Mitolojide aşk ve mistik imgeler her daim ön planda olmuştur. Tüm bu karmaşa, güç savaşı ve doğuş anlatılarında en hassas ellerle tutulanlar, cesaretin etrafında küllenmiş aşk mitleridir. Tanrıların aşkı ve rekabeti en can alıcı mitlerin ana temasını oluşturur. Ancak ölümsüzlerin aşklarından daha dramatik ve zor bir senaryo varsa da o kesinlikle ölümlülere aşık olan ölümsüz tanrılar hakkındaki anlatılardır. İki kere doğan, bir ölümlüden dünyaya gelen tanrı Dionysos ve Labirentin sahibesi Prenses Ariadne‘nin destansı anlatısı, bunlardan en önemlisidir. Mitlerde en çok önümüze çıkan sembollerden biri olan labirent imgesini ve bu sembolün tanrısal aşk temasıyla harmanlanmasının sanat eserlerine nasıl yansıdığını keşfedeceğiz.
Şarabın ve İçgüdülerin Tanrısı Dionysos

Şarap tanrısı olmasıyla bilinen Dionysos (Bacchus), ölümlü bir kadın olan Semele ve Zeus’un aşkından doğmuştur. Hera, annesi Semele’nin kanına girerek Zeus’u çıplak gözle görmesine sebep olmuş ve onu öldürdüğü için Zeus, Semele’nin rahminden aldığı bebeği kendi baldırında büyütmüştür. Hem annesi Semele’den hem de annesi ölünce babası Zeus’un baldırından iki kere doğması, ona iki kere doğan lakabını getirmiştir.
Ölümlü bir kadından ölümsüz doğan tek tanrı, diğer tanrılar gibi Olympos‘ta vakit geçirmez. Dünya’nın dört bir yanına sanatı, tiyatroyu, şarabı ve coşkuyu yayması; onu kültürel bir sembol olarak öne çıkarmıştır.
Hayatının ilk zamanlarını Hera’nın gazabından kaçarak geçiren Dionysos, zaman geçtikçe bağımsızlaşmış ve güçlü bir sembol hâline gelmiştir. İnsanların arasına karışmış ve çok benimsenmiş bir figüre sahiptir. Edebiyat, resim sanatı ve heykel gibi pek çok alanda onun figürleriyle karşılaşmak mümkün. Euripides’in Bakkhalar (M.Ö. 405) tragedyası, Dionysos’un annesi Semele’nin üzerine atılan iftiranın intikamını aldığı miti konu edinir. Bu mite göre Dionysos, insanın içgüdüselliğinin vücut bulmuş halini yansıtmaktadır. Dionysos tanrısal bir sıfata sahip olmakla beraber daha çok sıradan insanların Dionysos’u olmuştur.
“Kodmos’un kızı Semele de sevişip Zeus’la
Şanlı Dionysos’u doğurdu o coşkun tanrıyı,
Ölümlü ananın ölümsüz oğlu,
Ama bugün tanrıdır ikisi de.”
Theogonía, Hesiodos

Genellikle kıvırcık saçları ve kafasında asma dallarından bir taçla tasvir edilir. Dionysos betimlemelerinde genellikle uzun saçlı, yakışıklı bir genç veya sakallı, yaşlı bir adam olarak karşımıza çıkıyor. Boğa, üzüm, dans ve müzik gibi ifadeleri ondan ayrı düşünmek mümkün değildir. Hem erkek hem dişiliği içerisinde barındırır; biri diğerini bastırmaz. Keçi ve boğa gibi hayvanlarla ilişkilendirilmiş, ayinlerde bu hayvanların temsiliyle yer bulmuştur.

“Dionysos, kültürün biçimlendirmeye, kalıpların içine koymaya çalıştığı insanın içindeki doğanın tanrısıdır. Unutturulmaya çalışılan özün efendisidir.”
Akgezer, Dionysos Özgürlüğün Şarkısı, s.11.

