Tablolarla Mitoloji: Apollon, Su Perisi Defne’ye Âşık Oluyor

Editör:
Mehmet Samet Acar, Ece Günay

Antik dönemleri büyülü kılan, hiç kuşkusuz gerçek dışılığı ve biraz da abartılı hikâyeleri olmuştur. Günümüzde de etkisini koruyan ve hepimizde merak uyandırarak bugünün dünyasını dahi uyarabilen tüm bu olağanüstü anlatılar ve çoklu tanrıların metafizik çerçevesinde neden-sonuç ilişkisini anlamakta bize yardımcı olan kaynaklar, mitolojik anlatılar olagelmiştir.

Mitolojinin insanın merakını dürten ve onları daha çok araştırmaya teşvik eden olağanüstü figürlerle dolu dünyası, miras olarak birçok anlatı bırakmıştır. Mitolojik anlatılar günümüzde gerçek dışı olarak nitelendiriliyor olsa da onları kendi üretimimiz olan sanat eserlerinde, hayatın içine konumlanmış farklı disiplinlerde ve akla gelmeyecek, gözün alıştığı birçok nesnede görebilmek mümkündür.

Mitolojiyi ilgi çekici kılan yönlerinden biri de hem olağanüstü oluşu hem de günlük hayatın içinde bir yerlerde somutluğu yakalayabilmesi olmuştur. Mitolojinin olağanüstü çekiciliğini taşıyan fakat rastgele bir yürüyüşte bile karşılaşabileceğimiz defne ağacının mitolojik öyküsü, pek çok sanatçıya ve dolayısıyla sanat eserine ilham kaynağı olmuştur.

Eros’un Hedefi: Apollon!

Yunan mitolojisi dendiğinde akla ilk gelen tanrı Zeus, tanrıların ve insanların babası olarak anılmaktadır. Geniş soy ağacı ve sahip olduğu güç ile tanınan Zeus’un oğullarından biri, Apollon‘dur.

Zeus’un biricik sadık oğlu Apollon; güneşin, okların, sanatın ve kehanetlerin tanrısıdır. Olimpiyat tanrılarından biri olması sebebiyle oklara karşı büyük bir ilgi ve gelişmiş becerilere sahiptir.

Nicolas Régnier Apollon 1615 1667 Apollon on iki Olympos tanrısından biridir Simgesi yay ve lirdir Olymposun on iki büyük tanrısı ziyafet sofrasının etrafında toplandığında yemeğin en keyifli vaktinde Apollon simgesi olan parlak lirini çıkartır sesiyle tanrı ve tanrıçaları mest eder Zeusun sadık oğlu olarak nitelendirdiği çocuğudur Görünüşüne bakıldığında becerilerinin yanı sıra parlak yüzü kumral bukleleriyle herkesi kendisine çeken bir tanrı olarak tasvir edilir Sırtından ayırmadığı okları çoğu zaman elinde görülen liriyle hem sanata hem savaşa karşı gözle görülür ilgisi kolaylıkla anlaşılır

Bir gün Apollon, dört atının çektiği arabasıyla gökyüzünde süzülürken okunu temizleyen Eros‘la karşılaşır. Karşılaşmaları esnasında Apollon Eros’a, kendisinin daha iyi bir okçu olduğunu söyler ve Eros’un aşkı getiren altın okunu küçümser. Eros intikam yeminleri edecek kadar gücenir bu sözlere ve Apollon’un küçümsediği oklarıyla gerçekleştireceği bir intikam planı kurgular.

Elisabeth Louise Vigee Lebrun Eros 1780 1800 Aşk tanrısı Eros genç yaşının vurgulanması adına çoğu sanat eserinde çocuk olarak tasvir edilmiştir Ufak boyu ve boyuna orantılı minik kanatları vardır Bu çocuksu ve masum bakışlarının yanında altın okuyla hedef aldığı herkesi saf tutkuya ve aşka sürükleyebilmektedir Lakin oklarının tek marifeti aşkı yaymakla sınırlı değildir Erosun altın oklarının yanında kurşun oklarıyla pek çok karşılıksız aşka ve savaşa da sebep olmuştur Hüzün dolu sona mahkum ettiği aşklardan biri de Apollon ve Defne aşkıdır

Eros’un hazırladığı iki oktan biri altın suyuna batırılmıştır, böylece saplandığı kişiye tutku ve sonsuz aşkı verecektir. İkinci ok ise saplandığı kişiyi tutku ve aşktan uzaklaştıracaktır. Eros’un altın okunun hedefi Apollon’un kalbidir.

