Strega Ödülü Alan Kitaplar

Editör:
Gaye Nur Karabay

Edebiyat, sanat, müzik; bunlar ruhumuzun bir parçasını ortaya koymamıza, insanlara dokunmamıza yardımcı araçlardır. Bazıları müzikle yapar bunu bazıları resimle, heykelle. Bizim gibi yazıyla duygularını ifade edebilenler de kitapları kullanır. Yazarlar, içlerinde bulunan özgün ruhla sayfalara hükmeder. Peki bu başarılı yazarlar hak ettikleri değeri nasıl kazanır? Tıpkı sinemada, müzikte olduğu gibi ödül törenleri düzenlenir. Bu törenler arasında en dikkat çekenlerden biri de Strega Ödülleri‘dir.

Strega Ödülleri Nedir?

Strega Ödülü (İtl. Premio Strega), her yıl İtalya’da yayımlanan kitaplara verilen prestijli bir ödüldür. Goffredo ve Maria Bellonci, her pazar evlerinde İtalya’nın önde gelen yazarlarını bir araya getirmiştir. 1944’te başlayan bu toplantıların katılımcıları, Pazar (Günü) Arkadaşları (Amici Della Domenica) adıyla anılmaya başlanmıştır. 1947’den beri İtalya’nın en önemli edebiyat ödülü olarak bilinmektedir.

Elsa Morante – Arturo’nun Adası (1957)

 “Böylece, yaşam bir gizem olarak kaldı. Ben de kendim için ilk gizemim hâlâ…”

Arturo’nun Adası, Elsa Morante‘nin içindeki sıkıntılı dünyasını, yaralarını, eksikliklerini, korkularını, kaygılarını ve en önemlisi ölüme karşı duyduğu korkuyu Arturo karakterine yansıtmasıyla ortaya çıkardığı eserdir. Bu eserde yazar, hayat görüşünü, edebiyat anlayışını bizlerle paylaşır. Babasız büyüyen Arturo, onun yokluğunu ve içinde yarattığı boşluğu anne-kadın figürü ile kapatmaya çalışır. Bir adada hayatını sürdüren kahramanımız, babasını hayallerinde yaşatır, ona karşı büyük bir hayranlık besler. Düşüncelerinde, babası uzak bir kara parçasında yaşamaktadır ve bu yüzden eve gelememektedir. Ada, Arturo için cennet ve cehhennem arasında kalınmış bir araf gibidir. Onun için bir kurtuluşu ya da umudu simgelemez, yalnızca hayallerinde özgürce yaşamasına yardımcı olur. Bu kitapta Arturo‘nun babası için yarattığı hayal dünyasından gerçek dünyaya geçişini görüyoruz.

Giuseppe Tomasi Di Lampedusa – Leopar (1958)

“”Ben dememiş miydim” diye bağırmak insan doğasındaki en güçlü zevk olduğun­dan, tüm gerçekler ve duygular unutulmuştu. “

Roman, Bourbon Krallığı‘nda yaşayan Prens Fabrizio Salina ve onun ailesini anlatır. Prensin ısrarla bağlı olduğu gelenekleri, mizacı onu diğer soylularla birlikte bir çöküşe sürüklemiştir. Kendisinin ardından gelen kuşak ve bu kuşağın yenilikleri, Salina‘yı hayatı sorgulamaya iter. Bu eserde yazar her ne kadar tarihi konulara girmiş olsa da tarih, eserin genelini oluşturmaz sadece arka planda yer alır. Lampedusa, burjuvazinin yükselişini, aristokratların çöküşünü ve Sicilya’da yaşanan sefaleti kendi dil tekniği ile ustaca anlatmıştır.

Carlo Cassola – Bube’nin Sevgilisi (1960)

“Acıyı tatmayan insanın kalbi kötüdür. Çünkü insan acıyı tattığında, bir daha kimsenin kötülüğünü isteyemez”

Roman, İkinci Dünya Savaşı sonrasında İtalya’da iki gencin aşkını anlatmaktadır. Bir partizan olan Bube, kaybettiği yoldaşlarından birinin kardeşi olan Mara‘ya aşık olur, onunla evlenmek ister ancak siyasi ve toplumsal sorunlar bunu pek de mümkün kılmaz. Mara; kendine has mizacı, özgürlüğüne düşkünlüğü ile karşımıza çıkar. İlk başta pek şımarık ve ilgi görmek isteyen küçük bir kız gibi görünse de Bube hayatına girdikten sonra onun için işler değişir. Nişanlısını kurtarmak için hiç anlamadığı siyaseti öğrenmeye başlar, kendi zevkleri için yaşamayı bırakıp kalbinin peşinden, doğru hissettiği şeyleri yapmaya koşar. Mara‘nın Bube‘ye olan inancı ve sadakatinin kalbinizde büyük yer tutacağına eminiz.

