Söylenti Dergi müzik ekibinin başlattığı Müzik Rehberi serisi, yerli ve yabancı müzisyenlerin ürettikleri şarkı ve kliplerine odaklanmaktadır. Başarılı bir şarkıcıyı başarılı yapan en önemli unsurlardan birinin şarkılarında yatan anlamların olduğunu bilerek böyle bir seri başlatan müzik ekibinin ilk durağında, yıllar geçse de aynı özenle dinlenilmeye devam edecek olan Adele var.

Konserlerinde Amy Winehouse ile olan benzerliğine değinen Adele’i anlamak için belki de Amy’i anlamak, bizlere oldukça yararlı olur. İçinde bulunduğu zamanın bağlayıcı iplerinden erken yaşta kurtulmayı başaran Adele, kimilerine göre pop müziğin kurtarıcısıdır. Pop, caz ve soul tarzı müziği bir araya getirmesi, aynı kulvarda ilerlediği meslektaşlarından son derece farklı ilerleyişi ve şarkılarını daha en başından zamansız besteleyişi belki de adının kalıcı olarak kazınmasında etkili olmuştur.
21
“Sarhoş bir dil, dürüst bir dildir.”
21 yaşında yazmış olduğu şarkıların bir araya gelmesiyle oluşan, pek de konsept sayılmayan bu albüm Adele için tam olarak ne yapıldığının idrakında olmadığı bir albüm diyebiliriz. Genellikle ilişkiler üzerine yazdığı şarkılarla bildiğimiz Adele’i bu albümde, kendi deyimiyle saçma bir ilişkinin çözüme kavuşmasını dizelere aktarmasını dinliyoruz.
Dönüm noktası diyebileceğimiz yaşantıların meydana geldiği 20’li yaşlar, hepimiz için önemlidir. Adele de bizimle hemfikir olacak ki geçirmiş olduğu o dönem için ilişkiler açısından bir daha aşık olamayacağını dahi hissettiğini dile getirmiştir.
İlişkinin evreler halinde şarkılarda yer alması ve Adele’in gerçek yaşantılarının kendisinde bıraktığı hisleri şarkı sözlerine aktarması, dinlediğimiz parçaları basit bir parça olmaktan çok daha öteye taşımaktadır. Duygu yoğunluğu yüksek bir şarkı olmasının yanında gerçeklikten izler barındırması, dinleyenlerin kalbinde bir ağırlık hissetmesine sebep olabilir.
Çoğunluğu sarhoşken yazılan sözlerin bir araya gelmesiyle oluşan 21 albümü, sadece dinleyerek bile sizleri sarhoş edebilir.
“You had my heart inside of your hands
(Kalbim avuçlarının içindeydi)
And you played it to the beat
(Ve sen onunla ritim tutarak oynadın)”
25
Güzel bir merhaba diyerek Adele‘in bir diğer albümüne geçiş yapıyoruz. Adele’e baktığımızda genellikle karanlık ve boğuk bir atmosferin hakim olduğunu görebiliriz. 25 albümü ile yeni yaşından beklentilerini bizlere aktarmaya çalışan Adele, aynı zamanda yaşadığı korku ve kaygıları da yansıtmayı ihmal etmiyor.
İlk albümü 19 çıktığından beri müzik dünyasında ve dinleyenler tarafından yoğun eleştirilere maruz kalan Adele’in var olan depresifliğine daha da ekleme yapması kaçınılmaz gibi duruyor. Fiziki olarak kilolarıyla ilgili en başından beri hem eleştiri hem de desteğe çok yoğun bir şekilde maruz kalması, ilk albümü 19’da yaşının çok üzerinde şarkıları seslendirmeye çalışırken altında ezildiğini ifade edenlerle yine onu destekleyenler gibi iki zıt tepki arasında sıkışıp kalması; süregelen yıllar boyunca Adele’in takındığı tavırların nedenini açıklıyor gibi görünüyor. Elbette ki yansıttığı davranış kalıplarını şarkılarında da güçlü bir şekilde hissediyoruz.
Yıl geçtikçe yaş almak, özellikle 25-26 yaşlarındaysanız hayatınızın yavaşça geçip giderken henüz kayda değer hiçbir şey yapmadığınız hissiyle tanışır, karamsar duygularla etrafınızın sarıldığını görürsünüz. Adele de bizlerden çok da farklı hissetmiyor olacak ki albümünde bu hissi aktarmanın yanında, anne olmanın yaşattıklarını da eklemeyi ihmal etmiyor.
Üstelik 25 albümü çıkmadan evvel anneliğinin ilk zamanlarında yazıp tamamını çöpe attığı bir başka albümün daha var olduğunu düşünürsek, açığa çıkmamış yoğun duyguların 25’te patladığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Müziğe verilen bir arada kendini dinlemeye yönelen ve bunun sonucunda ortaya çıkan, daha çok “ne yapmak istediğimi biliyorum” hissinin meyvesi olarak bakabilirsiniz albüme.
“You look like a movie
(Bir film gibi görünüyorsun)You sound like a song
(Bir şarkı gibi konuşuyorsun)”
30
Son olarak 2021 yılında çıkardığı albümü 30 ile devam edelim. Şarkıdan ziyade albümün tamamı bir amaç ile bizleri karşılıyor. Albümün adı, eşinden boşandığı zamanki yaşını ifade etmektedir. Albümde yer alan şarkılar ise Adele tarafından, dokuz yaşındaki oğluna yazılmıştır. Neden boşanmayı tercih ettiğini bir albüm yaparak açıklamayı tercih eden Adele, oğlu büyüyüp de yetişkin bir birey olduğu zaman annesinin böyle bir kararı almasındaki nedeni daha iyi anlayacağını umuyor.
Albümün ilk şarkısı aslında Easy On Me. Albüm yayımlanmadan bir süre önce single olarak yayımlanan bu parça hakkında Adele, şarkıyı ilk yazdığında yaklaşık altı ay boyunca başka hiçbir şey yazmadığını ifade ediyor. Çünkü o zamanki hislerine göre söylenebilecek her şeyi bu şarkı ile döktüğünü düşünüyordu. Daha sonra devam ettikçe albümün, oğluna karşı yapılan bir açıklamaya döndüğünü fark etmiş. Ek olarak yapılan bu açıklamaların yanında ileride hayatına girecek partnerlerine karşı nasıl davranması gerektiğini de şarkılar üzerinden oğluna anlatmaya çalışmıştır.
Şu ana kadar çıkarmış olduğu şarkı ve albümlerde etkili olan melankolik havadan dolayı çoğu dinleyici Adele denildiğinde aklına ilk olarak ayrılık şarkılarını getirir. Üzerine adeta yapışan bu algıdan kurtulmaya karar veren Adele, eski bir röportajında bir daha ayrılık şarkısı yazmayacağını dile getirmiştir. Sonrasında yayımlanan albümlerine baktığımızda; ayrılık şarkıları yazmayı bırakmış olsa da üzerinde dolaşan depresif bulutlarının halen olduğu yerde durduklarını görebiliyoruz. Genellikle yaşanmışlıklarını şarkılarına aktaran Adele için belki de şarkılarındaki bu havanın dağılması, hayata bakış açısının değişmesine bağlıdır.


