Söylenti Kitaplığından: Candide ya da İyimserlik

Yazı İçindekiler [hide]

Editör:
Deniz Filiz
spot_img

Her hafta başka sayfalarda gezinip, farklı dünyalara ulaşmamızı sağlayan Söylenti Kitaplığında bu hafta Voltaire’in “Candide ya da İyimserlik” adlı kitabı var!

Voltaire

“Bunlar güzel sözler, ama bahçemize de bakmamız gerek!” (sf. 239)

“Candide ya da İyimserlik” adlı felsefi romanın yazarı Voltaire, 18. yüzyılda Aydınlanma Çağı düşünürlerindendir. Voltaire’in pek çok düşüncesini içinde taşır bu felsefik roman. Filozof Leibniz‘in görüşlerine nasıl karşı çıktığının bir romanıdır aynı zamanda. Leibniz, “mümkün dünyaların en iyisi”nde yaşadığımızı savunurken Voltaire bunca kötülüğün ve acının kol gezdiği dünyanın nasıl bir “en iyi” olabileceğini sorgular ve biz okurlara sorgulatır karakteriyle birlikte. “Candide ya da İyimserlik” bu yönüyle felsefi ve edebi bir eser olarak kabul edilir.

Candide ya da İyimserlik

“Eğer olabilir dünyaların dünyaların en iyisi burası ise, ötekileri nasıldır?” (sf.62)

Kitabın baş karakteri Candide‘in adı Fransızca‘da saf ve iyi yürekli anlamına gelmektedir. Okurken göreceksinizdir ki olaylara ve insanlara yaklaşımı bu adı hakkıyla taşıdığını destekler niteliktedir. Gel gelelim bu iyi yürekli ve saf yapısı (kitabın önsözünde de belirtildiği ve kitabı okurken sizin de göreceğiniz üzere) karşılaşacağı binbir türlü olay ile değişecek ve dönüşecektir. El bebek gül bebek büyüyen Candide başına geleceklerden habersizdir. Voltaire’in karşı çıktığı Leibniz’in “mümkün dünyaların en iyisi” düşüncesini destekleyen hocası Pangloss’un öğretilerini tüm iyi niyetiyle soluksuz dinlemektedir.

Biricik aşkı Matmazel Cunégonde ile yaşadığı yasak ilişkinin şatodakiler tarafından fark edilmesi üzerine “olabilecek şatoların en güzeli”nden sürgün edilir Candide. Ucu uzaklara bucağı daha da uzaklara, bir yolculuğa çıkar bu üzücü olay üzerine. Pek bir sevdiği Pangloss isimli hocası da yolculuğunda ona eşlik edebildiği süre boyunca ona bir sonraki gidecekleri her bir durak için “daha iyi” şeylerle karşılaşacaklarını söyler. Hocasına olan güveninden ve doğup büyüdüğü şatoda hiçbir kötülük görmediğinden bu düşünceye saplanıp kalmıştır. Fakat bu “saplanıp kalma” hali süregelen talihsizlikler zinciriyle birlikte son bulacaktır.

Gel zaman git zaman, başlarına korkunç olaylar gelir kahramanlarımızın. Candide’in şatodan atılmasıyla başlayan talihsizlikler zincirine, 1775’te yaşanan Lizbon deprem felaketi, Candide ve Pangloss’un ölümle cezalandırılmaları, Candide’in iki kişiyi öldürmesi, iyi yürekli Anabatist‘in boğulması benzerinde olaylar eklenir. Kitaptaki bazı karakterlerin, Matmazel Cunégonde ve Anabatist gibi, bu iyimser düşünceyi sorguladığını ve karşı çıktığını görürüz. Candide de yolculuk boyunca yaşadığı acı olaylar sonucunda hocası Pangloss‘un (Leibniz’in görüşü olduğunun altını çizelim) öğretilerini sorgulamaya iter.

Kitabın sonuç bölümünde ve belki de kilit noktası olan bölümünde, Candide’in yolu İstanbul’a düşer. Olaylar gelişir ve bir çifçinin daveti üzerine evine konuk olurlar. Sohbetleri esnasında çiftçi yalnızca yirmi dönüm olan toprağını (Candide daha geniş bir toprakları olduğunu düşünmüştür) ekip biçtiğini ve bunun can sıkıntısını, kötü alışkanlıkları uzaklaştırdığını söyler. Bu sözler Candide’i derin düşüncelere götürür. Bir süre sonra “iyimser” hocası Pangloss arasında bir diyalog geçer. Pangloss, başına gelen onca felaketin görebileceği üzere şimdiki güzel sonuca ulaşabilmesi için gerçekleştiğini, ne olursa olsun gerçekleşenlerin onu “en iyi”ye götürdüğünü süslü cümlelerle dile getitir. Kitabın başında iyimser bildiğimiz Candide, çiftçinin sözleri üzerine epey düşünmüştür ve şu cümle çıkar ağzından: “Bunlar güzel sözler ama bahçemize bakmamız gerek!” (sf.239)

“Tümüyle bir sahnedir yaşam,

Erkeklerle kadınlarsa, hepsi birer oyuncu;

Biri çıkar, öteki girer ve her biri,

Kendine düşen sürede pek çok rol oynar;

İnsanın yedi dönemi yedi perde eder.”

