Arkadya’nın naiadlarından (tatlı su nemfi) Syrinks, Artemis’in takipçisidir; onun gibi görünür ve cinsellikten sakınmada onun izinden gider. Ne var ki bir gün Pan çıkar karşısına ve nemf için tehlike çanları çalmaya başlar.
Bir koşu tutturan Syrinks, soluğu Ladon’un kumsallarında alır; buradaki kız kardeşlerinin de lütfuyla bedeni bataklık sazlarına dönüşür. Onun peşinden seğirten Pan, umduğunu bulamasa da bulduğunu çok beğenir; esen rüzgarda salınan sazların sesi adeta içini titretir. O da bu sazları toplar ve farklı uzunluktaki kamışları bir araya getirerek bir çalgı yapar. Pan flüt denilen çalgıya o, elde edemediği nemfin adını (syrinx) verir. Syrinx, Pan’ın ayrılmaz bir parçası haline gelirken bataklık sazları da onun sembollerinden biri olarak bilinir.
Apollon ve Pan’ın Müzik Yarışması

Rustik müziğin tanrısı Pan, Ovidius‘a göre kendi müziğiyle öylesine övünür ki bir gün müzik tanrısı Apollon‘a meydan okur. Apollon’un kabul ettiği bu çekişmeye Tmolus hakemlik eder.
İkili tüm hünerlerini sergilediğinde Tmolus; Apollon’un lirinin tatlı ezgilerini, Pan’ın flütünün büyüleyici ama kaba sesine üstün bulur. Başta bu karardan herkes hoşnut olsa da Kral Midas‘ın itirazı vardır, ona göre Pan’ın müziği Apollon’un icra ettiğinden geri kalmamaktadır. Midas’ın kulaklarının bu kadar zevksiz olmasına tahammül edemeyen Apollon, onları bir çift eşek kulağına çevirir. Öykünün farklı versiyonlarında Pan’ın yerini Frigyalı satir Marsyas alır ve kibrinin cezasını oldukça ağır öder.
Pan’ın Ölümü

“Yüce Pan öldü!”
Kara haber, denizci Thamus’u yolculuğunda bularak tüm Romalılara taşındı. İmparator Tiberius‘u kahreden bu haber, halk tarafından da üzüntü ve ağıtlarla karşılandı. Tarihçi Plutarch, ölümlü tek Yunan tanrısının öyküsünü (belki hatalı bir ilişkilendirmeyle) böyle aktarıyor. Üçüncü yüzyılda Kayseryalı piskopos Eusebius ise bu olayı İsa’nın ölümü ve dirilişi ile çok tanrılı inancın tüm iblislerinin öldüğü şeklinde yorumluyor (New World Encyclopedia, 2022).
Pan ölmüş olsa da bugün hâlâ cinselliğin ve büyücülüğün bir gücü olarak Neopaganların ve Vikanların inancında yer alıyor, buna ek olarak Hristiyanların şeytanı imgeleme biçimine yön veriyor. Psikolojide panik hissi ve panik bozukluğu, bu Tanrı’nın adıyla anılıyor. Müzikte, edebiyatta ve sinemada da onun imgesi farklı duyularımızı kuşatarak duygu ve düşüncelerimize nüfuz ediyor. Farklı formlarda yeniden doğan ve bu sebeple hiç eskimeyen Pan; ressamların tuvallerinde de renklerle, dokularla, ışıkla, kompozisyonla ve hayal gücüyle defalarca hayat buluyor.
Resim Sanatında Pan
Ceres ve Pan – Snyders & Rubens (1620)

Saçına buğday başaklarından bir tutam tutturan Ceres, tarım ve bereketin tanrıçasıdır. Tanrıça’ya başında meşe yapraklarından bir taçla Çoban Tanrı Pan eşlik eder. İki ilahî varlık da doğayla ilişkilidir: Ceres, doğanın işlenmiş hâlini temsil ederken Pan, vahşi tarafın vücut bulmuş hâli olarak öne çıkar.
Ceres’in kucağındaki boynuz ve ikiliyi çevreleyen meyveler, bolluk ve bereketi çağrıştırır. Tanrı ve Tanrıça, Rubens‘in fırçasında yaşam bulmuştur. Meyve ve sebzeler ise natürmort resimleriyle bilinen Snyders‘ın eseridir. Ceres ve Pan, iki ustanın birlikte çalıştığı pek çok tablodan yalnızca biridir (Museo Del Prado, 2024).
Kaynakça
Atsma, Aaron J. “Pan.” Theoi. Web.
“Ceres and Pan.” Museo Del Prado, 30 Nisan 2024. Web.
Kapach, Avi. “Pan.” Mythopedia, 21 Mayıs 2023. Web.
“Pan (mythology).” New World Encyclopedia, 18 Kasım 2022. Web.
“Panik.” Güncel Türkçe Sözlük. Web.
“Panik Bozukluğu.” Türkiye Psikiyatri Derneği. Web.
Kapak görseli: commons.wikimedia.org