Jan Van Eyck’ın bu tablosu “Sacra Conversatione (Kutsal Konuşma)” sahnesinin bilinen en eski örneklerindendir. Resmin merkezine baktığımızda Meryem; saflığı ve bakireliği temsil eden beyaz çiçeklerle bezeli, altın ayrıntılar içeren bir dekorun önünde basamaklarla yükseltilmiş bir tahta yerleştirilmiştir. Taht arkası dekorun ihtişamı, şark esintileri içeren ve basamaktan aşağı uzanan halının desenlerinde de devam etmektedir.

Resmin sol tarafında gördüğümüz altın desenli koyu mavi cüppe içerisindeki kişi Aziz Donatian’dır. Elinde üzerinde mumlar olan bir tekerlek tutmaktadır. Bu tekerlek bizi Donatian efsanesine götürür. Efsaneye göre Donatian Tibet Nehri’ne atıldığında, Papa Dionysius üzerinde beş adet mumun olduğu bir tekerlek getirtmiştir. Bu yüzden tekerlek Donatian’ın sürüklendiği yerde durmuştur. Bu panel Bruges’daki St. Donation Kilisesi papazı George Van Der Paele tarafından sipariş edilmiştir. Ayrıca bu kilise Reims Piskoposu St Donatian (Donatien veya Donat)’a adanmıştır.
Resmi sipariş eden Van der Paele sol tarafta dizlerinin üzerinde dua ederken resmedilmiştir. Elinde tuttuğu dua kitabı ve gözlüğü sahneyi bu bağlamda desteklemektedir. Yüzüne, dua sırasında tefekküre dalmış bir ifade hakimdir. Yüzündeki mimik çizgileri ve gölgeler Jan Van Eyck’ın detaylarda başarısını kanıtlar niteliktedir.
Van Der Paele’nin yanında bulunan Aziz George bir eliyle miğferini kaldırıp Meryem’i selamlarken, diğer eliyle Van Der Paele’yi Meryem’e takdim etmektedir. Aziz’in elinde üzerinde kırmızı bir haç bulunan bayrak bulunmaktadır. Hıristiyan inancında İsa ölümünün ardından üçüncü günde dirilmiştir. Bu sahne tasvir edilirken de İsa beyaz kumaş üzerinde kırmızı haç çizili bir bayrağı elinde tutar. Bu sahne İsa’nın ölüme karşı zaferinin tasviridir.
Çocuk İsa’ya baktığımızda bir elinde çiçek demeti, diğer elinde papağan görürüz. Orta Çağ’da papağanların insanları “Ave” diyerek selamladığı inancı vardır. “Ave” Eva kelimesini çağrıştırmaktadır. Çiçekler ise Meryem’in saflığını ve masumiyetini temsil etmektedir. Tahtın iki yanına baktığımızda karşımıza yontulmuş Adem ve Havva figürleri çıkmaktadır. Papağan figürü burada Van der Paele’nin cennete kabul edilmesini vurgulamaktadır.
Van Eyck’ın eserlerini başyapıt kılan özelliklerden biri, detaylara gösterdiği özendir. Tahtın kollarındaki kabartmalara baktığımızda Kabil’in Habil’i öldürme sahnesini ve İbrahim’in İshak’ı kurban edişini görürüz. Tahtın sütunlarında ise bir tarafta Samson’un aslanı öldürme sahnesi yer alırken diğer tarafta Davut’un Golyat zaferi gösterilmiştir.
Böylece resmin sol tarafı İsa’nın çarmıha gerilmesine atıfta bulunurken, sağ tarafındaki ikonografi dirilişine atıfta bulunmaktadır.
Büyük meşe üzerine yağlı boya ile yapılan bu panel ikonografilerde sunulan ayrıntı ve hatlarla; renkleriyle ve çizgilerinin ahengiyle Van Eyck şaheserlerinden biri olarak kabul görür. Bu başyapıt Fransız Devrimi dönemine kadar bulunduğu yerde kalmış ve ziyaretçilerin gözbebeği olmuştur. Tablo; devrim yıllarında Musée du Louvre tarafından satın alınmış ve 1816’da Bruges’a iade edilmiştir.
