Söylenti Sanat Dozu’nda Bu Ay: Alice Neel

Soylenti
Soylenti
Söylenti Dergi'deki kurumsal, sponsorlu ve ortak yazarlı yazıların yayınlandığı profil.
spot_img
spot_img

Söylenti Dergi’nin kültür – sanat ekibi editörleri tarafından hazırlanan bu yazı dizisinde her ay yeni bir sanatsal perspektifi keşfediyoruz. Bu ay ekibimiz editörlerinden Canan Avent’in kaleminden; radarımıza takılan isim sosyal realist dışavurumcu eserleriyle tanınan Alice Neel.

Alice Neel, 1940’larda dairesinde. Fotoğraf: Sam Brody

“Resim yapsam da yapmasam da, insanlığa karşı, karşı konulamaz bir ilgim var. Çalışmadığımda bile insanları analiz ediyorum.” 

Alice Neel, yirminci yüzyılın en büyük Amerikan ressamlarından biri ve kadın sanatçılar arasında bir öncü olarak kabul edilir. Amerika’da en büyük sanatçılardan biri olarak geniş çapta tanınsa bile sanatçı Avrupa’da fark edilişi daha geç olmuştur. 1900 yılında katı bir orta sınıf ailede Philadelphia yakınlarında doğan sanatçının ailesi onun sanatçı olma kararını desteklemese de, o Philadelphia Kadın Tasarım Okulu’nda eğitim gördü. Sanatçı burada verilen İzlenimcilik eğitimini ‘Ben çimlerde oturup piknik yapılabilen bir hayatla karşılaşmadım.’ diyerek reddetmiştir.

Neel’in tüm hayatı ve çalışması, tüm insanlığa olan ilgiyle doluydu. O ister emekçilerin, yoksulların kötü durumu, ister kadınların klişelerden özgürlüğü, erotizm, eşcinsel hakları dahil cinsiyet ayrımcılığı ve siyahilere ve göçmenlere karşı ırkçılık olsun her zaman bireyin toplumun önündeki kabulü için çabaladı. Güçlü bir sosyal vicdana sahip bir ressam olarak hiçbir zaman geleneklerle kısıtlanmadı. Toplumsal ayrımcılığa maruz kalanlara ve bu ayrımcılığa karşı mücadele edenlere duyarlıydı. Hayatı boyunca engelleri yıkmak için uğraştı, kadınların bağımsızlıklarını ifade etme ve bedenleriyle gurur duyma özgürlüğünü vurguladı.

Aldığı tüm uyarılara rağmen, Neel özgür ruha sahip bir uyumsuzdu. 1925’te Kübalı bir sanat öğrencisiyle evlendi ve 1926’da bir kız çocuğu dünyaya getirdi. Bebek ertesi yıl difteriden öldü ve 1928’de ikinci kızı doğdu. Evliliğindeki zorluklardan ve kayıplarından bunalan kocası, kızını Küba’ya götürmüştü. Neel, bir intihar girişiminden sonra bir yıl süreyle hastanede kaldı. Bu üzücü deneyim derin bir duygusal yara bıraktı. Neel’in bu yıllar arasında tekrarlanan travmaları döneminde yarattığı ilk çalışmaları, kariyerinin geri kalanında izleyeceği temaları oluşturması açısından önemlidir. Ayrıca nesnesini aile hayatı alanına yerleştirmesi onun Avrupa ve Amerikan modernist geleneklerinin üslup dağarcığına karşı olan ustalığını da göstermektedir. Neel’in 1920’lerin sonlarında Amerikan sanatına katkısı, işlevsel olmayan ailelere, bir çocuğun ölümüne, Avrupa resminde benzerleri olan ancak Amerika Birleşik Devletleri’ndeki modernist resimde nadiren ele alınan deliliğe cesurca dikkat etmesinde yatıyor (Allara, 1998).

‘‘Bir tuvalin önüne oturduğum an mutluydum. Çünkü bu başka bir dünyaydı ve içinde istediğimi yapabilirdim.’’

1940’ların ve 1950’lerin avangard sanatçıları betimlemelerden vazgeçerek soyutlamalara yöneldiğinde, Neel de insan vücuduna yönelik kendine özgü yaklaşımını geliştirdi ve figüratif ressam olarak kariyerine devam etti. Manzara ve natürmort eserleri de olan Alice Neel, özel hayatından ve hafızasından çalışarak ailesinin, arkadaşlarının, sanat dünyasındaki meslektaşlarının, yazarların, şairlerin, sanatçıların, aktörlerin, aktivistlerin ve daha fazlasının cüretkar ve dışavurumsal portrelerini yarattı.

Alice Neel, “Andy Warhol” (1970). (Whitney Museum of American Art, New York)

Neredeyse öldürülmesinden sadece aylar sonra, sanatçı Andy Warhol’u gömleğini çıkarmaya ikna etti. Belden yukarısı çıplak, göğsünde yaralar olan, gözleri kapalı Warhol, kırılganlık ve bir tür sanatsal azizlik, gey (modern) bir hava yaymakta. Warhol, New York’un hem sanatının konusunda hem de görünüşünde açıkça eşcinsel olan ilk avangart sanatçısıydı. Neel’in portresi, Stonewall’dan, Amerika’da gey özgürlüğünü başlatan Greenwich Village barındaki ayaklanmadan bir yıl sonra yapıldı ve tablo, Warhol’un bu dönüm noktasına kişisel katkılarının öneminin bir beyanı olarak kabul edilebilir (Allara, s.376).

