“Kitaplar insanların kaderlerini değiştirir.” (s. 11)
Her hafta bambaşka dünyalara kapı aralamamızı sağlayan Söylenti Kitaplığında bu hafta Carlos Maria Domînguez kaleminden çıkan Kâğıt Ev isimli eseri var!
Carlos Maria Domînguez, 23 Nisan 1955 yılında dünyaya gelir. Arjantinli yazar, eleştiri başta olmak üzere birçok türde eser verir. 2002 yılında okuyucusuyla buluşan novellası “La casa de papel” yani Kâğıt Ev kısa süre içinde yirmiden fazla dile çevrilir ve okuyuculardan beğeni toplar. Seda Ersavcı’nın çevirisiyle dilimize kazandırılan eseri gelin birlikte inceleyelim.

“İnşa edilen bir kütüphane, yaratılan bir hayat demektir; yığılmış kitaplar toplamı değildir asla.” (s.38)
Kâğıt Ev, Bluma Lennon‘un Soho’daki bir kitapçıdan aldığı bir şiir kitabının ikinci şiirini okurken araba çarpıp ölmesiyle başlar. Böylelikle okuyucu heyecanlı, kısa ve ilginç bir yolculuğun içine dahil olur. Bluma, bir akademisyendir. Ölümünün ardından onun görevini üstlenen arkadaşı Bluma’ya gelen bir zarfı açmasıyla şaşırtıcı yolculuk başlar.
Bluma’ya gelen zarftan Joseph Conrad‘ın Gölge Hattı isimli eseri çıkar. Zarfın içinden herhangi bir not çıkmaz fakat kitabın kapağında Bluma’nın ithafı vardır. Bu ithaftan arkadaşı, Bluma’nın kitabı Carlos isimli birine Monterry’de verdiğini anlar. Bluma’nın yazısının olduğu bu kitabın tekrar ona gelmesi ve kitabın çimento kalıntılarıyla kaplı olması merak uyandırır. Aslında eserin bu kısmında okuyucunun aklında bazı şeyler canlanır fakat tam olarak oturmaz.
“Çoğunlukla bir kitaptan kurtulmak ona sahip olmaktan daha zordur. Kitaplar, sanki asla geri dönemeyeceğimiz bir anın tanıkları gibi, bir ihtiyaç ve unutkanlık anlaşmasıyla tutunurlar insana. Oysa orada kalmaya devam ettikleri sürece onları birbirlerine yamadığımızı zannederiz.” (s. 20)
Carlos’un kim olduğunu, bu kitabın neden geri geldiğini merak eden arkadaşı Carlos’u bulmak ve bu hikâyeyi öğrenmek için yola düşer. Aslında eser tamamıyla Bluma’nın arkadaşının gözünden yazılır. Okuyucu kendisini o arkadaşın yerine koyar ve hikâyenin devamını öğrenmek için uğraşır. Bu kısımdan sonra eser, Bluma’nın arkadaşı ve Carlos’un arkadaşının konuşmaları üzerinden gider. Böylelikle Gölge Hattı isimli eserin yolculuğu açığa çıkar.
Carlos, kitap tutkunu biri olarak karşımıza çıkar. Kitap okumayı, satın almayı, kocaman bir kütüphane oluşturmayı seven hayatının merkezine kitapları koyan biriyle karşı karşıya geliriz. İlk başlarda tüm kitapseverlerin hoşuna giden bu durum eserin ilerleyen kısımlarında biraz ürkütücü gözükebilir. Carlos’un hayattaki amaçlarının çoğu kitaplar çevresinde oluşur. Hayatının her dakikasını kitaplara ayıran birini düşünün, yirmi binden fazla kitaba sahip olan birini.