Domenico Veneziano- Meryem ve Çocuk İsa Azizler Birlikte (Santa Lucia Altar Panosu)

Sacra Conversazione olarak da bilinen bu sahnede Meryem ve Çocuk İsa Azizlerle birlikte resmedilir. Resme eklenecek azizler, betimleme tipleri ve detaylar bu resmin amacına bağlı olarak farklılık gösterir. Bu altar panosu 1445- 47 arasında Santa Lucia de Magnoli Kilisesi ana sunağı için resmedilmiştir. Predella kısmında küçük paneller de bulunmaktaydı ancak bunlar sonradan bölünüp farklı koleksiyonlara aktarılmıştır. Gotik formların kullanıldığı bu eser, altın renkli bir arka planın kullanılmadığı ve yenilikçi ışık efektlerinin uygulandığı bir eserdir.
Resmin merkezine yerleştirilen Meryem ve çocuk İsa’nın yüzlerinin dönük olduğu sol tarafta Aziz Francesco ve Vaftizci Yahya bulunmaktadır. Aziz Francesco bir keşiş elbisesi içerisinde okurken resmedilmiştir. Yırtık giysileri içerisinde Meryem ve Çocuk İsa’yı takdim ederken çizilen Vaftizci Yahya eseri inceleyenlerin ilk bakışta dikkatini çekmektedir. Vaftizci Yahya’nın bu takdimi İncil’de İsa’yı müjdeleme rolünün resimdeki yansımasıdır.
Resmin diğer tarafına geçtiğimizde karşımıza çıkan Piskopos Zenobius ve Azize Lucia Floransa’nın bilinen koruyucularıdır. Panel Floransa’da resmedilmiştir ve resimlerde seçilen azizler için kriterlerden biri de “şehrin koruyucusu” vazifesine vurgu yapılmasıdır. Azize Lucia elinde bir palmiye dalı tutmaktadır. Palmiye dalı Hıristiyan inancında cennet, yeniden diriliş, kurtuluş gibi anlamlarla ilişkilendirilir. Palmiye yaprakları dönem dönem bekaret, doğum ve saflığın sembolü olarak da kullanılmıştır. Burada da tüm bu anlamları karşılayacak biçimde konumlandırılmış olduğu söylenebilir.
Arka planda, mimari kompozisyonda üç portakal ağacının tepe noktası gözümüze çarpmaktadır. Portakal ağacı veya çiçeği masumiyeti, iffeti ve doğurganlığı simgelemektedir. Tam tepe noktasına yerleştirilen bu üç ağaç adeta Meryem’i gölgeleri altına alarak onun bu yönlerini işaret etmektedir.
Resmin yaratıcısı Domenico Veneziano adeta bir ışık ressamıdır. Burada kullandığı tonlar, ışığın dozu ve renklerin birbiriyle sade uyumu bunu kanıtlar niteliktedir.
Giovanni Bellini – Meryem ve Çocuk İsa ile Azizler

Giovanni Bellini renk ve ışıklar şehri olan Venedik’in önemli ressamlarından biriydi. Ününün çoğunu yaptığı dini temalı resimler sayesinde sağlamış olan Giovanni; çoğu günümüze ulaşabilmiş Meryem ve çocuk İsa resimleri çizmiştir. Bunlar arasında en ünlüsü de “San Zaccaria Altarpiece”dir. Bu eser “Kutsal Sohbet” temalı resimlerin en önemlilerinden biri olabilir. Resimde azizler, Meryem ve çocuk İsa hariç; tahtın önüne keman türü bir çalgıyla melek olduğu düşünülen bir figür eklenmiştir. Bu panodaki figürler arasında etkileşim yok denecek kadar azdır. Resme adeta sessiz bir tefekkür hali hakimdir.
Esere yakından baktığımızda sol tarafta turuncu ile mavi cüppesi içerisinde bizi Aziz Petrus karşılar. Bir elinde cennet kapısının anahtarlarını tutarken, diğer elinde kitap tutmaktadır. Aziz Petrus’un yanında elinde zafer şehit palmiyesi olan Azize Katerina vardır. Azize Katerina olduğunu, elini koyduğu çarktan ve elindeki şehit palmiyesinden anlayabiliriz. Kendisine işkence etmek için çivili çarklara bağlandığında, Tanrı’nın araya şimşekler sokarak çarkı yok ettiğine inanılır. Sonrasında ise başı kesilerek şehit edilmiştir. Palmiye dalı bu şehitliğin sembolü olarak kullanılmıştır. Aynı zamanda zafer sembolü olarak da anılmasının sebebi, palmiye dalını Romalıların zafer alaylarında taşımasıdır. Hıristiyan inancında da palmiye dalı, şehitlerin zafer sembolü haline gelmiştir.