Peter Paul Rubens Apollon ve Python 1636 1637 Apollon Erosa iddia ettiği gibi iyi bir okçudur bu sebeple okuyla ormanda avlanmayı sever Ormanda avlandığı günlerden birinde Eros gökyüzünde küçük bedeniyle belirir ve elinden düşürmediği altın okuyla Apollonu hedef alır Burada yakaladığı avına ilerleyen Apollonun Erosu fark ettiği an tasvir edilmektedir

Apollon’nun İlk ve Son Aşkı Doğuyor

Apollon’un altın ok sebebiyle sonsuz aşkı besleyeceği kişi ise Nehir Tanrısı Peneus‘un su perisi Defne‘dir.

Eros, altın okuyla Apollon’u sonsuz ve karşılıksız aşka mahkum eder ve Apollon, vazgeçemediği aşkından dolayı Defne’nin peşinden gider fakat Defne bu aşk için Apollon kadar hevesli değildir.

Deverial Defne Yunan Nehir Tanrısı Peneusun su perisi Defne

İki rivayetten ilkine göre; Apollon’un ikizi Artemis gibi Defne de ömür boyu kalbini şehvetten sakınarak bir bakire olarak kalmakta karar kılmış ve kendisini Toprak Ana Gaia‘ya adamıştır. Bir diğer rivayete göre ise Defne, kıyıları ağaçlarla gölgelenen ve ırmağıyla meşhur olan bir ormanda dolaşıp çiçekler toplayarak sakin ve özgür bir yaşam sürmeyi istediği için evlenmek istemez.

Öyle ki Defne, babası Peneus kendisine “Beni torun sahibi etmelisin” dediği vakit, onun boynuna sarılarak “Sevgili babacığım, kadınlık görevlerini bilmeden ve birisinin eşi olmadan bağımsız yaşamama müsaade et” demiştir. Hayatını bağımsızlık üzerine kuran Defne için nihayetinde Apollon’un aşkına karşılık verme ihtimali düşük iken Eros’un nefret aşılayan kurşun oku ile bu aşkın karşılık bulması imkansız hâle gelmiştir.

Defne’nin Apollon’un Aşkına Cevabı

Defne’nin aşka yanaşmayan hâli ve Apollon’un gözünü kör eden tutkusuyla aralarında bir kovalamaca başlar. Defne, Apollon’dan kaçabildiği kadar kaçar fakat Zeus’un biricik oğlu peşini bırakmaz. Sonunda Defne’nin nefesi tükenir; Apollon elini uzatsa onu yakalayabilecek kadar yakındır artık.

Jean Etienne Liotard Apollon ve Defne 1736 Bu tabloda sağ alttaki saçı ve sakalı beyazlarla kaplanmış yaşlı adamın anlatı da sözü geçen akarsulara hükmeden yaşlı babası olduğu düşünülmektedir Bu yüzden yaşlı adamı temsilen kolunun altında bulunan küpten sular akmaktadır

Defne, Apollon’un kendisine olan yakınlığını fark ettiği vakit çaresizlikle kıvranır ve babası Peneus’a seslenerek “Akarsularının ilahi gücü varsa beni yaralayan güzelliği yok et ya da hayatımı yok eden bedeni değiştir” diye yalvarır. Kızının yardımına koşan Peneus, dileğini yerine getirerek Defne’nin bedenini değiştirir ve kızını defne ağacına dönüştürür.

Bir başka rivayete göre ise Defne babasından değil, bakirelik yemini etme sebebi olan Toprak Ana Gaia’dan yardım ister: Gaia onun yalvarışına kulak verir ve isteğini geri çevirmez. Akabinde Defne’nin bastığı toprak onu olduğu yere sabitler. Kabuklaşmaya başlayan göğsü ve kımıldatamadığı ayaklarıyla ağaca dönüştüğünü anlayan Defne, Toprak Ana’ya tekrar seslenir: Meyvelerim ne yensin, ne de içilsin!

Theodoor van Thulden Apollon ve Defne 1636 1638

Apollon âşık olduğu bedenin tekrar kaçmaması için yakalayacağı sırada, sevdiği kızın yani Defne’nin gövdesinden çıkan yaprakları fark ederek şaşkınlık ve hüzün karmaşasıyla dolu bir ifadeyle bakakalır. Bu manzara karşısında kahrolsa da artık elinden bir şey gelmez.