Natalia Ginzburg – Aile Sözlüğü (1963)

“Yanılgıların iki sebebi vardır. Birincisi içimizden geldiği gibi davranmaktan, tedbirsizlikten, budalalıktan ve saflıktan ileri gelir. İkincisi tedbirden, kurnazlıktan, hesaptan ve zekadan doğar.”

Sert, disiplinli bir babaya ve sakin bir anneye sahip Ginzburg, kitabında kendi ailesini yalın bir şekilde anlatıyor. Yazarın kişiliğine, aile yapısına, iç dünyasına yolculuk yapabildiğimiz bu roman, aile yaşamının inceliklerini, yapı taşlarını, ayrıntılarını detaylı bir şekilde inceliyor. Kitapta annesinden, babasından, kardeşlerinden, komşularından ve pek çok kişiden bahsediyor Ginzburg. Bazen karakterler arasında kaybolsanız dahi yine de sizi içine çekmeyi başaran bu yapıta bir şans vermeniz gerekiyor.

Umberto Eco – Gülün Adı (1980)

“İnsan susarak da bir şeyler söyleyebilir.”

Tarihi ve polisiye konulu bu roman, 1327 yılında manastırda öldürülen bir rahibin cinayetinin soruşturulmasını anlatıyor. Ortaçağ Avrupası’nı tam anlamıyla yansıtan Eco, o dönemle ilgili olağanüstü bilgisini kalemine çok iyi bir şekilde yansıtmıştır. Yazarın ilk romanı olmasına rağmen dünyada büyük yankı uyandırmış ve günümüzde bile bu yankı duraklamadan devam etmektedir. Yazarlığın yanında bilim adamlığı, filozof, tarihçi, ortaçağ uzmanı vb. pek çok yönü bulunan Eco, sadece Gülün Adı‘nda değil diğer kitaplarında da bu özelliklerini ustaca kullanmıştır. Eser cinayet ve polisiye romanı olsa da içinde edebiyat, tarih ve gizemin mükemmel harmonisiyle karşılaşacaksınız.

Strega Ödülü‘nü kazanmış diğer eserler:

1947; Ennio Flaiano – Tempo di uccidere

1948; Vincenzo Cardarelli – Villa Tarantola

1949; Giovanni Battista Angioletti – La memoria

1950; Cesare Pavese – La bella estate (Güzel Yaz)

1951; Corrado Alvaro – Quasi una vita

1952; Alberto Moravia – I racconti

1953; Massimo Bontempelli – L’amante fedele

1954; Mario Soldati – Lettere da capri

1955; Giovanni Comisso – Un gatto attraversa la strada

1956; Giorgio Bassani – Cinque storie ferraresi

1957; Elsa Morante – L’isola di Arturo (Arturo’nun Adası)

1958; Dino Buzzati – Sessanta racconti

1959; Giuseppe Tomasi di Lampedusa – Il gattopardo (Leopar)

1960; Carlo Cassola – La ragazza di Bube (Bube’nin Sevgilisi)

1961; Raffaele La Capria – Ferito a morte

1962; Mario Tobino – Il clandestino

1963; Natalia Ginzburg – Lessico famigliare (Aile Sözlüğü)

1964; Giovanni Arpino – L’ombra delle colline

1965; Paolo Volponi- La macchina mondiale

1966; Michele Prisco – Una spirale di nebbia

1967; Anna Maria Ortese – Poveri e semplici

1968; Alberto Bevilacqua – L’occhio del gatto

1969; Lalla Romano – Le parole tra noi leggere

1970; Guido Piovene – Le stelle fredde

1971; Raffaello Brignetti – La spiaggia d’oro

1972; Giuseppe Dessi – Paese d’ombre (Gölgeli Kasaba)

1973; Manlio Cancogni – Allegri, gioventu

1974; Guglielmo Petroni – La morte del fiume

1975; Tommaso Landolfi – A caso

1976; Fausta Cialente – Le quattro ragazze Wieselberg

1977; Fulvio Tomizza – La miglior vita

1978; Ferdinando Camon – Un altare per la madre (Ölümsüzlük Ana İçin Bir Mihrap)

1979; Primo Levi – La chiave a stella

1980; Vittorio Gorresio – La vita ingenua

1981; Umberto Eco – Il nome della rosa (Gülün Adı)

1982; Goffredo Parise – Il sillabario N. 2

1983; Mario Pomilio – Il Natale del 1833

1984; Piero Citati – Tolstoj

1985; Carlo Sgarlon – L’armata dei fiumi perduti

1986; Maria Bellonci – Rinascimento privato

1987; Stanislao Nievo – Le isole del paradiso

1988; Gesualdo Bufolino – Le menzogne della notte

1989; Giuseppe Pontiggia – La grande sera

1990; Sebastiano Vassalli – La chimera

1991; Paolo Volponi- La strada per Roma

1992; Vincenzo Consolo – Nottetempo, casa per casa

1993; Domenico Rea – Ninfa plebea

1994; Giorgio Montefoschi – La casa del padre

1995; Maria Teresa Di Lascia – Passaggio in ombra

1996; Alassandro Barbero – Bella vita e guerre altrui di Mr. Pyle, gentiluomo

1997; Claudio Magris – Microcosmi

1998; Enzo Siciliano – I bei Momenti

1999; Dacia Maraini – Buio (Karanlık)

2000; Ernesto Ferrero – N.