William Shakespeare‘in Size Nasıl Geliyorsa adlı oyununda dediği gibi dünya sahnesinde herkesin kendisine düşen sürede bir “rol”ü var. Nasıl ve ne şekilde başlayacağını, süreceğini ve sonlanacağını bilemiyoruz. Bu dizelerdeki gibi “yedi dönem” de sürmeyebilir rolümüz. Biz rolümüzü oynarken akrep ve yelkovan siz elinizle saatinizle oynamadığınız sürece hep ileri doğru işliyor. Kitabın yazarı Voltaire‘in Zadig‘inde şu cümleler geçer:“Hiçbir şey zaman kadar uzun değildir çünkü sonsuzluk bile onunla ölçülür. Yine hiçbir şey onun kadar kısa değildir çünkü düşündüğümüz şeyleri yapmaya kâfi gelmez.” (sf. 118) Voltaire’in dediği gibi bu kısıtlı zamanda, acılarla dolu Dünya’nın bin türlü halinde rolümüzü nasıl oynadığımız, yalnızca birbirini öldüren, kötülükler yapan canlılar olmadan, imkanlarımız el verdiğince kalan süremizi iyi değerlendirebilmek, sevdiklerimizle vakit geçirebilmek ve iyi birer insan olabilmek önemli zannediyoruz.“Candide ya da İyimserlik” kitabı da bize yalnızca Candide’in ve dostlarının başına gelen felaketleri anlatmıyor, bize felsefik ve masalsı anlatımıyla dünyanın küçük bir resmini çiziyor. Resmini çizerken de yukarda anlattıklarımızı hatırlatıyor biz okurlara. Kısıtlı zamanı, sevginin, iyiliğin ve de çalışmanın önemini.


Kaynakça:

Voltaire. Candide ya da İyimserlik. İstanbul: Adam Yayınları, 2000.

Votaire. Zadig-Bir Şark Masalı. İstanbul: Kaknüs Yayınları, 1999.

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Frankenstein Canavarının 90 yıllık Evrimi: Sinemada 8 Farklı Görünüm

1931'deki hantal Karloff'tan 2025'in duygusal Jacob Elordi'sine... Frankenstein canavarının sinema tarihinde Gotik edebiyat mirasını nasıl dönüştürdüğünü keşfedin.

Müzik Festivallerinin Peşinde Avrupa Turu

Avrupa'nın önde gelen müzik festivalleri ile yaz boyunca geziyoruz.

S.D.B.D.A. Veyahut Yan Yana Film İncelemesi: Birlikteliğin Birleştirici Gücü

Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer’in başrolde olduğu Yan Yana, farklı dünyalardan gelen iki adamın mizah ve içtenlikle kurduğu dönüştürücü bağı etkileyici biçimde anlatıyor.

Boyarken Düşünmek: Sanatla Zihinsel Arınma

Modern çağın zihinsel gürültüsünü durdurmanın yollarından biri boyamaktır. Sanatla akışa girmek, kaygıyı azaltıp, derinlemesine odaklanma ile aracılığıyla zihinsel arınmayı mümkün kılar.

Dire Straits – Brothers In Arms: Bir Savaş Eleştirisi

Klavye ve gitarın ikonik ismi Dire Straits'in Brothers In Arms ile sunduğu savaş karşıtı bakış açısını inceledik!

Haunted Hotel Dizi Analizi: Ölüm ve Yaşam Arasında Alaycı Bir İşletme

Korku ile komedi türlerini harmanlayan Matt Roller, izleyicilere yepyeni bir fantastik evren sunuyor.

Frankenstein Filmine Referans Olan Tablolar

Frankenstein filmi yalnızca konusuyla değil, sanatsal yanıyla da bizlere çok şey anlatıyor.

TikTok’un Kütüphanesi: BookTok’ta Popüler Olan 10 Kitap

BookTok, kullanıcıların kısa videolarla paylaştığı bir dijital kitap topluluğu haline gelmiş ve bir kitabın popülerliğini hızla arttıran bir platform olmuştur.

Kayayı Delen İncir Aslında Ne Anlatıyor?

Kayayı Delen İncir, Turgut Uyar’ın 1982 yılında, ilk kez Karacan Yayınları tarafından yayımlanan ve aynı yıl Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü kazanan şiir kitabıdır.

Julianus: Son Pagan Bizans İmparatoru

Roma'nın dinden dönen imparatoru Julianus’un Paganizmi canlandırma çabaları, askeri zaferleri ve tartışmalı politikalarıyla bıraktığı mirasın izini süren bir portre.