Söylenti Kitaplığından: Eşekli Kütüphaneci

Editör:
Rabia Yeşil

Her hafta bambaşka dünyalara kapı aralamamızı sağlayan Söylenti Kitaplığında bu hafta Fakir Baykurt kaleminden çıkan Eşekli Kütüphaneci isimli romanı var!

1929 yılında doğan Fakir Baykurt’un asıl ismi Tahir’dir. Hayatı boyunca farklı alanlarda iş yapan Baykurt, edebiyat dünyasına şiir ile adım atar. Fakir Baykurt, yazın hayatı boyunca toplumcu gerçekçi anlayışı benimser. İlk romanı olan Yılanların Öcü, hakkında soruşturma açılmasına neden olur. Kullandığı yalın, şiirsel diliyle Anadolu halkının isteklerini, sıkıntılarını dile getiren yazar birbirinden farklı ödüllere layık görülür.

Yazar, Eşekli Kütüphaneci romanını 2000 yılında okuyucusuyla buluşturur. Tedavi olmak için yattığı hastanede romanın son düzenlemelerini yapan yazarın son çalışması bu eseri olur. Bu yazımızda Fakir Baykurt’un son cümlelerine dokunmaya çalıştık.

“Karanlığı okuyup öğrenmekle, kafayı ışıklandırmakla yenebiliriz.” (s. 40)

Roman, Eşekli Kütüphaneci olarak bilinen Mustafa Güzelgöz‘ün Ürgüp’te kütüphane memuru olarak çalıştığı dönemde içinde dolup taşan kitap sevgisini insanlara aktarmak için verdiği çabayı anlatır. Bu çabaya Yunanistan’dan gelen Dimitros‘a, Güzelgöz’ün bire bir anlatmasıyla şahit oluruz.

Kütüphanede memurluk yaparken kimsenin kütüphaneye uğramaması Mustafa Güzelgöz’ü harekete geçirir. Çocukların kitaplardan bir haber olduğu, anne babalarının okuma yazma dahi bilmediği dönemde onlar kütüphaneye gelmiyorsa ben onlara giderim diyerek yola koyulur. Yaptırdığı tahta sandığı ve eşeğiyle köy köy gezmeye başlar. Çocuklara kitaplar okutur bu kitapları anlattırır daha sonra yarışmalar düzenler, ödüller verir. Böylece çocuklar için artık kitap okumak bir zevk ve alışkanlıktır.

“Kitap sevgisi diye bir sevgi vardır sanırım. Ana sevgisi, kardeş sevgisi, yâr sevgisi gibi bir sevgi. Bu sevgi insanın içinde doğuştan mıdır? Yoksa sonradan mı uyanır? Bunu bilmiyorum. Daha doğrusu, ben şöyle inanıyorum: Kitap sevgisi de bütün öbür sevgiler gibi doğuştan vardır; ama uyuyordur. Onun, zamanı gelince uyandırılması gerekir.” (s. 42)

Basit, ufak bir adım olarak görülen bu olay aslında köklü bir değişimin habercisidir. Cahil tek bir insan kalmasın diye verdiği mücadele de sadece kitap dağıtmakla kalmayan Güzelgöz, ulaşabildiği her yere bir kütüphane açar. Hiç kitap girmeyen köylere kurulan bu kütüphaneler başta hoş karşılanmasa da Mustafa Güzelgöz’ün tükenmeyen azmi bu durumu değiştirir.

Kitap sevgisinin ete kemiğe bürünüp karşımıza dikildiği bu eserde tek amaç kitaplar değildir. Güzelgöz, kadının toplum içinde bulunduğu konumdan rahatsızdır. Bu durumu değiştirmek için çeşitli merkezler açar. Kadınların ulaşabildiği şeylerin kitaptan daha da fazlası olması için uğraşır.

“Kadını erkeğin arkasına atan, onunla bir mecliste oturamayan, bir çatı altında kadın erkek birlikte bulunmak gerekince araya perde geren toplum hiç bu çağın toplumu olabilir mi?” (s. 67)

Konu itibariyle eserde gözümüze çarpan en önemli detay kitaba olan tutkudur fakat romanın sadece bundan ibaret olmadığını sayfaları çevirdikçe daha net anlarız. Değişimin bir kişiyle de mümkün olabileceğini gösteren bu eser, ben tek başıma ne yapabilirim ki? sorusuna çok kapsamlı bir cevap verir.

İlk sayfadan son sayfaya kadar birbirinden farklı mesajlar içeren bu roman; dostluğun, inancın, azmin, yardımseverliğin ve bir çok şeyin en güzel örneklerinden biridir. İnsanı sorgulamaya, düşünmeye iten bu hikâye gerçek yaşamdan bir kesittir.

Kitaba olan tutkusunu ve sevgisini içten yaşayan, çevresine de aynı duyguları aşılamaya çalışan bu kütüphane memurunun hikâyesini okumanız için tavsiye ediyoruz!

“Cahilliği yok edecek ilaç bilim değil mi?” (s. 40)


Baykurt, Fakir. Eşekli Kütüphaneci. Literatür Yayınları: İstanbul, 2023

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Söylenti Sinema Şeridi: Yolculuk ve Keşif Ayı

Hayatın içinden beyaz perdeye taşınan zorluklar, yaşam mücadelesi ve daha nicesinin işlendiği film önerilerimiz.

Patriarkanın “İdeal” Kadınları: Gone Girl Tadında Filmler

Patriarkanın şekillendirdiği “ideal kadın” kavramına karşı çıkan ve kadın karakterlerin deliliğe sürüklendiği 6 filmi inceleyeceğiz.

Sanat Herkes İçin Mi?

Sanat herkes için mi, yoksa sanat alanında bir hegemonya mı var? Bourdieu'nun ışığıyla, sanatın gün görmeyen kuytularına, perde arkasına uzanıyoruz.

İngiliz Edebiyatında Modern Kadın Yazarlar

20. yüzyıldan günümüze İngiliz kadın yazarlar, Woolf'tan Evaristo'ya uzanan yolculukta kadınlık, kimlik ve toplumsal eşitsizlikleri edebiyatla duyurmuştur.

Grinin Tonlarına Bürünmüş 5 Yabancı Albüm Kapağı

Kapağındaki gri tonlarıyla albümün temalarını yansıtan 5 yabancı albüm kapağı.

2025’e Damga Vuran Coachella Performansları

Her yıl muhteşem konserlerin verildiği Coachella'da sizler için 2025'in en iyi performanslarını derledik!

Parallel Mothers (Paralel Anneler) Film İncelemesi: Anneliğin Sınırında

İki kadının kesişen hayatları üzerinden annelik, hafıza ve geçmişle yüzleşen Paralel Anneler film incelemesi.

Midsommar: Nerede bu Hårga?

Gün ışığında geçen, rengarenk çiçeklerle bezeli ama derinlemesine rahatsız edici bir kabus... Peki gerçekten böyle bir yer var mı?

Billboard Global 200 | Mayıs Ayının Öne Çıkan 10 Şarkısı

Mayıs ayında Billboard Global 200 listesinde hangi şarkılar vardı?

Automatic Albüm İncelemesi: The Lumineers’ın Akustik Gün Batımı

The Lumineers'ın Automatic albümü, dijital çağın karmaşasında duygusal bir sığınağa davet ediyor; nostaljik tınılarla modern yalnızlığı işliyor.

Editor Picks