“Öyle görünüyor ki talihsizlikler beklemeyenlerin başına geliyor. O zaman, başına gelmemesi için beklemek lazım…” (s. 20)
Her hafta bambaşka dünyalara kapı aralamamızı sağlayan Söylenti Kitaplığında bu hafta Jean – Louis Fournier‘in “Nereye Gidiyoruz Baba” isimli eseri var!
Jean – Louis Fournier, 19 Aralık 1938’de Fransa’da dünyaya gelir. Yazarlık serüveninden önce televizyonculuk kariyeriyle tanınır. Komedyen, televizyoncu ve yazar olarak tanınan yazarın eserleri birçok dile çevrilir ve okuyucusundan büyük ilgi toplar. 1992 yılında çıkan ilk eseri ve sonrasındaki yirmiye aşkın eserleri kısa roman olarak karşımıza çıkar. Yazara 2008 Prix Femina ödülünü kazandıran “Nereye Gidiyoruz Baba?” adlı eserini gelin birlikte inceleyelim.
Bir anlatı türünden olan Nereye Gidiyoruz Baba? eseri Fournier’in engelli iki çocuğuna yazdığı kısa mektuplardan oluşur. İlk sayfadan son sayfaya kadar yazarın hislerini okuruz. Yer yer yazılanlar yanlış ya da mantıksız gözükse de son sayfayı da okuduktan sonra okuyucunun içine kocaman bir yumruk bırakır.
Thomas ve Mathieu, eserde söz edilen fakat hiç söz sahibi olamayan iki erkek çocuğu. İki erkek kardeşin aksine sağlıklı bir kız çocuğu daha vardır fakat eserde bu kız çocuğuna pek yer verilmez. Engelli iki erkek çocuğu, bir kız çocuğu ve çocuklarını terk eden bir anne tüm bunların yanında üç çocukla yalnız kalan baba. Babanın çocukları için kaleme aldığı her satır bir duygu yüklüdür. Bu duygular ise gerçek, ağır ve acıdır.
“Çünkü ne yazık ki, benim küçük kuşlarım, siz birinci tekil şahısta ve şimdiki zamanın haber kipinde, birinci grup fiillerden “sevmek”i asla kullanamayacaksınız.” (s. 52)
İçten, açık anlatımıyla öne çıkan Fournier, çocukluğunu sıra dışı bir babayla geçirir şimdi ise baba olma sırası Fournier’dedir fakat bu sefer farklı olan baba değil çocuklardır. Diğerleri gibi olmayan iki çocuğa sahip olan babanın göğüslediği zorlukları yer yer gerçekçi yer yer ironik bir dille yazan babaya bazen kızmamak elde değildir fakat sahip olduğu bakış açısı okuyucuya da farklı bir pencere açar.
İçinde birden fazla farkındalığı barındıran bu eserde yaşanan durumun hüzünlü tarafı ele alınır. Kendi yaşadıklarını çocuklarının gözünden de anlatmaya çalışan baba onlarla konuşabilmek, sohbet edebilmek için kim bilir nelerden vazgeçer. Duyduğu bu isteğe karşı alabildiği tek karşılık ise Thomas’ın kurduğu “Nereye Gidiyoruz Baba?” cümlesidir. Fournier, bu soruya her seferinde cevap verse de Thomas’ın anlamadığını bilir fakat bu durumda onu sevindiren bir şey vardır. O da Thomas’ın en azından babasını tanıyor olmasıdır.
“Onlara derslerinden bahsederken, dikiz aynasından boş bakışlı, hırpani, küçük yüzlerine bakıyordum. Belki de bana ciddi ciddi cevap vereceklerini düşünüyordum.” (s. 40)
Nereye Gidiyoruz Baba eseri mizahın acıyla nasıl başa çıktığını okuyucusuna gösterir. Mizahın altındaki birbirinden farklı duyguları keşfetmek ise okuyucuya kalır. Çocuklarına bir kitap alabilmenin, onlarla film izleyebilmenin, tartışabilmenin hayalini kuran bir baba bize aslında değerini bilmemiz gereken onlarca ufak şeyin olduğunu gösterir.
Acının ve hüznün satırlar arasına gizlendiği bu eseri tüm okuyucularımıza tavsiye ediyoruz!
Fournier, Jean – Louis. Nereye Gidiyoruz Baba?. Yapı Kredi Yayınları: İstanbul, 2023