Söylenti Kitaplığından: Seneler

Editör:
Guşef Alhas
spot_img

Her hafta bir yeni kitabın sayfaları arasında yolculuğa çıkıp kaybolduğumuz Söylenti Kitaplığı serimizin bu haftaki kitabı; Annie Ernaux‘dan Seneler!

1940 yılında, Fransa’da, işçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi Annie Ernaux. Üniversitede edebiyat okuduktan sonra uzun bir süre edebiyat öğretmenliği yaptı. İlk eseri, 1974 yılında yayımlanan Boş Dolaplar oldu. Ardından sırayla Babamın Yeri, Bir Kadın, Yalın Tutku, Seneler kitapları yayımlandı. Seneler, Ernaux‘nun ülkemizde yayımlanan ilk kitabıydı. 2022 yılında Nobel Edebiyat Ödülü almasının ardından çoğu kitabı Can Yayınları tarafından Türkçeye çevrildi. Ülkemizde yakından takip edilen ve oldukça sevilen yazar Annie Ernaux‘nun dilimize çevrilen son kitabı Kızın Hikâyesi, geçtiğimiz ay raflarda yerini aldı.

Annie Ernaux's Justly Deserved Nobel | The New Yorker

Otobiyografik bir tarzda yazılan Seneler romanı, yazarın büyüdüğü çevreyi sosyal ve siyasal açıdan tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Farklı dönemlerde yaşanan büyük etkili olayları, olayların öncesinde ve sonrasında değişen kültürel havayı, kadınların haklarını, toplumun yarattığı tabuların bir çırpıda yıkılışını, düşünce tarzlarının tabana tabana zıt düşmesini, sınıfsal farklılıkların arasındaki uçurumları tarihe ışık tutacak netlikte okuyucuya aktarıyor. Ernaux, bu durumlara ayna tutarken herhangi bir roman kahramanı yaratmıyor, kendini de roman kahramanı yapmıyor, o döneme şahitlik eden herkes roman kahramanı oluyor.

“Geçmişin hafızası anlatılan hikâyelerin haricinde, yürüme, oturup kalkma, konuşma ve gülme, sokakta seslenme, yeme içme, eşyaları tutma biçimleriyle de bedenden bedene aktarılıyor.”

Romanda aktarılanlar bazen bir fotoğraf karesinden bazen eskiye ait bir metinden hareketle ortaya çıkıyor. Sanki yazar kendi fotoğraf albümünü eline almış ve çocukluk yıllarından başlayarak her fotoğrafın arka yüzünde yaşananları okura sunmuş gibi. Fotoğraflarda, neredeyse düşüncelere bile konulan yasakların, cinselliğin insanın aklından bile geçmemesi gereken bir seviyede olduğunu gözler önüne seriyor adeta Ernaux. Siyasetin sürekli yön değiştiren hâli, adalet ve hukukun kurallarına göre işlememesini beraberinde getiriyor. Farklı görüşlere sahip olan insanların birbirlerine yaşattıklarının ve bunun sonucunda yaşanan insan kayıplarının izlerine rastlanıyor bu fotoğraflarda. Bu izler, patlayan bombalarıyla, saldırılarıyla, zulümleriyle yüreklerimizdeki buna çok benzer üstü kapanmış yaraları tekrardan ortaya çıkarıyor.

“… vicdan kendi insanlıkdışılığının varabildiği noktaya dehşetle bakakalıyordu.”

