Spirited Away Film İncelemesi: Ruhların İzinde Kendini Aramak

Editör:
Eyüp Can Gürer
spot_img

Miyazaki’nin 10 yaşındaki kızlar için yaptığını söylediği Spirited Away, her yaştan izleyiciye hitap edecek bir güce sahip. Chihiro’nun büyüme hikâyesi üzerinden modern tüketim çılgınlığından, eski Japon mitlerine, doğa ve insan ilişkisine uzanan temasıyla bizi masalsı bir yolculuğa çıkarıyor Miyazaki. Her izleyişte farklı anlamlar ve detaylar keşfedebileceğiniz Spirited Away, Miyazaki’nin olağanüstü estetik anlatımıyla izleyenlere  unutulmaz bir deneyim sunuyor. Hazırsanız Spirited Away film incelemesine başlayalım.

Dikkat: Bu yazı spoiler içerebilir.

Öteki Dünya’ya Yolculuk

TMDB| Tünel

Gün geceye karıştığında ruhlar buluşur, görkemli ışıklar altında

Ve küçük bir kız başlar kendini aramaya.

Spirited Away, bir yolculuk hikâyesiyle başlar. Chihiro ve ailesi yeni evlerine taşınmak için çıktıkları yolda kestirme bir patikada giderken bir tünelle karşılaşırlar. Bu tünelin sonu, Chihiro ve ailesini bilinmeyen bir dünyaya çıkarır. Terk edilmiş bir şehre benzeyen bu yer, aslında gün batımından sonra insanların ve ruhların karşılaştığı, iki dünyanın sınırlarının bulanıklaştığı bir ara âlemdir. Chihiro korku ve endişe içindedir; bu yeri keşfetmek istemese de anne ve babası meraklarına yenik düşer, etrafı incelemeye başlarlar. Buldukları yemeklere karşı koyamaz ve iştahla yemeye koyulurlar. Bu açgözlülüğün bedelini ise domuza dönüşerek öderler. Artık Chihiro, bu bilinmezliklerle dolu yeni dünyada tek başınadır. Yalnızlığın başladığı yerde büyüme hikâyesi de başlamış olur. Onu kendi hikâyesinin kahramanına dönüştürecek uzun ve zorlu bir yol beklemektedir. Böylelikle Miyazaki, bizi kurduğu masalsı evrenle bir kız çocuğunun büyüme hikâyesine ve kendi yolunu bulma macerasına ortak ediyor.

Mitolojik ve Kültürel İzler

TMDB| Nehir Ruhu

Film, birçok mitolojik ve kültürel öğelerden beslenir fakat Miyazaki, bunu doğrudan sunmak yerine  hikâyenin doğal bir parçası hâline getirir. Bu öğeler, filmin büyülü atmosferinin oluşumundaki kültürel yansımalardır.

Bunlardan ilki, isimlerin önemidir. Yubaba’nın Chihiro’nun adını “Sen” yapması, Japon inançlarında adın ruhu taşıdığı fikrine gönderme yapar. Chihiro’nun kendi adını hatırlaması, kimliğini ve iradesini yeniden kazanmasını simgeler. Aynı zamanda anne babanın domuza dönüşmesi 1980’ler Japonyası’ndaki balon ekonomisi ve tüketim çılgınlığına bir gönderme olarak yorumlanabilir. Miyazaki, kapitalist doyumsuzluğu domuz metaforuyla aktarmıştır.  Filmin ana mekânı olan hamamın da kültürel bir arka planı vardır. Japon kültüründe temizlik, hem fiziksel hem de ruhsal bir eylemdir. Shinto inancında insanlar ve tanrılar kir biriktirir ve bu kir yalnızca suyla yapılan “misogi” veya hamam ritüelleriyle temizlenebilir. Hamam bu inancı yansıtmaktadır. Nehir Tanrısı’nın çamur ve atıklardan temizlendiği sahne Japonya’nın sanayileşme sonrası karşılaştığı çevresel felaketlere bir göndermedir. Aynı zamanda bu hamamda Japon toplumunun kolektif çalışma ahlakını da görmüş oluruz. Herkes bir hiyerarşi içinde çalışmaktadır. Böylece hamam, hem ruhsal bir arınma mekânı hem de toplumun işleyişini yansıtan küçük bir model görevindedir.

No-Face karakteri, çevre faktörüne göre değişen bir varlıktır. Hamamdaki açgözlülük durumunda canavara dönüşmesi ve Zeniba’nın yanında sakinleşmesi, Japon folklorundaki ruh ve çevre ilişkininin somut bir yansımasıdır. Tren yolculuğu ise Japon estetiğindeki “ma”’yı gösterir; Miyazaki izleyicinin filmi sindirmesi, düşünmesi ve uzun bir aksiyondan sonra dinlemesi adına bilinçli sessiz boşluklar bırakır. Bu da filmin en güzel yönlerinden biridir. Miyazaki, filmde yaşanan art arda olaylardan sonra seyirciye rahatlama, bir şeyi kaçırma endişesi duymadan nefes alma fırsatı verir.

Bir yandan Chihiro’nun dönüşüm ve büyüme hikâyesini izlerken bir yandan da Japon kültüründe doğa, tüketim ve çevre bilinci gibi temaların iç içe geçtiği katmanlı bir hikâyeyi deneyimliyoruz. Filmin sevdiğim bir diğer yönü, Miyazaki’nin bu önemli konuları kimsenin sıkılmayacağı şekilde olabildiğince sade, doğal bir biçimde işlemiş olmasıdır. Bu yönüyle film, yediden yetmişe herkeste farklı bir etki bırakıyor.

