Sürdürülebilir Yaşamın Anahtarı: Veganizm

Editör:
Sibel Sancaklı, Damla Satıroğlu
spot_img

Sürdürülebilir yaşam, gelecek nesillerin yarınını düşünerek Dünya’nın doğal kaynaklarının kullanımını azaltmayı hedefleyen bir yaşam biçimidir. Gezegenin yarınını düşünen her insan “Sürdürülebilir bir yaşam için neler yapılabilir?” sorusunu sormuştur. Bu soruya alınan cevaplar genellikle su tasarrufu yapmak, geri dönüşüme önem göstermek ve hava kirliliğini azaltmaktır. Bu maddelerin hepsi çok önemlidir fakat listenin başında gezegeni kurtarabilecek bir hayalet madde vardır: Veganizm.

Gelecek kuşaklara kullanılan tüm kaynakların dengeli bir şekilde aktarılabilmesi için düşük karbon ayak izi, su tasarrufu, toprak ve arazi kullanımı, enerji tüketimi ve gıda güvenliği gibi nedenlerle veganlık sürdürülebilirlik açısından en önemli faktörlerden biridir.

Su Ayak İzi

europenowjournal.org

Dünya, geçtiğimiz yüzyılda doğal sulak alanlarının yüzde 70’ini kaybetmiştir. Dünya Sağlık Örgütü’nün paylaştığı verilere göre ise her 3 insandan 1’inin güvenli içme suyuna erişimi yoktur. Her yıl hayvancılık sektörü için yetiştirilen ve 83 milyar hayvanın katledilmesi, yaşanan bu su kıtlığının en önemli sebeplerinden biridir. Gün geçtikçe bilinçli tüketicilerin artmasıyla bazı toplumsal konular da gündeme gelmiştir. Su ayak izimiz de bu konulardan biridir.

Basit bir tanımla su ayak izi, bir mal veya hizmet üretmek için harcanan temiz su miktarıdır. Üretilirken temiz su tüketiminin en çok olduğu yiyecek, kırmızı ettir. Her bir kilogram kırmızı et üretiminde ortalama 15,3 ton temiz su harcanır. Bir karşılaştırma yaparak konuyu daha iyi kavrayabiliriz: Dişlerimizi fırçalarken suyu kapatmazsak on litre temiz suyu boşa harcamış oluruz; bir porsiyon kırmızı et üretiminde harcanan su ise bu suyun 465 katıdır. Araştırmacıların sonuçları doğrultusunda söyleyebiliriz ki bitkisel beslenmeyle su ayak izimizi yarı yarıya azaltmak mümkündür.

Arazi ve Doğa Tahribatı

rainforest-alliance.org

1960’lardan günümüze insan nüfusu iki katına çıkarken et tüketimi dört kat artmıştır. Belirli bölgelerde ise hayvancılık faaliyetinde büyük ölçüde artış görülmüştür. Hayvancılık faaliyetinin artması demek, yem ve mahsul ihtiyacının artması demektir. Temmuz 2020’de yayımlanan Proveg International raporuna göre, yaşanabilir arazilerin yüzde 50’si yem yetiştirmek ve hayvan üretimi için; Dünya’daki tarım alanlarının yüzde 80’inden fazlası ise et, süt ve yumurta üretimi için kullanılmaktadır. Ağustos 2013’te Minnesota Üniversitesi Çevre Enstitüsünde yapılan araştırmada da insanların hayvanlar için yetiştirdikleri mahsülleri hayvanları beslemek yerine kendilerinin tüketmesi durumunda bu besinlerin dört milyar insanı daha besleyebileceği ortaya çıkmıştır. Bu araştırma, bugün açlık çeken 900 milyon insanın kat ve kat fazlasını doyurabilecek besin anlamına gelmektedir. Bu araştırma ve sayısal verilere göre; Dünya’nın küçük bir kısmının dünyevi zevkleri sonucunda milyonlarca insan kıtlık çekmektedir. Benzer bir açıklama da 1997 yılında Cornell Üniversitesi bilim insanları tarafından yapılmıştır. Hayvancılık faaliyetlerinin çevreye olan etkilerini araştıran rapora göre; bugün ABD’de hayvanların yemesi için üretilen tahıllar insanların tüketimi için ayrılsaydı yaklaşık 800 milyon kişi beslenmiş olacaktı.

Her yıl yaklaşık üç milyon çocuk yetersiz beslenme sebebiyle hayatını kaybetmektedir. Bunun en bilinen nedenleri ülkelerin sosyoekonomik gelirleri, gelişmişlik düzeyleri ve sağlık sistemleridir. Fakat en az bunlar kadar gıda endüstrisi de sorumludur. Minnesota Üniversitesi Çevre Enstitüsündeki araştırmacılar, mahsüllerdeki kalorinin yüzde 36’sının çiftlik hayvanları tarafından tüketildiğini belirlemiştir. Bu mahsülleri tüketen hayvanları insanlar besin olarak kullandıklarında ise insan vücuduna bu kalorilerin yalnızca yüzde 12’si girebilmektedir. Alınan kalori sayısında 2/3’lik ciddi bir düşüş görülmektedir. Bu veriler, et tüketiminin doğaya olan zararlarının üzerine insan besini olarak da verimli olmadığını gözler önüne sermiştir diyebiliriz.