Ernaux‘nun sade, akıcı ve anlaşılır bir dille kaleme aldığı Seneler kitabı, bir nevi toplumun tarihsel süreç kaydı. Eserlerini yazarken cesur bir yol izleyen yazar, insanın en paylaşılmaz hislerinin veya kendini çok aciz hissettiği anlarının üzerinde duruyor. Bunları kaleme alırken kullandığı dili ve üslubu özenle seçtiği neredeyse her cümleden belli oluyor. Okur kimseye acımıyor, kimseye üzülmüyor sadece kendisinin yaşadıklarını başka birinin kelimelerinde buluyor. Seneler kitabını okuyan herkesi romanın kahramanı yapan Ernaux, herkesin ortak derdine odaklanıp onları kağıda dökmekten başka bir yol izlemiyor tabii ki. Roman yazmaya başladığı zamanlarını şu cümlelerle ifade ediyor hatta Seneler kitabında; “… yazacaksa, onu isyan ettiren şeye karşı eyleme geçmek için güvendiği tek araç olan dille, herkesin dili olan kendi diliyle yazacaktı. Demek ki yazılacak kitap, bir mücadele aracı rolü üstlenecekti.”

Annie Ernaux, görsellerin arkasındaki detayları, güçlü gözlem yeteneği sayesinde okura sunarken toplumun düşüncelerine ışık tutmayı ve özellikle de kadınların sesi olmayı büyük bir ustalıkla başarıyor.

“Geçmiş günleri anlatma sırası şimdi ona gelmiş de anlatıyor gibi, bir tür gayrişahsi otobiyografi olarak gördüğü bu anlatıda, tek bir birinci tekil şahıs, ‘ben’, olmayacak, sadece belirsiz özne ve ‘biz’.” 


Ernaux, Annie. Seneler. Can Yayınları, İstanbul: 2023.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

spot_img

Söylenti Aylık Frekans

Söylenti Müzik Frekansı ile sonbaharın gizemli, esintili ve en sevilen zamanlarına, Ekim ayına hoş geldiniz! Önerilerimiz sizin için hazır.

Valide-i Muazzama : Mahpeyker Kösem Sultan

Naib-i saltanat unvanıyla Osmanlı İmparatorluğu'nu yaklaşık 30 yıl yöneten Mahpeyker Kösem Sultan, attığı adımlarla hanedanın kaderine yön vermiştir.

Hafıza Mekanları: Anıtların Psikolojik ve Toplumsal Etkileri

Anıtlar, toplumsal hafızayı korur ve kimliğimizi inşa eder. Kolektif hafıza ve kültürel aktarımın dönüştürücü gücüdür.

Eşeği Saldım Çayıra – Kazak Abdal | Şiir İncelemesi

Kazak Abdal hayatı ve bilinen şiirlerinden olan Eşeği Saldım Çayıra eserinin incelemesi.

Twinless Film İncelemesi: İki Yalnız, Bir Kayıp

Başrolde Dylan O'Brien'ın yer aldığı kayıp, yalnızlık, bağ kurma arayışı, yas süreci üzerine dokunaklı bir film olan Twinless film incelemesine göz atın.

Alice in Borderland 3. Sezon İncelemesi: Neden Beklentiyi Karşılayamadı?

Alice in Borderland dizisinin 3. sezonun her oyununda Chishiya'nın zekâsını arayıp, Aguni'nin fedakârlığını andık diyebilirim. 

Evrensel Duygular: Anlamadan da Hissedeceğiniz 8 Şarkı

Dili fark etmeksizin ruhunuza dokunan, evrensel duygusal taşıyan 10 şarkıyı keşfedin. Melodik parçalarla hazırladığımız liste, her anınıza eşlik edecek!

Viktoryen Dönemde Kadın İmgesi: “Evdeki Melek”

Viktoryen dönemde ‘Evin Meleği’ ideali, kadını fedakâr ve itaatkâr bir role hapsetti. Gilman ve Woolf bu miti sorgulayarak özgür kadının sesini aradı.

Jane Austen ve Aşkın Sosyal Eleştirisi

Jane Austen, romanlarında aşkı sadece romantik bir duygu olarak değil; statü ve kadınların konumu üzerinden ele alarak dönemin evlilik anlayışına eleştirel bir bakış atar.

Shirley Jackson’ın Amerikan Gotik Edebiyatındaki Yeri

Shirley Jackson, Amerikan gotiğine modern bir ses getirmiş ve kalıcı bir iz bırakmıştır.

Editor Picks