“Kitap okumak için bütün bir günü, isterse gecesi olan bir adam düşünün. Ve istediği kitabı satın alabilecek paraya sahip bir adam. Sınırı yoktur. Arzusunun insafına kalmıştır. Peki arzunun en çok neye ihtiyacı vardır? Ukalalık gibi görmezseniz eğer… Sınırının belirlenmesine…” (s. 46)
Carlos’a göre kitaplar bir yaşam amacıdır. Yaşadığı dairenin her alanını kitaplarla doludur. Tüm odaları yerden tavana kadar, mutfağı, banyosu, yatak odası evinin her köşesi kitaplarla çevrilidir. Bu durum zamanla öyle bir hal alır ki Carlos artık yatak odasında değil çatı katında uyur. Banyoda duşun olduğu yer hariç her yerde kitaplar vardır. Kitaplar buhardan zarar görmesin diye yaz kış soğuk suyla duş alır. Tüm bunların üstüne garajını da kitaplarla doldurabilmek için arabasını arkadaşına hediye eder. Bu satırları okurken okuyucunun aklından acaba bu aşırılığın sonu ne olacak sorusu geçer. Başta göze hoş gelen bu durum bu satırlarda boğucu bir hâl alır.

Carlos, hayatının bu kısımlarında bir yazarlık kursunda Bluma ile tanışır. Aslında Bluma’nın hikâyesi olarak gözüken bu eser, tamamıyla Carlos üzerine kuruludur. Carlos, Bluma için “Her konuda edebî alıntılar yapan ve Emily Dickinson okurken bir arabanın altında kalarak ölmeyi yeğleyen tutkulu ve dikkafalı akademisyenlerden biri..“ cümlelerini söyler. Bu cümleyle birlikte eserin ilk sayfasına döneriz ve Bluma’ya şansın ya da kaderin cevap verdiğini görürüz.
Carlos, zamanla daha ileriye gider ve arkadaşına kitaplarının arşivini düzenlemek için farklı yollar aradığını söyler. Örneğin farklı fikirleri savunan ya da birbirleriyle kavgalı olan yazarların farklı yerlerde olması gerektiğini savunur. Günlerini, saatlerini bu düzeni kurmak üzere harcar. Artık tamamıyla gerçeklikten kopar. Bir gece arşiv odasında çıkan yangın ile kurduğu tüm düzen bozulur yirmi binden fazla olan kitaplar bir anda kocaman bir kalabalıktan ibaret kalır.
Carlos tüm kitapları toplar ve deniz kenarında bir arsa satın alır. Eser, bu yangından sonra daha da ilginçleşir. Carlos tüm bu kitapları kendine bir ev yaptırmak için kullanır. Çimento ve kitaptan oluşan bir ev düşünün. Duvarları önceden okuduğunuz, okumadığınız, size hediye gelen kitaplarla örülmüş bir kâğıttan ev.
“Hâlâ benim arkadaşım onlar. Kışın üzerimi örtüyor, yazın gölge yaratıyorlar. Beni rüzgârlardan koruyorlar. Kitaplar benim evim.” (s. 66)
Bu satırlardan sonra Bluma gelen kitabın aslında bu evin bir parçası olduğunu anlarız. Bluma, yazdığı tez için Carlos’a hediye ettiği kitaba ihtiyacı olduğunu yazar. Bunun üzerine Carlos evinin duvarlarını tek tek yıkarak kitabı bulur ve gönderir.
Konu bakımından ilginç olan bu eserin konuyu bu şekilde okuyucuya sunması onu daha da ilginçleştirir. Eserin başında her ayrıntı detaylıca anlatılırken son sayfaya geldiğimizde aklımızda soru işaretleri kalabilir. Okuduğumuz bir aşk hikâyesi mi yoksa bir dostluk hikâyesi mi ya da tamamen tesadüflerle dolu bir hikâye mi? Tüm bu soruların cevabını okuyucu kendisi verir. Aslında eserin güzel bir kısmı da budur. Her okuyucu kendi sonunu yazabilir.
Kâğıt Ev, bir adamın kitap tutkusuyla hayatını nasıl şekillendirdiğini anlatır. Kitap okuyan birinden kitaplarla kendine duvarlar örüp hayattan tamamen soyutlanan birine dönüşümü okuduğumuz bu eser de fazlalığın, dengeyi kuramamanın ne kadar büyük bir sorun olduğunu görürüz. Kitap sayımızı gözden geçirmemizi sağlayan bu eseri okuması için herkese tavsiye ediyoruz!
Domînguez, Carlos Marîa. Kâğıt Ev. Jaguar Kitap: İstanbul, 2022.