Defne Yaprağının Sembolleşmesi

Apollon, defne ağacına biraz daha yaklaşır ve Defne’nin kalp atışlarını hisseder. Kavuşamadığı aşkını ve ağacını şereflendirmeye karar verir, dudaklarından şu sözler dökülür:

“Defne bundan sonra sen, Apollon’un kutsal ağacı olacaksın. O solmayan ve dökülmeyen yaprakların, başımın çelengi olacak. Değerli kahramanlar, savaşlarda zafere ulaşanlar, hep senin yapraklarınla alınlarını süsleyecekler. Şarkılarda, şiirlerde adımız yan yana geçecek.”

Efronyos Pistoxenos Painter Apollon Çömlek üzerine yapılmış Apollon tasvirinde bir elinde meşhur liri kafasında da defne çelengi bulunmaktadır

Apollon’un sözlerini işiten defne yaprakları onun önünde saygıyla eğilir, selamlarını sunar. Apollon, Defne’nin cevabının ardından yapraklarından alır ve kendine bir taç yapar; bu tacı kafasından bir daha asla çıkarmaz. Bu sebeple Apollon tüm tasvirlerinde kıvırcık buklelerinin üzerine yerleştirdiği taçla görülür. Apollon’un defne tacıkavuşamadığı aşkının hatırası, simgesi olmuştur.

Bu olayın yaşandığı zamandan beri defne, Yunan kültüründe bir zafer sembolü hâline gelmiştir ve Delfi Oyunlarının (Delphi Pythian) galiplerini taçlandırmak için kullanılmıştır. Sonraki dönemlere aktarılan bir gelenekle birlikte defne tacı, birçok güçlü figür tarafından zafer ve yüce gönüllülük sembolü olarak kullanılmıştır. En bilinen örneklerinden biri de tarihin güçlü imparatorlarından biri olan Jül Sezar‘dır (Julius Caesar).

Marcantonio Raimondi Jül Sezar 1500 1534

Apollon’un okları, hastaları iyileştirme kabiliyetiyle donatılmış ve defne yaprakları da o zamandan bugüne kadar ilaç yapımı dahil olmak üzere farklı tedavilerde kullanılmıştır. Böylelikle defne yaprağının sadece zafer ve yaşanamamış aşkın sembolü olmadığı, aynı zamanda tıbbi bir öneme de sahip olduğu görülmektedir.

Apollon ve Defne’nin Sanata Yansıması

Apollon ve Defne – Antonio del Pollaiuolo

Rönesans ressamlarından Antonio del Pollaiuolo, dönemini yansıtan üsluba sanatında yer vermiştir. Antonio resimlerine ilham kaynağı olan konulardan en yoğunu, klasik mitoloji anlatıları olmuştur. Sanatçı, anlatıları sanatıyla birleştirerek tasvirleştirir.

Antonio del Pollaiuolo Apollon ve Defne 1470 1480

Apollon ne yapacağını bilmez bakışları ve çaresizce sevdiceğine dolanan kollarıyla Defne’nin yüzünü incelemektedir. Defne ise Apollon’un çaresizliğine karşın gözlerini aşağıya, koyu toprağa dikmiş vaziyette dönüşümünü tamamlamayı beklemektedir.

Geniş manzara arka planlarının yenilikçi ressamı olan Antonio, Apollon ve Defne tasvirinde de bu yönünü sergilemektedir. Arka planda Defne’nin evlenmeyip özgürce dolaşarak yaşamak istediği orman ve çevresi ağaçlarla gölgelenmiş bir nehir vardır. Bu nehir Defne’nin su perisi olduğu nehirdir ve Apollon, Defne’yi ilk  kez burada görerek âşık olmuştur.

Apollon’un Defne’ye ıstırap getiren aşkının doğduğu nehrin tam karşısında Defne’nin ağaca dönüşen bedeni yer alır. Defne özgürlüğüne ne kadar düşkün olsa da Apollon’un kendisine dokunmasını engellemek için sonsuza kadar tek bir yere kök salmayı kabullenmiş ve kendisini Apollon’u unutturmayacak o nehir manzarasına mahkum etmiştir.