İklim Krizi

onetreeplanted.org.

Oxford Üniversitesinde yapılan ve 2023 yılında Nature Food dergisinde yayımlanan bir araştırmada, gıda sisteminin çevreye olan etkileri detaylı bir şekilde incelenmiştir. Şimdiye kadar yapılmış en kapsamlı çalışma olan bu araştırma, hayvansal gıda tüketiminin sera gazı emisyonunu ciddi seviyede etkilediğini ortaya koymuştur. Bu bağlamda deodorant ve toplu taşıma önlemlerinin iklim krizine uzun vadede görülebilecek etkileri olsa da günümüzde iklim krizinin önlenemez artışı nedeniyle artık yeterli olmadığını ifade etmek mümkündür. Bireyin ve toplumların beslenme alışkanlıklarını değiştirmesi, hükümetlerin ise sürdürülebilir gıda politakaları uygulamaları gerekmektedir. Araştırma, Dünya’daki biyolojik çeşitlilik kaybını azaltma ve İngiltere’nin 2035 yılına kadar sera gazı emisyonlarını yüzde 78 azaltma hedeflerine ulaşabilmesi için gıda sisteminin değişmesi gerektiğini vurgulamıştır.

Sürdürülebilir Beslenme Mümkün mü?

bengurme.com

Bireysel değişimlerin her ne kadar küçük olduğu düşünülse de büyük değişimlerin yaratılabileceği bilinmektedir. Et tüketiminin tamamen bırakılması, çoğu insan tarafından radikal ve zorlayıcı bir karar olarak görülmektedir. Fakat tabağınızdaki ufak değişimlerle yarının dünyasının kurtarılabileceği unutulmamalıdır. Bir maddeyi hayatınızdan çıkarmak istiyorsanız bunun en kolay yolu onun yerine başka bir madde koymaktır. Bu nedenle et yerine konulabilecek alternatifler araştırılabilir. Et tüketimini sınırlandırmak da doğa için yapılabilecek iyilikler arasında sayılabilir.

İzleme Önerileri

Cowspiracy: Sürdürülebilirliğin Sırrı

2014 yapımı ödüllü Amerikan belgeseli olan Cowspiracy hayvansal tarımın çevre üzerindeki etkilerini anlatıyor. Yapılan açıklamalarla tüm dünyada büyük eleştiriler toplayan belgesel aynı zamanda büyük çevreci grupların neden bu krizi görmezden geldiğini de araştırıyor.

cowspiracy.com

Dominion (2018)

Gizli kameralar ve dronelar kullanılarak modern hayvan tarımının çarpıcı gerçeklerini rahatsız edici ve ağır bir biçimde gözler önüne seren belgesel, insanların hayvanlar üzerindeki egemenliğini sorgulayarak etik bir tartışma yaratıyor. Hayvancılık sektörünün yalnızca sürdürülebilirlik tartışması değil aynı zamanda ahlaki bir tartışma olduğunu anlatan belgesel Joaquin Phoenix, Sia, Kat Von D ve Sadie Sink gibi ünlü isimlerin anlatımıyla destekleniyor.

rottentomatoes.com

How Could Veganism Change the World?

The Economist kanalının hazırladığı kısa belgeselde veganizmin iklim değişikliği üzerindeki olumlu etkileri anlatılıyor. Belgeselde veganizmin, gıda israfını azaltmaktan sağlık maliyetini önlemeye kadar olan etkilerine de değiniliyor.

25 Litre

Yakın gelecekte yaşanması mümkün olan bir su kıtlığı senaryosunu çarpıcı bir şekilde ele alan 25 Litre belgeseli Gökhan Özoğuz‘un anlatımıyla bu karanlık tabloyu aydınlatmanın yollarını arıyor. Belgeselde her ne kadar hayvancılık endüstrisinin etkisi üzerinde durulmasa da beslenme alışkanlıklarının değiştirilmemesi sonucunda bizleri nasıl bir yarının beklediğini anlamış oluyoruz.


Kaynakça

“Sürdürülebilirlik” tvd.org.tr, Web. Erişim 8 Şubat 2025.

“Veganizm: Bilmeniz Gereken Her Şey” Oggusto, Web. Erişim 8 Şubat 2025

“1 in 3 people globally do not have access to safe drinking water- UNICEF, WHO”, who.int Web. Erişim 7 Şubat 2025.

“World Hunger: Almost 700 million people are going worldwide according to new report”, bbc.uk.uk, Web. Erişim 8 Şubat 2025.

“Yediklerimizle İklim Krizi Arasında Ne Tür Bir İlişki Var?”, bbc.com, Web. Erişim 9 Şubat 2025

“New Study: Go Vegan and Hep End World Hunger”, prime.peta.org, Web. Erişim 10 Şubat 2025

“Redefining agricultural yields: from tonnes to people per hectare”, iopscience.iop.org, Web. Erişim 10 Şubat 2025

Kapak görseli: Ricoh. Web.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.