2001; Domenico Starnone – Via gemito

2002; Margaret Mazzantini – Non ti muovere (Sakın Kımıldama)

2003; Melania Mazzucco – Vita (Hayat)

2004; Ugo Riccarelli – Il dolore perfetto

2005; Maurizio Maggiani – Il viaggiatore notturno

2006; Sandro Veronesi – Caos calmo

 2007; Niccolo Ammaniti – Come dio comanda (Tanrı Nasıl İsterse)

2008; Paolo Giordano – La solitudine dei numeri primi (Asal Sayıların Yalnızlığı)

2009; Tiziano Scarpa – Stabat mater

2010; Antonio Pennacchi – Canale Mussolini

2011; Edoardo Nesi – Storia della mia gente

2012; Alessandro Piperno – Inseparabili. Il fuoco amico dei ricordi

2013; Walter Siti – Resistere non serve a niente

2014; Francesco Piccolo – Il desiderio di essere come tutti

2015; Nicola Lagioia – La ferocia

2016; Edoardo Albinati – La scuola cattolica

2017; Paolo Cognetti – Le otto montagne

2018; Helena Janeczek – La chica de la Leica

2019; Antonio Scurati – M. Il figlio del secolo

2020; Sandro Veronesi – Il colibri

2021; Emanuele Trevi – Due vite

2022; Mario Desiati – Spatriati

2023; Ada D’Adamo – Come d’aria

 

Şeymanur Doğan
Şeymanur Doğan
une planète rien qu'à moi une planète sur laquelle je me sentiria moi

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Notting Hill: Londra’nın En Renkli Yüzü

Notting Hill; renkli sokakları, pazarı ve kültürel dokusuyla Londra’da hem ruhunuza hem gözünüze hitap eden özel bir semttir.

Dostoyevski’nin Rus Edebiyatı Üzerindeki Etkisi

Dostoyevski, Rus edebiyatında sadece bir isim değil aynı zamanda döneminin edebiyat anlayışına da yön veren önemli bir yazardır.

Söylenti Radarında Bu Ay: Isaac Winemiller

Isaac Winemiller, sakin melodileri ve içe dönük sözleriyle müzikal yalnızlığı estetik bir deneyime dönüştürüyor. Bu ay Söylenti Radar'ında onunla tanışın!

Morlara Bürünmüş 8 Albüm Kapağı Tasarımı

Mor renginin hâkim olduğu 8 albüm kapağını inceliyoruz.

You Final Sezonu İncelemesi: İyilerin Kazandığı Dünyada Mutlu Bir Son

You, final sezonuyla izleyicilerine veda ederken Joe Goldberg'in hikâyesi sona eriyor.

Nickel Boys Film İncelemesi: Deneysel Sinema ve Tarihin Birleşimi

2025 Oscar Ödülleri'nde ilgi gören Nickel Boys, iki siyahi gencin bir reform okulunda yaşadıklarına odaklanıyor.

Orhan Kemal – Nâzım Hikmet’le 3,5 Yıl | 22 Alıntı

Türk edebiyatının iki büyük ustası Nâzım Hikmet ve Orhan Kemal'in Bursa Cezaevi'nde koğuş arkadaşlığı yaptıkları yıllara ve sonraki mektuplaşmalarına değinen Nâzım Hikmet'le 3,5 Yıl kitabı, Kemal'in kalemiyle çok içten ve etkileyici bir üslupla okurun karşısına çıkıyor.

İskenderiye Kütüphanesi: Efsane ve Gerçek

Efsane ve Gerçeğin ortak noktası, tarihin tozlu raflarına kaldıramadığı bilgi yuvası: İskenderiye Kütüphanesi.

İstanbul Ansiklopedisi Dizi İncelemesi: Kalabalığın Yalnız İnsanları

İstanbul Ansiklopedisi, büyülü İstanbul sokaklarında hem hayat bulmanın hem kaybolmanın öyküsünü anlatıyor.

Söylenti Edebiyat Editörleri Bu Ay Neler Okudu?

Söylenti Edebiyat editörleri olarak her ay neler okuduğumuzu, nelerin altını çizdiğimizi yakından incelediğimiz serimizin nisan ayı listesi ile karşınızdayız!

Editor Picks