Figürler resmeden Rönesans dönemi sanatçılarının kullandığı açık beyaz ten rengi burada da görülmektedir: Defne ve Apollon resminde beyaz ten renklerinin kullanımı göze çarpar. Defne’nin kök saldığı ve etrafını saran toprak, arka plana kıyasla daha koyu tonlarda tutularak resmin odağından çekilmiştir. Çünkü bu bölge, Defne’nin özgürce dolaşamayacağı fakat köklerini beslemesini sağlayarak yapraklarını canlı tutacağı topraktır.


Kaynakça
  • Apollo and Daphne“. Greeka. Erişim Tarihi: 24.01.2024
  • Apollon cult 1“. Theoi. Erişim Tarihi: 19.01.2024
  • Apollon (Roma)“. Mythopedia. Erişim Tarihi: 19.01.2024
  • Cartwright, M. “Apollo“. World Hıstory Encyclopedıa. Erişim Tarihi: 20.01.2024
  • Kapach, A. “Eros“. Mythopedia. Erişim Tarihi: 20.01.2024
  • Macquire, K. “The greek god apollo“. World Hıstory Encyclopedıa. Erişim Tarihi: 24.01.2024
  • Publıco, D.”Apolo y Dafne“. RedHistoria. Erişim Tarihi: 24.01.2024
  • Staff, M.”Daphne“. Mythhopedia. Erişim Tarihi: 22.01.2024
  • Peter Paul Rubens, Apollo and the Python – wikimedia
  • Apollo and Daphne, Bernini – wikimedia
  • Apollo and Daphne, Pollaiuolo – wikimedia
  • Kylix with Apollo, am of Delphi 8140 – wikimedia
  • Julius Caesar, Marcantonio Raimondi – wikimedia
  • Cylix of Apollo – wikimedia
  • Apollon ve Defne, Jean Etienne Liotard – rijksmuseum

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Küçük Gün Işığım Film İncelemesi: Kabullenmenin Gücü

Kusursuzluk arayışının değil, kendin olmanın kıymetini; sonuca değil, yolculuğa odaklanmanın anlamını keşfedeceğiniz sarsıcı ama iç ısıtan bir aile hikâyesine davetlisiniz.

Joseon’daki İstikrarsızlık: Kral Injo

İstikrarsızlığıyla Kore ulusunun gelişmesinin önünü kapamış bir hükümdar olarak hatırlanan ve günümüzde hala eleştirilen Kral Injo'nun tarihteki yeri.

Sessizliğe Karşı Yazmak: Kadın Yazarların Sansüre Direnişi

Sansür, yalnızca siyasi bir baskı mekanizması değil; aynı zamanda kültürel, ahlaki ve cinsiyet temelli bir sessizleştirme aracıdır.

Hasçelikler and the City: Dijital Bir Ailenin Hikâyesi

Hasçelikler and the City; dijital dünyada temsiliyet, samimiyet ve medya sınırlarını sorgulayan gerçekçi bir aile anlatısıyla izleyicileri içine çekiyor.

Cumhuriyet Aydınları: Behice Boran

İlk kadın sosyolog, ilk kadın siyasi parti genel başkanı, Marksist, yazar ve akademisyen olan Behice Boran; Türk solunun en güçlü temsilcilerinden biri olmuştur.

Tabloları Dinlemek: Édouard Manet

Bazı bakışlar ancak bazı nefeslerle tanımlanıyor. Manet'nin fırçası, Tezer'in nefesi gibi...

Edebiyatta Semtlerin İzleri: Emirgan

İstanbul'un en güzel semtlerinden biri olan Emirgan, şiirlerde de romanlarda da ele alınan bir semt olmuştur.

Natalia Ginzburg: Edebiyatın ve Direnişin Güçlü Sesi

İtalyan yazar Natalia Ginzburg, toplum ve aile temalarını sıklıkla işleyen, döneminin devrimci kimliğini benimsemiş ve bunu da eserlerine yerleştirmeyi uygun bulmuştu.

Notting Hill: Londra’nın En Renkli Yüzü

Notting Hill; renkli sokakları, pazarı ve kültürel dokusuyla Londra’da hem ruhunuza hem gözünüze hitap eden özel bir semttir.

Dostoyevski’nin Rus Edebiyatı Üzerindeki Etkisi

Dostoyevski, Rus edebiyatında sadece bir isim değil aynı zamanda döneminin edebiyat anlayışına da yön veren önemli bir yazardır.

Editor Picks