Sanatçı hiçbir zaman modaya veya avangard akımlara ayak uymaya çalışmadı. Avrupa ve İskandinavya’nın dışavurumcularına ve İspanyol resminin daha karanlık sanatlarına sempati duyan Alice Neel’in tarzı ve yaklaşımı, belirgin bir şekilde kendisine aitti.  Açık sözlü, samimi ve yer yer esprili olan resimleri, siyasi ve sosyal meseleleri açık ve sessiz bir şekilde ele alır. Neel’in etrafındakileri şaşmaz bir doğruluk, dürüstlük ve şefkatle tasvir etme yeteneği, tuvallerinde kendini göstermektedir. Kendisine “ruh koleksiyoncusu” diyen Neel, yalnızca bireyin hakikatini yakalamasıyla değil, aynı zamanda yaşadığı dönemi yansıtmasıyla da dikkatleri toplamıştır.

Batı sanatında çıplak kadını temsil etme geleneği, pasif, savunmasız, anonim, zamansız, yaşlanmayan, erkek bakışının özlü nesnesi olan “Kadın” için klasik görsel işaret işlevi görmüştür. Gill Saunders’ın işaret ettiği gibi: “Tarih boyunca çıplak kadın imajı, erkeklerin kendi cinselliklerinin ifadesi olarak kullanılmak üzere kadınların deneyiminden arındırıldı.”(Saunders, The Nude, s.117). Neel’in çıplak kadınları, en temelde kadının çıplak oluşunu erkek bakışının bilinçli ve farkında olarak yeniden yorumlayarak bu geleneği tersine çevirir, onunla çelişir ve hicveder. Kadın temsillerinde öznelerinin bireyselliğine ve bu sebebple biricikliğine odaklanır; cesur ve acımasız bir dürüstlükle resmederek onları onurlandırır. Batı sanat tarihinde kadınların çoğunlukla Meryem gibi bir ilham nesnesi halinde resmedilmesine bir tepki olarak Neel kadınları hayatlarının ve deneyimlerinin sakınılan hatta saklanan yönleriyle resmeder.

Neel, Otoportresi ile resmi, 1980

“Kadın gibi” ama “kadının yapması gereken bir resim gibi değil,” ayrımı Alice Neel’in sanatını yerinde bir şekilde karakterize eder. Resimlerinde dışavurumcu bir çizgi ve renk kullanımı, psikolojik zeka ve duygusal yoğunluk bulunur. Çalışmalarında, erkeklerin nesneleştirmesinden ve bakışlarının moral bozucu etkilerinin farkında olduklarını gösteren bir kadın bakışının tasviri yer alır. Bu açıdan çalışmaları, erkek öncüllerinin geleneksel ve nesnelleştirilmiş çıplak kadın tasvirlerine meydan okur adeta.

1960’larda modern feminist hareketin ortaya çıkışı, başlangıçta sivil haklar için ve Vietnam Savaşı’na karşı kitlesel gösterilere bir yan sinyal gibi göründü. Yine de, kadınlar için artan fırsat eşitliği çığlığının göz ardı edilemeyeceği ortaya çıktı. Hareketin artan nabzını büyük ölçüde, 1970 tarihli ‘Cinsel Politika’ adlı kitabı feminizm için bir kutsal kitap işlevi gören Kate Millett’e borçluydu. Time dergisi, Ağustos 1970’teki kapağı için feminist protestonun kişileştirilmesini aradığında Millett’te karar kıldı. Ancak Millett, hiç kimse için bu amacın özlemlerini somutlaştıracak kişi olmak istemediğinden seçimden memnun değildi. Sonuç olarak, Alice Neel ondan poz vermesini istediğinde reddettiğinde sanatçı bunun yerine Millett’in fotoğraflarını kullandı.

Kate Millett, 1970 https://content.time.com/time/covers/0,16641,19700831,00.html

Dinamik renk ve çizgi kullanımı, modelin bir benzerliğinden ziyade konusuna psikolojik bir ağırlık vererek, modelin iç duygusal yaşamını yakaladı. Neel ve modelleri bu resimlere her türlü duygularını aktardılar, onları heyecan verici kılan da bu. Neel’in 1950’lerde bir Harlem sokağında tanıştığı bir çocuğun resim serisinden biri olan “Georgie Arce No. 2″sindeki modeli olan Georgie poz vermeyi severdi ve bir şeyleri değiştirmeye bayılırdı. Burada bir mutfak sandalyesinin köşesine tünemiş, sanki poz vermekten bıkmış ve öne atılmaya hazırmış gibi. Sağ eli plastik bir bıçağı tutuyor. Yüzünde incinmiş, şüpheci, muhtemelen hüsrana uğramış bir ifade var.

Alice Neel, “Georgie Arce No. 2” (1955). (Lonti Ebers Koleksiyonu)

Linda Nochlin, feminist yaklaşımı alanını kalıcı olarak değiştiren ünlü bir sanat tarihçisiydi. Ocak 1971’de çığır açan makalesi, “Neden Büyük Kadın Sanatçılar Olmadı? hem sanat tarihi hem de sanat dünyası çevrelerinde onurlu bir yer kazandı.

“Linda Nochlin ve Daisy,” 1973.

Alice Neel, Jackie Curtis ve Ritta Redd, 1970. The Cleveland Museum of Art

Kaynakça:

Neel, Alice. ”Puerto Rico Libre!” Columbia Journal of American Studies Web.
Volume 9, Fall 2009 20.01.2023

https://www.washingtonpost.com/entertainment/museums/alice-neel-retrospective-the-met/2021/03/25/aa4a860a-8c1a-11eb-a6bd-0eb91c03305a_story.html

marinatimes.com/alice-neel-people-come-first

Gill Saunders, The Nude (New York: Harper & Row, 1989), 117.

aliceneel.com/search-works/

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.