Sanat, insanlık tarihinin kültürünü, ifadesini ve bakışını iletebilmek için önemli bir araç olmuştur. Ressamlar, bu ifade biçimini kendilerine has tarzları ve yaratıcı eserleri ile şekillendiren sanatçılardır. Bu sanatçılardan biri olan Artemisia Gentileschi, 17. yüzyıl İtalyan resminin önde gelen ve kadın varlığının önemini vurgulayan eserleriyle tanınır.
Bu yazıda, Artemisia Gentileschi’nin hayatı, sanatsal evrimi ve etkileyici eserlerini daha yakından görecek, figüratif sanatta kadın gücünü nasıl vurguladığını keşfedeceğiz.

Artemisia Gentileschi Kimdir?
Artemisia Gentileschi 8 Temmuz 1593’te Roma’da doğan, İtalyan Barok döneminin önde gelen sanatçılarından biridir. Sanatçı, kendi gibi ressam olan babası Orazio Gentileschi’nin atölyesinde küçük yaştan itibaren resim yapmaya başladı. Babasının her ne kadar Artemisia üzerinde planları farklı olsa da Artemisia yine de resim yapmaya devam etti.
Mayıs 1611 tarihine gelindiğinde Artemisia, Agostino Tassi tarafından tecavüze uğradı. Tassi, Orazio Gentileschi’nin çalışanlarından biriydi. Tassi, Artemisia’yı bir süre evlilik vaadiyle susturmaya çalıştı. Sonunda Orazio kızına tecavüz edildiğini öğrendiğinde, 1612, mahkemeye dilekçe verdi.
Tassi tecavüz suçlamasını ilk başlarda reddetti ve devamında da Artemisia’ya iftira attı. Bu davanın uzaması geçen sürede Artemisia’yı çok yıprattı. O bu dönemde, hem kadın olmanın hem de kadın sanatçı olmanın zorluklarıyla mücadele etme durumunda bırakıldı.

On yedinci yüzyıl gibi bir dönemde kadınların sanatçı olması alışılmadık ve desteklenmeyen bir durumdu. Kilisenin baskısı, kadınlar üzerinde büyük bir otorite konumundaydı. Bu otorite onlara adeta tek seçenek sunuyordu; bir aile kurmalı ve çocuklarını da bu düşünceye göre yetiştirmelilerdi. Elbette Artemisia ve daha onun gibi nice sanatçı kadınlar bu düşüncenin karşısında kalıyordu. Yine de bir kadın, ressam olacaksa “aile” temalı resimler çizmeliydi.
Artemisia Gentileschi her şeye rağmen tüm bu sanat çevresinde bağımsızlığını ilan etmişti. Öte yandan şu düşünce kabul edilebilir ki babasının çeşitli sosyal çevresi onun tanınırlığını arttırmıştı. Bu çevrede Barok sanatçı Caravaggio da yer alıyordu. Caravaggio, karanlık ve ışık arasındaki güçlü kontrastlarıyla dikkat çekerek anlattığı resmin dramatik özelliklerini yeniden ortaya koydu. Bu benzer tekniklerden Artemisia da yararlandı.
Sanatçı, kadınsı gücü kucaklayan bir teknikle resimler çizdi. İlk çizdiği resimlerden biri olan “Susanna and the Elders” (Susanna ve Büyükleri), İncil’de bulunan bir hikayenin merkezinde yer alır. Bu tablosu; cinsel şiddete karşı, kadın karakterin (Susanna) gücünü tasvir ettiği bilinen en eski eseridir.

Artemisia için resimde ifade önemliydi. O, kullandığı figürleri gerçekçi ve detaylı bir şekilde betimledi.