Dionysoscu Felsefe
Friedrich Nietzsche, Tragedyanın Doğuşu (1872) ve pek çok eserinde, Apollon ve Dionysos diyalektiği üzerinden insanın iki farklı yönünün temsilini yorumlamaktadır. Apollon her ne kadar bireyleşmenin üstün usu olarak dursa da Dionysos bir o kadar varlığın en derin özüne giden yolu temsil etmektedir. Coşkunun ve sanatın kaynağı Dionysosça düşünmeyi öğrenmekten geçmektedir. Bu bakış açısı tutku ve içgüdüyle beslenir. Yaşamın özüne girmeye çabalayan taşkınlık, gerçek ötesi bir avunmayı temsil eder.
Nietzche, Ariadne ve labirentin mitine de birçok kez yorum getirmiştir. Prensesin bir kez yenilgiyi yaşayıp sonrasında tanrısallığa layık görülmesi, Dionysosçu felsefenin temel fikrinin temsilini hikayeleştirmektedir.

Euripides Bakkhalar (1872) (M.Ö. 405) tragedyasında ise Dionysos’un fırtınaları, şimşekleri yaratan öfkeli yanını keşfediyoruz. Sanatı ve şiiri, bu eser oldukça fazla etkilemiştir.
Dionysos’a inanmak ve onun fikriyle bütünleşmek, insanın ruhunu tanrı ile kendinden geçiriyor. İnananlar ruhu ve bedeni arasındaki zincirlerini kırıp ruhunun aleviyle kurtuluşa varıyor. Ölüm ebedi gençlik ve sonsuz saadeti getiriyor, ebediyeti simgeliyordu. Istıraplar ile kavrulan kalp, ezeli saadete kavuşmak için ruhu aşkla temizlemelidir.

Bir inanışa göre insan, yıldırımların ateşiyle yanan titanların küllerinden meydana gelmiştir. Titanlar daha önce Dionysos’un etini yemiş oldukları için, tüm insanlığın içinde tanrısal bir zerre sindirilmiş bulunmaktadır. İnsanoğlunun bünyesinde barındırdığı ikilik ise buradan gelmektedir.

Dionysos Tarafından Kurtarılan Ariadne

Ariadne, labirentin sahibesi ve esas kraliçesi kabul edilmektedir. Girit’in kurucusu Minos’un kızıdır. Kardeşi olan korkunç canavar Minatour‘un öldürülmesine ön ayak olmuştur. Kral Minos, Poseidon‘a kurban etmek için bir boğa ister. Poseidon oldukça göz kamaştıran güzellikte bir boğa gönderir. Minos bu boğaya o kadar hayran kalır ki onu kurban etmekten vazgeçer. Poseidon bu saygısızlık karşısında Kralın eşi Pasiphae’yi boğaya aşık eder ve birlikteliklerinden Minatour dünyaya gelir.
Minatour, yarın insan ve yarı boğa vücuduna sahip bir yaratıktır. Bu yaratık bir labyrinthos içerisine kapatılmış durumdaydı ve her dokuz yılda bir, bir grup insan labirentin içerisinde Minatour’a kurban ediliyordu. Theseus ise bu canavarı öldürüp kahramanlığını babası Kral Egeus’a kanıtlamak niyetindeydi. Bu canavarı yenmek için bilgelik ve gerçekten onu yenecek bir silah gerekiyordu. Theseus yiğit bir kahraman olsa da Ariadne, labirentin sahibesiydi. Ariadne, Theseus’u görür görmez aşık oldu ve onu o labirentten kurtarmak için bir plan yaptı.

Prensesin incecik kırmızı ipi Theseus’un labirentten çıkış yolunu oluşturacak ve çıkışta sevgilisini bekleyen aşık Ariadne ona kavuşabilecekti. Ona çıkması için bir yol sağladı, canavar kardeşini öldürmesi içinde bir silah verdi.
Labirentte canavarı katledip başarıyla çıkan Theseus, Ariadne’yi kaçırdı ve gemiye binip uzaklaştılar. Naxos adasına yanaşan gemiden Prenses ve Theseus bir süre dinlenmek için gemiden indiler. Theseus mürettebatıyla birlikte gemiye binerek prensesi terk etti. Ariadne uyandığında uzaklaşan gemiyi gördüğü an öyle bir çığlık atmıştı ki, bu çığlık tanrıların ve perilerin kalplerini titretecek güce sahipti.

Theseus ise Ariadne’ye yaşattığı bu acıdan sonra babasına verdiği sözü unutarak lanetlenecekti. Theseus yelkenlinin rengi eğer siyahsa kötü haber, beyazsa iyi haber getireceğini önceden planlamıştı. Ancak prens siyah yelkenliyi unutunca, babası Kral Egeus bugünkü Ege denizi sularına kendisini bırakarak intihar etti. Theseus tanrıların gazabına uğradı. Ancak cesur ve sadık prenses tabii ki bu sonu hak etmiyordu. Ariadne, Dionysos’un aşkıyla şereflendirildi ve Olympos’a çıkarıldı.