Karakterler ve Büyüme Yolculuğu

TMBD| No-Face, Chihiro, Zeniba

Hikâyenin başkahramanı Chihiro, başta korkak, ebeveynlerine bağımlı ve nispeten şımarık bir çocukken, bu evrende karşılaştığı zorluklar sayesinde öz güvenli, sabırlı ve daha cesur, bağımsız bir karaktere dönüşür. Filmin en güçlü kısımlarında biri, bu dönüşümün işlenme biçimidir. Chihiro kendi gücünü adım adım kazanır, bilinmezliğe doğru korkarak yürüse de her adımda daha da cesurlaşır. Bu değişim, anne ve babasının domuza dönüşmesiyle başlar. Çaresiz ve tek başına kalan Chihiro, ilk kez kendi başına hareket etmek zorunda kalır. Örneğin, Haku’ya yardım ettiği, Nehir Ruhu’nu çamurdan temizlediği sahnede sorumluluk almayı ve cesareti öğrenir. Başına gelen olaylar karşısında panik olmak yerine çözüm üretmeye yönelir. Chihiro, yolculuğu boyunca  kimliğin, doğanın, şefkatin, disiplininin, otoritenin, arzular gibi temaların temsili birbirinden farklı karakterlerle karşılaşır. Bu karakterler onun büyüme ve olgunlaşma sürecinde büyük rol oynar.

Chihiro’nun bu büyüme yolculuğunda ilk karşılaştığı isimlerden biri Haku’dur. Haku onun yol arkadaşı ve rehberidir. Karşılaştığı zorluklarda Chihiro’ya destek olur ve doğru kararlar almasına yardımcı olur. Bu yardımlaşma ve destek karşılıklıdır. Haku unuttuğu adını, geçmişini ve kimliğini Chihiro sayesinde hatırlar ve kendini yeniden bulur. Aralarında gelişen dostluk, filmin en sıcak, güven veren ve huzurlu hissettiren unsurlarından biridir.

Hamamın sahibi yönetimi elinde tutan Yubaba, güç ve iktidarın sembolüdür. Çalışanlarına karşı sert, kontrolcü olmasına karşın, kendi bebeğine duyduğu düşkünlük ve sevgi onu tek boyutlu bir karakter olmaktan çıkarır. Karakterler tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi, iyi ve kötü ayrımı yapılamayacak kadar karmaşıktır. Hepsinin hem güçlü hem de zayıf yönleri vardır. Zeniba ise Yubaba’nın tam tersi iyi huylu ikizidir. Chihiro’ya yardım eder, merhamet ve şefkatiyle No-Face gibi karakterlerin iyi anlamda dönüşümlerine sebep olur.

No-Face, adından da anlaşılacağı üzere, karakteri olmayan çevresindeki davranış ve duygulara göre şekil değiştiren bir varlıktır. Hamamda canavara dönüşmesi, açgözlülüğün, tüketim çılgınlığının bir yansımasıdır. Zeniba’nın yanında ise sakin ve uysaldır. No-Face, bize insanın etrafındaki kişilere göre nelere dönüşebileceğini, nasıl tepkiler doğurabileceğini anlatan bir karakterdir.

Ruh, Estetik ve Dönüşüm

TMBD| Spirited Away

Ruhlar çekilir, nehir bulur yolunu

Ve insan yeniden  hatırlar kim olduğunu

Filmin Japon kültüründen çokça beslendiğinden söz etmiştik. Shinto inancının temel taşlarından biri de her şeyin bir ruhu olması inancıdır. Bu dünyada cansız hiçbir şey yoktur. Bu düşünce biçimi, Miyazaki’nin filmlerindeki estetiğin oluşumunda da önemli rol oynar. Konuşan kömür toplarından, uçan kâğıt ruhlarına her nesneye bir duygu ve ruh yüklenmiştir. Kurulan bu dünya, sıradan eşyalara bile hayat verir, her hareket izleyicide merak ve heyecan uyandırır. Filmin her karesi adeta bir tablo gibidir. Bu estetik büyü, hikâyeyi daha etkileyici hale getirir. Gündelik yaşantımızda olan küçük, büyük her şeyin anlamlı  ve değerli olduğunu hissettirir. Filmin sonunda Chihiro’ya hediye edilen saç tokası da yaşadıklarını hatırlatacak geçmişle bağ kuracağı somut bir sembol olarak parıldar.

Hikayemizin sonunda Chihiro, kaygılı ve korkak bir çocuktan kararlı, sakin kendini bilen bir karaktere dönüşür. Bu dönüşüm aslında bir hatırlayıştır. Kapitalist düzenin insana unutturduğu değerleri, onu özünden ve doğadan uzaklaştıran tüketim odaklı her şeyi geride bırakıp yeniden kendini bulma yolculuğudur.


Kaynakça:

  • Elgin Horus. “Spirited Away/Ruhların Kaçışı Film İncelemesi.” Wannart, Web  1 Feb. 2021 Accessed 19 Oct 2025
  • Miyazaki, Hayao. “Spirited Away: An Interview with Hayao Miyazaki.” Studio Ghibli Official Interview, 2001. Accessed 19 Oct. 2025
  • Odell, Colin, and Michelle Le Blanc. Studio Ghibli: The Films of Hayao Miyazaki and Isao Takahata. Harpenden: Kamera Books, 2009.
  • ScreenCraft. “Hayao Miyazaki Says ‘Ma’ Is an Essential Storytelling Tool.” ScreenCraft, 2024, Web , Accessed 19 Oct. 2025.
spot_img

1 Yorum

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.