Susanna Tamaro tarafından yazılan Yüreğinin Götürdüğü Yere Git adlı roman 1994 yılında yayımlandı, bir sene sonra da beyaz perdeye uyarlandı. Kitabın devamı olan Yüreğimin Sesini Dinle ise 2006 yılında yayımlandı. 80 yaşındaki bir anneannenin Amerika’ya giden torunu için hiç gönderilmemiş mektuplardan oluşan bu kitap aslında bize yaşanmışlıkları bazen pişmanlıkla bazen de memnuniyetle aktarıyor, bir ömrün bilançosunu yapıyor adeta. Torununa yazılmış sadece bol öğüt içeren mektuplar olarak bakarsak bu kitaba, çok şey kaybetmiş oluruz inanın. Yazar bu eserinde bizlere aşktan, İtalya’daki o dönemin aile dinamiklerinden, evlilikteki kadının sıkışmış ve yalnızlaşmış rolünden, kuşaklar arası çatışmalardan bahsediyor çünkü. Benim de okurken altını çizdiğim, bazen duygulandığım bazen de duvarı izleyip hayata dair derin sorgulamalara daldığım on beş alıntıyı sizlerle paylaşacağız. Umuyorum ki aynı yerlerin altını çizmişizdir. Alıntılara geçmeden önce çok ufak bir not bırakmak istiyorum sizlere, ne olursa olsun yüreğinizin sesini dinlemekten vazgeçmeyin!

- “İkimiz de aynı ağacın üstünde yaşadık ama öyle değişik mevsimlerde ki!” (s.15)
- “Bir çarpışmayı kazanınca, bütün savaşın kazanıldığı sanılmamalı. Bu bir gençlik yanılgısıydı.” (s.33)
- “Sevgiye tembellik yakışmaz, onu dolu dolu yaşayabilmek için güçlü devinimler gereklidir.” (s.48)
- “Hiçbir çocuk sevgisiz yaşayamaz.” (s.57)
- “Kim bilir neden en basit gerçeklikler anlaması en zor olandır?” (s.59)
- “Ama güçlü olabilmek için insanın kendini sevmesi gerekir, kendini sevebilmek için de insan kendini derinlemesine tanımalı kendi hakkındaki her şeyi, en gizli kabullenmesi en zor şeyleri bilmelidir.” (s.59)
- “Acıdan ölmektense bir hiçten ölmek daha kolaydır, acıya isyan edebilirsin, hiçe hayır.” (s.99)
- “Güçsüz zihinlerin içlerinde bulundukları baskıyı katlanabilir kılmak için uydurulmuş bir yol.” (s.102)
- “Artık çıkış yolunun kalmadığını sandığın bir durumda umutsuzluğun zirveye vardığında, rüzgar hızıyla her şey değişir, altüst olur ve bir andan ötekine geçerken kendini yeni bir yaşantının içinde bulursun.” (s.103)
- “Başımıza gelenler hiçbir zaman nedensiz değildir, her birinin kendi anlamı vardır. Her karşılaşma her küçük olay kendi içinde bir anlam barındırır.” (s.137)
- “İnsanın kendini anlayabilmesi onu kabullenebilme yetisinden, herhangi bir anda yön değiştirebilme becerisinden, kertenkeleler gibi mevsim değişikliklerinde eski deriyi terk edebilmesinden doğar.” (s.137)
- “Var olan tek gerçek ve inanılası öğretmen insanın kendi vicdanıdır.” (s.139)
- “İnsanın kendi iç dünyasına bakmak istemediği zaman bahaneler bulması dünyanın en kolay şeyidir.” (s.138)
- “Ölüler yokluklarıyla değil, daha çok -onlar ve bizler arasında- söylenemeyenler yüzünden acı verirler.” (s.141)
- “Ona göre insan yüreği bir yüzü aydınlıkken bir yüzü karanlık olan yeryüzü gibiydi. (…) Yaşamak, yalnızca bunun bilincine varmak, bunu bilmek ışığın gölgeye yenik düşmemesi için mücadele etmektir.” (s.142-143)
Kaynakça:
Tamaro, Susanna. Yüreğinin Götürdüğü Yere Git. Can Yayınları, 1994