Ariadne’nin ışıldayan gözlerinin güzelliği Dionysos’u esir almış ve onu kendisine eş olarak seçmesine neden olmuştu. Göğe yükselen prenses de Dionysos’a delilercesine aşık olmuştu. Düğün hediyesi olarak yıldızlardan bir taç alan Ariadne, artık insanların gecelerinde ışıldıyordu.
Dionysos ve Ariadne’nin Thoas, Staphylos, Oinopion ve Peparethos adında dört çocukları oldu. Bu iki aşık, artık ayrılmaz bir güç haline gelerek beraber savaşlara katıldılar. Dionysos için annesi Semele gibi ölümsüz bir kadının aşkı, hikayesinde paralellik yaratıyor. İkili beraber çok fazla kez resmedilmiş ve çok fazla esere konu olmuştur. Nietzsche “Dionysos Dithyrambosları” (1891) adlı şiir kitabında Ariadne için bu muhteşem dizeleri yazmıştır.

Dionysos aynı zamanda tiyatronun koruyucu tanrısıdır. Bu yüzden antik kentlerin yakınlarında mutlaka Dionysos Tapınağı bulunmaktadır. Anadolu‘da kültürü biçimlendirmiş ve Batı’da ise sanatta yeni bir akım başlatmıştır. Her kültürde bambaşka anlatılan ve inanılan mitlere, farklı perspektiflerden yorumlar getirilmiştir.
Ariadne & Dionysos ilişkisi ve Labyrinthos, halk tarafından hayatla aramızdaki ilişki gibi görülerek metafor hâline de getirilmiştir.

“Irmağından altın akan Tmolos’u
Şenlendiren kadınlar!
Kutlayın Dionysos’u
Derin gümbürtülü davullarınızla;
Euhoi sesleriyle çağırın Euhios tanrıyı!
Frigya’dan kopup gelen güzel çığlıklar
Karışsın, sizi dağdan dağa koşturan
Kavalların tatlı seslerine,
O zaman Bakkha sevinç içinde,
Sıçrar, Çayıra giden bir tay gibi
Anasının ardından;
Atılır bir ok gibi ileri.”
Bakkhalar, Euripides
Kaynakça
- Akgezer, Dionysos Özgürlüğün Şarkısı, Yitik Ülke Yayınları,İstanbul, 2018
- Euripides, Bakkhalar, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2010
- Friedrich Nietzsche, Dionysos Dithyrambosları, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2011
- Joseph Campbell, Mitsel İmge, Kabalcı Yayınları, İstanbul, 2022
- Başar, G., Yıldız, E. M., & Başar, E. (2021). Resim Sanatında Antik Yunan Mitolojisi ve Dionysos. International Journal of Social and Humanities Sciences Research web
- Aslan, Hannan, Zeugma Mozaik Müzesindeki Dionysos Betimlemeleri, Gaziantep Üniversitesi Arkeoloji, 2017 web
- Elif AKSOY .Pars (Leopar) Postunun Mitolojik Olarak İncelenmesi ve Anadolu Dokumalarında Kullanımı. Sanat ve Tasarım Dergisi (2021) web
- ŞEREF, Canberk. “Nietzsche: Apolloncu Dionysos Ile Karşılaşınca”. Birey Ve Toplum Sosyal Bilimler Dergisi, c. 9, sy. 2, 2019, ss. 271-92, doi:10.20493/birtop.596385. web
- The Story in Paintings: Ariadne on Naxos, The Eclectic Light Company, 20.01.2024 web
- Bacchus by Caravaggio, Art in Context, 20.01.2024 web
- Titian, Bacchus ve Ariadne tablo okuması, KhanAcademy web
- Rewriting Ariadne: What Is Her Myth?, The Collector, 20.01.2024 web
- Dionysos’un Düğünü, Zeugma Müzesi 20.01.2024 web
- Floor Mosaic Depicting Dionysos’s Discovery of Ariadne on Naxos, Miho Museum web
- Eraslan, Şahnaz. Dionysus and Ariadne in the light of Antiocheia and Zeugma Mosaics, Anatolia Antiqua, s.55. web
- Ariadne, Maicar, 20.01.2024 web