Özellikle kıyafetlerde kullandığı ince işçilik, resimlerinde dokusal bir ifade yarattı. Caravaggio‘nun resimlerinde kullandığı kontrasttan etkilenen sanatçı, gölgeli ve parlak alanları resminde ustaca kullandı.
Feminist Perspektif ve Kadın Sanatçı Olarak Artemisia
Artemisia Gentileschi dendiğinde, babasından aldığı mirası ile resimlerinde kullandığı teknikten ve içerikten bahsedebilirdik. Lakin kariyeri tam olarak böyle ilerlemediği için onun sanatsal yolunu anlamaya çalışırken biraz daha çaba göstermeliyiz.
17. yüzyıl kadınlar üzerinde; toplumsal cinsiyet rollerinin ve onun sınırlarının net bir şekilde çizildiği, kadınların miras veyahut mülkiyet haklarında kısıtlandırılmaları, din ve kilisenin de etkili olduğu bir dönemdi. Böyle bir dönemde Artemisia‘nın tecavüze uğraması ve ardından gelen davaları onun sanatsal yolunu büyük ölçüde etkiledi. Bu yüzden onu incelerken, bu perspektifi de görmemiz kaçınılmaz.
Artemisia‘nın eserlerini yakından incelediğimizde tasvir ettiği güçlü kadın karakterler, aslında kendinin sanatına yansımasıydı. “Susanna and the Elders” resmini bilerek yaptığını ifade etmek yanlış olmaz. Çünkü Artemisia’nın da tıpkı Susanna gibi başında dikilen iki saldırgan vardı. Bunlardan biri Tassi‘ydi. Bir diğeri de Tassi‘nin arkadaşıydı.
Sanatçının 1612-1613 yılları arasında tamamladığı tablosu “Lucretia“, cinsel saldırıya uğrayan ve bu trajik olaydan dolayı utanan kadınların adeta dili oluyor. Çünkü Artemisia‘nın bu tablosu, adaletsizliği protesto eden ve her ne kadar Susanna gibi tecavüz ve namus konusunu işlese de birçok kişi tarafından daha acı verici bir biçimde işlendiği düşünülüyor.

Artemisia‘nın bu tasvirinde, adeta az sonra intihar edecek gibi görünen Lucretia’yla karşılaşıyoruz. Bu bize ilk bakışta çarpıcı gelse de Lucretia‘nın bu intihar için ardına topladığı sebepler çok fazla. Öldürülmekle tehdit edilip, devamında kölelerinin de ölümüyle tehdit edilen Lucretia’nın tek seçeneği tecavüze boyun eğmekti. Sonrasında hikayesinin örnek alınmaması için kendini göğsünden bıçakladı. Artemisia burada Caravaggio’dan ilham aldığı açık ve koyu renklerin güçlü kontrastını bize gösteriyor.
Judith Beheading Holofernes (Yudit Holofernes’i Katlederken)

Sanatçının en ünlü eseri olan bu tablo, Yahudi olan Judith’in, ülkesini işgal eden Asurlu general Holofernes’in kafasını kestiğini tasvir eder. Bu resimde tüm gerçekçiliği gözler önüne seren Artemisia sonrasında sıkıntı çekse de günümüzde bu tablo, Uffizi Heykelleri ve Resimleri Galerisi’nde sergilenmektedir.
İncil’deki konular bu dönemin sanatçıları için olağan konulardı. Bu çerçevede birleşen sanatçılar aynı temaları elbette ki farklı yorumladılar. Caravaggio’nun Judith’inde (Yudit) odak nokta Holofernes’in acısıyken, Artemisia’nın Judith’inde merkezde bir kadın ve açıkça bir ifade var.


Judith‘in resimde güzel olması bir yana, odaklanmış bir biçimde içerisinde bulunduğu eylem yapılması gereken bir görev aslında onun için. Ve elbette hizmetçi Abra ile işbirliğinde bulunarak bunu gerçekleştiriyor.
Artemisia her resminde olduğu gibi bu resminde de geleneksel kadına biçilmiş sanatsal figürleri reddederek dünyanın varolan “ham fiziksel gerçekçiliğini” bize sunuyor. Çünkü o resimde gerçekçiliği de savunuyor ve kadın figürlerinin erkeklerle eşit bir biçimde tasvir edilmesini istiyor. Belki de o, yaşadığı tecavüzü ve ardından gelen olayları resimlerinde gerçekçiliği savunarak aşmaya çalıştı. Yine de takındığı bu üslup dönemin Floransa’sı için ters düşüyordu. Lakin Artemisia bu tavırdan vazgeçmedi ve kendine ait yeni bir yorum yarattı.
Artemisia kadınları geleneksel tarzın dışına taşıyarak ve onları güçlü bir şekilde tasvir ederek etkileyici bir iz bıraktı. Şimdi onu çağdaş bir sanatçı olarak anıyorsak, kimliği üzerine yaptığı bu arayış yolculuğunun başarılı olmasından kaynaklanıyor ve sanat dünyasının önemli bir sembolü olarak bugün hala saygı görüyor.
Kaynakça
Impallaria, Anna, ve diğerleri. “Judith and Holofernes: Reconstructing the History of a Painting Attributed to Artemisia Gentileschi.” Heritage, c. 2, no. 3, Temmuz 2019, s. 2183–92.
Goncharova, OM. “Anthropology Of Vısual Self-Objectıfıcatıon Of The Paınter (Based On Works By Artemısıa Gentıleschı)” 2020, s. 144-155.


