“Geçmiş yok aslında
Gelecek de
Hayal ya da hatıra, biz bütün zamanları
Yaşadığımız zamana çeviriyoruz
Yoksa nasıl yaşardık değil mi?”
Türk Edebiyatı’nın önemli kalemlerinden Şükrü Erbaş; yeni “Yalnızca Çocuklar Uzaklara Bakar” kitabı ile sevenleri ile hasret giderdi. 2021 yılında yine “Kırmızı Kedi” den çıkardığı İnsan Bir Eksik Sözdür isimli kitabından bu yana salt şiir türünde eserlerini yayınlamayan şair; şiir hasreti çeken okurlarını “Yalnızca Çocuklar Uzaklara Bakar” ile uzun bir hüzün yolculuğuna çıkardı.
“Öğretmenimiz tanrıdan korkun dedi
Ama tanrı çocukları neden korkutsun ki”
Şairin yoldaşı Ömür Hanım‘ı bilmeyen yoktur. Eşi Hatice hanımın vefatından sonra şiirlerinde ölüm temasını ve hayat sorgulamalarını daha derin ve daha anlamlı işleyen Erbaş, bu kez adeta bir yaşam filmi gibi hayatı analiz ediyor. Kitap, torunlarının yaşantısını çocuğun gözlerinden izleyen şiirler ve bir şair dedenin yaşam filmindeki sahneleri bizlere yansıtarak çıkardığı dersler ile perçinleniyor. Şöyle sesleniyor Şahgülü’ne, Ömür Hanım’a;
“Ölüm sevilir mi hiç Hatice
Bunu da sen öğrettin bana…”
Kitaptaki anıların, olayların kokusunu almak; rengini görmek mümkün adeta. Yoksulluğun da çocukluğun da ölümün de aslında birbirine ne kadar benzeyen ve ne kadar uzak olduğunu gösteriyor bize.
İşte kitabı okuduğunuzda defalarca okunacak o dizeler;
“İnançlarımız, dünya görüşlerimiz, öfkelerimiz, kimliklerimiz ne olursa olsun, hepimiz de yaşadığımız dünyanın kırık dökük cümleleriyiz.”
***
“İnsan, ismine
Yaptıklarıyla, söyledikleriyle, sustuklarıyla
Kendi varlığından hayat verir kuzum
Yoksa hepimiz
Kötü bir karama defteri olurduk.”
***
“Canımın acısı Emeğim, onurum
Gözümün muradı
Kalk da şu güllere
Karasevda çiçeklerine bir bak
İnsan güzel olunca
Mezarı da böyle
Güzel oluyormuş demek.”
***
“Ben yaşlandım
Kimseyi sevemiyorum
Yaşadığım her şey
Tabuta dönüyor.”
***
“Hayal Hanım, Şahgülüm, Ömür Hanım
Mezarlıkta yalnız ölüler yaşar sanıyordum
Meğer hece taşlarında Yaşayanlar soluk alıyormuş…”
***
“Yazıp duruyorsun ya dünyada ölüm var diye
Ben de sana senin sözlerinle söyleyeyim
Dünyada ölüm var ama sevgi yoksa
Ölüm de olmayacak biliyor musun
Sonsuz bir çürüme düşecek hepimizin payına”
***
“Çok sonra öğreneceksin ki
Öğretmenin ölümün resmini
Çizmemiş tahtaya
Büyümenin resmini, acının resmini
İnsan bunları ancak
İhtiyarlık çağlarında
Yapayalnız öğrenirmiş”
***
“Nasıl bir mucizesin bilsen
Sen değil ben büyüyorum.”
“Beni sevmesen de olur
Seni sevmeme izin ver yeter”
***
“İnsan kendi ruhunu başka hayatların ruhuna tutmadan
hiçbir şey anlayamaz, göremez…”
***
“İnançlarımız, dünya görüşlerimiz, öfkelerimiz, kimliklerimiz ne olursa olsun, hepimiz de yaşadığımız dünyanın kırık dökük cümleleriyiz.”
***
“Ölümden ve yaşamdan bir çarmıhta
Çırpınıp duruyoruz ikimiz de.”
***
“Babam çok dövdü beni
Hem de çocukken, hem de ayna ayna büyürken
Hem de ben onu çok severken.
Babama çok kızdım
Sonra kimseyi sevmedim.”
***
“Birden gökyüzü öldü
Birden bin yaşına girdi
Birden bütün zamanları
Bir gözyaşı damlasının içine sığdırdı”
***
“Biliyor musunuz
Ne biz bir yere gidiyoruz
Ne geçtiğimiz yerler kayboluyor arkamızda
Dönüp geliyoruz ki
O nazlı zamanlar, gamzeli uzaklar
Yataklarımızda, sokaklarımızda
Çatılarımızda bize gülümsüyor..”
***
“Ben sadece sevmeye inanan bir budalayım
Beni kimse sevgisizliğe inandıramaz”
***
” Konuşamam, söze inanmam İnansam da sözlerim yalanmış gibi gelir kendime
Oysa kalbim görür, ağzım görür, parmaklarım görür
Acı çekerim bir de
Sen görmezsin, sana bakarken ağlarım
Yaşlar içimdeki bütün serçeleri
Yaprakları bulutları karıncaları yıkar”
***
“Çocukluk…
Bütün uzaklardan dönüp geldiğimiz.
Büyük ayrılığımız.
Gözyaşı haritamiz.
Büyüme acısı.
Dağılmış evler.
Hatırası kalmamış bir bahçe.
Kırlangıçların getirdiği kimsesiz bir akşam.
Yıkıntılar üstünde gözyaşı damlası bir ay…”
***
“Ama ben
İnsanlar içinde yaşıyorum
Ama ben
Şarkı söylemeyi seviyorum
Ama ben
Çocuklar gülmezse korkuyorum”
***
“Dünya kirpik kirpik çiçek açarken
Babam neden bu kadar siyah.”
“İyi ki yaşadığım her şeyi yaşadım
İyi ki yazdığım her şeyi yazdım
Dünyanın kötülüğünü de
Sevmeyi öğrendim sonunda.”
***
“Yalnızlık bir yakarıştır
Benimle konuşun sessizliğidir
Bana ruhunuzla dokunun kederidir
Beni güzelliğinize katın inceliğidir”
***
“Her şey dünün aynısı
Ne olacaktı ya?
Bilmem.
Bir çocuk bulup
Yaptıklarını yapmalı belki de.”
***
“Biliyor musun
Gecikmiş bir misafiri bekler gibi
Üstelik hiç tanımadığın bir misafir
Ölümü beklemeye başlıyorsun.”
***
“Düşündüm de öğretmenim
Geçmiş yok aslında
Gelecek de
Hayal ve hatıra, biz bütün zamanları
Yaşadığımız zamana çeviriyoruz.”
Erbaş, Şükrü. Yalnızca Çocuklar Uzaklara Bakar – Kırmızıkedi Yayınevi, 3. Baskı