Meryem ve çocuk İsa diğer figürlerden yüksekçe bir tahtta tasvir edilmişlerdir. Çocuk İsa’nın kutsama işareti yaptığı görülmektedir. İsa’nın parlaklığı, tahtın mermeri ve Meryem’in beyaz şalı, adeta resmin merkezini aydınlatarak odak noktası haline getirmiştir.
Tahtın arkasında modellenen mimari üç boyutlu olarak sunulmuştur. Yumuşak geçişli tonlar, koyu ve açık sarı geçişler, keskin kırmızılar, merkezdeki mavi renk ve yoğun ışık kullanımı ile bu tablo bize adeta Bellini’nin yeteneğini sergilemektedir.
Tepeden sarkan lambaya baktığımızda, lambanın üst kısmında büyük bir yumurta olduğunu görürüz. Bu elbette rastgele bir seçim değildir. Hıristiyan inancında kabuğu kırılan yumurta İsa’nın dirilişini temsil ederken, yumurtanın kendisi bekareti ve saflığı temsil eder. Ayrıca yumurta kozmik de bir semboldür. Gökyüzü yumurta şeklinde tasvir edilmiş ve yumurtanın da gökyüzü gibi yedi katmandan oluştuğu kabul edilmiştir. Burada da kubbe şeklindeki tasvirin ortasında bizi ortamı aydınlatacak bir lambaya bağlı yumurta karşılar.
Sağ tarafa geçtiğimizde kırmızı cüppe içerisinde Aziz Jerome (Hieronymus)’yi görürüz. Aziz Jerome; kutsal kitabı Latinceye çeviren bilgin bir kişi olduğundan ötürü, kilise babası olarak tasvir edilir. Burada da bu bilginliğin simgesi olarak çevirdiği kitabı okurken resmedilmiştir. Aziz Jerome’nin yanında Azize Lucia bulunmaktadır. Azize Lucia olduğunu bize işaret eden elinde tuttuğu kaptır. Hakkındaki efsanelere göre gözleri ya şehit edilirken oyulmuştur ya da mahkemede ceza olarak geneleve gönderilmesine karar kılındığında, erkeklere çekici gelmemek için gözlerini kendisi kasten oymuştur. Burada elindeki kapta gözlerine bakmaktadır.
Tabloya dışarıdan baktığımızda mermer ve işlemeli bir tak (Taklar, büyük şekillerde olup çiçekler ve rafyalar ile süslenerek genelde kapı girişlerine konulan süslerdir) ile çerçevelendiğini görürüz. Bellini; tablonun kilisenin hangi duvarında olacağını ve ışığı hangi yönden alacağını bildiği için ışığın tabloya düşeceği açılara göre renkleri ve parlaklıkları ayarlamıştır. Işık vurduğunda, tablo izleyiciye adeta bir gerçeklik algısı yaşatmaktadır. Kullanılan tonlara, renklerin uyum ve ahengine baktığımızda Bellini; tahtın önünde elinde çalgısı olan meleğin yaptığı müziği, adeta bize bu armoni ile yaşatmaktadır.
Kaynakça
- Cumming, R. (2008). Sanat (Görsel Rehberler). (Çev., A. Işın ÖNAL, A. Çetinkaya). İstanbul: İnkılâp Kitabevi.
- Gordon, J.(1984). Resim Sanatı. (Çev., A. Durukan), İstanbul: Remzi Kitabevi.
- Kırçiçek, M. (2017). Hıristiyan Tasvir Sanatında Jan Van Eyck, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Danışman: Prof. Dr. Gül Tunçel, Ankara.
- Şentürk, L.V. (2012). Analitik Resim Çözümlemeleri. İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
- Yılmaz, B., “Palmiyenin Sembolik Anlamı ve Antik Dönem Sanatına Yansıması”, Doğudan Batıya 70. Yaşında Serap Yaylalı’ya Sunulan Yazılar, Ed. A. Erön- E. Erdan, 2019, 123- 137.
- Kara, E. (2018). 16. Yüzyıl Venedik Sanatında Mimari Mekan ve Resim İlişkisi. Sanat Dergisi , (31) , 69-79.
- Tükel Uşun, Serap Yüzgüller, Sözden İmgeye Batı Sanatında İkonografi, İstanbul: Hayalperest Yayınevi, 2018.