Anne Hathaway’i “The Princess Diaries”, “The Devil Wears Prada”, “The Idea Of You” ve daha birçok filmden tanıyoruz. 2000’lerin başından günümüze kadar birçok başarılı işe imza atan Anne Hathaway her daim sıcak gülüşüyle ve samimi tavırlarıyla içimizi ısıtıyor. Sadece sinemasıyla değil aynı zamanda stiliyle de bizi kendine hayran bırakan sanatçının, yıllar içinde değişen stilinde değişmeyen iki ana unsur var: zarafet ve güler yüzü.
Çok yakında “The Devil Wears Prada” ikinci, “The Princess Diaries”de üçüncü filmiyle seyirci karşısına çıkması beklenirken Anne Hathaway’in stil yolculuğuna daha yakından bakalım!
Dönüm Noktalarıyla Birlikte Değişim

Anne Hathaway’i 2000’lerin başından beri ekranlarda görüyoruz. Her karakterinde başka bir kadın olarak karşımıza çıkıyor. Bu karakterlerin Anne Hathaway’in gardırobuna etkisi yadsınamaz. Özellikle “The Princess Diaries” ve “The Devil Wears Prada” dönemlerinde bu etkiyi görmek mümkün.
2000’li Yıllarda Anne Hathaway’in Prenses Stili

Anne Hathaway henüz kariyerinin çok başındayken “The Princess Diaries” ile tüm genç kızlara ilham olmaya başladı. Filmdeki prenses stili filmden sonra da kendisiyle devam etti. Çiçek desenli elbiseler, pastel tonlarla abartıdan uzak ama etkileyici görünüm sundu.
The Devil Wears Prada ile Gelen Moda Dönüşümü

“The Devil Wears Prada”da Andy Sachs olarak karşımıza çıkan Anne, adeta Andy gibi bir dönüşüm geçirerek stil yolculuğunda yeni bir döneme girdi. Hâlâ sade ve şık olmanın yanı sıra stilinde daha cesur seçimlere yöneldi. Prenses dönemindeki pastel tonlardan uzaklaşarak stilinde kırmızı ve siyah gibi ana renkleri kullanmaya başladı. The Devil Wears Prada dönemi için Anne Hathaway’in kabuğunu kırmaya ve asıl stilini bulmaya başladığı dönem diyebiliriz.
Yeni Dönem

Günümüz enerjisiyle kendi karakteristik stili harmanladığı bu yeni dönemde bizlere tekrar ve tekrar ilham oluyor. Temel parçalarla ünlü tasarımları birlikte kullanıyor. Bize şıklıktan ve zarafetten hiçbir şey kaybetmeden eğlenceli gözükebilmenin yollarını gösteriyor.
Genel Tarzı
Anne Hathaway dendiğinde hepimizin aklına zarif gülümsemesi ve doğal görünüşü geliyor. Modanın hızlı değiştiği dönemlerde hem zamanın nabzını tutup hem de zamansız bir stili olması onu tam bir ikon yapıyor. Genellikle sade aksesuarlar kullanarak görünüşünü tamamlıyor. Günlük hayatında nötr renkler tercih ederken kırmızı halıda onu daha canlı renklerle görüyoruz.
Kırmızı Halıda Anne Hathaway

Kırmızı halı stilinde tercihi genelde Versace, Valentino yada Ralph Lauren‘den yana oluyor. Ünlü markaların tasarımları Anne Hathaway’in zarafetiyle yeniden hayat buluyor. Kırmızı halı, Anne Hathaway için adeta bir peri masalına dönüşüyor. Farklı kıyafetleri denemekten çekinmiyor. Bunun eğlenceli olması gerektiğini söylüyor. Eğer onu kırmızı halıda izlerseniz gerçekten eğlendiğini görebilirsiniz.

2022 Valentino Haute Couture defilesinde parlak pembe elbisesiyle hafızalara kazınıyor. ışıltılı pembe elbisesi ve aynı renkte yüksek platform ayakkabılarıyla bize eğlenceli yönünü göstererek oyuna davet ediyor.

2023 Met Gala‘da giydiği Versace elbiseyi eldivenlerle tamamlayarak ikonik bir görünüş veriyor. Daha sonra verdiği bir röportajda bu elbisenin tüm zaman boyunca giydiği elbiseler arasında favorilerinden birisi olduğunu söylüyor.
Sokak Stili

Kırmızı halıda kıyafetlerle oynamayı seven, cüretkar seçimler yapmaktan çekinmeyen Anne Hathaway, sokak stilinde zamansız parçalar tercih ediyor. Onu nötr renkler, minimal aksesuarlarla görüyoruz. Rahat ve şık stilinde bazen küçük oyunlar yaparak daha ilgi çekici hâle getiriyor.
Anne Hathaway stil yolculuğundan çıkarmamız gereken notlar var. Bunlardan ilki gerçek bir gülümseme ve kendinden emin bir duruş seni her zaman yukarı taşır. İkincisi zamanın modasına ayak uydurmak istesen de bunu yaparken kendinden bir şeyler kattığına emin ol. Son olarak farklı parçalar denemekten çekinme ve bunun seni eğlendirmesine izin ver. Zaten asıl olay da bu. Öyle değil mi?
kaynakça: