On parmağında on marifet olan bir sanatçı mı keşfetmek istiyorsunuz? O zaman doğru yerdesiniz çünkü Tate McRae son zamanlarda bu tanıma uyan en iyi sanatçılardan biri.
Söylenti Radar serimizde bu ay; hem şarkı sözü yazarlığıyla, hem kendine has dans koreografisiyle hem de günümüzün Britney Spears‘ı edasıyla sahnelerde bol bol gördüğümüz Tate McRae sizlerle!

Bir Yıldızın Doğuşu: Tate McRae
Tate McRae, tam adıyla Tate Rosner McRae, 1 Temmuz 2003 tarihinde Alberta eyaletinin Calgary şehrinde, İskoç asıllı Kanadalı bir baba ve Alman bir annenin kızı olarak dünyaya geldi. 2007 yılında dört yaşındayken babasının işi sebebiyle ailesiyle birlikte Umman’a taşınmasının ardından burada annesi tarafından dans dersleri almaya başladı ve dans kariyerinin de adımlarını attı. McRae, Umman’da üç yıl yaşadı. Umman’da bulunduğu süre boyunca The American International School Muscat (Umman’da Amerika’nın müfredatına sahip bir lise) okuluna devam etti. Annesinden aldığı dans derslerini ciddiye alan McRae, altı yaşında eğlence amaçlı olsa da profesyonel dans eğitimine başladı. Sekiz yaşında Calgary’ye döndükten sonra dans eğitimine daha yoğun bir şekilde devam etti ve Drewitz Dance Productions (Dans stüdyosu) ile yarışmalara katıldı. On bir yaşından itibaren annesinin sahibi olduğu dans şirketi YYC Dance Project’te tüm dans stillerinde eğitim almaya başladı ve Alberta Ballet Company’nin eğitim okulu olan School of Alberta Ballet’te bale eğitimi aldı. Umman’dan dönüşünden sonra Kanada’da eğitimine devam etti ancak “yoğun programı” nedeniyle 2022 yılında çevrimiçi olarak liseden mezun oldu.
Dans Eğitimin Sırrı Nereden Geliyor?
Küçük yaştan beri annesinin de yardımlarıyla dans tutkusuna sahip olan McRae, 2011 yılında rekabetçi dansa başladı ve 2013’te New York’ta düzenlenen Dance Awards’da “Çocuklar En İyi Kadın Dansçı” ödülünü kazandı. Kazındığı ödülle ön plana çıkan McRae, Amerikan dans üreticisi Capezio‘nun marka elçisi oldu. Ardından New York City Dance Alliance‘ın 2014 Ulusal Galası‘nda finalist oldu.
2016 yılının Nisan ayında McRae, DancerPalooza topluluğunun bir parçası olarak bir zamanların en ünlü programlarından biri olan The Ellen DeGeneres Show’da sahne aldı. Haziran 2016’da ise, Amerikan televizyon programı So You Think You Can Dance‘ın on üçüncü sezonuna katıldı. Yarışmada, programın tarihindeki diğer Kanadalı dansçılardan daha ileriye giderek final bölümünde üçüncü oldu. Ekim 2016’da The Ellen DeGeneres Show’da Jump Dance Convention grubunun bir parçası olarak tekrar sahne aldı.
Tate McRae‘nin on üç yaşındayken kayda aldığı dans koreografisinden bir parça izlemek isterseniz:
Tarih 2017’nin Kasım ayını gösterdiğinde ise McRae, Demi Lovato‘nun “Tell Me You Love Me” şarkısında dans ettikten sonra, Lovato tarafından American Music Awards’daki performanslar için Lovato’nun dansçılarıyla prova yapmaya davet edildi. Ardından Las Vegas’ta düzenlenen 2018 Dance Awards’da üçüncü kez “En İyi Kadın Dansçı” ödülünü kazandı, bu kez “Genç” kategorisinde, böylece yarışma tarihindeki çocuk dansçılardan genç kadar tüm kategorilerde ödül kazanan ilk dansçı oldu. Nisan 2018’de ise Amerikan rock grubu Nothing More’un “Just Say When” şarkısının müzik videosunda koreografisiyle göz kamaştırdı.
Müzik Dünyasına İlk Adımları
McRae 2017 yılında, kendi odasında yazdığı ve kaydettiği orijinal şarkıları yayımlamaya odaklanan “Create With Tate” adlı bir video serisi başlattı ve böylece müzik dünyasına ilk adımını atmış oldu. Genç ve başarılı sanatçımız henüz daha on dört yaşındayken yazdığı serinin ilk şarkısı “One Day”i yüklediğinde, otuz yedi milyondan fazla izlenme elde etti ve bu da onun şarkısını bağımsız bir tekli olarak yayımlamaya olanak sağladı.
2017 yılından 2019’a kadar McRae, “Create With Tate” serisinin bir parçası olarak bağımsız tekliler yüklemeye ve yayımlamaya devam etti. Öne çıkan şarkıları arasında YouTube’da 40 milyondan fazla izlenen “Dear Ex Best Friend” ve yirmi milyondan fazla izlenen “Dear Parents” yer alıyor. Bu seri, onun YouTube’da “Yükselen Sanatçı” olarak adlandırılmasına yol açmıştır.
Daha önce yüklediği “One Day” şarkısı, ondan fazla plak şirketinin dikkatini çekti. McRae, müzik kariyerinin yanı sıra dans kariyerini de sürdürmesini destekledikleri için Ağustos 2019’da RCA Records ile sözleşme imzaladı. Sözleşmeyi imzaladıktan sonra McRae, Aralık 2019’da ilk EP’si all the things i never said‘i duyurdu.
EP’nin çıkış single’ı “Tear Myself Apart”, Billie Eilish ve Finneas O’Connell tarafından yazıldı ve “All My Friends Are Fake” ile birlikte Aralık 2019 itibarıyla on milyondan fazla dinlenme sayısına ulaştı. Şarkılar şu anda Spotify’da toplamda yüz milyondan fazla dinlenme sayısına sahip. EP’deki en dikkat çekici özellik ise her şarkının adının küçük harflerle yazılması. Bu özellik de McRae’nin müzik camiasındaki yerini pekiştirir nitelikte.
“you broke me first” ve Ardından Gelen Yükseliş
2020 yılının Nisan ayında Tate McRae, pandemi döneminde olmasına rağmen “You Broke Me First” teklisini yayımlayarak ikinci EP’si TOO YOUNG TO BE SAD’in tanıtımını başlattı. TikTok’ta gündem olan şarkı, uluslararası listelere girerek Billboard Hot 100’de otuz sekiz hafta kalarak 2020’de bir kadın sanatçı tarafından yayımlanmış en uzun süre listede kalan şarkı oldu.
McRae aynı yıl içerisinde, Lil Mosey ile “Vicious”, Ali Gatie ile “Lie to Me” gibi iş birlikleri yaptı; “Don’t Be Sad” ve “R U OK” gibi kendine özgü şarkıları piyasaya sürdü. Ocak 2021’de ise “You Broke Me First”ü The Tonight Show’da seslendirdi, ardından “Rubberband” ve “Slower” teklilerini yayımladı.
Hız kesmeden yeni müzikleriyle hayranlarını sevindiren McRae, Nisan 2021’de Regard ve Troye Sivan ile “You” parçasında yer aldı; şarkı Billboard Dance/Mixshow Airplay listesinde ilk sırada uzun bir süre yer aldı. 2021 yılının yazında Lollapalooza, Gov Ball ve iHeartRadio Music Festival gibi büyük çaplı festivallerde yer aldı. Festivallerde bu kadar kısa sürede yer alması ise müzik camiasında büyük bir iz bırakacağının işaretlerinden biriydi.
İlk Albüm: i used to think i could fly
Tarih 27 Mayıs 2022’yi gösterdiğinde McRae, müzik camiasına “ben buradayım!” diyerek ilk albümüyle seslendi. i used to think i could fly‘ın şarkılarından en önce ilk teklisi olan “feel like shit”i yayımladı. Albümün ikinci teklisi “she’s all i wanna be” ise 4 Şubat 2022’de müzikseverler ile buluştu. Şarkı, ABD’de elli iki numaradan giriş yaparak, Hot 100 listesindeki sanatçının en yüksek girişini gerçekleştirdi.
i used to think i could fly, pop, R&B ve elektronik dokuları harmanlayan; gençlik kaygıları, korkuları, kalp kırıklıkları ve kimlik arayışı temalarını işleyen bir albümü. Albümde “chaotic” gibi hitler, enerjik ritimler ile duygusal tınılar arasında dengeli bir geçiş de sunmakta. Şarkı sözlerinde ise ikili ilişkilerdeki hayal kırıklıkları ve kendini keşfetme süreci açık bir samimiyetle aktarılıyor. Prodüksiyon tarafında oldukça modern pop trendlerini takip eden, atmosferik synth’ler ve minimal beat’ler öne çıkan albüm, eleştirmenler tarafından da büyük not aldı. McRae’nin hem güçlü vokalini hem de hikâye anlatıcılığını öne çıkaran bu albüm, başarılı bir çıkış olarak değerlendiriliyor.
Dance Pop Dersek: THINK LATER
Tate McRae, ilk albümünde gençlik aşkını ve büyüme sancılarını dürüstçe işlerken “Kanada’nın Billie Eilish’i” olarak anılmıştı. Ayrıca ilk albümünün ismindeki punto küçükken ikinci albümünde tamamen büyük harflerle yazılmış kelimeler bizi karşılıyor. Bu da bir paradoks ve üçüncü albümün nasıl bir puntoya sahip olacağı konusunda hayranları için minik bir heyecan yaratıyor.
İkinci albümü THINK LATER’da ise daha sert bir imajla, “iyi kızdan kötü kıza” dönüş temasını benimsiyor desek yeridir. Ancak şarkıların büyük bir kısmı, tek boyutlu içsel sorgulamalarla dolu trap-pop tınılarından oluşuyor. McRae; Ryan Tedder, Rob Bisel ve ILYA gibi güçlü prodüktörlerle çalışarak SZA’nın tutkulu duygusallığı ve The Weeknd’in atmosferik R&B’sinden esinlenen şarkılar yaratıyor. “run for the hills” gibi parçalarda sağlıksız ilişkilerin çekiciliğini anlatırken, “messier” gibi orta tempolu şarkılarda toksik ilişkilere olan bağ yorucu bir döngüyü dönüşmüş bir şekilde aktarılıyor.
Bazı eleştirmenler ise McRae’yi bu albümüyle Britney Spears’a benzeterek dans yeteneğini ve sahne enerjisini övüyor. Ancak albümün büyük bölümü, negatif ilişkileri romantize eden anonim bir pop havasına sahip. McRae ise en parlak anlarını şarkıları bir kenara bıraktığında yaşıyor; “greedy” şarkısının klibinde Zamboni üzerinde sahneye girmesi ya da “Gücünün farkında mısın?” sorusuna “Bir bakayım” diye yanıt vermesi, kendine has yüksek özgüvenini gösteriyor.
He said, “I’m just curious, is this for real or just an act?
(O, “Sadece merak ediyorum, bu gerçek mi yoksa sadece bir oyun mu?)
Can’t tell if you love or hate me, never met someone like that
(Beni sevip sevmediğini anlayamıyorum, hiç böyle biriyle tanışmamıştım” dedi)
Sıcak Sıcakken Keşfetmeniz Gereken Albüm: So Close To What
Tate McRae, sahne alter egosu “Tatiana” ve hayranlarına taktığı “Tater Tots” lakabıyla artık pop kültüründe kendine özgü bir yer edinmiş durumda. Albüm başlığı da çoğu hayranının doğru tahminiyle imla kurallarına uygun bir biçimde oluşturulmuş, ne tesadüf! Üçüncü albümü So Close to What, 2000’ler pop esintilerini, daha cesur sözleri ve birkaç tınıyı harmanlayarak önceki işlerinden daha keyifli bir albüm olarak karşımızı çıkıyor. Daha keyifli olmasının sebebi, pop tınılarına daha çok yer verip daha çok dans ettirmesinden ibaret.
So Close to What önceki albümlerine göre daha olgun bir yaklaşım sergiliyor; “Revolving door” gibi şarkılarda toksik ilişkilere dönüş, daha bilinçli bir farkındalıkla işleniyor. “Sports car” gibi parçalar, dansa uygun enerjik anlar sunuyor. “2 hands” ve “bloodonmyhands” gibi parçalar akılda kalıcı olsa da, fazla tanıdık sesler ve diğer sanatçılardan aşina olunan unsurlardan ötürü albümün özgün kimliğini biraz zayıflatıyor. “Purple lace bra” ise cinsel obje olarak görülmeye karşı net bir tavır ortaya koyarken, Charli XCX, FKA twigs ve Addison Rae esintilerinin iç içe geçtiği yoğun bir prodüksiyonla karşımıza çıkıyor. McRae, popun mirasını takip ediyor ama henüz tamamen kendine ait bir formül yaratabilmiş değil gibi.
Yine de Tate McRae, güçlü dans geçmişi, sahne hakimiyeti ve modern pop anlayışıyla genç jenerasyonun en parlak yıldız adaylarından biri. Henüz yolun başında olsa da, her projesiyle potansiyelinin sınırlarını zorlayan, cesur ve çalışkan bir sanatçı olarak dikkat çekiyor. Önümüzdeki yıllarda hem müzikal hem de görsel anlamda daha da büyüyeceği kesin!
Kaynakça: